Kızılelma ve muhafazakâr siyaseti
Ergün Yıldırım / Yenişafak
Osmanlı bilincinde Kızılelma Roma ve Viyana’ya Ä°slam sancağı dikmektir. Kızılelma baÅŸlı başına baskın bir söylem olarak öne çıkmaz. Kızılelma, bir mit olarak vardır. Ama Osmanlı siyasal tahayyülünün “gaza ideolojisi”, Alparslan’ın Malazgirt’te irad ettiÄŸi hutbedeki ilayi kelimetullahı yüceltmenin bir devamıdır. Osmanlı kurucu ruhunda bu dava fikriyatı çok belirgindir. Gaziler sıfatıyla anılırlar, Allah’ın kılıcı gibi unvanları kullanırlar. Ankara’da Birinci Meclis açıldığında da bu gelenek ve bu ruh devam eder. Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınan Cuma namazı sonrası yine Sancak-ı Åžerif tekbir sesleriyle taşınarak TBMM’si açılır. Bütün memleketin camilerinde, tıpkı Malazgirt Meydan Muharebesi’ndeki gibi dualar edilir.
Kızılelma, modern dönemde Türkçülük yaklaşımı tarafından Turan siyasetiyle beraber yeniden yorumlanır. Ziya Gökalp, 1914 yılında Kızılelma adıyla uzun bir ÅŸiir yazar. Aslında ÅŸiirle anlatılan bir gelecek siyasi tahayyüldür. Türklerin modern kalkınma, bilim ve sanayi ile beraber yeniden yücelmelerini anlatan bir çaÄŸdaÅŸ mitolojidir, bir mefkûredir. Bütün Türkleri tek çatı altında toplayarak birleÅŸtirecek bir gelecek muhayyilesidir. Artık Türkmen, OÄŸuz, Kıpçak gibi farklı soy ve kavimler yerine hepsine birden Turan denecek. Homojen bir Türk siyaseti ve Türk tahayyülü üretilmeye çalışılacak. Osmanlı’nın yaÅŸadığı buhran ve parçalanma Türklerin özne olduÄŸu bir birlik siyaseti ile aşılacaktır. Ä°ttihad-ı Türki siyasetinin arayışıdır bu. Enver PaÅŸa’nın Ä°slam ile de uzlaÅŸan emperyal siyasetinin Türkçülük’teki yansımasıdır aslında.
Gökalp’ın Kızılelma ütopyasının somutlaÅŸtığı mekan Lozan’daki bir Türk köyüdür. Oradan da nehir gibi Turan illerine akacak.
(Lozan)ın yanında bir Türk beldesi
Åženlendi: Her fennin bir medresesi,
Ziraat, ticaret, sanat evleri
Yapılıp, oldu bir ümran meÅŸheri,
Kız, erkek çocuklar gelip doydular,
Yeni Âdem, yeni Havva oldular.
Kızılelma, adeta Türklerin yeniden yaratılışını/varoluÅŸunu simgeler. Adem ve Havva gibi yeniden var olurlar. Onları fakirlikten kurtaracak, kalkındıracak ve birliÄŸi saÄŸlayacak bir ideolojidir. Ancak Gökalp, bunun “Bir gün gerçek, fakat ÅŸimdilik masal!” olduÄŸunu söyler. Cumhuriyetin kuruluÅŸuyla emperyal siyaset tamamen terk edilir. Gökalp de artık Turani deÄŸil, Anadolu’da mukim bir TürkçülüÄŸü savunur. Osmanlı bile ret edilir. Türkler ve Osmanlı birbirine karşıt gösterilmeye çalışılır.
Åžimdi Kızılelma söylemi etrafında yeni bir siyasi mit devreye giriyor. Niyazi Yıldırım GençosmanoÄŸlu’nun Malazgirt Marşı’nın içeriÄŸiyle öne çıkıyor. Ä°slam ve TürklüÄŸün sentezine dayalı bir içeriÄŸe kavuÅŸuyor. Ak Parti ve MHP ittifakına dayalı bir siyaset ve dönüÅŸüm projesi ile bütünleÅŸiyor. 1918 yılında Ä°slamcılarla Türkçülerin Ä°slam Mecmuası’ndaki uzlaÅŸmalarını temsil ediyor adeta. Enver PaÅŸa’nın Turancılığı ve Ä°slamcılığı beraber yürütme siyasetini andırıyor. Kızılelma, Türklerin mitsel varlığını Ä°slam ile sentezliyor. Türklerin özne olduÄŸu ve davalarının Ä°slam olduÄŸu bir savaÅŸ, mücadele ve var oluÅŸ yaklaşımı sergileniyor. Ancak GençosmanoÄŸlu’nun marşının epistemolojisi, milliyetçiliÄŸiyle baskın. “Türk, ulu Tanrının soylu gözdesi”dir. “Malazgirt Bizans’ın Türk’e secdesi”dir. “Bozkurtlar sürüsü”, “oÄŸuzlar”, “Türkmen baÅŸbuÄŸu” savaşıyor. Bismillah diyorlar, Allah-u Ekber diyorlar. Ama bütün bunlar niçin savaşıyor? Sultan Alparslan’ın irad ettiÄŸi bir Ä°slam davası, ilayi kelimetullahı yüceltmek, Ä°slam sancağını taşımak gibi hiçbir iz yok bu epistemolojide. MarÅŸ’ın nesnel dili ile ona yüklenen siyasi pratiÄŸin çok farklı olduÄŸu görülüyor.
Muhafazakârlık siyaseti, Kızılelma’yı Ä°slami bir içerikle yeniden yorumlama çabası içerisinde. Bu siyasal çaba, MHP seçmeniyle de belli bir fikri yakınlık saÄŸlıyor. Aynı zamanda siyasal pratiÄŸin ihtiyaç duyduÄŸu coÅŸku eksikliÄŸini gidermeye matuf bir yön de taşıyor. Fakat öte taraftan muhafazakâr siyasetin dindar ve Ä°slamcı damarları bunu benimseyecek mi? Buna karşı nasıl bir tutuma yönelecek? Bunu ÅŸu an öngörebilmek zor. Fakat dindarlar ve Ä°slamcıların da büyük bir fikri ve duygu kırılması içinden geçtikleri de bir gerçek. Bence önemli olan can alıcı soru ÅŸudur: Hakikaten Enver PaÅŸa’nın Ä°slam ve TürklüÄŸü uzlaÅŸtıran bir devlet siyasetine mi geçeceÄŸiz yoksa Ä°slam’ı TürkçülüÄŸe motivasyon saÄŸlayan bir siyasete mi?
Henüz yorum yapılmamış.