Ermenistan-Azerbaycan çatışmasına daha geniş açıdan bakabilmek
Petrol gelirleri azalan, bu sebeple ekonomik sıkıntılar yaşayan, yeni NATO yapılanmasıyla Doğu Avrupa’dan baskı yiyen, Avrupa ile enerji akışı engellenmek istenen ve Ukrayna, Kırım üzerinden ölçeği büyütülen ambargolarla karşılaşan ve daha somut olarak Beyaz Rusya meselesiyle meşgûl olan Rusya’nın kendisi için kritik ehemmiyette olan Kafkasya’yı bizzât kendisi karıştırarak ne elde edecek?
Kafkasya’daki büyük hesaplaÅŸma baÅŸladı. Sovyetler BirliÄŸi’nin çöküÅŸünün ardından ortaya çıkan “Bağımsız” Ermenistan’ın bir fırsatçılık yapıp gasp ettiÄŸi Âzerbaycan’a âit DaÄŸlık KarabaÄŸ ve civârındaki çok sayıdaki yerleÅŸim yerinde beklenen savaÅŸ çıktı. Temmuz’daki çatışmalar bunun fitilini ateÅŸledi. Bu defâ ilk hareket kimilerine göre KarabaÄŸ’daki Ermeni birliklerinden; kimilerine göre de Âzerbaycan’dan geldi. Bâzı çevreler ilk olarak hangi tarafın elini tetiÄŸe götürdüÄŸünü tartışıyor. Aslında bu hiç de mühim deÄŸil. Süreci Ermeni ordusu baÅŸlattıysa bunun manâsı, zâten hareketlenen Âzerbaycan ordusundan evvel davranıp pozisyon kazanmak olabilir. EÄŸer süreci Âzerbaycan ordusu baÅŸlattıysa bu da son derecede meÅŸrû bir adım olarak deÄŸerlendirilmelidir. Çünkü savaÅŸ alanı bizzât Âzerbaycan’ın öz toprağıdır. Sözde barışı saÄŸlayan ve meseleyi çözmek iddiası ile kurulmuÅŸ olan Minsk Grubu 30 senedir hiçbir baÅŸarı saÄŸlamadı.
Artık Âzerbaycan için bıçak kemiÄŸe dayanmış vaziyetteydi. EÄŸer operasyonu baÅŸlatan taraf Âzerbaycan ordusuysa da yaptığı son derecede meÅŸrû bir harekettir. Ermenistan’ın yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki, bütün gayretleri yaÅŸananları dünyâ kamuoyuna Türkiye-Âzerbaycan ittifâkının kendisine saldırısı olarak takdim etmek ve iÅŸgâlciliÄŸini perdeleyerek mazlûmiyet rolüne bürünmektir.
Husûsen belirtmek gerekir ki Türkiye, tekmil millet ve devlet olarak sonuna kadar Âzerbaycan’ın arkasında; gerektiÄŸinde de yanındadır. Ama mânevî ve maddî desteÄŸimizi devâm ettirirken meselenin boyutlarını tartışmayı da ihmâl etmemek gerekiyor. Ä°lk günden baÅŸlayarak Türkiye’de medya çeÅŸitli açık oturumlarla bunu tartışmaya açtı. Ama tâkip edebildiÄŸim kadarıyla yapılan deÄŸerlendirmeler zayıf kaldı. Süreci baÅŸlatan adımın Ermenistan’dan geldiÄŸini esas alan çok sayıda yorumcu Ermenistan’ın tek başına böyle bir adım atamayacağını; bunun arkasında Rusya’nın olduÄŸunu iddia etti.
PeÅŸinen bu deÄŸerlendirmeye katılmadığımı ifâde etmeliyim. BahsettiÄŸim yorumcular tezlerine gerekçe olarak Rusya’nın bu sûretle Türkiye’yi Libya ve Sûriye’de zayıflatmayı hedeflediÄŸini vurguladılar. Bunun derinliÄŸine düÅŸünülmeden ileri sürülmüÅŸ bir iddia olduÄŸu kanaâtindeyim. Åžu aralar, petrol gelirleri azalan, bu sebeple ekonomik sıkıntılar yaÅŸayan, yeni NATO yapılanmasıyla DoÄŸu Avrupa’dan baskı yiyen, Avrupa ile enerji akışı engellenmek istenen ve Ukrayna, Kırım üzerinden ölçeÄŸi büyütülen ambargolarla karşılaÅŸan ve daha somut olarak Beyaz Rusya meselesiyle meÅŸgûl olan Rusya’nın kendisi için kritik ehemmiyette olan Kafkasya’yı bizzât kendisi karıştırarak ne elde edeceÄŸini sormadan yapılan deÄŸerlendirmeler bunlar. Dahası PaÅŸinyan idâresinin Batı desteÄŸi aldığını ve Ermenistan’ı yeni bir Gürcistan hâline getirmek isteyen bir dinamiÄŸin iÅŸlemeye baÅŸladığını görmemiÅŸ olabilir mi? Elbette bunun nâfile bir teÅŸebbüs olduÄŸunu biliyor ve nihâî tahlilde kendisinin sert kuvvetine güveniyor. Görece geri durması, arabuluculuk rolüne soyunması reelpolitik adımlar. Âzerbaycan’ın önünü açıyor. Âmiyâne tâbirle Âzerbaycan’ın Ermenistan’ı ezmesine göz yumuyor.
Bir bakıma Âzerbeycan üzerinden Ermenistan’ı cezâlandırıyor. Bitik ve maÄŸlûp bir Ermenistan’ın kendisine daha ÅŸartsız tâbî olacağını biliyor. Gönlümüzden geçen, ÅŸiddetle arzuladığımız, bu târihsel fırsat üzerinden Âzerbaycan’ın, KarabaÄŸ’daki iÅŸgâli topyekûn ortadan kaldırmasıdır; ama gerçekçi olursak bunun varılan aÅŸamada pek de mümkün olmadığını görmemiz lâzımdır. Kanaâtimce bu evrede DaÄŸlık KarabaÄŸ’a mücâvir olan yerleÅŸim yerleri kurtarılacaktır. Bu da târihe Âzerbaycan’ın zaferi olarak geçecek müthiÅŸ bir baÅŸarıdır. Dahası Rusya’nın burada da Soçivârî bir oluÅŸum üzerinden Türkiye’yi de devreye alan yeni bir yaklaşımla Kafkasya’yı daha etkin kontrol edebileceÄŸini öngördüÄŸünü düÅŸünüyorum.
Pekâlâ eÄŸer Rusya deÄŸilse, Ermenistan’ı dışarıdan kışkırtan birileri olmuÅŸ mudur? Elde bir delil tabiî ki mevcut deÄŸil. Ama Beyaz Rusya konusunda LukaÅŸenko’nun istifâsını isteyecek kadar ileri gidebilen ve dünyâdaki en büyük ve en etkili Ermeni diasporalarından birisine sâhip olan Fransa’nın bu meseledeki suskunluÄŸunu yadırgadığımı belirtmeliyim. Bu da bende ÅŸüphe doÄŸuruyor. DiÄŸer taraftan ABD’nin de iÅŸin içinde olduÄŸunu, hem enerji ve lojistik düzeyde Tek Yol projesi için kritik olan Kafkasya’yı istikrarsızlaÅŸtırmak için; hem de Türkiye-Rusya-Ä°ran münâsebetlerini hırpalamak üzere adım atmış, bir denemede bulunmuÅŸ olabileceÄŸini düÅŸünüyorum. Süreci bir bakıma Türkiye-Rusya-Ä°ran denklemi üzerinden deÄŸerlendirmenin daha mânâlı olabileceÄŸini düÅŸünüyorum. EÄŸer bu üç devlet, oyunu görüp dirâyet gösterebilirlerse, ki öyle olacağını tahmin ediyorum; deneme, geride bitik bir Ermenistan bırakıp fiyasko ile nihâyete erecektir.
Süleyman Seyfi ÖÄŸün / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.