Sosyal Medya

Vehhabi selefiliğinin harici ve yıkıcı yönü

Ergün Yıldırım / Yenişafak



Selefiler silahlanıyor haberleriyle meÅŸgulüz. Selefi hareketleri bütün dünyayı meÅŸgul ediyor aslında. Sadece teolojide deÄŸil, sosyoloji ve siyaset bilimi çalışmalarında, güvenlik merkezlerinde 11 Eylül hadisesinden beridir gündemde. 1980’li yıllarda fundamentalizm yaygındı. Herkes onun etrafında konuÅŸuyordu. Ama 12 Eylülden sonra bunun yerine selefilik geçti. Global selefilik, cihadi selefilik, radikal selefilik gibi kavramlar kullanılıyor. Hatta bütün Ä°slam tarihinin bütün mezhepleri ve tarikatları bu kavram merkezinde analiz edilmeye baÅŸlanıyor. Mesela Salafism,( Ed. R. Meijer, London: C.Hurst&Co, 2009) adlı çalışma bunlardan sadece birisi. Bu çalışmalar büyük ölçüde Batı düzeninin stratejilerini, endiÅŸelerini ve hegemonya arayışlarını yansıtıyor. En objektif görüÅŸlere sahip olanlar bile bundan bağımsız davranamıyor.

SelefiliÄŸi, kendi endiÅŸelerimizle ve kendi toplumsal tarihimize bakarak anlamalıyız. Bu açıdan iki ana tespit yapmak mümkün. Birincisi selefilik, Ä°slam düÅŸünce geleneÄŸinde genel bir perspektiftir. Ä°kincisi, selefilik çeÅŸitli yorum ve hareketlerle çoÄŸuldur. Bu açıdan çoÄŸul selefilikten bahsedebiliriz. Cihad ve Ä°syan(TimaÅŸ Yayınları, 2019) kitabımızda beÅŸ selefilik tespit ettik. En geniÅŸ ve kabul göreni “selefi salihin” kavramı ile ortaya çıkan otantik selefiliktir. Hz. Muhammed(sav)’in ÅŸu hadisini kendisine referans alır: “Ümmetimin en hayırlısı, benim zamanımda yaÅŸayanlardır. Sonra benimle yaÅŸayanlara yakın olanlardır. Daha sonra onlara yakın olanlardır”. Ümmet toplumunun “en hayırlı üç dönemine” iÅŸaret ediliyor. Bu baÄŸlamda Hasan Basri ve Ebu Hanife de bu hayırlı döneme dâhildir. Gazali de bu bakış açısı doÄŸrultusunda selefiliÄŸi ”sahabe ve tabiin mezhebi” olarak görür. Bu hadise atıfta bulunur ve Ehli Sünnet vel Cemaat’in böyle olduÄŸunu söyler.

Sufi selefilik de otantik selefilikten ilham alır. Bidat ve hurafelerden arınık, selefi salihin gibi Ä°slamiyet’i anlama ve yaÅŸama gayreti içerisindedir. NakÅŸilik’teki müceddidiye ve Tarikat-ı Muhammediye yaklaşımları bunu yansıtır.

Ä°ttihadı Ä°slam selefiliÄŸi, Osmanlı Ä°slamcılığı’yla ortaya çıkar. Kur’an ve sünnete, selefi salihine dönerek modern dönem idrakline sahip bir Ä°slam düÅŸüncesini ikame etmek ister. Abduh Tevhit Risalesi’nde, yoÄŸun bir biçimde Selef Yolu’ndan bahseder. Burada iki önemli görüÅŸe dikkat çeker. Birincisi, “taklit zincirinden kurtulmak”, ikincisi ise Ä°slam’ı “ilk Müslümanların anladığı gibi anlamak için… ana kaynaklara gitmek”.

Bir baÅŸka selefilik, Vehhabi selefiliÄŸidir. Abdulvehhab, ibn Teymiyye’nin görüÅŸlerini çarpıtarak haricilik siyasetiyle mezcederek yorumluyor. Bu açıdan buna Harici selefilik demek mümkün. Necd bölgesinin bedevi sosyolojisinden yükselen bir bilinçtir. Haricîlik ve selefiliÄŸi sentezler. Bidat ve hurafelerden arınmak, hadislere zahiren bakmak ve yaÅŸamak, tevhidi esas almak gibi ilkelere dayanır. Yine haricilik gibi Ä°slam dışı unsurlar yerine Müslüman unsurlara meydan okur. Åžirke yoÄŸunlaşır. Tevhidi ÅŸirk üzerinden giderek yorumlar. Ä°yiliÄŸi ve imanı çoÄŸaltmak deÄŸil, küfrü ve kötülüÄŸü azaltmak esastır. Ä°slam’a girmenin deÄŸil, Ä°slam’dan çıkmanın esaslarına dikkat çekilir. Kendi grubuna dahil olanlar Müslüman, olmayanlar müÅŸriktir. Tekfir, en önemli ötekileÅŸtirme ve dışlama mekanizmasıdır. Ä°bni Suud Mekke’ye saldırdığı zaman “Biz sizi Allah ve Resulü’nün dinine çağırıyoruz” diyor. Osmanlı padiÅŸahı II. Mahmut’un iradesiyle Åžam ve BaÄŸdat valiliklerine Vehhabilik kelimesinin “Suudi HariciliÄŸi” adıyla tashih edilmesi istenir.

Hariciler, amel ve iman birliÄŸi düÅŸüncesini politika alanına taşıyarak “politik tevhit” tezini geliÅŸtirirler. Böylece politik alandaki bir sapma, imandan çıkmak diye yorumlanır. Ä°mama/politik olana baÄŸlılık veya muhalefet bir iman meselesine döner. Bu yaklaşım Vehhabilik’te de geçerli. Abdulvehhab, “cemaatsiz din yoktur, imamsız cemaat de yoktur, itaatsiz imam da yoktur” diyerek politik aidiyeti iman ile eÅŸ tutar.

Cihadi selefilik, günümüzde onlarca grup halinde ortaya çıkan “isyancı cihatçıları”. Bunlar Vehhabi selefiliÄŸin uzantıları. Onlar gibi bedevi sosyolojisinden yükseliyorlar, tevhidi politik biçimde ele alıyorlar, sufiliÄŸi tekfir ediyorlar, bidat ve hurafeye karşılar, ilk dönem Ä°slam’ı yaÅŸadıklarını söylüyorlar. Siyaset bir iman ve küfür meselesidir. Mesela, IŞİD’in en temel çıkışlarının başında Müslüman yönetimlerin küfürle ithamı gelir. Ä°syanları ve meydan okumaları Müslümanlaradır. IŞİD, tıpkı Hariciler ve Vehhabiler gibi Müslümanlara karşı isyan ediyorlar ve onların kanını döküyorlar. Varlığa olumsuz, reddiyeci ve yıkıcı bilinçle yöneliyorlar. Oryantalistler, ısrarla bu cihadi selefileri Ehli Sünnet üzerinden tanımlıyor. Oysa bu selefiliÄŸin Ehli Sünnet ile hiçbir bir alakası yoktur. Söylemleri, teolojileri ve bilinçleri Ehli Sünnet’ten daha fazla Haricilere ve Vehhabilere dayanıyor. Vehhabi-körfez siyasal teolojisinin uzantısıdır. Osmanlı teÅŸhisi koymuÅŸ: Suud HariciliÄŸi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.