Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Z kuşağı döneminde e-ebeveynlik çağı

Bir çocuğun kitapla, dergiyle, yazıyla bağı ne kadar kuvvetliyse, interneti ve sosyal medyayı kendi faydasına kullanma olasılığı da o kadar yüksek olur.



Modern çağın endiÅŸeli ebeveynleri olarak, internete ve teknolojiye karşı duruÅŸumuz nasıl olmalı sorusu çoktandır zihnimizi meÅŸgul ediyor. Sosyal medya, çevrimiçi oyunlar, Youtube videoları… Özellikle çocuklarımızın bu “sonsuz ve dipsiz döngüye” karşı nasıl tavır takınması gerektiÄŸi, hepimizin cevabını aradığı en önemli soru. Karşımızda her ÅŸeyiyle yepyeni bir olgu var ve biz bu olguya karşı ne yapacağımızı bilmiyoruz. ÇocuÄŸumuz interneti bizden daha iyi bilirken, onu bu dünyanın kötülüklerinden nasıl koruyacağız? Bizden önceki ebeveynler çocuklarını yalnızca içinde yaÅŸadıkları dünyaya karşı hazırlamakla meÅŸgullerdi. Ancak bizler çocuklarımızı hem gerçek hayatın zorluklarına, kötülüklerine karşı hem de sanal âlemin tuzaklarına, korkularına, kötülüklerine karşı hazırlamakla yükümlüyüz. Ä°ÅŸimiz eskiye nazaran iki kat daha zor. El yordamıyla bir ÅŸeyler yapmaya çalışıyor ama ya iÅŸleri berbat ediyoruz ya da erkenden pes edip, yenilgiyi kabulleniyoruz. Bu konular, her anne babanın kafasını meÅŸgul ediyor ve haliyle bu konularda çokça makale ve kitap yazılıyor.

***

EÄŸitimci yazar Salih Uyan’ın TimaÅŸ Yayınları’ndan çıkan “Dijital Dünyada E-beveyn Olmak” adlı kitabı, bahsi geçen endiÅŸeli ebeveynler dikkate alınarak kaleme alınmış bir eser olarak karşımızda duruyor. Neredeyse emekleme döneminden itibaren tüm çocukların internetle tanışması, cep telefonu ve tabletlerin yaygın bir ÅŸekilde kullanılması, birbiri ardına izlenen eÄŸlenceli Youtube videoları, çocuklarımızın en kıymetli saatlerini alıp giden doyumsuz oyunlar ve ne yazık ki siber zorbalık, cinsel istismar, dezenformasyon, mahremiyetin ihlali… Dijital dünyanın sayısız kolu tarafından her tarafımızdan sarılmış durumdayız. Hayatı daha yeni yeni tanıyan çocuklarımız için bir ÅŸeyler yapmalıyız. Ama nasıl?

“Çocuklara teknoloji kullanımıyla ilgili kuralları öÄŸretmenin en saÄŸlıklı yolu, bu kuralları bizzat yaÅŸamaktır” sloganından hareket eden kitap, evlatları için endiÅŸe duyan ebeveynlere, “çocuklarınızla birlikte ortak hareket ederek, onları dinleyerek ve onlara iyi örnekler olarak” baÅŸarıya ulaşılabilirsiniz telkininde bulunuyor. Sekiz yaşında oÄŸlu olan bir baba olarak itiraf etmeliyim ki çoÄŸu zaman ebeveynler olarak bize bu konularda çok fazla mesuliyet düÅŸmesini istemiyoruz, çocuklarımız, biz söylemeden/ karışmadan iyiyi, doÄŸruyu, faydalıyı hemen anlasın ve uygulasın istiyoruz. Ama bu iÅŸ bu kadar kolay deÄŸil. Çaba sarf etmeden, emek vermeden sonuca ulaşılmıyor.

Görsel kültürün tam anlamıyla egemen olduÄŸu bir çaÄŸda yaşıyoruz. Ekranlar, her yanımızı kuÅŸatmış vaziyette. Koca bir dünyayı küçücük ekranlara sığdırmışız ve gözlerimizin kan çanağına dönmesi pahasına o ekranlara bakmaktan vazgeçmiyoruz. Üstelik büyük küçük hepimiz için geçerli bu durum. Belki de bu yüzden uzmanların tavsiyeleri, çocuklarımızın üzerinde tesir etmiyor. Zira önce kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor. Bir zamanlar televizyona dair esaslı eleÅŸtirilerimiz vardı. Televizyonun insanlar üzerindeki etkisine dair endiÅŸelerimiz hep öne çıkıyordu. Ancak ÅŸimdilerde tablet ve cep telefonunun yanında bu emektar ekran, çocuk oyuncağı gibi kaldı. Çocuklarımızın ellerindeki tablet ve cep telefonlarını alıp, onları televizyonda çizgi film seyretmeye yönlendirir olduk. Bu çaÄŸ bizi, ekranlar arasında kötünün iyisini seçmeye zorluyor. Sanırım hepimizin ekranların büyüsünden kurtulup bir an önce gerçek hayata dönmeye ihtiyacı var. Kendimiz ekranlara hapsolmuÅŸken, çocuklarımızı korumaya çalışmak, hiç inandırıcı durmuyor ve çocuklarımızın üzerinde tesiri de olmuyor.

Bu iÅŸ bizde baÅŸlıyor. Ä°lk olarak ÅŸu soruya dürüstçe bir cevap verelim: Çocuklarımız evde, anne babalarının elinde kitap ve dergiyi mi daha fazla görüyor yoksa tablet ve cep telefonunu mu? Ä°ÅŸin temelinde bu soru yatıyor. Bu soruya vereceÄŸimiz cevap, zihnimizi meÅŸgul eden birçok sorunun da yanıtını vermiÅŸ olacak. EÄŸer bir evde, kitabın ve derginin pabucu dama atılmışsa, tablet ve cep telefonu baÅŸ tacı edilmiÅŸse, gerisini konuÅŸmaya gerek yok demektir. Önce buradan baÅŸlamalıyız. Evimizdeki hâkimiyeti gözden geçirmeliyiz. EÄŸer bunda bir ilerleme saÄŸlarsak, sonrası için ümitvar olabiliriz. Evimizde düzenli olarak kitap okunuyorsa, savaşın ilk muharebesini kazanmışız demektir. Yapılan birçok araÅŸtırma da, içinde kütüphane olan evlerde yetiÅŸen çocukların, okulda daha baÅŸarılı olduÄŸunu ortaya koyuyor. Åžöyle bir denklem de iÅŸimizi görebilir: Evimizdeki kitap sayısının, teknolojik aletlerin sayısından en az yirmi kat fazla olması gerekiyor. Ä°ÅŸe, bu dengeyi kurmakla baÅŸlayabiliriz.

***

Ä°ster Z KuÅŸağı diyelim, ister dijital yerliler… Teknolojinin içine doÄŸan, internetsiz bir dünyayı hayal dahi edemeyen yeni nesli, internetin/ sosyal medyanın/ çevrimiçi oyunların hengâmesinden korumak için somut adımlar atmamız ÅŸart. Bu konuda da uzmanlar, çocukların teknolojik aletlerle olabildiÄŸince geç tanıştırılmaları ve bu aletleri sınırlı bir zaman diliminde kullanmaları gerektiÄŸine dikkat çekiyor. Çocukların eline tablet ve cep telefonu iki yaşından önce verilmemeli. Çocuklar, en erken iki yaşından sonra tablet ve cep telefonu ile tanışmalı ve bu tanışma da olabildiÄŸince kısa zaman dilimleri içerisinde olmalı. Her aÄŸladığında eline tablet ve cep telefonu tutuÅŸturmaktan da olabildiÄŸince kaçınılmalı.

Peki, çocuÄŸumuza cep telefonu almanın belli bir yaşı var mı? Bu konuda da uzmanlar acele edilmemesi gerektiÄŸini belirtiyor. Bir çocuÄŸun kendine ait cep telefonu sahibi olacağı ideal zamanın on dört yaÅŸ olduÄŸunun altı çiziliyor. On dört yaşına kadar çocuÄŸunuza cep telefonu almadıysanız, öncelikle sizi tebrik etmek gerekir. Zira bunu baÅŸarmak çok kolay deÄŸil. On dört yaşına gelen evladınıza cep telefonu aldıysanız eÄŸer, iÅŸ burada bitmiyor, asıl film ÅŸimdi baÅŸlıyor. Bu yaÅŸa gelmiÅŸ olmaları, cep telefonu kullanma konusunda tam bir özgürlük kazanmaları anlamına gelmiyor. ÇocuÄŸunuzla birlikte ailece belirleyeceÄŸiniz kurallar çok önemli, tabi bu kurallara yine hep birlikte uyma koÅŸuluyla… YataÄŸa cep telefonu, tablet gibi elektronik aletlerle girilmemesi, yatmadan en az bir saat öncesinden tüm teknolojik cihazların kapatılması gerektiÄŸi gibi basit ama önemli kurallar hep birlikte uyulursa, iÅŸe yarayabilir. Bir baÅŸka önemli nokta da, teknolojik aletlerin okul zamanında olabildiÄŸince kısıtlı kullanılması hatta hiç kullanılmaması konusunda alınacak kararlardır. Yine bu kuralların da ailece ve çocuÄŸunuzun da görüÅŸü alınarak konulması önemli. Ä°lk olarak yasaklamak yerine kısıtlamayı tercih edebilirsiniz. Hafta sonu belirli saatler arasında serbest olacak ÅŸekilde ayarlayabilirsiniz. Bu yapıldığında mutlaka alarm kurulmalı ve saat dilimlerine kesin riayet edilmeli. Yapılacak bir esneklik, tüm disiplini bozabilir, ailenizi kaosa sürükleyebilir.

Can sıkıntısını bahane edip, kuralları esnetmeye çalışmak, çocukların sıklıkla baÅŸvurdukları yöntemlerden. Ancak buna hemen tav olmamak gerekiyor. Can sıkıntısının kötü bir ÅŸey olmadığı, insanın geliÅŸiminde önemli bir motivasyon kaynağı olduÄŸunu bilmeli ve buna göre hareket edilmeli. Dijital dünyanın üzerimize boca ettiÄŸi eÄŸlence paketleri, can sıkıntısını yaÅŸayacak zaman dilimlerini ortadan kaldırıyor. Canlarının sıkılmasına fırsat vermeyen akıllı cihazlar sayesinde çocuklarımızın hayal gücü can çekiÅŸiyor. Can sıkıntısı olmayınca da hayal kurma engelli çocuklar birikiyor toplumda. Oyun oynarken zaten hayal kurmuyorlar. Tableti elinden alınınca da yeniden tabletle buluÅŸacakları anın hayalini kuruyorlar. Bu döngü her geçen gün daha da kısırlaÅŸarak sürüp gidiyor. (Uyan, 2019: 153) Bu konuda çocukları, cep telefonu ve tablet yerine bilgisayara yönlendirmek de baÅŸka bir alternatif olabilir. Özellikle Word, Excel, PowerPoint gibi dijital okur yazarlık için elzem programları erken yaÅŸlarda keÅŸfetmeleri, öÄŸrenmeleri daha isabetli bir tercih olacaktır.

***

Sosyal medya konusunda da entelektüel alt yapısı saÄŸlam çocuk yetiÅŸtirmek, iÅŸin püf noktası. Bir çocuÄŸun kitapla, dergiyle, yazıyla bağı ne kadar kuvvetliyse, interneti ve sosyal medyayı kendi faydasına kullanma olasılığı da o kadar yüksektir. “Çocuklarınızın sosyal medyadan fayda saÄŸlaması için hobilerinin olması ve ilgi alanlarının netleÅŸmesi olması gerekir. EÄŸer çocuÄŸunuz hâlâ nelere ilgi duyduÄŸunu bilmiyorsa ve bir hobisi yoksa ona bu konuda rehberlik edin. FotoÄŸrafçılığa merak duyan bir çocuk, sosyal medyada bu alandaki hesapları takip edecek ve kendini geliÅŸtirecektir. Veya animasyonla uÄŸraÅŸan çocuklar, yine bu alanda yayınlanan videoların peÅŸine düÅŸecek, ekran karşısında geçirdiÄŸi vakti deÄŸerli hale getirebilecektir. Ancak herhangi bir alana ilgi duymayan çocuklar, internette başıboÅŸ gezerler ve her türden tehlikeye maruz kalırlar.” (Uyan, 2019: 148) Tabi öncelikle ebeveyn olarak sizin bir hobinizin/ uÄŸraşınızın olması ve interneti/ sosyal medyayı bu hobi/ uÄŸraşı doÄŸrultusunda kullanmanız, çocuklarınızı yönlendirmeniz noktasında önemli bir kriter olacaktır. Bilge insanların belirttiÄŸi gibi lafla bir ÅŸeyleri dikta etmekten ziyade hal/ tavır/ davranışla bunu göstermek, daha etkili bir yöntemdir. Evet, dijital dünyada e-beveyn olmak kolay deÄŸil. Ancak özgüveni kuvvetli, entelektüel altyapısı yeterli, iletiÅŸimi saÄŸlam yetiÅŸtirilen çocuklar, dijital dünyanın kaygan yollarında emin adımlarla yürüyeceklerdir.

Kadir Metin AkbaÅŸ / Karar-GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.