Sosyal Medya

Kürsü

Kalbe Dair...

Bu yazının amacı, ilahi rahmet kaynağı olan Kur’an’da kalbe dair var olanı ortaya koymak ve nasıl bir kalbe sahip olmak gerektiğini hatırlatarak, kalbimizin nasıl ve ne durumda olduğunun bir muhasebesini yapabilme gayretidir.



Sözlükte “bir ÅŸeyin içini dışına çıkarmak, altını üstüne getirmek, ters çevirmek, bir ÅŸeyi baÅŸka bir ÅŸeye dönüÅŸtürmek ve deÄŸiÅŸtirmek” gibi anlamlara gelen kalp kelimesi, vücutta kan dolaşımını saÄŸlayan organın adıdır.
 
Kalp, dinî ve tasavvufî baÄŸlamda bilgi ve düÅŸüncenin kaynağı veya aracıdır. Bir et parçasından ibaret olan kalple bir iliÅŸkisi olmakla birlikte ondan ayrı olan bu anlamdaki kalbe “rabbânî latife” ve “ilâhî cevher” de denir.[1]
 
Kalbin kelime manası “deÄŸiÅŸme, çevrilme, inkılap etme” demektir. Ä°nsan kalbine de bu ismin verilmesi çokça deÄŸiÅŸmesinden, olan biten ÅŸeylerden etkilenmesinden dolayıdır.
 
Kalbin bu özelliÄŸinden dolayı Allah Resulü ÅŸu ÅŸekilde dua etmeyi öÄŸretir:
 
“Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.”[2]
 
Kur’an’da ve hadislerde “fuâd, sadr, lubb, nühâ” gibi terimler genellikle kalp manasında kullanılmıştır. Türkçede ise “kalp, gönül, dil” gibi kelimelerle ifade edilmektedir.
 
Bu yazının amacı, ilahi rahmet kaynağı olan Kur’an’da kalbe dair var olanı ortaya koymak ve nasıl bir kalbe sahip olmak gerektiÄŸini hatırlatarak, kalbimizin nasıl ve ne durumda olduÄŸunun bir muhasebesini yapabilme gayretidir.
 
Bu nedenle öncelikle vahyin kalbe dair ne söylediÄŸini ve kalpleri nasıl nitelediÄŸini hatırlayalım.
 
Kalp, sadrın içinde[3] vahyin tecelligahı[4] ve akıl etme yeridir.[5] Kalp, itminana/emin olmaya ihtiyaç duyar[6] vahiy ile ÅŸifa bulur[7] ve huzura erer.[8]
 
Kalp; selim[9], münib[10] olabileceÄŸi gibi gaflet içinde,[11] günahkâr,[12] kırıcı ve sert,[13] taÅŸlardan daha katı,[14] inkârcı,[15] başına gelecek akıbetin korkusuyla titrer olabilmektedir.[16]
 
Kalbi selim kurtuluÅŸ vesilesidir. “Selim bir kalp ile gelenler, müstesna bir yere sahiptirler.”[17]
 
Duyarlı kalp kendisine anlatılana kayıtsız kalmaz.[18] Hakikate karşı duyarsız olan kalpler adeta kılıflı,[19] örtülü,[20] kilitlenmiÅŸ[21] ve paslanmıştır[22].
 
Kalpler körleÅŸir.[23] Kalp körleÅŸince Allah’ın yeryüzüne yerleÅŸtirmiÅŸ olduÄŸu ayetleri göremez ve kendisine verilen yetileri kullanarak akıl edemez.
 
Mümin kalpler, Allah’ın anılmasına kayıtsız kalmaz korku ve heyecanla ürperir,[24] yumuÅŸar,[25] gösterdikleri teslimiyet sebebiyle iman kalplerine yazılmış,[26] sevdirilmiÅŸ ve süslenmiÅŸtir.[27]
 
Ä°man edenlerin kalplerine yol gösterilir,[28] kalpleri birbirlerine ısındırılır,[29] kalplerine huzur ve sekinet indirilir.[30] Kalplerinde ÅŸefkat ve merhamet vardır.[31]
 
Åžirk, küfür ve nifak içinde olan kalpler, iman etmez[32] gaflettedir,[33] hakikati kabullenmeye karşı koyar,[34] ÅŸeytanın aldatmasına ve korkutmasına açıktır,[35]  hakikate karşı ÅŸüpheci ve kuÅŸkucudur.[36]
 
Hastadır yaşadığı gelgitler sebebiyle hastalığı artar.[37] Oyun ve eğlenceye/lehve meyilli,[38] anlama ve kavramaya kapalı olup fıkhetmeye yanaşmaz.[39]
 
Hakikate karşı kör, sağır ve dilsiz davranması, resullerin çaÄŸrısına sırt dönmesi ve kötü amelleri sebebiyle mühürlenmeyi[40] ve damgalanmayı/tab’ edilmeyi[41] hak etmiÅŸtir. Kendi kendisini bu hallere düÅŸürmesinden hasret ve piÅŸmanlık içindedir.[42]
 
Kur’an-ı Kerim’de kalbe dair bu kadar vurgu yapılmasının da etkisiyle olsa gerek ki Nu’man b. BeÅŸir’den gelen rivayete göre Allah Resulü kalbi ÅŸöyle niteler:
 
“Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi/doÄŸru/düzgün olursa bütün vücut iyi/doÄŸru/düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”[43]
 
Kalbi adeta beden ülkesinin sultanı ilan eder. Bu nedenle kalbinize ve onun kimin elinde olduÄŸuna dikkat edin. Zira bir bedende iki kalp[44] olmadığı gibi iman ile küfür, doÄŸruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet de aynı kalpte bir arada bulunmaz.[45]
 
Kalp sürekli deÄŸiÅŸebilme özelliÄŸine sahip olduÄŸuna göre, o halde Allah Teâlâ’nın insanlara öÄŸrettiÄŸi ÅŸu duayı her anlamda kalp saÄŸlığı için dilden düÅŸürmemek gerekir:
 
“Rabb’imiz, bizi doÄŸru yola ilettikten sonra kalplerimizi eÄŸriltme, bize katından bir rahmet bağışla! Çünkü sen, sonsuz nimetleri cömertçe bağışlayansın! / Rabbena la tuziÄŸ kulubena ba’de iz hedeytena…” (Al-i Ä°mran 3/8)
 
Müellif: Doç. Dr. Ahmet Abay / Kaynak: Åžark'ul Awsat
 
Dipnotlar: 
 
[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/kalb--kalp 10.09.2020.
 
[2] Tirmizî, Deavât, 89
 
[3] Hac 22/46
 
[4] Bakara 2/97; Åžuara 26/193
 
[5] Hac 22/46
 
[6] Bakara 2/260
 
[7] Yunus 10/75; Ä°sra17/82; Fussilet 41/44
 
[8] Nahl 16/106
 
[9] Åžuara 26/89; Saffat 37/84
 
[10] Kaf 50/33
 
[11] Müminun 23/63
 
[12] Bakara 2/283
 
[13] Al-i Ä°mran 3/159
 
[14] Bakara 2/74
 
[15] Nahl 16/22
 
[16] Naziaat 79/8
 
[17] Åžuara 26/89; Saffat 37/84
 
[18] Kaf 50/36-37
 
[19] Bakara 2/88; Nisa 4/155
 
[20] En’am 6/25; Ä°sra 17/46
 
[21] Muhammed 47/24
 
[22] Mutaffifin 83/14.
 
[23] Hac 22/46
 
[24] Enfal 8/2
 
[25] Zariyat 39/23
 
[26] Mücadele 58/22
 
[27] Hucurat 49/7
 
[28] TeÄŸabun 64/11
 
[29] Enfal 8/63
 
[30] Fetih 48/4
 
[31] Hadid 47/27
 
[32] Hucurat 49/7
 
[33] Kehf 18/28
 
[34] Tevbe 9/8
 
[35] Azab 33/4; HaÅŸr 59/2
 
[36] Tevbe 9/45, 110
 
[37] Bakara 2/10; Nur 24/50; Ahzab 33/12,32; Sebe’ 34/23, Muhammed 47/20,29.
 
[38] Enbiya 21/3
 
[39] A’raf 7/179
 
[40] Bakara 2/7
 
[41] Nisa 4/155; Yunus 10/74; Mü’min 40/35.
 
[42] Al-i Ä°mran 3/156
 
[43] Buharî, Ä°man, 39
 
[44] Azab 33/4
 
[45] Ahmed b. Hanbel, II, 349.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.