Sosyal Medya

Rasim Özdenören: Diplomaside sivrisinek, rüzgar ve hırsız



Ä°lkokul okuma kitaplarımızın birinde sivrisinek ile rüzgâr hikâyesi vardı. Hikaye, diplomasi alanında da geçerli görünüyor:

Bir gün küstah bir sivrisinek rüzgâra kafa tutmaya baÅŸlamış. Rüzgârla alay ediyor, onu aÅŸağılamaya çalışıyormuÅŸ. Rüzgârsa sivrisineÄŸi umursamıyor… Bundan cesaret alan sivrisinek iÅŸi azıtmaya baÅŸlayınca rüzgâr azıcık esmiÅŸ, sivrisinek bir çatı kiriÅŸine sığınmış, rüzgârla oradan eÄŸlenmeye devam etmiÅŸ. Buna öfkelenen rüzgâr ilkin poyraz, ardından fırtına, kasırga olmaya devam edince, sivrisinek korkmaya baÅŸlamış. Ama bağış ve özür dileyeceÄŸine küstahlığı elden bırakmayarak kovuÄŸundan rüzgâra seslenmiÅŸ:

- Edepsiz rüzgâr, kendine gel, ÅŸimdi de bana bu fakirin çatısını mı söktüreceksin?

Küstahlık böyle bir ÅŸey… Küstah, kendi cirmine bakmadan kabadayılık taslar… Boyundan büyük iÅŸler yapmaya kalkışır.

Mevlana, Mesnevi’sinde bu küstahlara ÅŸu mesel ile cevap veriyor:

Hırsız, birinin bahçesine girmiÅŸ, çıktığı aÄŸacın dallarını ÅŸiddetle sallayarak meyveleri döküyormuÅŸ. Meyveleri toplamaya hazırlanırken bahçe sahibi çıkagelmiÅŸ, hırsızı görünce sinirlenerek:

- Allah’tan utanmıyor musun? Ne yapıyorsun burada? Diye bağırmış.

Küstah hırsız piÅŸkinlikle cevap vermiÅŸ:

- Sen kimin bahçesinden kimi kovuyorsun? Allah’ın bir kulu, Allah’ın bağışladığı meyveleri yer diye sen onu nasıl ayıplarsın? Ne diye böyle söylüyorsun? Zengin olan Allah’ın, kullarına hediye ettiÄŸi nimeti sen kimden sakınıyorsun, kimden kıskanıyorsun? Farkında mısın bilmiyorum ama ÅŸu anda Allah’ın nimetiyle cimrilik yapıyorsun.

Hırsızı dinleyen bahçe sahibi öfkelenerek hizmetçisine seslenir:

- Şu urganı getir de şu adama hak ettiği cevabı vereyim!

Urganı getiren hizmetçisi ile birlikte adamı aÄŸaca baÄŸlayan bahçe sahibi, eline bir sopa geçirerek hırsızı dövmeye baÅŸladı.

Hırsız küstahlığı elden bırakmadan bir yandan da feryat ediyordu:

- Allah’tan utanmıyor musun be adam! Suçsuz yere birini dövüyorsun, böyle giderse öldüreceksin adamı...

Bahçe sahibi de bir yandan hırsızı dövmeye devam ederken bir yandan da ona ÅŸu cevabı vermiÅŸ:

- Haklısın. Elimdeki Allah’ın sopası, dövdüÄŸüm de Allah’ın bir kulu. Ben de Allah’ın kuluyum... Allah’ın bir kulu, Allah’ın bir yarattığına, Allah’ın lütfettiÄŸi bir sopayla vurursa, burada döveni kim ayıplayabilir? Ne dediÄŸinin farkında mısın sen?

Başından beri suçsuz olduÄŸunu iddia eden hırsız artık pes etmiÅŸ, inlemeye baÅŸlamıştı:

- Tamam... Ne olur vurma artık. Sen akıllı bir adamsın. PiÅŸman oldum. Tövbe ettim, ne olur bırak artık. Ä°tiraf ediyorum, hırsızlık yapıyordum. Hırsızlığı da kendi irademle iÅŸledim... (http://mevlanadanhikayeler.blogspot.com/2015/01/iradeyle-hrszlk.html#more).

Konuyu Ziya PaÅŸa’nın ÅŸu terkib-i bendi ile baÄŸlayalım:

“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”

YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.