Özel / Analiz Haber
Türkiye'de sol, şiddet ve CHP
CHP ve radikal solun, millet ve o milletin medeniyetini bir baskı kaynağı ve engel olarak gördüğü sürece şiddet, darbe ve devrim açmazından kurtularak demokratikleşmesi mümkün görünmüyor. Şiddet, darbe ve devrimse diktatörsüz olmaz…
Türkiye’deki siyasi ÅŸiddetin temelinde, solun ÅŸiddetle iliÅŸkisi yatıyor. Dünyada solun kendi içinde ÅŸiddetle iliÅŸkisi konusu tartışılmış ve bu tartışmalardan farklı mecralar ortaya çıkmıştır. Sosyal demokrasi ÅŸiddetten ve devrim anlayışından kopuÅŸun bir sonucudur. Keza Avrupa Komünizmi Leninist soldan yine ÅŸiddet ve devrim stratejisinde bir kopuÅŸun bir baÅŸka sonucudur. 1968 öÄŸrenci olayları ile baÅŸlayan 1970’lerdeki Kızıl Ordu, Kızıl Tugaylar gibi örgütlerin marjinal kalması ve hızla kendi içinde de bir seçenek olmaktan çıkışı tarihi olarak son kopuÅŸlardan biridir. Bu haliyle Batı solu veya Avrupa solu bu tarihi dönemlerdeki iç hesaplaÅŸmalarla ÅŸiddetten ve ÅŸiddete yol açan devrim anlayışından kopmuÅŸtur. Devrim ÅŸiddetsiz ve devrimi yürütecek bir diktatörlük olmadan mümkün olamaz. Avrupa solu ÅŸiddet ve devrim seçeneklerini reddederek diktatörlük kapısını kapamış ve demokrasi kapısını aralamıştır. Türkiye’de bütün versiyonlarıyla solun bu anlamda nihai olarak tamamlanmış bir ÅŸiddet ve devrim tartışması, bu tartışmaların sonucunda ÅŸiddet ve devrim anlayışından kopuÅŸ yaÅŸanmamıştır.
Batı’daki solun ÅŸiddet ve devrim tartışması, ana hatlarıyla tarihi, normatif ve stratejik katmanlara sahiptir. Türkiye solu bu katmanlarda nihai noktalara varabilecek tartışmalara girememiÅŸ ve bu bakımdan da ÅŸiddet ve devrim anlayışından kesinlikle koparak farklı bir mecraya girememiÅŸtir. Bu kopamama halini kriz dönemlerinde solun ÅŸiddet ve devrim vurgusuyla darbe kulvarlarına çok kolayca sapmasıyla görebiliyoruz. Türkiye’de sol tarihi olarak ÅŸiddet kullanmış ve devrim(darbe diye de okunabilir), normatif olarak ÅŸiddete ve devrime karşı deÄŸildir, stratejik olarak iktidar mücadelesinde ÅŸiddet ve darbeyi bir seçenek olarak siyasi repertuvarında muhafaza etmektedir. Bu üç katmanda bir kopuÅŸ yaÅŸanmayınca solun fiilen ÅŸiddet ve darbe pratiÄŸinden uzak durduÄŸu anların mı ÅŸiddet ve darbeyi esas alan anlarının mı esas alınması lazım geldiÄŸinde karar vermek zorlaşıyor. Türkiye’de sol iÅŸte bu muÄŸlaklık içinde savrulmaya açık bir halde durmaktadır. Türkiye’de sol ÅŸiddet ve devrim seçeneklerini daima gündemde tutarak devrimi yapacak diktatörlük veya darbeyi yapacak militarizm yolunu tercih etmiÅŸ, bu da Türkiye solunu demokrasi güzergahından koparmıştır.
MeÅŸrulaÅŸtırma çabaları
Türkiye’de solun üzerine oturduÄŸu akım, kendisini milletin ve medeniyetin toplumsal baskısını, siyasi ÅŸiddet kullanarak siyasi iktidarı darbeyle ele geçirmek ve siyasi diktatörlükle devrim marifetiyle deÄŸiÅŸtirmeyi meÅŸru gören bir akımdır. Milleti ve milletin mensubu olduÄŸu medeniyeti, kendi üzerlerinde bir baskı olarak gören ve bunu zor kullanarak deÄŸiÅŸtirmeye yönelen bürokratik zümrenin etrafında teÅŸekkül etmiÅŸ bu akımın siyasi repertuvarı ÅŸiddet, devrim ve darbe etrafında geliÅŸmiÅŸtir. Bu akımdan demokrasiye izin vermeyen, sadece siyasi iktidara deÄŸil sosyal kurum ve iktidara da yönelmiÅŸ bir diktatörlük anlayışı ve tatbikatı ortaya çıkmıştır. Bu tek parti diktatörlüÄŸünü, CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu geçtiÄŸimiz günlerde 9 Eylül 2020‘de dahi meÅŸrulaÅŸtırmaya çalıştığı görülmektedir.
Militarist diktatörlük
Tek parti döneminden sonra gerçekleÅŸen veya teÅŸebbüs edilen bütün darbelerin tek parti diktatörlüÄŸü ideolojisiyle ÅŸiddet, devrim ve darbe anlayışını devam ettiren militarist bir diktatörlük olduÄŸu açıktır.
CHP çok partili hayata dönülmesine, iktidarı barışçı bir ÅŸekilde 14 Mayıs 1950’de milletin seçtiÄŸi Demokrat Parti’ye devretmesine raÄŸmen, demokrasiyle baÄŸdaÅŸmayan ÅŸiddete dayalı devrim ve darbe anlayışından tam anlamıyla kopamamıştır. 27 Mayıs 1960 darbesinde CHP’nin rolü ve darbecilerle aynı ideolojiyi paylaÅŸması burada hatırlanmalıdır.
1960 sonrasında CHP ortanın solu tartışmaları yaÅŸarken Türkiye Ä°ÅŸçi Partisi ile beraber ortanın daha solunda bir akım da siyasette baÅŸ gösterdi. TÄ°P parlamenter mücadeleyi esas almakla beraber 27 Mayıs darbesinin yılmaz bir savunucusuydu, öyle ki 27 Mayıs’ın eleÅŸtirilmesinin yasaklanmasını sona erdiren kanunu Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettirecektir. CHP’nin 27 Mayıs darbesini yapanlar, TÄ°P’in de savunanlar arasında yer alması daha radikal bir ÅŸekilde ÅŸiddetle darbe yoluyla iktidarı ele geçirerek darbe yapacağını düÅŸünen solcu grupları teskin etmedi, tam aksine tahrik etti.
1960’ların sonunda ÅŸiddet hareketlerine ve darbe teÅŸebbüslerine yönelen muhtelif sol hareketler ortaya çıktı. TÄ°P ve bu sol hareketler Kemalizmden kopmaya çalışan sol hareketler ÅŸiddet, darbe ve devrim konusunda stratejik tartışmalar yaÅŸasalar da normatif olarak darbe ve devrime tam olarak karşı demokratik bir sosyalizm mecrası ortaya çıkmadı. 1970’ler CHP’nin de bu konudaki muÄŸlaklığını yeniden ortaya koydu. CHP 1970’lerde ÅŸiddete bulaÅŸmış sol gruplarla da arasına net bir mesafe koyamadı.
Åžiddet histerisi
1970’lerde demokratik dünyada sol ÅŸiddetten, darbe ve devrimden tamamen arınarak koparken Türkiye’de sol tam aksine bu alandaki bütün sınırları ihlal edecek bir ÅŸiddet histerine girdi. CHP ise bu sol gruplarla arasında net bir sınır çizmek yerine, bütün sınırları muÄŸlaklaÅŸtırdı. Bu halleriyle 12 Eylül darbesine gidecek kanlı ÅŸiddet olaylarının sorumluluÄŸu üzerinde kalan sol, halk nezdinde ve kendi içinde de moral olarak çöktü. 12 Eylül darbesi sola bir ÅŸiddet, darbe ve devrim düÅŸüncelerinden kopma için yeniden bir tartışma imkanı verse de sol bu fırsatı kullanmadı. 1990’larda, 1970’lerde yapan hatalar bu sefer SHP’de tekrar edildi. 70’lerin kıyıcı örgütlerinin faaliyetleri kör bir ÅŸiddetle devam ederken sol bu ÅŸiddetten uzak durmakla beraber, kendi tabanını ve toplumu ikna edecek ÅŸekilde bir geçmiÅŸ muhasebesi yapıl(a)madı. Gizli TKP hareketinin legalleÅŸme ve birleÅŸik sol parti çabaları, 70’lerin ÅŸiddet örgütleri bir araya gelerek ortak parti kurma çalışmalarına baÄŸlanan ümitler kısa sürede boÅŸa çıktı. CHP ve CHP dışındaki sol ÅŸiddet, darbe ve devrim anlayışından vazgeçerek demokrasi güzergahına girmek yerine yeniden ÅŸiddet ve darbe istikametlerine savruldu.
DüÅŸünme ve arınma imkanı
1989’daki sosyalist bloÄŸun büyük çöküÅŸü, Türkiye’deki sola yeniden bir düÅŸünme ve arınma imkanı vermiÅŸti. Sol tarihi, normatif ve strateji deÄŸerlendirmesiyle Avrupa’daki sol birikimi içselleÅŸtirecek bir sıçrama yaparak demokratik bir yola girme imkanı kullanılamadı. CHP dümeni yeniden 28 Åžubat’ta zirveye çıkacak darbecilerle iÅŸbirliÄŸine, radikal sol ise darbecilerle beraber sosyalist ÅŸiddet örgütü PKK ile yakınlaÅŸmaya yöneldi. 2013’ten itibaren Gezi olayları, PKK’nın ÅŸiddet hareketleri ve FETÖ’nün darbe teÅŸebbüsleri CHP ve radikal solun aklını yeniden çeldi. Bugün itibarıyla CHP ve radikal solun ÅŸiddet, devrim ve darbe konusunda muÄŸlaklığı devam ettirerek sosyalist ÅŸiddet örgütleri DHKP-C ve PKK ile geliÅŸtirdiÄŸi tuhaf iliÅŸki, Avrupa solunun en son 1970’lerde aÅŸtığı ÅŸiddet meselesinin içinden çıkamadığını bir kez daha gösterdi. CHP ve radikal sol, millet ve o milletin medeniyetini bir baskı kaynağı ve engel olarak gördüÄŸü sürece ÅŸiddet, darbe ve devrim açmazından kurtularak demokratikleÅŸmesi mümkün görünmüyor. Åžiddet, darbe ve devrimse diktatörsüz olmaz…
Müellif: Dr. Murat Yılmaz / Siyaset Bilimci
Kaynak: Star-Açık GörüÅŸ
Henüz yorum yapılmamış.