Selahattin Çakırgil: Zamâne Fir'avunları, ‘Uluslararası Hukuk' Adına Zorbalık Derdinde
Materyalist ve güce dayanan bir dünyada insanların, toplum ve devletlerin ‘hukuk’dan anladıkları nedir ki?
‘Hukuk’ terimi, bizim inanç ve kültürümüzde, ‘hakk’ kelimesinin çoÄŸuludur ve tabiatiyle derin saygı uyandıran bir ‘ıstılah/ terim’dir.
Ancak, bizde ‘hukuk sistemi’ dediÄŸimiz ve 100 yıla yakın süredir, milletimize dâraÄŸaçları kurularak, zindanlar ve sürgünler, kan ve gözyaÅŸları arasında zorla kabul ettirilen ve milletimizin kalbindeki ‘Hakk/Haqq’ ölçüleriyle hiçbir temel baÄŸlantısı bulunmayan kanun metinlerinin, ‘hukuk’ diye, hem de kutsanarak sunulmak istenmesi karşısında ne yapmalıyız?
Hele de, ‘uluslararası hukuk’, uluslararası güç odaklarının, zorba güçlerin dünyaya dayattıkları, insanlığın vicdanını ve hür iradesini rehin aldığı bir zulüm anlayışı ve mekanizmasından baÅŸka nedir ki?
Bu acı gerçeÄŸi görmeden, ‘hukuk’ kelimesini, hemen her konuda, devamlı ve âdetâ bir kutsal terim halinde kullananlara, o hukuk tahsilinden geçmiÅŸ birisi olarak, hukukçu dostlarım bağışlasınlar, acı bir tebessümden baÅŸka söyleyecek gösterecek bir aksülamel, bir tepki bulamıyorum. Hani, Neyzen Tevfik, mide rahatsızlığını tedavi eden doktorları eleÅŸtirirken, ‘Midemi tıb tepti benim..’ der ya; bizim milletimizin hukuk adına maruz kaldığı ağır saldırılar için de benzer cümleler kullanılabilir.
Derler ki, Sokrat, 2500 yıl öncelerde, îdâma mahkûm edilirken, yakınlarından birisi, ‘Seni haksız olarak îdâm ediyorlar..’ deyince, ona, ‘Ä°dâm edilmemin haklı olmasını mı isterdin?’ cevabını vermiÅŸ; mazlumlar için yine de bir teselli veya avuntu olacak ÅŸekilde..
Bugün sadece iç hukukta deÄŸil, ‘uluslararası hukuk’ alanında da, milyonlarca insanın nasıl esir alındığının sayısız örnekleri vardır ki, gerçekte zorbalıkta kendilerine rakib tanımayanların oluÅŸturduÄŸu ‘üstünlerin hukuku’nun, dünyaya ‘hukukun üstünlüÄŸü’ lafıyla sunulması, aÄŸlayan çocuÄŸun aÄŸzına boÅŸ bir emzik vermekten farksızdır.
Dün, Amerikan BaÅŸkanı Trump, Rusya BaÅŸkanı Putin ve Fransa BaÅŸkanı Macron’un, -gerekirse, baÅŸka yöntemlerle müdahale edilir- kapalı tehdidiyle, ‘uluslararası hukuk’ sopası göstererek, ‘KarabaÄŸ’da derhal ve ön-ÅŸartsız olarak, ‘AteÅŸ-Kes’ kararı alınmasını istemeleri’ne ne demeli?
Bu 3 Devlet BaÅŸkanı, BirleÅŸmiÅŸ Milletler TeÅŸkilatı’nın en etkili icraî organı olan Güvenlik Konseyi’nde ‘Veto Hakkı’nı haiz -Ä°ngiltere ve Çin’le birlikte- Daimî Üye olan 5 ülkeden 3’ünü oluÅŸturan ülkelerin de liderleri..
Ve de aynı zamanda, KarabaÄŸ Buhranı’nın çözümü için oluÅŸturulan ‘Minsk Grubu’ ülkelerinin 3’lü eÅŸ-baÅŸkanları! KarabaÄŸ ve etrafındaki toprakları (ki, Azerbaycan Cumhûriyeti’nin topraklarının yüzde 20’sini 27-28 yıldır iÅŸgali altında tutan Ermenistan saldırganlığına karşı taa başından beri) hoÅŸgörüyle bakan ve zamânenin bu ‘uluslararası hukuk’ zorbaları, ÅŸimdi Ermenistan güçleri üstelik de iÅŸgal ettikleri yerlerde kalamıyacaklarını hissetmeye baÅŸlayınca.. Ermenistan BaÅŸbakanı Nikol PaÅŸinyan’ın, ‘Ermeni Hristiyanlar öldürülüyor.. Buna seyirci mi kalacaksınız!.’ ÅŸeklindeki açık yardım talebine koÅŸmakta gecikmediler.
Evet, guguk gibi, devamlı ‘hukuk-hukuk’ diyenler, her dünya görüÅŸünün kendine mahsus bir ‘hukuk’ anlayışının bulunduÄŸunu ve Ä°slâm’ın ‘hak ve hukuk anlayışı’nın, zamâne fir’avunlarının dayatması olan ‘hukuk’ anlayışından kesin-kes farklı ve zıd noktada olduÄŸunu unutmamalıdırlar.
***
‘SONUÇLARI, BÄ°DEN YENÄ°LÄ°RSE KABUL EDERÄ°M!’ DÄ°YEN BÄ°R TRUMP-
B. Amerika’da, bir ay sonra yapılacak olan BaÅŸkanlık seçimleri, ister-istemez bütün dünyayı ilgilendiriyor. Aslında, her ikisi de Amerikan pragmatizminin (bizim için faydalı olan her ÅŸey iyi ve doÄŸrudur) ÅŸeklindeki faydacılık felsefesinin gerektirdiÄŸi ÅŸekilde hareket etmek açısından birbirinden farkı olmayan iki tip..
Aralarındaki temel fark ÅŸu: Trump, ‘Dünyaya diplomasi kurallarını Amerikan BaÅŸkanı olarak ben belirlerim’ derken; Biden, aynı hedefe, bu zamana kadar kabul edilen diplomatik ölçülere ÅŸeklen riayet ederek ulaÅŸmak istiyor..
Bir de, Donald Trump, BirleÅŸik Devletler’in geçmiÅŸteki BaÅŸkanları içinde en yaÅŸlı BaÅŸkan idi. Joe Biden seçilirse, Trump’ın o sıfatını da elinden alacak..
29 Eylûl gecesi bu iki aday, bir tv. ekranında 1,5 saatlik bir tartışmada karşı karşıya geldiler.
Çok neÅŸeli bir karşılaÅŸmaydı. En neÅŸeliyse, Trump’ın, ‘3 Kasım seçimlerinde önce hiç görmediÄŸiniz bir sahtekârlık olacak.. Ä°lginç bulgular olursa, sonucunu kabul etmeyebilirim..’ dedikten sonra, ‘hârika’ bir mantıkla, ‘Seçimi Biden kaybederse, sonucu o zaman kaybederim..’ demesi idi.
Ümid ederim ki, bizdeki siyasetçiler bunları örnek alacak kadar düÅŸmezler.
Ä°ki tarafın birbirine söylediklerinden birkaç cümleyi buraya aktaralım, ibret olsun diye.. (Siz yine de, ‘Beter olun!.’ demeyin..)
Trump’ın, sık sık Biden’ın sözünü kestiÄŸi, onu kendi istediÄŸi alana çekmek istediÄŸi, Biden’ın oÄŸlunu da tartışma zeminine çekmeye çalıştığı görülüyordu.
Biden’ın Trump’a önce, ‘Çeneni kapatır mısın dostum..’ demesi ve ona, ‘Palyaço’ benzetmesi yapması ve ‘Trump aileler ve ahlâk hakkında konuÅŸmak isterse, onun ailesi hakkında ‘bütün gece’ konuÅŸabileceklerini’ söylemesi de ilginçti.
CNN'den bir yorumcunun deyimiyle, 'çöplükte çıkan yangın'..
Bu arada, tartışmayı yöneten kiÅŸinin, Trump’ı, son zamanlarda siyahîlere karşı iÅŸlenen cinayetleri protesto için Amerika içinde yopunlaÅŸan protesto gösterileri ve ÅŸiddet hadiseleri sırasında ortaya çıkan ‘beyaz üstünlükçü’leri kınamaya çağırmasına Trump’ın olumlu cevap vermeyip, asıl kınanması gerekenlerin Antifa ve sol gruplar olduÄŸunu söylemesi, Amerika’da siyahîleri daha bir düÅŸündürmesi gereken bir tavırdı.
Biden, ‘CoronaVirus’ salgınını baÅŸlangıçta ciddîye almamanın bedelinin 206 bin ölü ve 7 milyondan fazla hasta ve bunun sorumlusunun da Trump olduÄŸunu belirtmesi karşısında, Trump’ın cevabı her zaman övündüÄŸü ‘pratik zekâ’sına uygundu: ‘Tedbir almasaydık, çok daha fazla ölüm olurdu!’ (Dünkü Covid-19 kurbanlarının sayısı, 212 bin idi. Bu rakamın seçimlere kadar 275 bini aÅŸacağı tahmin ediliyor.)
Evet, birkaç ilginç nokta.. Bu (özet) derlemeden tafsilatlı durumu anlayabiliriz.
Seçimde yenilir de, Trump’ın makamını terketmemesi gibi bir durum ortaya çıkarsa, asıl o zaman ne olacağı tam seyirlik olur..
Star Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.