Kazanmak için vazgeçtiklerimizi geride bırakabilmek
Guy Fınley’in “Vazgeçebilmek”adlı eseri, yazarının ilk kitabı olmasına rağmen tüm dünyada çok satan kişisel gelişim kitaplarından biri olarak adından söz ettirmiştir. Destek Yayınları'ndan çıkan kitap, sunduğu çözümlerle hâlen güncelliğini korumaktadır.
Guy Fınley’in “Vazgeçebilmek”adlı eseri, yazarının ilk kitabı olmasına rağmen tüm dünyada çok satan kişisel gelişim kitaplarından biri olarak adından söz ettirmiştir.
Yazar, bu kitabında bir yandan okuyucuların gerçek mutluluğa ulaşmak için önlerinde var olan engelleri görmelerini sağlamaya çalışırken diğer yandan da insanların her şeyden vazgeçerek gerçek mutluluğa nasıl ulaşacağına dair bir yol haritası çizmektedir. Vazgeçmenin ve geride bırakmanın aslında insanların gözlerinde büyüttükleri bir durum olduğunu anlatarak, farkındalık yaratmak niyetindedir.
Eser, insanlara hayatlarında var olan olumsuz duyguların aslında gerçek olmadığını ve onlara inanmak istedikleri gibi inandıklarını ifade ederken; gerçeğin insanın içine ve kendine dönüşle görüleceğini akıcı bir dil ve örneklemelerle anlatarak bu içsel dönüşümde okuyucularına yol göstermektedir.
Geride bırakmanın önemi
Vazgeçebilmek, keşfedilmeyi bekleyen bir sırra sahip olan insanı, insana anlatır. Mutsuzluğa sebep olan acı veren şeyleri geride bırakmayı istemek, yeterli değildir. Esas olan geride bırakmanın ne olduğunu derinlemesine anlamak ve ne olmadığını bilmektir. Tüm bilim adamları, önemli din insanları ve felsefecilerin gerçeği bulmak için kullandıkları yol, öncelikle neyin yanlış olduğunu bulmak ve bulunan doğrunun değerini anlamaktır. Birisi ya da bir şeyi geride bırakmak, ondan uzaklaşmak, hayatımızı, işimizi değiştirmek sadece var olan kızgınlığımızı öteler. Bu kızgınlığımız bizi insanların duyarsızlığından korumaz, aksine duyarsızlığın kendisidir.
Geride bırakmak eylemi, aslında basit ve doğal bir durumdur. Hem insanlar hem de diğer tüm canlılar için artık işe yaramaz yanlarını bırakmak, doğal bir döngüdür. Öncelikle hayatımız boyunca yaşadığımız ve biriktirdiğimiz tüm yenilgileri, yıkımları bir yük olarak taşımanın bizi yalnızca mutsuz ve üzgün birisi yaptığını anlamak gerekir. Bu önemli bir adımdır. Bir yıkıntıya sarılı kalan “Ben” bizi sadece yeni yeni sorunlara götürecektir. Bu “Ben”den kurtulmak gerekir. İşte bu bilginin kaynağı, yeni uyanan benlikten gelir. Bu üstün akıl, insanın aslında acı çekmek zorunda olmadığını, bunun bir görev olmadığını bilir. İnsanın içindeki bu “Ben” ile iletişimi onu doğru yola yönlendirecektir. İnsanın yapacağı en büyük keşif, bu kadar yakınındadır. Geride bırakmak, sadece artık istenmeyeni bırakmak değil, hiçbir şeye tutunup kalmamayı da öğretir.
Durun, bakın ve dinleyin
Başarıyı istemek doğaldır. Ancak ona ulaşmak için ne kadar kurallara uysanız da yine de imkânsız bir durumun içine sürükleniyorsanız ve özgürlük yerine tamamı ile mekanik bir hayatın içinde kendinizi buluyorsanız ayrıca başarılı olmanın üzerinizde yarattığı baskı, hayal kırıklıklarınızı arttırıyorsa çevrenizdekiler de sizin gibi kayıptaysa bir gün bir sarsıntı yaşarsınız ve görürsünüz ki kandırılarak katıldığınız bu oyundaki kurallar sizin koşmanızla değil, sonunda sayı atıp atmadığınızla ilgilenmektedir. Başarıya ulaşmak için yapabileceğinizin en iyisini yaparken, aynı zamanda gündelik hayatınızda hep kayıpta olduğunuzu anlarsınız ki bu yenilgiler sizi hayata küstürür. Yeri gelir kaçıp gitmek, her şeyi bırakmak istersiniz. Ancak daha önce bildiğimiz kurallar sahanın dışına çıkmayı reddeder. Hayatı güzelleştiren kalıcı durumlardan ziyade, sahadaki kısa anları umut eder olursunuz. İşte bu noktada kendinizi dinleyin ve “Vazgeçmeyin”. Kazanmak için yapmanız gereken “geride bırakmak”tır. Geride bırakıp gitmek, yapacağınız ilk iştir. Sahtelikten uzaklaştıkça, gerçeğe yöneleceksiniz. Gerçek yaradılışınız işte bu soylu çizgidedir. Başlangıçta ne kadar korksanız da bu sizin için en doğal yoldur. İç yolculuğu olmayan bir insan, çevresinin kölesi olur.
İşte bu noktada “Gerçek beniniz” in çıkmasına izin verin. Zamanla olduğunuzu sandığınız kişi olmadığınızı göreceksiniz ki bu önemli bir keşiftir. Hayatınızı yönlendirenin yaşadığınız olaylar olduğunu düşünüp, onları kontrol edemezsiniz. Bu şekilde kendi kontrolünüzü de yitireceğinizden korkuya kapılmaya başlarsınız. Oysa kendinizi kendi dışınızda aramayın. Yanlış bir kimlikle hayatınızı sürdürmek sizi sonsuza kadar mutsuz edecektir. Siz yaşadığınız herhangi bir olayla tanımlı değilsiniz. Bu “sahte ben” inizdir. Sahte ben yaşam deneyimlerinizle oluşan, doğal bir karakterdir. Geçmişe ait bir kurgudan ibarettir. Anın mutluluğunu yaşayacak özgürlüğe sahip değildir. Bu içinizde uzunca bir süredir var olan “Sahte ben” i bırakmayı öğrenmelisiniz. Gerçekten kendi dizginlerinizi elinizde tutabilmek için yapmanız gereken içsel egzersiz: Durman, bakmak ve dinlemektir…
Kendine uyanma
Gerçek akla ulaşmanın anahtarı, kendini gözlem, yani kendi duygu ve düşüncelerimize karşı içsel olarak bir farkındalık oluşturabilmeyi öğrenmemizdir. Böylece üstün benliğimiz bizi olumsuzluğa iten duygular üzerinde hâkimiyet kurar. Bu içsel görü, hem yaşananların bir parçası iken hem de onlar tarafından dokunulmazlık kazanma durumudur. Bu şekilde bir uyanıklık hâli ile tüm yaşanmışlıklara karşı geçmişten gelen hiçbir önyargı ya da şartlanma olmayan bir bilinçle hareket sağladığında, her durumda doğru seçimler yaparak akla uygun olanı seçmekte özgür oluruz. Kendini gözlem sayesinde kazanılan yüksek farkındalık, seçim alanını genişletir, sizin oyunun tamamını görmenizi sağlar.
Kişinin kendini değiştirebilmesi için elindeki en önemli güç, gözlemdir. Çünkü gözlem sayesinde edinilen yeni içsel bakış açısı, kendinizi tanımanızı sağlayacak ve sahip olduğunuz üstün doğanızı kullanarak yaşamanıza neden olacaktır. Böylece “Sahte beni” geride bırakıp özgürlüğün tadını çıkarabilirsiniz. Kendi içsel gücünüzü keşfetmek ve arttırmak için çabaladığınız bu süreçte kendinizde gördüğünüz olumsuzluklar ise sizi daha fazla rahatsız edecektir ki bu doğru yolda olduğunuzun bir göstergesidir. Sizin yapmanız gereken, olumsuzlukları ve endişeleri yeni düşünce seklinizin yoluna döndürmektir. Bu farkındalığa ulaşmakla, eskiden yaptığınız kendinizi yargılama huyunuz da etkisizleşir. İçsel çalışma, içinizdeki sizi keşfetmenizi ve onu yüceltmenizi sağlar. Başkalarının değerli olarak kabul ettiği şeyleri değerli kabul edip, onları memnun etmeye çalışmak çabası, kişiyi yorar kendi içine dönüp, kendini sorgulamasına engel olur, cesaretini kırar. Gerçek özgürlük bu içsel çalışma ile olacaktır.
Yüksek algı ve farkındalık
Hayatı farklı yaşamak için önce farklı bir şey yapmanız bunun için ise önce farklı bir şey bilmeniz gereklidir. Farklı bir şey bilmek için ise önce şüphelenmeniz sonrasında değiştirmek istediğiniz şeyi size getirenin var olan anlama düzeyiniz olduğunu kabullenmeniz gerekir. Bu anlamda manevi bilgi, bu dünyanın dışından gelmediği gibi, gizemli de değildir. Bu anlayış ve bilgi bir kişinin sahip olabileceği en önemli bilgidir ki kişinin gerçekte kim olduğunu anlamasını ve yaşam kalitesini belirleyen önemli bir unsurdur.
Yüksek algıyı oluşturup hayata uygulayabilmek samimi bir istekle olur. Bir nesnenin düşüncesi onun kendisi değildir. Ancak duygularımız için bu kural böyle olmamakta; yaşadığımız duygular nasıl adlandırılıyorlarsa gerçekte o olduklarına inanmaktayız. Örneğin, biri üzgünüm diye düşünürken gerçek bir hüzün duygusu hissedebilir ancak gerçekte orada üzgün kimse yoktur. Dolayısıyla hüzün ya da sevinç hissedilen bir şeydir. Yalnızca anlıktır, bağımsız bir varlığı yoktur. Tüm duygular böyledir. Fakat biz o duygu ile kendimizi bütünleştirerek, o olduğumuzu düşünürüz.
Gerçeğin gücü
Kendi iç dünyamıza yaptığımız keşif ile sahip olduğumuz “Gücün” gerçek güç olmadığını öğrenmiş oluruz. Mutlu olmak için herhangi bir güce ihtiyaç yoktur. Çünkü bizi tehdit eden ya da mutsuz eden bu dünya değildir. Duygu ve düşüncelerin insanlar üzerinde kurduğu hâkimiyet sonrası bir güç arayışı söz konusu olur. Bu durum aslında gelişmemiş benliğin kişiye verdiği bir cezadır. İşte bu bilinçsiz benlik, sürekli güç arayışında olarak kendi yaşamınızı kontrol etmenizi ister. Korkulardan kurtulmak için güç arayışına girmek korkuyu daha da arttırmaktan başka bir işe yaramaz.
Hayatta başarılı olmanın sırrını herkes merak etse de böyle bir sır yoktur her şey açıkça önümüzdedir. Ancak gizli isteklerimizin gürültüsünden onu duyamayız. Mutsuz duyguların sebebi, sizin mutluluk için var olması gerektiğini düşündükleriniz ile hayatın uyumlu olmamasındandır. Sizi yolda bırakan hayat hakkındaki düşüncelerinizdir ki onlardan vazgeçtiğinizde mutluluğa ulaşırsınız. Sahte benliğiniz kendini korumak için bu duyguları benimsetmeye çalışsa da onlarla birlikte yaşayamayacağınızı gördüğünüz zaman zincirlerinizi kırıp, mutluluğa erersiniz. Yaşamın gerçek amacını gerçekleştirdikçe, kendinizi de gerçekleştirmiş olursunuz.
Dönüşüm
Yeniden başlamak, her an yapmamız gereken bir eylemdir. Geçmişte yaşadığımız acıları geride bırakmak için, her olayın ya da duygunun içimizde doğal seyri ile tükenip gitmesine izin vermeliyiz. İçinde bulunduğumuz “An” yenidir. Yeni yerini daha yeniye bırakmak için son bulur. Hayat da bu şekilde devam eder. Yeniden başlamak için eskiyi söküp atmak gerekir. Her mücadele ve her zorluk ancak içinde bulunduğu zaman içinde yaşanılır ve ona göğüs gerilir, ileriye taşınmaz ve geriye pişmanlık ile bakılmaz. Aslında herkesin hayattan istediği de budur. Sahte kimliğin içinde ve onun yönlendirmesi ile yaşarken, gerçek beni bulmaya çalışmak; güneşin yeraltı mağarasına gelmesini beklemek gibi bir şeydir.
Hisleriniz ile düşündükleriniz arasındaki farklılık çatışma yaratır. Çatışma yaratan duygulardan “İstediğim sen değilsin!” diyerek onları kabullenmeyebilirsiniz. Resmin tamamını net olarak gördüğünüzde, içsel birliğinizi de sağlayabilirsiniz. Ve gerçekten istediğinizi seçerek mutluluğun kapılarını aralayabilirsiniz. Olmanız gerektiğini düşündüğünüz kişi yerine, olduğunuz kişi olmayı deneyin. İçinizdeki sesin size gerçek beninizi nerede bulacağınızı göstermesine izin verin. Gerçek kimliğiniz size sesleniyor ancak duymak için kim olduğunuzdan emin olmanız gerekir. Kim olmadığınızı bildiğinizde gerçekte kim olduğunuzu da görürsünüz. Güvenliği değil gerçekliği arayın.
Gizli “Ben”
Olduğunuz kişiyi geride bırakmakla, “gizli ben” ile iletişime geçmek, aslında aynı şeydir. Gizli ben, tüm sınırların ötesinde aşk ve bilginin kaynağı ve potansiyelidir. O, sınırlı düşünmek yerine bizi kendi bilgisinin bütünleştirici özelliğine çağırır. Gizli ben, mutlu olmak için sahip olmamız gerektiğini düşündüğümüz şeyleri geride bırakmanın aslında mutsuzluğu geride bırakmak olduğunu söyler. Ayrıca onun istediğini istediğimizde rahatlık ve özgürlüğe kavuşacağımızı öğretir.
İyi, yardımsever, sevgi dolu, her şeyin temelinde olan “Gizli ben” etrafa sürekli kozmik gücünü yayar. Bizlerin ise yapması gereken, bu güce erişmekten çok, onun iyileştirici etkilerini kabul edip bize temasını sağlamaktır. Gizli benin düşünsel boyutuna erişmek ve hayatımıza aktarmak için önce onun girmesine izin vermeyen engelleri ortadan kaldırmak gerekir. Algılarımızın açık olması için bilinçsiz, yıkıcı, olumsuz etkilerin nerede kalpleri ve akılları işgal ettiğini bilmemiz gerekir. Gizli ben, ruhumuzdaki tüm uyumsuzlukları duyar. Bu yüksek farkındalık, onun üstünlüğünün göstergesidir. Bu noktada, kendi kendinizi dinleyin, gergin ya da üzgün duygu ve düşünceler hissederseniz asla dikkate almayın.
Bu eser, tüm dünyada çok satan kişisel gelişim kitaplarından biridir. Yazar Guy Fınley’in bu kitabı kaleme almasını sağlayan kişi, Nevada New Life Vakfı’nda tanıştığı öğretmen Vernon Howard’dır.
İnsan, hayatının değişik dönemlerinde yenilik arayışı içine girebilir. Yaşamı değiştirme kararının yanında bunun için bazı şeylerden vazgeçebilmek ya da istemediklerini geride bırakmak noktasında zorlanabilir. Eserde, zaman zaman sorulan sorularla insanın içindeki duygu ve düşüncelerin aslında ona ait olmadığının anlaşılması amaç edinilmekte, okuyuculara içsel yolculuklarında destek olacak ve ışık tutacak bilgiler aktarılmaktadır. Yazar kitapta sunduğu örneklerle anlatımı desteklemeye çalışmış, diyaloglarla da okuyucuları iç konuşmaya yönlendirmiştir.
Kaynak: Dünya Bizim Kültür Portali
Henüz yorum yapılmamış.