Sosyal Medya

Yasin Aktay: Gücünüz yoksa kimse hakkınızı vermiyor

O yüzden Suriye’de, Libya’da, Akdeniz’de Türkiye gücünü gösterdiği için yılların müzmin hale gelmiş olan sorunları, daha doğrusu o sorunlu paylaşımlar üzerinde kurulmuş dengeleri altüst ediyor. Herkesin hesabını yeniden gözden geçirmesini sağlıyor.



GeçtiÄŸimiz Temmuz ayında Ermenistan’ın Azerbaycan sivil hedeflerine yaptığı saldırılarla baÅŸlayan DaÄŸlık KarabaÄŸ meselesindeki yeni gerilim Azerbaycan’ın 28 yıldır devam eden Ermeni iÅŸgali tarihinde kendisinden beklenmeyen bir karşı hamleye dönüÅŸmesi bütün dünyada bir ÅŸaÅŸkınlığa yol açmış bulunuyor.

Öyle görünüyor ki, baÅŸta saldırgan tutumunu bir alışkanlık haline getirmiÅŸ olan Ermenistan bu karşı hamleyi beklemiyordu, onu kışkırtıp bir yere kadar da destekleyen baÅŸta Fransa ve baÅŸka Batılı ülkeler de Azerbaycan’dan böyle bir hamle beklemiyorlardı. Geçerli uluslararası anlaÅŸmalara dayalı hukuka göre ve BM kararlarına göre DaÄŸlık KarabaÄŸ bölgesinin Azerbaycan’a ait olduÄŸu, dolayısıyla Ermenistan bu varlığıyla iÅŸgalci olarak kabul edildiÄŸi halde bu kabuller ve hukuk Ermenistan’ı baÄŸlamıyor, çünkü bu iÅŸgalciliÄŸi neredeyse anlayışla karşılanıyor ve ona karşı hiçbir yaptırımda bulunulmuyor.

Oysa Ermenistan’ın KarabaÄŸ’ı iÅŸgali tam da Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i bir emrivaki yaparak iÅŸgal etmeye kalkıştığı ve bunun üzerine uluslararası toplumun tepkisini çektiÄŸi bir dönemin hemen ardında gerçekleÅŸmiÅŸti. O dönemde bir devletin silahlı gücüne güvenerek kendisinden daha zayıf bir ülkeyi iÅŸgal etmeye kalkışamayacağı sözümona “yeni dünya düzeni”nin asla kabul edemeyeceÄŸi bir yanlış olarak nitelenecekti. ABD öncülüÄŸünde kurulmaya çalışılan yeni uluslararası düzen bu tür iÅŸgalleri hoÅŸ görmeyecek, bunu yapanların yanına kâr bırakılmayacaktı. Irak’a karşı harekete geçirilen uluslararası savaÅŸ-yaptırım aygıtı düzenin sopasını herkese ibret olmak üzere göstermiÅŸ oluyordu.

Ne var ki, bu olaydan sadece bir-iki yıl sonra gerçekleÅŸen Ermeni iÅŸgali ve bu iÅŸgal altında yaÅŸanan Hocalı katliamı yeni dünya düzeninin hükmünün hızla askıya alındığı bir örnek olarak kayıtlara geçti. Gerçi bu hüküm Bosna’da da Müslümanlara karşı 2. Dünya Savaşı sonrası yaÅŸanan en acımasız soykırıma kadar o askıdan inmedi.

Her iki örnekte Müslümanlar belki nüfus olarak deÄŸil ama silah olarak zayıf durumdaydı. Azerbaycan’da Hocalı katliamı yaÅŸanırken yedi düvelden destek almakta olan Ermenilerin silah üstünlüÄŸü karşısında dönemin CumhurbaÅŸkanı Ebulfeyz Elçibey’in sığınabileceÄŸi tek melce olarak Türkiye’den 4 helikopter isteyiÅŸi meÅŸhurdur. O dönemde Türkiye, Elçibey’e istediÄŸi yardımları verebilecek durumda deÄŸildi veya tercih etmedi, her neyse. Böylece Azeriler vahÅŸi bir katliama maruz kaldı ve ülkelerinin bir kısmı iÅŸgal edildi.

O gün bugün DaÄŸlık KarabaÄŸ konusu Ermenistan’ın iÅŸgali altında aşılamayan bir sorun olarak duruyor. Oysa sorunun aşılması için bir de uluslararası bir grup da kurulmuÅŸtu. Minsk adı verilen ve baÅŸta çatışmanın tarafları olan Azerbaycan ve Ermenistan ile birlikte, Türkiye, ABD, Rusya, Fransa, Beyaz Rusya, Almanya, Ä°talya, Portekiz, Hollanda, Ä°sveç, Finlandiya’nın üye olduÄŸu grup hâlâ resmen mevcut.

Grubun hedefi müzakere sürecini güvence altına alma yolunda, uyuÅŸmazlık çözümü için uygun bir çerçeve saÄŸlamak; Minsk Konferansı’nın toplanmasına izin vermek için taraflarca silahlı çatışmanın durdurulmasına iliÅŸkin bir anlaÅŸmaya vararak, AGÄ°T çokuluslu barışı koruma güçlerini konuÅŸlandırarak barış sürecini desteklemek olarak belirlenmiÅŸti. KuruluÅŸunun üzerinden 28 yıl geçtiÄŸi halde bu grup bir milim bile yol kat etmedi. Tam aksine fiilen Ermeni iÅŸgali daha da derinleÅŸti ve zaman geçtikçe orada Ermeni yerleÅŸimleri daha da kalıcı hale getirilmeye çalışıldığı için iÅŸin içinden çıkılmaz hale daha fazla gelmiÅŸ oldu.

Åžimdi Azerbaycan’ın Ermeni saldırılarına karşı koyarak baÅŸladığı harekât herkesi ÅŸaşırtacak ÅŸekilde DaÄŸlık KarabaÄŸ sorununun fiili çözümüne doÄŸru gittikçe feryatlar yükselmeye baÅŸladı. Ä°ÅŸi diplomatik yolla çözmeye dönük pek barışçıl davetler gelmeye baÅŸladı. Yıllardır devam eden iÅŸgale karşı bir tek sözünü duymadığımız Batılı ülkeler diplomatik çözümün tek yol olduÄŸunu anlatma telaşına girmeye baÅŸladılar.

Hangi diplomatik çözüm?

28 yıldır devam eden iÅŸgal için ÅŸimdiye kadar kılını kıpırdatmayanlar bu saatten sonra neden ve nasıl bir çözüm önerecekler?

Diplomatik çözüm yolunun ÅŸu ana kadarki tek icraatı iÅŸgalin iyice pekiÅŸmesi ve fiilen kalıcı hale gelebilmesi için zaman kazanmaktan ibaret.

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan geçtiÄŸimiz günlerde bu konudaki tavrını ve yaklaşımını çok net bir biçimde ortaya koydu ki, aslında bugünün dünya düzeninde herkesin anlayacağı dili iÅŸaret ediyordu sözleri: Diplomatik olarak netice alabilmek için sahada da güçlü olmak gerekiyor. Her cephede fiilen maruz kaldığınız haksızlıklara karşı kendinizi savunacak gücünüz yoksa kimse lütfedip hakkınızı vermiyor.

O yüzden Suriye’de, Libya’da, Akdeniz’de Türkiye gücünü gösterdiÄŸi için yılların müzmin hale gelmiÅŸ olan sorunları, daha doÄŸrusu o sorunlu paylaşımlar üzerinde kurulmuÅŸ dengeleri altüst ediyor. Herkesin hesabını yeniden gözden geçirmesini saÄŸlıyor. Türkiye bunu yaptığında kimin nasıl bir haksız paylaşımla iÅŸgallerini, sömürülerini, gasplarını fiili “düzen” haline getirmiÅŸ olduÄŸunu da ortaya koyuyor.

Ve tekrar tekrar söylüyoruz: Türkiye hakkından fazlasına talip deÄŸil, kimsenin hakkında da gözü yok. Herkesin hakkına saygılı ama kendi hakkının bu kadar hoyratça gasp edilmesine de karşı. Ne yapıyorsa onun için yapıyor.

YeniÅŸafak

*Kapak FotaÄŸraf: Hoca Katliamından kaçan Azerbaycanlı vatandaÅŸlar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.