Neden Kur'an okumalıyız? Çünkü tüm savruluşlara hızır
Kur’an açılır açılmaz cennet esintileri burnumuza ve ruhumuza geliyor.
Kur’an ta çocukluÄŸumdan beri benim için Allah’ın güzel kelamı. Bir ses ve henüz ulaÅŸamadığım anlamlar çağıltısı. Çok yakınım. Fatiha biterken “veleddâllîn” demek hep etkileyici. O ilk iki sayfanın güzelliÄŸi aklımıza cenneti getiriyor. Kur’an açılır açılmaz cennet esintileri burnumuza ve ruhumuza geliyor.
“Elhamdülillahi Rabbi’l-âelemîn” demek için. O halde baÅŸtan baÅŸlayalım. Yani çocukluktan, köyden ve Mushaf’ın ilk iki sayfasından. Bingöl’ün Kale köyü. Amcam Melle Hüseyin aklıma geliyor. Ondan Kur’an okuyor olmalıyım. Hâlâ hafızamdan ve kalbimden silinmediÄŸine göre çok güzel Kur’an okuyor olmalı. Köyümüzün ve yörenin ilim sahiplerinden biri. Hürmet gösterilen itibarlı bir isim Hüseyin amcam. DiÄŸer namıyla Ape Melle/Molla Amca. Åžimdi onu nedense Hz. Ebu Bekir’e benzetmiÅŸ olduÄŸum duygusuna kapılıyorum. Seven, gülümseyen, sabırlı ve merhametli bir insan olduÄŸu içindir muhtemelen. Sorunlara Kitap’tan ve Sünnet’ten çözümler bulan bir ilim ehli. Köyün en önemli figürlerinden biri yani. Çadırı ayakta tutanlardan. Köyümüz küçük. Ä°stanbul’a taşınıp yıllar sonra köyü ziyaret etmek için döndüÄŸümde bunu acı bir ÅŸekilde farketmiÅŸtim. Ä°ÅŸte bu küçük köyümde okuduÄŸum Kur’anları, Mushaftan yayılan kokuları ve ilk sayfalarını hiç unutmadım.
Mushafın ilk sayfaları rengârenk olduÄŸu için biz çocuklara cenneti çaÄŸrıştırmış olmalı ya da büyüklerimiz bize öyle öÄŸretmiÅŸ olmalı. Biliyorum bazılarınız tezhip demiÅŸtir çoktan ya da içinden geçirmiÅŸtir. Ä°kisi de aynı ÅŸey sayılır bazen. Ama Kur’an okumak deyince içimizden sessizce yani gözlerimizle okumakla aÄŸzımızdan o kelimelerin söyleniÅŸinden yükselen sesin çıkması farklı ÅŸeylerdir. Bu yüzden Kur’an okumayı ben öncelikli olarak sesli okumak diye anlıyorum. Hafî deÄŸil cehrî yani. Her ne kadar bende hafî-meÅŸrepliÄŸe kısmi bir yatkınlık olsa da Kur’an’ın biraz sesli okunması gerektiÄŸini düÅŸünenlerdenim. Çocukken de öyleydi. Hep öyle olmalı. Resulüllah Efendimiz’den beri yani.
Öyleyse Kur’an ta çocukluÄŸumdan beri benim için Allah’ın güzel kelamı. Bir ses ve henüz ulaÅŸamadığım anlamlar çağıltısı. Çok yakınım. Fatiha biterken “veleddâllîn” demek hep etkileyici. O ilk iki sayfanın güzelliÄŸi aklımıza cenneti getiriyor. Kur’an açılır açılmaz cennet esintileri burnumuza ve ruhumuza geliyor. Çünkü O Rahman ve Rahim. O’nu seviyoruz ve O da bize merhametli.
Kime ibadet edeceÄŸimizi ve kimden yardım isteyeceÄŸimizi ta küçüklüÄŸümüzden itibaren o ilk cennet sayfa bize söylüyor. Ä°lk ezberlediÄŸimiz sure bu yüzden Fatiha. BaÅŸlangıç ve açılış suresi. Sırat-ı müstakim diyen babam ve amcam. Babam yaşıyor daha. Elhamdülillah. YaÅŸlandı ama saÄŸlığı çok kötü deÄŸil. Yalova’da. Bu Kur’an bahsinde babamın benim iç dünyamdaki yeri çok özel. Çünkü babam Niyazi Pesen yani baÅŸkalarının Niyazi Amcası Kur’an okumayı hiç bırakmadı. Evimiz onun Kur’an okuyan ve dua eden sesiyle çok zorluklar ve sıkıntılar atlattı. Onun okuduÄŸu o mukaddes kelimeler içimize iÅŸledi. Kur’an okumayı seven ve ondan ayrılamayan bir aileye dönüÅŸtük. Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemîn. Âlemîn’deki i’yi dört elif miktarı çekiyoruz.
Amcamın, babamın, annemin ve baÅŸka yakınlarımın Kur’an okuyuÅŸları güzel, etkili, harfler mahrecine uygun çıkıyor ama sonradan duyacağım Ä°stanbul ve Mısır kıraatından farklı elbet. Ä°çine bir su sesi karışıyor gibi. DaÄŸlarda yankılanan sesler mi o arka fonda yankılanıp duran sesler? Birazdan güneÅŸ doÄŸacak ve ot biçmeye, tarla sulamaya gideceÄŸiz telaşı ve gerçekliÄŸi. Taşın ve tabiatın sertliÄŸi. Aylar boyu yaÄŸan ve her tarafı kaplayan kar. YüksekliÄŸi iki metreye ulaşıyor bazen bu karın. Her yer bembeyaz. O beyazlık tarafından kuÅŸatılmış olmanın insanda oluÅŸturduÄŸu garip temkin ve tevekkül. Rızkının peÅŸinde koÅŸturan köyün erkekleri. Bunlar da siniyor Kur’an okuyuÅŸlarına. Ä°slam’a göre yaÅŸamaya çalışan ve Kur’an okumayı seven bu insanların içlerine sinmiÅŸ Kur’an da. Demek kendisine yönelip okuyana Kur’an da akıyor. Hem erkeklerinin hem de kadınlarının içine akmış Kur’an dayanıklılığı ve güzelliÄŸi. Hey maÅŸallah.
Bu yazıyı yazarken 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başında köyün her tarafında yankılanan Kur’an sesleri doluyor içime. Ne çok kiÅŸi Kur’an okuyormuÅŸ. MaÅŸallah ve elhamdülillah. Çünkü ahiret var ve hepimiz yaptıklarımızdan hesaba çekileceÄŸiz. Ahmet abi gitti. KardeÅŸim Hamide gitti. UÄŸur’un kardeÅŸi Ufuk gitti. Lütfullah’ın kardeÅŸi Ahmet gitti. Biz de gideceÄŸiz.
Dünya bizi belli dönemlerde savuruyor, hırpalıyor ve yoruyor
Gayba iman edenleriz biz. Namazımızı ikame ediyoruz. Fakat bu ibadetin ifası konusunda aksaklık gösterenlerimiz çok. Maalesef. Dünya bizi belli dönemlerde savuruyor, hırpalıyor ve yoruyor. Biz de gaflete düÅŸüp onun ritmine veya ritim bozukluÄŸuna kendimizi kaptırıyoruz. Benim akrabalarımın ve arkadaÅŸlarımın bir kısmı da hayatlarının belli dönemlerinde böyle bir savrulmaya maruz kaldılar. Kendimi de bu çeÅŸit savrulmalara maruz kalanlardan sayıyorum. Çünkü öyle. Kur’an en zor zamanlarımda yardıma yetiÅŸti. Onu okumayı hiç bırakmadım. Elhamdülillah. Kur’an okumak benim tutkum diyebilirim. Ä°nsan dünyanın, kadının, makamın, ÅŸiirin, felsefenin, edebiyatın, bohemliÄŸin, çeÅŸitli çılgınlıkların peÅŸine takılıp bilmediÄŸi yollarda kaybolmaya yüz tutunca Kur’an imdadına yetiÅŸmez mi? YetiÅŸir elbet. Yeter ki sen onu sevmiÅŸ ol. Vallahi geldi ve beni kurtardı. Hem de kaç kere. Elhamdülillah. Nefes alamaz durumdaydım. Müflihûn diyen ayet beni o an için felaha ulaÅŸtırdı da can geldi yeniden canıma. SevdiÄŸim bırakıp gitmiÅŸti mesela. Her ÅŸeyin rengi kaçmıştı. Kendimi hard metal müziÄŸe boÄŸuyordum. Birkaç gece okuduÄŸum Kur’an sayesinde karanlığın tarafına geçmekten kurtuldum.
Ä°stanbul çok acımasız davranmıştı baÅŸlarda bize. Uyum saÄŸlamakta çok zorlanıyorduk. Elif Lam Mim demeyi bilmeseydik “ve iyyake nestain” demeseydik darmaduman olurduk çok büyük ihtimalle. Dedik. Elhamdülillah. O da buyurdu: “Ulaike alâ hüden min rabbihim ve ulâike hümü’l-müflihûn.” Bakıyorum Kur’an meallerinin bulunduÄŸu internet sayfasına ve buraya en sevdiÄŸim meali alıyorum. “Ä°ÅŸte onlar Rabb-i Kerîm’leri tarafından bir hidâyet üzeredirler. Felâh bulanlar da ancak onlardır.” Ömer Nasuhi Bilmen meali. Son aylarda bu kıymetli alimimizin mealini tercih ederken buluyorum kendimi sık sık. Erzurumlu. Diyanet Ä°ÅŸleri baÅŸkanlığı yapmış çok kısa bir dönem. Ä°lmihal’ini bana Sami abi hediye etmiÅŸti. Allah ikisinden de razı olsun. Bir de Ömer Nasuhi hocanın Hukuk-ı Ä°slâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmûsu var. Ä°nÅŸallah bir gün onu da okurum. Henüz elimde yok. Baskısı var mı, onu da bilmiyorum.
Elif Lam Mim demeyi bilmeseydik “ve iyyake nestain” demeseydik darmaduman olurduk çok büyük ihtimalle.
Köyden Ä°stanbul’a göç ettik. Buralarda fazla çocuk kalamadım. Ä°stanbul’da yani. Sebebi belli iÅŸte. Yokluk, zorluk, yabancılık, gurbet falan derken ergenlik, Kur’an Kursu ve imam hatip yılları baÅŸladı. Epey ezber yaptım ama hafız olmaya yeltenmedim. Kimse de ısrar etmedi bu konuda. Sonra Abdüssamed ve Mustafa Ä°smail’in sesini duydum. Mustafa Ä°smail adamım oldu. Hâlâ çok büyük bir zevkle ve coÅŸkuyla dinliyorum onu. Mustafa Ä°smail Meryem’i, Yusuf’u, Kehf’i, Tîn ve Ä°nÅŸirah’ı okurken mest olmamak ve manaya ve hikayelere/kıssaya katılmamak mümkün mü? Hele bir de Lokman suresini okuyuÅŸu yok mu? Ä°ÅŸte orda bitiyorum. Böyle kalbimde ipince bir zar, bir tel varmış da o kopuyormuÅŸ gibi oluyor. Elhamdülillah. Seri yazı olması için çaba sarfedeceÄŸim bu yazılar sebebiyle inÅŸallah ilerde Lokman suresini okurken veya dinlerken kapıldığım anlam dünyasına deÄŸinirim. Ya da bu güçlü ayetlerin okunuÅŸunun beni hangi duygulara ve ruh hallerine sevkettiÄŸini anlatırım.
Åžöyle yapmayı düÅŸünüyorum. Bir sure seçeceÄŸim ve bu sureyi beraber okuyor gibi olacağız. Yani ben okuyup içime düÅŸenleri, ayetlerin bana çaÄŸrıştırdıklarını, ne anladığımı ve geçmiÅŸimi ve bugünümü nasıl etkilediÄŸini kâğıda dökeceÄŸim. Çok belirgin bir yöntemim yok. Daha doÄŸrusu kendimi bu konuda sınırlamak istemiyorum. Dilbilim de olacak hatırat da olacak. Tam olarak tefsir deÄŸil ama elbette açıklamalar da olabilir. Belki bazen itikadî farklılıklar üzerinde de durabilirim. Yani bizim hikayemizin bazı yönlerini anlatmak istiyorum. Yazılar bazen kısa bazen uzun olabilir. Bunun için kendimi çok zorlamayacağım. Fakat iÅŸin vehbî olduÄŸunu söyleyip yan gelip yatmayacağım. Notlar almaya ve bu notlar üzerinden ilerlemeye ve yazılar çatmaya çalışacağım. Ä°nÅŸallah hem bana hem de okuyanlara faydası olan kelimeleri bir araya getirmiÅŸ olurum. Bundan sonraki yazıda Taha suresini okurken yakaladığım veya yakalandığım ÅŸeyleri sizinle paylaÅŸma niyetindeyim.
Niyet ve gayret kuldan, tevfik Allah’tan.
Müellif: M. Nezihi Pesen / Kaynak: Cins Dergi AÄŸustos 2020
Henüz yorum yapılmamış.