Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İsrail-BAE ittifakı: Perde arkası temaslardan aleni işbirliğine

BAE’nin İsrail’le diplomatik ilişkiler tesis etme yönündeki heves ve isteği, bölgesel ve küresel koşulların mümkün kılmasına bağlı.



Ä°ngilizlerin Filistin topraklarından çekilmesiyle birlikte Orta DoÄŸu’nun en kronik problemi ortaya çıktı: Ä°srail iÅŸgali. Ä°srail’in iÅŸgalci bir aktör olarak uluslararası hukuka aykırı, insan haklarını yok sayan eylemleri 72 yıldır sürüyor. Yıllar boyunca, uluslararası toplumun iÅŸlevsizliÄŸi, güçlü aktörlerin kasıtlı sessizlikleri Ä°srail’in iÅŸgalini kolaylaÅŸtırdı. Fakat Ä°srail’e karşı en büyük direniÅŸi Arap toplumları ve devlet liderleri veriyordu. Bu anlamda, Mısır Cemal Abdünnasır’la, Suudi Arabistan Kral Faysal’la, Irak devrik lideri Saddam Hüseyin’le ve diÄŸer birçok ülke Ä°srail’in hukuksuzluklarına karşı birçok cephede mücadele ediyordu. Bu mücadelenin boyutu kimi zaman savaÅŸ (1948, 1956, 1967, 1973) kimi zaman ambargo (1973 petrol ambargosu) ÅŸeklinde tezahür etmekteydi. Fakat yıllar geçtikçe Ä°srail yumruklarını sertleÅŸtirdi ve Arap liderler Ä°srail’in varlığını bir gerçeklik olarak kabul etmeye baÅŸladı. Bu anlamda ilk fireyi Mısır 1978’de verdi ve Ä°srail ile diplomatik iliÅŸkiler kuran ilk Arap devleti oldu. Devamında 1994’te imzalanan anlaÅŸmayla Ürdün Ä°srail’in varlığını kabul ederek Mısır’ı takip etti. Dolayısıyla bir dönem Arap topraklarına ve Filistin’in kutsiyetine yönelik bir güvenlik tehdidi olarak görülen Ä°srail, Arap rejimleri tarafından tanınmaya baÅŸladı.

1970’lerin sonunda baÅŸlayan bu örüntü son 10 yıllık zaman diliminde daha fazla görünür hale geldi. DiÄŸer bir deyiÅŸle, birçok Arap devleti Ä°srail’i tehdit olarak görmeyi bıraktı ve bölgede Ä°srail’in “tanınma savaşını” kazandığını kabul etmiÅŸ oldu. Dolayısıyla Ä°srail artık birçok Arap rejimi tarafından siyonist karakterli kolonyalist mirasın bir parçası olarak görülmüyor. Bu durum Ä°srail’le iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmek isteyen birçok aktörün iÅŸini kolaylaÅŸtırıyor. Çin, Rusya, ABD ve Avrupa BirliÄŸi (AB) gibi küresel aktörlerin Ä°srail’e yönelik “koÅŸulsuz desteÄŸi” de Ä°srail’i güçlendirdi ve Ä°srail’le diplomatik iliÅŸkiler kurmak isteyen aktörlerin elini rahatlattı.

Bu minvalde BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) Ä°srail’le normalleÅŸme yolunda önemli adımlar atan ülkelerin başında geliyor. BAE’nin bu tavrı, Ä°srail’i siyonist bir oluÅŸum, iÅŸgalci bir aktör olarak gören Arap halklarının iradesiyle tamamen zıt yönde. BAE siyonist Arapları medya önüne sürerek Arap halklarının Ä°srail’i kabullenmeyiÅŸinin önüne geçmek istiyor. BAE’nin Ä°srail’e yönelik ilgi ve alakası, küresel aktörlerin desteÄŸiyle daha da kurumsallaşıp normalleÅŸiyor. Bu çerçevede ABD BaÅŸkanı Donald Trump, Ä°srail'le BAE’nin iliÅŸkilerini “tamamen normalleÅŸtirmeleri” için bir anlaÅŸma imzaladıklarını duyurdu. Gelinen noktada iki ülke arasındaki örtülü iÅŸbirliÄŸinin belli unsurlar etrafında ÅŸekillendiÄŸi ve yerel, bölgesel ve küresel güç dengesine baÄŸlı olarak yoÄŸunlaÅŸtığı söylenebilir.

YoÄŸunlaÅŸan iÅŸbirliÄŸi pratikleri

2010 sonrasında Arap devrimleriyle ÅŸekillenen bölgesel jeopolitik, BAE ile Ä°srail’i bir araya getirdi. Siyasal Ä°slamî unsurların iktidardan uzaklaÅŸtırılması sürecinde iÅŸbirliÄŸi yapan iki aktörün arasındaki yakınlaÅŸma son yıllarda daha fazla yoÄŸunlaÅŸtı. Dolayısıyla iki aktör arasında son dönemde iÅŸbirliÄŸinin yoÄŸunlaÅŸtığı ve bu iÅŸbirliÄŸi alanlarının pratiÄŸe yansıdığı görülüyor. Bu anlamda 2015’te Ä°srailli üst düzey bir diplomat ve 2018’de iki Ä°srailli bakan BAE’yi ziyaret etti. Devam eden süreçte, üst düzey yetkililerden karşılıklı ÅŸekilde gelen olumlu birçok ifadeye tanıklık edildi. BAE ve Ä°srailli yetkililer Ekim 2019’da Ä°ran karşıtı deniz koalisyonu kurma amacıyla Donald Trump yönetimi sponsorluÄŸunda Bahreyn’de düzenlenen konferansa katıldı. Ä°ki ülke arasındaki yakınlaÅŸma yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele baÄŸlamında da yoÄŸunlaÅŸtırıldı. Bu çerçevede iki ülkede faaliyet gösteren firmalar virüse karşı iÅŸbirliÄŸi için mutabakat zaptı imzaladı. Pandemiyle mücadele baÄŸlamında BAE Ä°srail’e örtülü tıbbî yardım saÄŸladı. Öyle ki BAE Filistinlilerin kullanması için iki uçak tıbbi yardımı Ä°srail’e gönderdi. Ramallah yönetimi BAE’nin Ä°srail’le yakınlaÅŸma amacıyla gönderdiÄŸi bu yardımların Filistin’e gönderilmediÄŸini söyledi. Nitekim BAE’nin asıl amacı Filistinlilere yardım olsaydı, bu yardımı Ä°srail üzerinden deÄŸil Ürdün üzerinden Batı Åžeria’ya gönderirdi. BAE tıbbî yardımları Ä°srail’in Ben Gurion havalimanına göndererek iki ülke arasındaki yakınlaÅŸmayı bir nevi dışa vuruyor. Öte yandan, iki ülke savunma sanayinde de yakın bir iÅŸbirliÄŸi içinde. BAE’nin Ä°srailli savunma ÅŸirketlerinden insansız hava uçağı dahil olmak üzere birçok askeri teçhizat temin ettiÄŸi iddia edildi ve bu yöndeki iÅŸbirliÄŸi alanları çeÅŸitlenerek devam ediyor.

Yakınlaştırıcı unsurlar

Abu Dabi nezdinde BAE ile Ä°srail’i yakınlaÅŸtıran unsurlardan biri de bilimsel araÅŸtırma-geliÅŸtirme gibi teknik meselelerde yapılan iÅŸbirliÄŸidir. Arap devletleri uzun yıllardır Ä°srail’in teknolojik üstünlüÄŸünden ve endüstriyel tabanından faydalanmak istiyor. Özellikle rantiye devlet anlayışını yıkıp ekonomik dönüÅŸüm isteyen Körfez ülkeleri için Ä°srail’le iÅŸbirliÄŸi önemli görülüyor. Bu çerçevede Ä°srail’in, ABD baÅŸta olmak üzere birçok Batılı devlet tarafından desteklenmesi sonucunda, teknolojik ve bilimsel anlamda Orta DoÄŸu’daki en ileri seviyede olan ülkelerin başında gelmesi, BAE açısından Ä°srail’i önemli kılıyor. Bu öneme binaen, BAE’nin Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe Ä°srail’in Yedioth Ahronoth isimli günlük gazetesinde Ä°branice bir yazı kaleme aldı. El-Uteybe yazısında Ä°srail’e büyük önem atfettiklerini ve Ä°srail’in Batı Åžeria’daki hukuksuzluklarından adeta memnun olduklarına dair açıklamalar yaptı. Bu çerçevede deÄŸerlendirildiÄŸinde, BAE’nin Ä°srail’i bir problem olmaktan çıkarıp, iÅŸbirliÄŸi yapılması gereken bölgesel bir aktör olarak deÄŸerlendirmeye baÅŸladığı söylenebilir.

BAE’yi Ä°srail’e yakınlaÅŸtıran ikinci unsur Abu Dabi’nin Filistin meselesini bir yük, Ä°srail’i güçlü bir aktör olarak gören siyasi elit tahakkümüdür. Bu anlamda Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid ve ekibinin Filistin meselesinde ahlakî ve ilkesel bir pozisyondan çok, çıkar odaklı günlük siyaset izlediÄŸi söylenebilir. Nitekim BAE’nin DışiÅŸlerinden Sorumlu Bakanı Enver GargaÅŸ 16 Haziran’da yaptığı bir konuÅŸmada, ülkesinin Ä°srail’le her konuda anlaÅŸamasa bile görüÅŸebileceÄŸini belirtti. GargaÅŸ Ä°srail’le iletiÅŸim kurmanın, çözüm üretme adına geçmiÅŸten daha verimli olacağını da ekledi. Dolayısıyla BAE için Ä°srail, iÅŸbirliÄŸi yapılması elzem bölgesel bir aktör olarak öne çıkıyor.

BAE’yi Ä°srail’e yakınlaÅŸtıran üçüncü unsur ise Abu Dabi’nin bölgesel düzen tasavvuru ve Ä°ran korkusu. Bu anlamda BAE’nin Ä°srail yakınlaÅŸması, 2000’li yılların sonundan itibaren Abu Dabi liderliÄŸinin takip ettiÄŸi dış politikadaki aktivizminin bir parçası. Nitekim BAE Körfez’den Akdeniz’e kadar stratejik önemi haiz bölgesel liman aÄŸlarına hâkim olmak istiyor. Ä°srail’le yakınlaÅŸması da bu stratejinin hayata geçirilmesi açısından hayati öneme sahip. Bu çerçevede BAE içinde Dubai gibi Ä°ran’a farklı yaklaÅŸan Emirlikler olsa da Abu Dabi ve özellikle Muhammed bin Zayid Ä°ran ile mücadelede müttefiklerini artırmak istiyor. Nitekim BAE’nin bölgesel liman aÄŸlarına hâkim olma hayalinin önündeki en büyük tehditlerden biri Ä°ran. Körfez nezdinde iniÅŸli çıkışlı dönemler olsa da geleneksel olarak Ä°ran 1979 devriminden bu yana Körfez güvenliÄŸine yönelik ciddi bir tehdit olarak algılanıyor. Ayrıca Körfez’deki siyasi elit açısından, nükleer programıyla birlikte Ä°ran tehdidi daha da yoÄŸunlaÅŸmış durumda. Ayrıca Obama dönemi ABD’sinin bölge politikası, BAE dahil ABD müttefiklerini Ä°ran’la mücadelede aktör çeÅŸitlendirmeye ve yeni stratejiler geliÅŸtirmeye yöneltti. Dolayısıyla BAE halen Ebu Musa, Küçük ve Büyük Tunb adalarını iÅŸgal eden, Åžiilik üzerinden Körfez’in dini otoritesine (Vehhabilik) meydan okuyan ve Åžiileri baÅŸta Yemen, Suriye, Afganistan gibi birçok noktada araçsallaÅŸtırıp mobilize eden Ä°ran’a karşı Ä°srail’le yoÄŸun bir iÅŸbirliÄŸini tecrübe ediyor. Dolayısıyla BAE’nin Ä°ran’la mücadelesi, Ä°srail’le iÅŸbirliÄŸinin yoÄŸunlaÅŸtırılmasını saÄŸlayan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.

BAE’yi Ä°srail’e yakınlaÅŸtıran bir diÄŸer unsur ise siyasal Ä°slamî unsurlar ve bu unsurlara destek veren aktörler. Bu anlamda özellikle Müslüman KardeÅŸler (Ä°hvan), Türkiye ve Katar üçlüsüne karşı verilen mücadele, BAE ile Ä°srail arasındaki iÅŸbirliÄŸinin temel dayanak noktalarından biri. Nitekim BAE yanına Suudi Arabistan’ı da alarak 2013’te Mısır’daki darbeyi destekledi. BAE Ä°srail’le ortak ajandaya sahip olarak Libya, Yemen, Sudan, Tunus, Cezayir gibi ülkelerdeki siyasal Ä°slamî akımlara karşı adeta savaÅŸ açmış durumda. Bu anlamda BAE’nin Hafter desteÄŸi, Esed rejimiyle diplomatik iliÅŸkileri yeniden tesis etmesi gibi hamleleri gerek siyasal Ä°slamî hareketleri gerekse Türkiye’yi DoÄŸu Akdeniz jeopolitiÄŸinde yalnızlaÅŸtırmayı hedefliyor. Ä°hvan, Türkiye ve Katar’a yönelik Abu Dabi’nin bu baskıcı ve irrasyonel politikaları Tel Aviv tarafından da olumlu karşılanıyor. Nitekim Ä°srail bir süredir iç siyaset sarmalından çıkamadı. Ä°srail BaÅŸbakanı Binyamin Netanyahu’nun yolsuzluklarla boÄŸuÅŸması, koalisyonlar ve seçimler Ä°srail’in dış politikasını sekteye uÄŸrattı. Bu anlamda BAE Ä°srail’in adeta taÅŸeronluÄŸunu yaparak siyasal Ä°slamî akımlarla yoÄŸun ÅŸekilde mücadele ediyor; fakat ÅŸu ana kadar herhangi bir baÅŸarı elde edemedi. BAE Ä°srail ile iÅŸbirliÄŸi yaparak Tunus’ta Abir Musa gibi seküler isimler üzerinden GannuÅŸi’yi, Türkiye’de FETÖ ve uzuvları üzerinden AK Parti hükümetini ve bölgenin birçok baÅŸka noktasında terör unsurları ve diktatöryal rejimlerle iÅŸbirliÄŸi yaparak Ä°slamî hareketleri bastırmaya çalıştı.

Sonuç olarak, BAE Ä°srail’le yakın bir iÅŸbirliÄŸi içinde. Her ne kadar örtülü de olsa BAE’li üst düzey birçok yetkilinin Ä°srail lehine yaptığı açıklamalar bu iddiaları doÄŸrular nitelikte. BAE’nin Ä°srail’le diplomatik iliÅŸkiler tesis etme yönündeki heves ve isteÄŸi, bölgesel ve küresel koÅŸulların mümkün kılmasına baÄŸlı. Fakat orta vadede BAE’nin Ä°srail ile diplomatik iliÅŸkiler tesis etme yönünde somut adımlar atmasını beklemek hayal deÄŸil. Nitekim BAE’li ve Ä°srailli yetkililer 2019 Aralık ayında Washington’da gizlice bir araya gelerek saldırmazlık paktı imzaladılar. Bu pakt diplomatik iliÅŸkilerin tesis edilmesi adına önemli bir adım olarak görülebilir. Öte yandan Abu Dabi’nin petro-dolar gücüyle Arap siyasetinin bir kısmına yön verdiÄŸi, bir kısmına da yön vermeye çalıştığı hesaba katılırsa, BAE’nin Ä°srail’le diplomatik düzeyde iliÅŸki kurmasının Arap dünyasının Ä°srail’e yönelik tutumunu etkileyeceÄŸi söylenebilir. Bu çerçevede Bahreyn, Umman gibi Körfez’in Ä°srail meraklısı aktörlerinin ve Sudan gibi BAE’nin kendine bağımlı kılmaya çalıştığı Afrika ülkelerinin de Tel Aviv'le kısa ve orta vadede iliÅŸkileri tesis etme yönünde adımlar atabileceÄŸi iddia edilebilir.
 

Analiz: Mehmet RakipoÄŸlu (Batman Üniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü’nde araÅŸtırma görevlisi) / Kaynak: Anadolu Ajansı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.