Bir dizi: Suç, hak ve siyaset ekseninde siyahiler: Godfather of Harlem
1960’lar Amerika’sının önde gelen siyahi figürleri arasında yer alan Harlemli suç baronu Bumpy Johnson, Müslüman aktivist Malcolm X, Hristiyan vaiz-senatör Adam Clayton Powell Jr. ve boksör Muhammed Ali’yi aynı yapımda buluşturan Godfather of Harlem, gerçek kişiler, mekânlar ve olaylar üzerinden dönemin çarpık sosyo-politik ilişkileri ile çatışmalarını ilginç ve gerilimli olduğu kadar eğlenceli bir seyirle de sunmayı başaran nitelikli bir dönem dizisi.
60’lar Amerika’sında siyahlar
Daha önce “Suçu ÅžirketleÅŸtirenlerin Hikâyesi” baÅŸlığıyla geniÅŸçe ele aldığımız The Making of The MOB: New York dizisini izleyen okuyucularımız hatırlayacaktır. Dizide, ABD’de New York merkezli iÅŸ gören ve “modern mafyanın kurucusu” kabul edilen Ä°talyan kökenli suç baronu Lucky Luciano ve dört ortağının hikâyesi detaylı ve çarpıcı bir ÅŸekilde ele alınıyordu.
Dizide, 20. yüzyılda tümüyle Ä°talyan, Yahudi ve Ä°rlandalı suç baronları arasında paylaşılan, merkezinde New York’un olduÄŸu ABD sokaklarındaki suçun varlığının detaylı bir fotoÄŸrafı çekiliyordu. Oysa aynı yüzyılda, dizide yer verilmeyen baÅŸka bir gerçeklik daha Amerika sokaklarında hüküm sürüyordu. O gerçeklik, yine New York–Harlem merkezli siyahların suç dünyasındaki varlığı ve gücüydü. Bu varlığın ve gücün en dikkat çekici ismi ise Lucky Luciano’nun Harlem’deki ortağı Ellsworth Raymond Johnson’dı.
Başının arka kısmındaki yumrudan dolayı “Bumpy” lakabıyla anılan gangster Ellsworth Raymond Johnson, ABD mafyasının en tehlikeli, acımasız ve cesur isimlerinden biri olmakla birlikte, çok kitap okumasıyla da bilinen ilginç figürlerdendi. Bumpy Johnson’ı asıl ilginç kılan ise ırkçılıkla mücadeleye desteÄŸi ve dönemin öne çıkan ve dünyaca tanınan birçok siyah ismiyle olan ittifakları, çıkar iliÅŸkileri ve dostluÄŸuydu.
Siyahlar ve Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele eden sivil haklar savunucusu ve siyasetçi Malcolm X (Malcolm Little), Harlem-New York siyahlarını senatoda temsil eden Hristiyan vaiz-senatör Adam Clayton Powell Jr. ve boksör Muhammed Ali Clay gibi birçok ünlü sima, Bumpy Johnson’ın yakın iliÅŸkiye sahip olduÄŸu isimler arasında yer alıyordu.
Hayatı daha önce birçok film ve diziye konu olan Bumpy Johnson ve yakın iliÅŸki kurduÄŸu bu isimler, geçtiÄŸimiz günlerde Amerikan Epix kanalında ekrana gelen Godfather of Harlem isimli diziyle yeniden gündeme taşındı. Ä°lk sezonu 10 bölümden oluÅŸan dizi, sokakların her anlamda oldukça hareketli olduÄŸu 60’lar Amerika’sında suç örgütleri, sivil haklar hareketleri ve siyasetin merkezinde yer alan gangster, politikacı, din adamı, sporcu gibi farklı toplumsal statüdeki birçok ismin iliÅŸki ve çatışmaları üzerinden alternatif bir dönemsel okumaya kapı aralıyor.
Pragmatist ve eklektik bir karakter
Godfather of Harlem, Ä°talyan mafyasına ait uyuÅŸturucuyla polis tarafından suç üstü yakalanmasına raÄŸmen gammazlık yapmayan ve 11 yıl hapiste yatan, bu sebeple Ä°talyanların gözünde oldukça itibarlı bir isim olan Bumpy Johnson’ın, yattığı cezaevinden tahliye olmasıyla açılıyor. Hapishaneden 1963 yılında, 58 yaşındayken tahliye olan Bumpy’nin ilk gençlik yıllarında New York sokaklarında suçla tanışan bir isim olduÄŸunu daha dizinin baÅŸlarında Malcolm X’le yaptığı konuÅŸmalardan öÄŸreniyoruz.
Siyahlar ve Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele eden sivil haklar savunucusu ve siyasetçi Malcolm X (Malcolm Little), Harlem-New York siyahlarını senatoda temsil eden Hristiyan vaiz-senatör Adam Clayton Powell Jr. ve boksör Muhammed Ali Clay gibi birçok ünlü sima, Bumpy Johnson’ın yakın iliÅŸkiye sahip olduÄŸu isimler arasında yer alıyordu.
Ancak, Güney Carolina doÄŸumlu Bumpy’nin, beyazların siyahlara ırkçı yaklaşımları ve beyaz bir adamı öldürmekle suçlanan abisi Willie’ye yapılanlar nedeniyle beyazlara karşı oldukça öfkeli ve asi olduÄŸu, bu nedenle 14 yaşındayken, beyazların lincinden korkan ailesi tarafından Harlem’de yaÅŸayan ablasının yanına gönderilmesi dizide yer almayan bilgilerden.
Henüz ergenlik yıllarında geldiÄŸi New York’ta, gözü karalığı nedeniyle kısa zamanda Harlem’in suçla dolu sokaklarında kendisini göstermeyi baÅŸaran Bumpy, yardımseverliÄŸi, koruyuculuÄŸu ve beyazlarla olan eÅŸitlik mücadelesine desteÄŸiyle de kısa zamanda siyahlar arasındaki saygın isimlerden birine dönüÅŸmeyi baÅŸarıyordu. DiÄŸer yandan, ABD sokaklarını yönetirken suç çeteleri arasında çatışmalar istemeyen ve sokaktaki otoriteyi olabildiÄŸine saÄŸlayarak, yalnızca daha fazla para kazanmaya odaklanan düÅŸüncesiyle bilinen dönemin en büyük suç baronu Lucky Luciano’nun gözünden, Harlem siyahları üzerindeki etkisi bilinen Bumpy Johnson da kaçmıyordu. Ve Bumpy, Lucky’nin ilerleyen yıllarda Harlem ortağı oluyordu.
Bumpy Johnson, Mart 1963’te, çokça filme de konu olan Alcatraz Hapishanesi’nden çıktığında, aradan geçen 11 yılda çok ÅŸey deÄŸiÅŸmiÅŸti. Ortağı Lucky Luciano öleli henüz bir yıl olmuÅŸ, sokaklarda birçok yeni gangster yükseliÅŸe geçmiÅŸ, Kennedy yönetimindeki ülkede siyahların beyazlarla olan eÅŸitlik mücadelesi de ivme kazanmıştı.
Böylesi bir ortamda Harlem’e dönen Bumpy, toplumsal ayaklanmayı tetiklemenin eÅŸiÄŸindeki Harlem’de, her anlamda deÄŸiÅŸen atmosfere ayak uydurma, tüm hırsıyla kaldığı yerden iÅŸlerini yoluna koyma ve bir zamanlar kendisinin olanı yeniden alma mücadelesine giriÅŸecekti. Bumpy’ye bu mücadelesinde, “yeraltı dünyasının baÅŸbakanı” olarak da bilinen, meÅŸhur Godfather serisinin ilham kaynağı ve Lucky Luciano’nun ortaklarından Frank Castello yine en büyük desteÄŸi verirken, gençlik yıllarından arkadaşı Malcolm X’le de yolu sıklıkla kesiÅŸecekti. Zira Bumpy Johnson, Malcolm X’in “Bir dolandırıcı olarak eksiklerimi gören ilk kiÅŸi sendin. Beni Ä°slam’a itenin sen olduÄŸunu kabul etmeliyim” dediÄŸi ve sivil haklar mücadelesinin yanı sıra güçlü dostluÄŸu nedeniyle de sıklıkla bir araya geldiÄŸi isimlerdendi.
Bumpy Johnson’ın yine karşılıklı çıkarlar nedeniyle yolunun kesiÅŸtiÄŸi isimler arasında, Hristiyan vaiz-senatör Adam Clayton Powell Jr.’ın yanı sıra, FBI ve Ä°talya mafyasının kumpas ve tehdidine karşı koruyarak, kariyerine yardımcı olduÄŸu boksör Muhammed Ali Clay de yer alıyordu. Bumpy’nin iyi iliÅŸkiler ya da ittifaklar kurduÄŸu bu isimlerin aksine, Harlem’in kontrolünü yeniden ele almasının önündeki en büyük engel ise Vito Genovese’in (ABD mafya tarihinin en sert ve kıyıcı ismi ve Lucky Luciano’nun ortağı) ÅŸoförlüÄŸünden ve boksörlükten mafya babalığına terfi ederek, Harlem’in kontrolünü ele geçiren “Chin” (Çene) lakaplı Ä°talyan gangster Vincent Gigante idi.
Karmaşık iliÅŸkileri ayrıntılandırma çabası
Tüm bu çatışmalar ve iliÅŸkiler ağını ele alan Godfather of Harlem’in temelindeki düÅŸünce; dizinin paragmatist, eklektik ve dinamik ana karakteri ve anti-kahramanı olan Bumpy Johnson ile dönemin tarihe kahraman olarak geçen güçlü siyah figürleri ve liderleri arasında, gerçek yaÅŸamdaki göründüÄŸünden daha karmaşık iliÅŸkileri ayrıntılandırmaya dönük çabası. Zira hırsları, arzuları, motivasyonları ve mücadeleleriyle her biri kendi hedeflediÄŸi iktidara giden farklı kulvarlardaki siyah figürlerin; kendilerini ve baÅŸarılarını kabullenmeye hazır olmayan ırkçı siyahların çokça olduÄŸu bir ABD’de pragmatik ve karmaşık iliÅŸkileri ve ne tarz hareket edeceklerine dair yol bulma çabaları dizinin asıl odak noktasını oluÅŸturuyor.
Godfather of Harlem’de üç ana karakteri oynayan Forest Whitaker (Bumpy Johnson), Nigel Thatch (Malcolm X) ve Giancarlo Esposito (Senatör Powell Jr.) muhteÅŸem oyunculuklar sergiliyorlar. Zengin oyuncu kadrosu ve güçlü oyunculukların yanı sıra ayrıntılı hikâyesi, güçlü senaryosu ve baÅŸarılı müzikleriyle de dikkat çeken dizi, tamamıyla eÄŸlenmek için yoÄŸun gerilimli gangster draması arayan izleyiciyi hayal kırıklığına uÄŸratabilir. Zira Bumpy, en büyük rakibi Chin Gigante'ye (Vincent D’Onofrio) her ne kadar "Sen ve ben, birimiz ölünceye kadar savaÅŸa devam edeceÄŸiz" diyerek, yüksek tonlu gerilimin kaçınılmaz olduÄŸunun ipucunu verse de, tüm kötücüllüÄŸüne raÄŸmen Bumpy’nin aynı zamanda yumuÅŸak tonda konuÅŸan, iÅŸlerini uzlaÅŸmayla çözmeye çalışan, sessiz, kontrollü ve beyefendi bir karakter olması nedeniyle, ÅŸiddetin tonu yer yer beklenenden düÅŸük kalabiliyor. Ve henüz yayınlanan ilk beÅŸ bölüm itibarıyla, bu ton çok da artmış sayılmaz.
Bu anlamda, bir suç yapımı olması nedeniyle gerilim beklentisi oluÅŸan dizinin en önemli zayıflığı, Bumpy’nin ortalığı yangın yerine çevirecek varoluÅŸsal bir tehlikeyle karşı karşıya kalmıyor ve iÅŸlerini sürekli bir telefon görüÅŸmesi ya da arka oda görüÅŸmesiyle çözebiliyor oluÅŸu. Bu durum, diziyi öngörülebilir kıldığı gibi, belli bir noktadan sonra gerilim arayan izleyici açısından ilgi çekici olmaktan çıkartabilecek bir eksiklik olarak dikkat çekiyor.
KeÅŸfedilmeyi bekleyen bir tarih
Her ÅŸeye raÄŸmen, Bumpy Johnson'ın yaÅŸamından ve iliÅŸkiler ağından esinlenilerek ve çok fazla araÅŸtırmaya dayanarak seyirciyle buluÅŸturulan bir dizi olan Godfather of Harlem; hikâyesi kiÅŸisel dramlarla da beslenen karmaşık bir anti-kahramanın merkezinde olduÄŸu bir suç dizisi olsa da, 60’lar Amerika’sında, Harlem’de gerçek insanlar, yerler ve olayları konu alan, ABD’li sinema eleÅŸtirmesi Mike Hale’ın isabetli tanımlamasıyla “kısmen suç destanı kısmen de kültürel-tarihî pandomim” tadında bir yapım. Fakat her ÅŸeyin ötesinde, daha spesifik bir tanımlamayla, Amerikalı siyahların keÅŸfedilmeyi bekleyen tarihine muhteÅŸem oyunculuklarla kapı aralayan, ilginç, sıra dışı, heyecanlı ve eÄŸlenceli bir bakış.
Sadık Şanlı / Nihayet Dergi
Henüz yorum yapılmamış.