Ä°brahim Tenekeci: Eski zamanlar, eski insanlar....
Follow @dusuncemektebi2
Peygamber Efendimiz"in özelliklerini okurken, şu cümle dikkatimi çekmiş ve hemen altını çizmiştim: "Sıradan değildi, fakat sıradan insanlar gibi yaşardı." "Biz insanın dışına bakmayız" diyen Esad Coşan hocamızı da yeri gelmişken anmak isterim. Şimdi böyle mi? "İyi görünmek, iyi olmaktan daha fazla önemsenir oldu" .
Söz tükenir, konuÅŸma baÅŸlar. Bayramdaki yoÄŸun mesaj trafiÄŸine bakacak olursak, konuÅŸacak fazla bir ÅŸeyimiz de kalmamış.
Üç yıldır, neredeyse her gün, Yahya Kemal"in ÅŸu dizesini mırıldanıyorum: "Ä°nsanlar anlaşıldı. Cihânın da sırrı yok."
Unutmadan; "Gördüm ve anladım yaÅŸamak mâcerâsını" dizesi de aynı ÅŸiirde geçiyor.
Son zamanlarda, ancak evde veya tenha bir yerde kendimi güvende hissedebiliyorum. Eskiden, yanlarındayken güvende olduÄŸum aÄŸabeyler ve kardeÅŸler vardı. Üzülerek söylemeliyim ki, her geçen gün azalıyorlar.
Ä°nsanların hesap makinesi gibi ortalıkta dolaÅŸtığı bir dünyada, "yakın çevre" deyince, artık aklıma kuÅŸ, çiçek, çocuk, aÄŸaç, kitap gibi ÅŸeyler geliyor.
Bu konuda yalnız olmadığımı da biliyorum.
Peki, insan nerede? Hepimiz birden nereye gittik?
***
Peygamber Efendimiz"in özelliklerini okurken, ÅŸu cümle dikkatimi çekmiÅŸ ve hemen altını çizmiÅŸtim: "Sıradan deÄŸildi, fakat sıradan insanlar gibi yaÅŸardı."
"Biz insanın dışına bakmayız" diyen Esad Coşan hocamızı da yeri gelmişken anmak isterim.
Rahmetli Nusret Özcan"ı hatırlıyorum. Tam da bu ÅŸekilde yaÅŸadı ve öldü. Ä°nsaniyet namına.
Åžahitlik ederim ki, hakkaniyet ve hatır, nezaket ve merhamet üzerine oldu. "Heyecan ticareti" yapmadı. Emanet ve insaf ehliydi.
Bir de Mahmut Bekkine AÄŸabey var. Vefat ettiÄŸi vakit, özel eÅŸyaları ve diÄŸerleri, küçük bir poÅŸetin içine ancak sığmıştı. "Kendine ait" bir mezarı bile olmadı.
Mehmet Akif"in dediği gibi: Sessiz yaşadım; kim, beni, nereden bilecektir?
Åžimdi böyle mi?
"Ä°yi görünmek, iyi olmaktan daha fazla önemsenir oldu" diyen Ä°brahim PaÅŸalı ne kadar haklı.
Devamını getireyim: Ambalaj, içindekinden deÄŸerli.
Hal böyleyken, ikili iliÅŸkilerden bile hoÅŸ olmayan kokuların yükselmesi normal.
Bir baÅŸkasını üzmek veya utandırmak için plan yapan kiÅŸilerin varlığına artık ÅŸaşırmamalı.
Öyle ki, yüzlerce insanı maÄŸdur ve mahcup eden biri, "süreç insanî ilerliyor" diye açıklama yapabiliyor. Yazık.
Murat Sözer"in o harika tespitiyle söylersek; insanlar, diÄŸer insanları, ancak kendi menfaatlerine uyacak kadarıyla anlıyor.
VerdiÄŸimiz ve vermediÄŸimiz örnekler gösteriyor ki, neyi kaybettiÄŸimizi hatırlamak dahi istemiyoruz. Ayrıca aramıyor, arıyormuÅŸ gibi yapıyoruz.
***
Kabul ediyorum, insanın hayatını istekler değil, mecburiyetler şekillendirir. Ve mecburiyetin elleri değil, ayakları vardır.
Soralım: Mecburiyet nasıl bir şeydir?
Åžöyle düÅŸünün: Birbirinden kıymetli ve ustalıklı tespih koleksiyonunuz var. Öte yandan, elleriniz tutmuyor veya yok. Bu örnek, "aradığımız" ÅŸeyi tam olarak karşılıyor mu, bilmiyorum. BildiÄŸim, mecburiyetin ellerinin olmadığı.
Bununla beraber, ÅŸunu da daima aklımda tutuyorum: Bazen, yanlışı bile, doÄŸru bildiÄŸimiz için yaparız, yapıyoruz.
"Ä°yi niyetli insanlar asla iÅŸin içinden çıkamazlar" sözünün de farkındayım.
Fakat bütün bunlar, tam manasıyla mazeretimiz olamaz. Çünkü burada, birkaç kiÅŸiden deÄŸil, düzenini kurmuÅŸ bir düzensizlikten, hatta kendisi olmaya yanaÅŸmayan insanlardan bahsediyoruz.
Bir ve beraber olmak, aynı kalıba girmek değildir. Sırayı bozmadan da sıra dışı işler yapabiliriz.
Ä°tirazım ÅŸuna: Farklı görünmek yahut olmak adına, en büyük farkımızı gözden çıkarıyoruz. Ä°nsanlığımızı.
Türkümüz "ben bir insan olmaya geldim" diyor. Evet, dünyaya insan olarak geliyor yahut gönderiliyoruz. Asıl mesele, "insan kalmak"tır diye düÅŸünüyorum.
Bir de şu: Bir insanı kıymetli yapan, kıymet vermediği şeylerdir.
YeniÅŸafak- ArÅŸiv (27 Eki 2012, Cumartesi)
Henüz yorum yapılmamış.