Sosyal Medya

Taha Kılınç'ın kaleminden: Laik Sudan

Taha Kılınç / Yenişafak



Bazı çevreler için, son günlerin en “mutluluk verici” haberi, Sudan’da ÅŸeriat yönetiminin ilgâsı ve laikliÄŸe geçiÅŸin ilânıydı. “Sudan, çaÄŸdaÅŸ yönetimi seçti”, “Ülkede bir devrin sonu”, “Radikal Ä°slâmcılar kaybetti”, “Diktatör devrildi, ÅŸeriat gitti” gibi iddialı baÅŸlıklarla sunulan geliÅŸme, normalde Sudan’la herhangi bir baÄŸlantısı bulunmayan veya duygu dünyasında Sudan’ı çok da önemsemeyecek bir hayat çizgisinde yaÅŸayanları belirgin bir mutluluÄŸa gark etti. Önce, Sudan’da ÅŸeriat yönetiminin serencâmını hatırlayalım, ardından “sevinmeye deÄŸecek” bir ÅŸey olup olmadığına bakalım.

1956’da Ä°ngiltere’den bağımsızlığını kazanan Sudan, günümüze kadar çoÄŸunlukla askerî yönetimler tarafından idare edildi. 25 Mayıs 1969’da darbeyle iÅŸbaşına gelen Albay Cafer Numeyrî, baÅŸlangıçta halkın iradesine saygılı bir çizgi izleme gayretini taşısa da, iktidarının son çeyreÄŸinde baskıcı bir tutuma yöneldi. EÅŸ zamanlı olarak ABD ile safları sıklaÅŸtıran ve bunun karşılığında “ekonomik yardımları hak eden” Numeyrî, ABD’nin bölgedeki yeni gözdesi Mısır CumhurbaÅŸkanı Enver Sedat’la da yakın iÅŸbirliÄŸi yaptı. 1979’da Sedat, Ä°srail’le barıştığı için Arap dünyasından dışlandığında bile, Numeyrî onunla bağını koparmadı. 1981’de Sedat’ın cenazesine de katılan Numeyrî, içeride kendisine yöneltilen yoÄŸun eleÅŸtirileri göÄŸüslemek ve hedef ÅŸaşırtmak için 1983’te “ÅŸeriat yönetimi”ne geçildiÄŸini açıkladı. Sâdık el Mehdî ve Hasan Turâbî gibi “Ä°slâmcı” muhaliflerinin aÄŸzına böylece bir parmak bal çalan Numeyrî, 6 Nisan 1985’te -kendisi ABD ziyaretindeyken- bir grup subay tarafından devrilmekten yine de kurtulamadı.

Kısa bir geçiÅŸ döneminin ardından, 30 Haziran 1989’da bu defa Ömer el BeÅŸîr -yine darbeyle- iktidarı ele geçirdi. Darbe sırasında BeÅŸîr’i destekleyen Hasan Turâbî ve liderlik ettiÄŸi “Ä°slâmcı” siyasî organizasyon, bir süre sonra askerî yönetime cephe aldı. Hem BeÅŸîr hem de Turâbî “Ä°slâmî siyaset” iddiasındaydı, ancak Turâbî 2016’daki ölümüne kadar BeÅŸîr tarafından dönem dönem ev hapsine alındı, tutuklandı veya hareketleri kısıtlandı. “Åžeriat” ise, tarafların siyasî hedeflerini Sudan halkının gözünde meÅŸrulaÅŸtırdıkları bir manivela haline geldi. Yolun sonunda, Turâbî, hayata gözlerini yumduÄŸunda “Ä°slâmî siyaset teorisyeni” sıfatıyla anılıyordu, BeÅŸîr ise genel kullanımda “diktatör” namıyla kayıtlara geçti.

Ömer el BeÅŸîr’in, vaktiyle birlikte çalıştığı ve ÅŸimdi eleÅŸtirilen her ÅŸeyi birlikte yaptığı askerler tarafından 2019 nisanında devrilmesiyle, Sudan’da “demokrasi çiçeÄŸi”nin açacağı hayalleri kurulmuÅŸtu; ama bu beklenti çok kısa sürdü. Ülkede ÅŸimdi usulca yeni sürüm bir askerî diktatörlüÄŸün temelleri atılıyor. Fakat ÅŸunu da ifade etmek gerekir: Sudan devlet sisteminin iÅŸleyiÅŸindeki hâkim mantık ve on yıllardır devam eden alışkanlıklar düÅŸünüldüÄŸünde, mevcut ÅŸartlarda baÅŸka bir yapının ülkeyi taşıması zor görünüyor.

YaÅŸanan sürece “Peki, ÅŸeriat bu iÅŸlerin neresinde?” sorusunun cevabını aramak için daha yakından baktığımızda, en kestirme açıklama ÅŸu: ÇoÄŸunluÄŸu dindar Müslümanlardan oluÅŸan, geleneklerine baÄŸlı, ekonomik olarak sıkıntılarla boÄŸuÅŸan, sıradan Sudan halkı açısından deÄŸiÅŸen herhangi bir ÅŸey yok. Askerî idarelerin kendilerini meÅŸrulaÅŸtırmak için bir malzemeye indirgediÄŸi “ÅŸeriat”, mevcut subay kadrosunun Sudan’ı ABD’nin kara listesinden çıkarmak için kullandığı bir araca dönüÅŸtürülmüÅŸ oldu. Yapılan son güncel anketlerde, “Åžeriat, kanunlarımızın kaynağı olmalıdır” diye düÅŸünen Sudanlıların oranının yüzde 70’leri aÅŸtığını aklımıza getirirsek, “Sudan halkı, ÅŸeriattan kurtuldu” ÅŸeklindeki naraların -en hafif ifadeyle- gülünç olduÄŸunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

OrtadoÄŸu ve Ä°slâm dünyasındaki herhangi bir durumu ele alırken, onu zihnimizdeki hazır tanımlarla ve kendi -olumlu veya olumsuz- önkabullerimiz çerçevesinde deÄŸerlendirmek, Türkiye’de çok sık yapılan bir hata. “Özgürlük”, “demokrasi”, “insan hakları”, “ÅŸeriat”, “laiklik”, “sekülerlik” gibi kavramların bizim dünyamızdaki karşılıklarıyla, sahada kazandığı anlam arasında bazen daÄŸlar kadar fark olabiliyor. Son Sudan örneÄŸinden hareket edersek, özellikle sosyal medyadaki bazı “sevinç çığlıkları”, ÅŸu soruyu hak ediyor: Sudanlıların ÅŸeriat yönetimi kaldırıldığı için rahata erdiÄŸinden, Sudanlıların haberi var mı?

Åžeriat yönetiminin ülkeler ve halklar açısından ne anlama geldiÄŸi, birbirinden farklı ÅŸeriat pratikleri, modern dünyada ÅŸeriatın siyasî tezahürleri, yakın dönemdeki bazı tecrübeler… Tüm bu noktalarda Ä°slâm dünyasının genel durumunu ise -nasip olursa- cumartesi yazısında tartışalım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.