Turan Kışlakçı: Tarihin En Büyük Değişiminin Şahidiyiz
Turan Kışlakçı / İstiklal Gazetesi
Bu asra, ister tutarsızlıklar, parçalanmalar, saçmalıklar, aldatmacalar, ahlaksızlıklar ya da yalanlar çağı deyin, ister post-truth (hakikat sonrası), post- nihilizm, post-kolonyalizm, post-modernizm veya post-globalizm deyin sonuç aynı yere çıkıyor: Ä°nsanlık çok büyük bir evrim yaşıyor. Hatta bu öyle böyle bir evrim deÄŸil, Charles Darwin’in “evrim teorisini” bile geride bırakacak bir evrim.
Ä°nsanlık tarihinin en büyük deÄŸiÅŸiminin yaÅŸandığı bir asırda yaşıyoruz. Siyasetten iktisada, içtimai yaÅŸantıdan kültürel hayata her ÅŸey büyük bir evrim geçiriyor. BeÅŸer dünyasında yaÅŸanan bu inkılab beraberinde beÅŸeriyeti büyük krizlere sürüklüyor. Bugün yeryüzündeki bütün ülkelerde yaÅŸanan siyasi, iktisadi, içtimai, fikri ve kültürel krizler, bu zamanın en büyük deÄŸiÅŸiminin bir eseridir.
Bu asra, ister tutarsızlıklar, parçalanmalar, saçmalıklar, aldatmacalar, ahlaksızlıklar ya da yalanlar çağı deyin, ister post-truth (hakikat sonrası), post- nihilizm, post-kolonyalizm, post-modernizm veya post-globalizm deyin sonuç aynı yere çıkıyor: insanlık çok büyük bir evrim yaşıyor. Hatta bu öyle böyle bir evrim deÄŸil, Charles Darwin’in “evrim teorisini” bile geride bırakacak bir evrim.
Hakikatin paramparça edildiÄŸi bu asırda yalanlar havada uçuÅŸuyor. Filozof, bilgin, alim ve düÅŸünür diye ortalıkta dolaÅŸanlar, Sokrat döneminin Sofistlerinden bile çok çok gerideler. Yerel hukuk ve uluslararası hukuk darmadağın edilmiÅŸ, yasalar ve kutsallar çökmüÅŸ, küresel ısınma ve ekolojik felaket Covid-19’u doÄŸurmuÅŸ, beÅŸer psikolojisi ise SOS sinyalleri veriyor iken hayat anlayışımızın büyük meydan okumalarla karşı karşıya olduÄŸunu artık itiraf etmeyecek miyiz?
Dünyanın neresine giderseniz gidin, herkesin birbirini suçladığını göreceksiniz. Muhalif partiler iktidar partilerini, iktidar partileri muhalif partileri, din adamları toplumu, toplum din adamlarını, yerelciler küreselcileri, küreselciler yerelcileri, üniversite hocaları öÄŸrencileri, öÄŸrenciler üniversite hocalarını, aileler çocuklarını, çocuklar ailelerini, erkekler kadınları, kadınlar erkekleri ve sosyal medyada ise herkes birini suçluyor, kısacası dünya bir herc ü merc içinde devinim yaşıyor.
Yeni nesil için artık büyük fikirler, söylemler veya ideolojiler hiçbir ÅŸey ifade etmiyor. Solcular, saÄŸcılar, komünistler, laikler, liberaller, idealistler, realistler, sufiler, Ä°slamcılar, milliyetçiler, gelenekçiler, modernistler özetle bütün fikirler büyük bir iflas yaşıyor. “O Ä°slamcılar bu Ä°slamcılar deÄŸil”, “o solcular bu solcular deÄŸil”, “o milliyetçiler bu milliyetçiler deÄŸil” ve “o liberaller bu liberaller deÄŸil” gibi söylemler de fikir fukaralığının bir ürünüdür.
Marks, Hegel, Locke, Hobbes, Kant veya ÅŸu bu benzeri alimler bugün yaÅŸasaydı gibi kitapların artık bir faidesi yok. Yemeye, içmeye, gezmeye, eÄŸlenceye, sosyal medyaya, müzik dinlemeye, resim yapmaya, spora ve sinemaya yoÄŸunlaÅŸan yeni nesil için önemli öncelikler para-pul ve makam-mevki.
Dünyanın bütün ülkelerinde yeni neslin gidiÅŸatı konusunda, siyasilerin birbirlerini, din adamları ise hem birbirlerini hem de siyasileri suçlarken, yaÅŸanan büyük deÄŸiÅŸim ya da evrimin bilincinde olunmaması dünya için büyük bir hayal kırıklığı aslında. Paranın ve gücün çok çok öncelendiÄŸi bir dünyada bu büyük toplumsal deÄŸiÅŸimin yaÅŸanması hakikatte bir sonuçtur. Bu deÄŸiÅŸimi adam gibi okuyamamanın sorumlusu ise herkestir.
“Toplum bozuldu”, “ekonomi çöktü”, “siyaset battı” ve “gençler deist oldu” gibi konular üzerinden felaket tellalığı yapmak, kaosu çıkış yolu görmek yaÅŸanan deÄŸiÅŸime karşı kör olmaktır. Siyasi partilerin ya da farklı ideolojik düÅŸüncedeki insanların yaÅŸanan bu büyük toplumsal deÄŸiÅŸim konusunda birbirlerini suçlaması ise insanlığın yaÅŸadığı evrimi anlamamanın ve iflasın bir sonucudur.
Hakikatin kaybolduÄŸu, baÄŸların koptuÄŸu, yalanın her yerde dolaÅŸtığı, bireyselleÅŸmenin arttığı, ÅŸiddetin çoÄŸaldığı, ülkelerin uluslararası hukuku devre dışı bıraktığı, küresel hastalıkların baÅŸgösterdiÄŸi, çevresel sorunların yayıldığı, siyasi kaos ve ekonomik krizin her yeri sardığı asırda psikolojik bunalımların kendini göstereceÄŸi inkar edilemez bir hakikattir. EndiÅŸe, kafa karışıklığı, tedirginlik, güvensizlik, stres ve bunalımlar insanları sakinleÅŸtirici ve antidepresanların kucağına atmış durumda. Ä°leriki yıllarda iÅŸsizliÄŸin artmasıyla birlikte yoksulluÄŸun ve gıda sorunun dünyanın en önemli meselesi haline gelmesiyle daha büyük sorunlar yaÅŸanacağı çok bariz bir ÅŸekilde görülüyor.
Peki, o halde ne yapmalı? Yapılması gereken çok basit, öncelikle suçlamalardan uzak durularak çağın hastalığını tanımlanmalı ve sonra teÅŸhise bir tabib gibi deva bulmaya çalışmalıyız. Merhameti, ÅŸefkati, hakikati, iyiliÄŸi ve adaleti yeniden tesis için çaba sarf etmeliyiz. “Dünyanın sonu” ve “kıyamet senaryoları”ndan uzak bir arayış mücadelesini ortaya koymalıyız.
Henüz yorum yapılmamış.