Kıbrıs’ta idam edilen sadrazam Benderli Ali Paşa
Biliyorum aklınıza Mustafa Akıncı’nın barış için toprak verme teklifi ve bu yazının yazıldığı sırada yapılan Kıbrıs seçimleri geliyor. Oysa devir II. Mahmud devri, Akıncı ise sadrazam değildir.
1809-1812 yılları arasında yaÅŸanan Osmanlı-Rus Savaşı hem Balkanları ve hem de Mora Yarımadası’nı altüst etti. O tarihten sonraki geliÅŸmeler bir taraftan Sırbistan’ın diÄŸer taraftan Yunanistan’ın ortaya çıkmasına imkân verdi. AÅŸağı Tuna’da yer alan Ä°brail’in etrafı, Rus iÅŸgalinde iken süren cephe savaÅŸları sırasında karşılıklı casusluk faaliyetleri de hız kazandı. Osmanlı seraskerliÄŸi tedbir almak için karşı cephedeki geliÅŸmeleri öÄŸrenmeye muhtaçtı. Bu yüzden güvenilir, gözü pek adamlar seçilip Rusların karakolları yoklanarak bilgi sızdırılıyordu. DüÅŸmanın hareketlerini tahkik etmek, tedbirlerini ve planlarını anlamak için ileri karakollarından esir alınır ve konuÅŸturulurdu. Buna “dil almak” deniliyordu. 1810 yılında bir ara dil almak imkânsız hale geldi. Özellikle Babadağı ve Hırsova mevkilerinde istihbarata ihtiyaç vardı ama gönderilen adamlar bir türlü baÅŸarılı olamıyorlardı.
Ä°ÅŸte böyle bir dönemde genç bir adam sahneye çıkacaktı. Ä°brail Nazırı Ahmed AÄŸanın cesur adamı Benderli Ali.
Ahmed AÄŸa, neye mal olursa olsun bu genç adamını dil almak için görevlendirdi. O da kırk gün sınır boylarında dolaÅŸarak nihayet bir Kazak Rus askerini esir aldı. Fark edilince Rusların takibatına uÄŸradı. Ama terkisindeki esirini bırakmayıp daÄŸdan daÄŸa geçerek Osmanlı karargahına ulaÅŸtı.
Tahmin edeceÄŸiniz gibi bu gencin ünü kısa zamanda Sultan’a ulaÅŸtı ve devlet hizmetine alındı. Becerisi ve cesareti ile basamakları tek tek çıkan PaÅŸa, nihayet 1821 Nisan’ında Sadrazam oldu.
Belki sıradan bir hikaye gelebilir. Ama sabredin biraz.
Benderli Ali PaÅŸa devletin büyük tehlikeyle yüz yüze kaldığı bir dönemde sadaret makamına getirildi. Adalar Denizi’nde, Akdeniz’de, Rumeli ve Anadolu sahillerinde Osmanlı’nın teb’ası Rumlar isyana kalkışmışlardı. Söylem ve beyannamelerine göre Ä°stanbul da isyanlarının hedefleri arasındaydı. Bu projeyi önlerine bir asır önce Rus Çarı Büyük Petro koymuÅŸ, varisleri de geliÅŸtirmiÅŸlerdi. Osmanlı’nın içinde bulunduÄŸu zaafları lehlerinde kullanmak isteyen diÄŸer Avrupalı devletler de Rum isyanından medet umuyor ve isyancıları destekliyordu.
Akdeniz adalarındaki kaleleri ele geçirmek Rumlara yetmiyordu. Oralarda yaÅŸayan Türkleri topyekûn yok etmeye ahdetmiÅŸlerdi. Akdeniz’de gemilerin dolaÅŸması ne mümkündü? Rum korsanlarının baskınına uÄŸruyor, ticari mallar yaÄŸma, canlar heder ediliyordu.
Benderli Ali PaÅŸa bu soruna çözüm bulması için Sadrazam yapılmıştı. TaÅŸrada olduÄŸu için hızlıca Ä°stanbul’a gelip görevini devraldı. Ama başına konan bu devlet kuÅŸunu muhafaza edemedi. Çok kısa süren sadaretten azledilerek Kıbrıs’a sürgüne gönderildi.
Ama niye?
Kendisine verilen talimatta olaÄŸanüstü ÅŸartlara dikkat ederek Rum isyancıların Ä°stanbul’daki adamlarının tuzaklarına düÅŸmemesi istenmiÅŸti. Ä°lk günlerde bunu baÅŸarmış, hatta isyanda parmağı olan Rum PatriÄŸi’nin idam edilmesi de onun icraatları arasına girmiÅŸti. Lakin gafil avlanmıştı. Bir tarafta ona muhalefet eden -düzenbaz- NiÅŸancı Halet Efendi diÄŸer tarafta Rumlar ile boÅŸuna diyalog kapısını açan bazı menfaatperestler.
Sultan Mahmud’un sadrazamı olmak en az Yavuz’a sadrazam olmak gibiydi. Nitekim on günlük fiili bir sadaretten sonra görevden alınan Benderli Ali PaÅŸa, sadece kovulmamış, padiÅŸah tarafından “ahmaklık ve bencillikle” de suçlanmıştı. Bazı Rumların Sadrazam’ın kulağına üfledikleri ÅŸeyler ile onu tuzaÄŸa düÅŸürdüklerini söyleyen PadiÅŸah, buna sebep olarak, onun yol yordam ve devletin kadim kurallarını bilmemesini göstermektedir. Ama daha önemlisi kendisinin göreve getirilmesinin asıl gerekçesi olan Rum fesadının çıkış sebeplerini anlamamış olmasıydı. Ä°hanetleri herkesçe bilinen Rum milletinin daha doÄŸrusu o sıradaki önderlerinin sözlerine itibar etmesi Benderli Ali PaÅŸa’nın sonunu getirdi.
PaÅŸa sadece görevinden azledilip Kıbrıs’a sürülmedi. Daha o gitmeden idam emri Kıbrıs’a ulaÅŸtırıldı. Hatta “gazabıma mani olamıyorum” diyen Sultan Mahmud yeni sadrazamdan sıkı sıkıya idamın icrasını takip etmesini istedi. Öyle de oldu. Kıbrıs’a gönderildikten bir ay sonra eski sadrazam idam edilip, kesik başı teÅŸhir için Ä°stanbul’a getirildi. Bu sefer Sultan, Sadrazam Salih PaÅŸa’ya, teÅŸhir edilecek kesik başın yanına ÅŸu yaftanın yazılmasını emretti: “Rum milletinin ve bazı menfaatperestlerin tahrik ve iÄŸvasıyla Devlet-i Aliyye’yi ifsât ve ihlale çalışan Ali PaÅŸa’nın kesik başıdır.”
Kıbrıs’ta idam edilip cesedi Ä°stanbul’a getirilen Ali PaÅŸa, Osmanlı tarihinde ihanetle suçlanıp idam edilen son sadrazam unvanını da aldı. Bu durumda olan kiÅŸilerin malları müsadere edilip borçları vs. ödendikten sonra geri kalanı da hazineye aktarılırdı. Her nedense II. Mahmut, onun mallarının hazineye aktarılmasını istemedi. Gerekli iÅŸlemlerin yapılıp ailesine teslim edilmesini emretti.
Biliyorum aklınıza Mustafa Akıncı’nın barış için toprak verme teklifi ve bu yazının yazıldığı sırada yapılan Kıbrıs seçimleri geliyor. Oysa devir II. Mahmud devri, Akıncı ise sadrazam deÄŸildir. Ancak unutulmamalıdır ki, bütün Ege ve Akdeniz adalarından TürklüÄŸü silen Rum fesadı ve onları destekleyenlerin hile ve hurdası hâlâ devam etmektedir. Åžimdi sıra Kıbrıs TürklüÄŸü’ndedir. Bu yüzden tarih bir kere daha dikkatle okunmalıdır. Bugünkü kararlar yarını belirleyecek; geleceÄŸin tarihini oluÅŸturacaktır.
Hain olarak kim anılmak ister ki?
Zekeriya KurÅŸun / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.