Sosyal Medya

Hocalı denen mezellette, neler gördü bu millet

Ermeni saldırıları yeni değil. Fırsat buldukça (ya da müvekkili sinyal gönderdikçe) saldırıyor. İşgal altında tuttuğu topraklarda nice kan aktı, nice şehit verildi. Yaralananlar, sakat kalanlar, evini yurdunu tek edenlerin hikâyelerine yürek dayanmaz. İşte o şehitlerden biri…



Bir ara kimler orada diye yakından baktık, Suriye panayır gibiydi.

Kimi ararsanız var.

Aramadıklarımız, ihtimal vermediklerimiz bile.

Duyan gelmiÅŸ.

ABD, Rusya, Çin, Ä°ran diye oyuna dâhil olanları tek tek saymaktansa, olmayanları saymak daha kestirme görünebilir.

Papua Yeni Gine yoktu mesela.

Burkina Faso yoktu.

*

Özellikle Rusya, orada güçlü bir ÅŸekilde tutunmak için çok emek harcadı.

“Sıcak denizlere inme arzusu”nu eski bir masal zannedenlere selâm gönderelim.

Bir yandan ortak iÅŸ yapıyoruz. Gaz için denizin altından boru hatları inÅŸa ediyoruz…

Ä°yi komÅŸuluk geliÅŸtirmeye çalışıyor, ticareti ve turizmi artırmak için çabalıyoruz, bir yandan da çatışıyoruz.

Bugünkü dünyanın düzeni böyle.

Bir elle tokalaşırken, öbürüyle aynı anda yumruklaÅŸmak gibi karikatürlük.

*

Rusya yalnız Suriye’de deÄŸil, Libya’da da karşımıza çıkıyor.

“Bunca zamandır domatesçi dediÄŸiniz adamlar, SÄ°HA’larla sizi periÅŸan etti” sözü, Rusya içindeki muhaliflerin eleÅŸtirisiydi.

Buradaki ‘domatesçi’ biz oluyoruz.

*

Son günlerde sık duyduÄŸumuz haber cümlelerinden biri ÅŸu ÅŸekilde:

“Ermenistan, Azerbaycan’a saldırdı.”

DoÄŸrusu, saldırı Türkiye’ye yapılmıştır. Böyle görür, böyle anlarız.

Daha doğrusu ise, saldıran da Ermenistan değildir.

Kapağı kaldırıp altına bakınca, neticede yine Rusya çıkıyor.

Bu durumda Ermenistan, Azerbaycan’a saldırmamış, Rusya Türkiye’ye saldırmıştır.

Azerbaycanlı kardeşlerimizin şehit olması, bu tabloyu değiştirmez.

*

Ermeni saldırıları yeni deÄŸil. Fırsat buldukça (ya da müvekkili sinyal gönderdikçe) saldırıyor.

İşgal altında tuttuğu topraklarda nice kan aktı, nice şehit verildi.

Yaralananlar, sakat kalanlar, evini yurdunu tek edenlerin hikâyelerine yürek dayanmaz.

Ä°ÅŸte o ÅŸehitlerden biri…

On çocuÄŸun sonuncusu AÄŸayev Allahverdi Settar oÄŸlu, 1982 yılında Hocalı’da doÄŸdu.

1992 Åžubat ayının 26’sında on yaşındayken katledildi.

Mezarı bilinmiyor.

Seriyye Müslimkızı “Onlar Asla Büyümeyecekler” kitabında Hocalı ÅŸehitlerini tek tek anlatıyor.

*

Zabile Teyze dünyaya getirdiÄŸi sonbeÅŸiÄŸine babasının adını koydu.

BebeÄŸini okÅŸayıp severken, “hem yavrumsun, hem de babam” diyordu.

Ailenin son evladı olan Allahverdi’yi herkes Vusal diye çağırıyordu.

Vusal da Hocalı’daki çocuklar gibi 1988 yılından 92’nin kanlı Åžubat gecesine kadar kurÅŸun yaÄŸmuru altında yaÅŸamış, geceleri evlerin bodrum katlarında geçirmiÅŸti.

O gece babası Sattar’la ölümden kaçmaya çalışıyordu.

Üç gün, üç gece aç ve susuz kaldılar.

Kanlar içinde günahsız insanların zâlimce katledildiklerine ÅŸâhit oldu.

SoÄŸuk havaya, fırtınaya ve açlığa dayanamayıp babasının kucağında can verdi.

Yarı kapalı gözleriyle babasına “çok üÅŸüyorum, beni evimize götür” demiÅŸti.

*

Karşıdan asker kıyafetli birkaç kiÅŸi yaklaÅŸtı. Sattar Amca onlardan yardım istediÄŸi zaman, ‘askerlerden’ biri kucağındaki çocuÄŸu alıp fırlattı. Onu da aÄŸzından burnundan kan gelene kadar dövdüler.

Sattar Amca, yakındaki köylülerin çocuÄŸunu defnetmesini isteyince, asker kılıklı vahÅŸiler daha fazla eziyet etti.

Kendine geldiÄŸinde, Dahraz köyünde, hemÅŸehrilerinin rehin tutulduÄŸu domuz çiftliÄŸindeydi.

Orada bir baÅŸka oÄŸlunun (Hocalı’yı savunmaya çalışan taburda asker olan) feci ÅŸekilde katledildiÄŸini gördü.

Aklî dengesini kaybetti.

Kısaca anlattığımız bu acı hikâye, sadece bir tanesi. Daha niceleri var.

 

Mehmet Åžeker / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.