Sosyal Medya

Selahattin Çakırgil: Türkiye ve Azerbaycan Konfederasyonu

Bugün Türkiye ve Azerbaycan, aynı emperial tehditle karşı karşıya ve Ermenistan da bütün emperial güçlerin koruması altındadır.



Devletlerin birleÅŸmesi, dağılmasından daha kolay mıdır? Çünkü, bir kısım güçler ve güç odakları el deÄŸiÅŸtirmektedir. Ayrıca, uluslararası denge hesapları da devreye girer.

***

Mısır’da Nâsır zamanında, 1959 yılında Mısır ve Suriye, ‘BirleÅŸik Arab Cumhûriyeti’ adıyla ‘tek devlet’ oldular. Ama, bu ‘tek devlet’ ‘iki parçalı’ idi ve bu ‘parça’lar, birbirine en yakın noktada 350 km.’lik bir uzaklıktaydı. Büyük hayallerle kurulan bu‘ birlik’ 2 yıl sonra dağıldı.

***

1947’de kurulan Pakistan Devleti de, birbirinden 2 bin km. uzaklıktaki iki parçadan oluÅŸuyordu, (Bengal Körfezi’ndeki) DoÄŸu Pakistan ve (Pencâb Vâdisi’ndeki) Batı Pakistan.. arada da, dev düÅŸman Hindistan vardı. Ve bu (kağıt üzerinde tek olan) devlet de 1971’de ve iki tarafı da Müslüman olan bu iki parça, 1 milyondan fazla insanı yutan korkunç kanlı bir iç-savaÅŸ sonunda iki ayrı devlete, Pakistan ve BangladeÅŸ’e dönüÅŸtü.

Arada düÅŸman devletlerin bulunduÄŸu, coÄŸrafî bitiÅŸik sınırların olmadığı devletlerin ‘birlik’ olmakta baÅŸarılı örnek oluÅŸturamadığını hatırlamak da faydalı olur.

***

Azerbaycan ve Ermenistan güçleri arasında dün yeni çatışmalar meydana geldi.

Ermenistan, Azerbaycan nüfusunun üçte biri (3 milyon kadar) küçücük ve oldukça fakir halkına ve oldukça zayıf ekonomisine raÄŸmen, Azerbaycan topraklarının yaklaşık beÅŸte birini, 27 senedir iÅŸgali altında tutabiliyor.

Asıl gerilim konusu olan ve 1890’larda nüfusunun hemen tamamı Müslüman olan, ama ÅŸimdi tablo tamamen tersyüz olup, yüzde 90’ından fazlası ermenilerden oluÅŸan ve Azerbaycan içinde, ama Ermenistan’la coÄŸrafî bir bağı olmayan bir adacık gibi duran DaÄŸlık KarabaÄŸ (Nagorno Qarabagh) ile, bu bölgeyi Ermenistan’a baÄŸlayan bölgeler ve daha fazlası, Ermenistan’ın 1992’lerde baÅŸlayan askerî saldırılarıyla, iÅŸgal altına girmiÅŸ bulunuyor. Ama, bu bölgelerden kaçan 1 milyonu aÅŸkın sivil halk, (Haydar Aliyev’in deyimiyle) ‘qaçgın’lar’, çeyrek yüzyılı aÅŸkın bir zamandır, öz evlerinden, yurtlarından uzakta Bakû ve diÄŸer ÅŸehirlerde periÅŸan vaziyetteler..

Azerbaycan 27 yıldır bir ÅŸey yapamıyor, çünkü Rusya ve Ermenistan arasındaki ‘Savunma Ä°ÅŸbirliÄŸi AndlaÅŸması’ sebebiyle, karşısında Ermenistan deÄŸil Rusya var.

***

Bu durumda, Türkiye’nin Azerbaycan’a direkt bir yardımda bulunması da zor.. 1992’de Ermenistan, Azerbaycan içlerinde ilerleyip iÅŸgalini geniÅŸletirken, Türkiye C. BaÅŸkanı Turgut Özal, o dönemde DışiÅŸleri Bakanı olan Hikmet Çetin’in anlattığına göre, ‘Ermenistan sınırına bir tümen asker gönderelim..’ der.. Çetin’in, ‘Niçin efendim?’ sorusu üzerine, Özal, ‘Belki korkarlar..’ diye açıklar gerekçesini.. Ama, ‘Ya korkmazlarsa!’ sorusu üzerine susar.

Çünkü, Özal biliyordu ki, fiilî bir askerî yardım halinde Rusya ile karşı karşıya gelinecekti.

Sadece o mu?

Hayır! BaÅŸta Fransa, Ä°ngiltere ve B. Amerika olmak üzere bütün mâlûm dünya, Ermenistan’ı, 25 yıldır, ‘Hristiyanlığın Kafkaslar’daki kahraman askerleri..’ diye selâmlıyorlar, medyalarında..

Ve, Ermenistan, istiklâl bayrağını, Sovyet Rusya’nın dağılmasından hemen sonra, Ermeni Kilisesi’nin eline vermiÅŸtir. Azerbaycan’da ise, kendilerini -sözde- ‘ziyâlılar/ aydınlar’ diye isimlendiren yönetim kadroları, komunist dönemden kalma bir anlayışla kendi halkının inancından korkuyor, Ä°slamofobi onları da esir almış bulunuyor.

Halbuki, halkının manevî dinamiklerinden habersiz veya ona düÅŸman bir anlayışa sahip kadroların, sırf askerî silah ve teçhizat üstünlüÄŸüyle netice alabileceÄŸini sanmak büyük gaflet olur.

***

Bir diÄŸer konu: Ermenistan’ın Türkiye üzerindeki emelleri ve 1915 Hadiseleri’nin Türkiye üzerine yıkmak için uluslararası entrikalar hazırlamasından sonra, bu iki komÅŸu devletin dost olması mümkün mü?

Selçuklu’lardan beri, Müslüman halkla -farklı dinlerden olmalarına raÄŸmen- bu kadar birlikte ve barış içinde yaÅŸamış ermeni halkının yeri ayrıdır. Ama, Ermeni nasyonalistleri, o tarihî geçmiÅŸi zehirlediler. Çünkü, Sovyet Rusya dağıldığında, 29 yıl önce bağımsızlıklarını ilân ederken yaptıkları anayasalarına, ‘Batı Ermenistan’ın kurtarılması’ idealini de yazdılar.

Batı Ermenistan, yani, Türkiye’nin doÄŸusu!

Bu hedef, anayasa maddesi olarak dururken, Türkiye böyle bir ‘komÅŸu’ ile nasıl iyi iliÅŸkiler kurabilir?

***

Bugün Türkiye ve Azerbaycan, aynı emperial tehditle karşı karşıya ve Ermenistan da bütün emperial güçlerin koruması altındadır.

Peki, yapılacak olan nedir?

‘Tek millet, iki devlet’ gibi sloganlar kulaÄŸa hoÅŸ gelebilir, ama, amelî/pratik bir netice vermiyor.

O halde, uluslararası siyaset alanında, ‘konfederasyon’ tipinde bir ‘Tek devlet!’ formülü de düÅŸünülebilir.

Niye olmasın?

Türkiye ve Azerbaycan, ‘müstakil devlet’ kimlik ve varlıklarını korumak ÅŸartiyle, ‘dışsiyaset ve savunma’ konularında tek irade ve karar sahibi bir ‘konfederasyon’ halinde bir ‘birlik’ oluÅŸturduÄŸunda, bir takım olumsuz tepkiler alsa bile, bugünkü durumdan daha iyi bir tablonun oluÅŸabilir.

Ki, en azından, Türkiye ile Azerbaycan’ın, Nahcivan üzerinden sınır komÅŸusu olması da bir ayrı imkândır.

Evet, zihnimizde niçin, bu konuda bir ‘Acaba?’ parantezi açılmasın?

***

Bir-kaç NOT:

1-Ä°stanbul BÅž Belediye BaÅŸkanı Ekrem Ä°mamoÄŸlu, ABD’nin Türkiye B.Elçisi David Satterfield (hani ÅŸu, Amerika’nın, geçen hafta, ‘Türkiye B. Amerika’ya ilaç borcunu ödemezse, yeni ilaç alamaz..’ açıklamasını yapan kiÅŸi) ile ’Ä°stanbul Ulaşım ve Trafik Mükemmeliyet Merkezi Projesi’ne 5 milyon dolarlık bir ‘hibe/bağış anlaÅŸması’ imzalamış. Bu anlaÅŸma, onun bazı Amerikan güç odaklarındaki yüksek itibarına baÄŸlanıyor.

Ä°stanbul’da trafik meselesini halledilecekmiÅŸ.. Yani, Amerikan yazılımlı o sistem, istediÄŸi zaman, Ä°stanbul trafiÄŸini içinden çıkılmaz hâle de getirebilecek.. Yabancı yazılımlarla bize ne oyunlar kurulduÄŸunu az mı yaÅŸadık?

Mahallî idareler, hangi partide olursa olsun, merkezî yönetimin izni olmaksızın, bu gibi uluslararası anlaÅŸmaları imzalayamamalıdır.

Bu husus, bir kanûnî hükme baÄŸlanmalı, asıl yetki ve sorumluluk, merkezî Hükûmet’e aid olmalıdır. Yoksa, çok baÅŸ aÄŸrıtır bu iliÅŸkiler..

2- Dün, Ä°stanbul- Esenyurt’ta 7 kiÅŸi pompalı tüfekle vuruluyor, 2’si kardeÅŸ olmak üzere 3 kiÅŸi ölüyor.

Dikkat edilecek olursa, cinayetlerin çoÄŸu, ‘pompalı tüfekler’le iÅŸlenmekte.. Hem ucuz, hem de elde edilmesi için kanunî izin alınması kolay.. Buna bir çare bulunmalı..

3- Bir özel tv. kanalında, ‘E.E’ isimli bir kadın sunucunun programında, boÅŸanmış bir ‘karı-koca’nın ihtilâfı ekrana getiriliyor. Kadın, ‘çocuÄŸun kendisine verilmesini’ istiyor. Sonunda mahkeme ‘DNA’ testi yaptırıyor; çocuÄŸunu vermek istemeyen eski ‘koca’nın ‘biolojik baba olamıyacağı’ bildiriliyor! Bu rapor okununca, o mübtezel kadın, sevinç içinde, ‘Ben zâten ondan olmadığını biliyordum, çocuÄŸumu kazandım, filancadandır’ diyebiliyor; utanmak ne kelime, bir de gururla.. Ve bu sahneler -sözde- ‘Aile ProÄŸramı’nda, hiçbir ahlâkî kaygu duygusu taşınmadan, tam bir sorumsuzlukla, canlı yayınlanabiliyor, sansürsüz olarak..

Konu, sadece ekran karartma veya para cezası veren RTÜK’ün elinden çıkmıştır; BaÅŸkanlık Hükûmeti sisteminin ânında müdahale imkânlarıyla, Meclis âcilen kanunî tedbirler almalıdır.

 

Star Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.