Sosyal Medya

Selahattin Çakırgil: ‘Dünya Nasıl Yapıyorsa Öyle Yapılmalı' Kolaycılığı

Selahattin E. Çakırgil / Star Gazetesi



Dün KılıçdaroÄŸlu’nu dinledim. KonuÅŸmasını, bütün dünyayı derinden etkileyen büyük virüs salgının ortaya çıkardığı olumsuzluklar üzerine kurmuÅŸtu, büyük çapta..

Bir muhalefet siyasetçisi olarak elbette ki iktidara alkış tutacak deÄŸil.. Ama, ‘âlemi kör sanmak’ gibi bir havada ve dünyanın hangi durumda olduÄŸundan habersiz konuÅŸmamalı..

***

Ona göre, salgınla mücadele de çok basit imiÅŸ ve bütün dünya da öyle yapıyormuÅŸ!

BaÅŸta 200 bine dayanan ölümlerle başı çeken B. Amerika ve Avrupa gibi teknolojik ve maddî imkânlar açısından en ileride olduÄŸu kabul edilen ülkeler olmak üzere, hemen bütün ülkelerin ekonomileri yüzde 20’leri aÅŸan ‘daralma’lara uÄŸrayıp, sosyal problemler hepsini derinden sarsarken, bizim muhalefet liderimiz hangi ‘bütün dünya’daki basit mücadele yönteminden söz ediyor?

***

Muhalefet liderimiz, kendileri iktidara gelirlerse, sosyal sancıları, ızdırabları, sıkıntıları yatıştırıcı bir ÅŸurup verecekmiÅŸ gibi konuÅŸuyor ve ‘Türkiye’de hiçbir hükûmet, 18 yıllık tek kiÅŸi yönetimindeki hükûmet gibi olmamıştır; bu hükûmet, ülkeyi buhranlara sürüklemiÅŸtir..’ vs. diyebiliyor.

2003’den önceki 80 yıllık bütün hükûmet dönemlerini,- tabiî, en baÅŸta da kendi partisinin, nasıl ‘müthiÅŸ baÅŸarılı’(!) oldukları bilinen Åžefler ve TekPartili diktatörlük dönemlerini de temize çıkarmaya çalışan KılıçdaroÄŸlu, ülkedeki bir takım olumsuzlukları birbirine baÄŸlayıp, bunların tek sorumlusunun, ‘Ülkeyi 18 yıldır tek başına yöneten ErdoÄŸan olduÄŸunu’ ve onu, makamından halkın oyuyla indireceÄŸini söylüyordu.

Ä°yi de, onun bu sözlerinde, 18 yıldır, girdiÄŸi her seçimde ErdoÄŸan ve partisini hep birinci yapan halkımızın ileri derecede bir zekâ problemi olduÄŸu iddiası da yok mu, zımnen?

***

Ama, o, partisinin geçmiÅŸteki ceberrutluk dönemini unutturmak istercesine, öyle bir mülâyemet içinde konuÅŸuyor ki, geçmiÅŸini kuzu postuna bürünerek gizlemeye çalışıyor. O, bu tavrıyla halk kitlelerinin kendi partisinin geçmiÅŸini, bütün temel ilkeleriyle, uygulamalarıyla, zorbalık yönetimlerini unutmuÅŸ olabileceÄŸini, ‘balık hâfızalılık’ gösterip, oltaya takılabileceÄŸini düÅŸünüyor olmalı..

Ama, kendi kitlelerine de, 100 yıllık geçmiÅŸten gelen ilkelerinden ve ikonlarından 1 milim bile geri adım atmadığına dair taahhüdlerde bulunan da, o deÄŸil mi?

***

Siyasette muhalefet güçleri de olur, elbette.. Ama, bir taraf, üzerinize, son yıllarda gizlemeye çalıştığı ‘korkuluk’larla gelirse, bir ‘tek kiÅŸi’nin ilkelerinden baÅŸka hiçbir bir temel ölçü kabul etmezse; ona karşı mevcud kanun düzeni içinde, halkın oyundan baÅŸka nasıl bir mücadele verilebilir? Halkımız mücadelesini büyük çapta öyle veriyor.

***

Muhalefet liderimiz ise, bir ‘tek adam’ın oturduÄŸu iktidar makamında 18 yıldır millet iradesiyle bulunduÄŸunu görmek istemiyor ve bir Saray’dan bahsediyor, hep.. Halbuki onun Saray dediÄŸi mekânda, devletin temel kuruluÅŸlarından bir çoÄŸu toplanmış durumda.. Milletin çeÅŸitli kesimlerdeki temsilcileri de orada bazan binler halinde ağırlanıyor.

KılıçdaroÄŸlu, bu eleÅŸtirilerinde samimî ise, önce kendi partisinin geçmiÅŸinde, kimlerin hangi saraylarda, köÅŸklerde tek baÅŸlarına ve nasıl yaÅŸadıklarına baksın.. Kezâ, ‘Bir siyasî partinin genel baÅŸkanı , aynı zamanda CumhurbaÅŸkanı olur mu?’ diye aklınca mâkul gibi laflar eden bu kiÅŸi, dünyaya baksın demeye bile gerek yok; her ÅŸeyden önce, kendi partisinin uygulamalarını gururla sahiblendiÄŸi ilk Åžef’lerinin uygulamalarına bakmalı ve onların hem CHP lideri, hem de C. BaÅŸkanı olduklarını hatırlamalı deÄŸil mi?

***

Bereket ki, dünya çapında yaÅŸanan büyük salgının bütün dünyada sosyo-ekonomik bünyeleri derinden alt-üst ettiÄŸi bir zamanda, halkımız basiret sahibi..

Halkımız, bugünkü yönetimin eleÅŸtirilecek hiçbir ÅŸeyi yok demiyor. Kaçınılmaz ya da kaçınılabilir birçok yanlışları görüyor ve ikaz vazifesini de yapıyor.

Ama, halkımızın orta ve alt gelir grupları, büyük Müslüman kitleler, hele de yaÅŸanan büyük salgın karşısında, ülke yönetiminin, bugünkü kadronun elinde oluÅŸuna ve 100 yıllık temelleri olan resmî ideoloji dayatmalarına baÄŸlı kadroların elinde olmayışına bile ayrıca hamdediyor.

***

NOT: Adalet Bakanı Abdulhamid Gül bey’in dikkatine: Af deÄŸil ama, cezaların infazında, fiilen af gibi sonuçları olan ‘Denetimli Serbestlik’ düzenlemenizle bir hayli mahkûm dışarı çıktı.

Bu cümleden olmak üzere, ‘FETÖ Medya dâvası’ içinde örgüt üyeliÄŸi gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm olmuÅŸ ve ceza kesinleÅŸmiÅŸ olan ‘H. BüÅŸrâ Erdal’ isimli bir hanım da, Denetimli Serbestlik’ uygulamasından faydalanabilmesi için gerekli olan ‘3 yıl 8 aylık süreyi Bakırköy Kadın Cezaevi’nde doldurmuÅŸ, ama, “Örgütten ayrıldığına dair bir beyanının olmadığı’ gerekçesiyle tahliye talebi reddedilmiÅŸ..

O örgütün faaliyetleri içinde bir ÅŸekilde bulunmuÅŸ niceleri var ki, ÅŸimdi dışardalar ve yanlışlarını ÅŸahsî sohbetlerinde itiraf ediyorlar; ama, bu konuyu kamuoyu önünde yazılı olarak dile getirmekten kaçınıyorlar.

Sözkonusu hükümlü ise, kamuoyunda yayınlanan uzuuun ve 5 Eylûl tarihli ‘Açık Mektubu’nda ilginç ÅŸeyler söylüyor: Birkaç cümlesini aynen aktarayım:

‘(…) GeçmiÅŸte ‘cemaat’ diye bilinen bu yapı ile iliÅŸkim (…) arka plandaki gizlenmiÅŸ kötülüÄŸü göremiyorsun. Gün geliyor, sempatinin de etkisiyle aşırı, sorgusuz sualsiz bir ÅŸekilde bu yapıyı savunabiliyorsun. Benimkisi öyle oldu. Ancak 15 Temmuz ile birlikte hakikatı görebildim, düÅŸüncelerim deÄŸiÅŸti.

Bugün hâlâ “örgütten ayrılmadı” ÅŸeklinde bir iddiayı ÅŸahsıma hakaret olarak alıyorum. (…) Bu, inancıma, kendime ihanet olur. (…) savunduÄŸum, yanında durduÄŸum bu yapının darbeci çıkması benim için ÅŸoke edici, utanç verici olmuÅŸtur. Mahkemede başım dik, onurla savunabildiÄŸim bir meslek hayatı bırakmadılar.

(…) Bu ülkede bu utancı bırakarak kaçıp gittiler. Kara bir leke bırakıp kaçıp gittiler. Kandırıp kaçıp gittiler, kullanıp kaçıp gittiler. Ben ise (…) gidip teslim oldum. (…) MesleÄŸimi yaparken ‘cemaat’ diye bildiÄŸim bu yapıyı masum sandım, açık açık savundum. Åžimdi de tüm bu konularda yanıldığımı, hata yaptığımı açık açık söylüyorum. Artık onlarla birlikte anılmak istemiyorum.(…) Beyanım budur.’

***

Bu beyanların, uzaktan- yakından hiçbir âÅŸinâlığım olmayan bu ‘Açık Mektub’un sahibine aidiyeti doÄŸru ise, ‘örgütten ayrıldığına dair bir ifadesinin olmadığı’ gibi bir gerekçenin geçerli olamıyacağını düÅŸünülmeli herhalde.. Bu hassas konuyu Sayın Bakan’ın takdirlerine sunuyorum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.