Rasim Özdenören: Karanlıktan korkmak
Kranlıktan ürkme yerine, o karanlığı kendi karanlığımıza dönüştürmenin, o karanlığı kendi benimizle yüzleşmenin, hesaplaşmanın fırsatı hâline getirmenin yolunu açmaya bakmaktır temennim...
Karanlık, ürkü ve ifÅŸa iç içe geliÅŸiyor…
Karanlıktan hep ürkmüÅŸüzdür. ÜrkütülmüÅŸüzdür.
Kötülemek istenen biri, bir dönem, bir nesne hep karanlık nitelemesiyle anılır. Karanlık bir dönem, karanlık bir kiÅŸi, karanlık bir iliÅŸki gibi nitelemeler; o nitelemeye konu olan hususlar üzerinde zihnimizde olumsuz çaÄŸrışımlar uyandırır. OrtaçaÄŸ karanlığı dendiÄŸinde, zihnimize baÄŸnazlığın, engizisyonun, ÅŸiddetin, kör inancın çaÄŸrışımları doluÅŸur…
Niçin böyle olduÄŸu belli…
Karanlıkta yolumuzu bulamayız.
Ä°ÅŸimizi yürütürken ışığın birdenbire kesilip karanlığa boÄŸulduÄŸumuzda, önceden ona karşı bir önlem geliÅŸtirmemiÅŸsek ne yapacağımızı kestiremeyiz. Yalnızca çevremiz deÄŸil, içimiz de birden kararır, yarım kalan iÅŸimizi neresinden tutacağımızı, bir daha neresinden baÅŸlayacağımızı bilemez hâle geliriz.
O nedenle karanlığı hep düÅŸman olarak belledik…
Ancak karanlığın bir de öteki yüzü var.
Zifiri karanlık diye Türkçede bir nitelememiz bulunuyor. Mutlak karanlık… Etrafta hiçbir ÅŸeyin görünmediÄŸi bir karanlık ortam hâli…
Böyle bir karanlıktan söz açıyorum…
Ä°nsanın salt kendi beni ile baÅŸ baÅŸa kaldığı an…
Ä°ÅŸte o an, bilincin ve bilinçaltının kendiyle baÅŸ baÅŸa kaldığı andır… Ä°nsanın kendini olduÄŸu gibi gördüÄŸü an…
Zaafıyla, kudretiyle kendi beninin idrakine ulaÅŸtığı an… Kendiyle yüzleÅŸmesi, hesaplaÅŸması, ben kimim sorusunun ortaya çıkması o anın iÅŸidir…
DüÅŸünülmeli ki insan o mutlak karanlık anında kendi bedeninin bile var olup olmadığı hususunda kuÅŸkuya düÅŸebilir. O mutlak karanlığın içinde var olan salt bilinçtir: insan dediÄŸimiz varlığın kendi olan bilinç…
O mutlak karanlığı bir bakıma insanın son menzili olan kabir olarak tahayyül etmek de imkân dâhilinde… Åžu farkla ki, kabir karanlığı insanın kendiyle hesaplaÅŸmasının, yüzleÅŸmenin yeri deÄŸildir; orası hesap vermenin yeridir… Ä°ÅŸte kiÅŸi, hayattayken hesap vereceÄŸi yere varmadan, kendiyle hesaplaÅŸma fırsatını saÄŸlayan karanlığı yakalamayı bilmeli…
O karanlığı yakalamak için, içinde yaÅŸadığımız ortamda ışıkların birdenbire sönmesini beklemek gerekmiyor. Gözlerimizi kapayarak da kendimizle hesaplaÅŸmanın yolunu açabilir ve bulabiliriz…
Dört yaşındaki minik kız, ilk kez, ninesinin evinde gece yatısına kalmıştı. YataÄŸa yatırılınca: “Karanlıktan korkuyorum, eve dönmek istiyorum.” diye aÄŸlamaya baÅŸladı. Ninesi: “Ama sen evde de karanlıkta yatıyorsun, öyle deÄŸil mi?” deyince, çocuk: “Öyle ama oradaki benim karanlığım.” cevabını verdi.
Burada fısıldanan ÅŸu: karanlıktan ürkme yerine, o karanlığı kendi karanlığımıza dönüÅŸtürmenin, o karanlığı kendi benimizle yüzleÅŸmenin, hesaplaÅŸmanın fırsatı hâline getirmenin yolunu açmaya bakmak…
Henüz yorum yapılmamış.