Sosyal Medya

Tercüme Haber

Felaketin ve Krizin pençesindeki ülke: Lübnan

Lübnan bugüne dek nice zor zamanları sabırla aşmasını bilmiş bir ülke. Mazisinde her şey elinden kayıp gittiğinde dahi, küllerinden yeniden doğmak ve hayata devam etmek için olağanüstü örnekler ortaya koymayı başarabilmiş bir tarihe sahip. Ancak son 10 ay, deyim yerindeyse Lübnan'ın takâtini epey bir kesti ve ülekede sosyo-ekonomik ve politik yaşam adeta hiç bitmeyen bir kriz döngüsüne girdi.



Önce 'dolar krizi' ekonomik çöküÅŸe yol açtı; ardından ÅŸiddetli bir mali kriz alım gücünü eritti ve mevduat sahiplerinin tasarruflarına eriÅŸmesini engelledi. Reformları uygulama iradesinden ve yeteneÄŸinden yoksun yerleÅŸik ve yozlaÅŸmış bir siyasi sınıfın varlığı ve küresel koronavirus salgını, sosyal krizi ÅŸiddetlendirirken ülke hastanelerine de diz çöktürdü. Ve ÅŸimdi ard arda gerçekleÅŸen iki büyük patlamanın sonucu baÅŸkent Beyrut adeta harabeye döndü.

Patlamalar 2 bin 750 ton amonyum nitratın alev almasıyla meydana geldi. Patlayıcı madde, bir gemiden el konulduktan sonra altı yıl boyunca Beyrut limanının 12 No.lu deposunda saklandı. Patlamalar kentin dört bir yanında ve hatta Kıbrıs'a kadar, Akdeniz'in yaklaşık 150 mil uzağında hissedildi.

Mevcut raporlar, patlamalarda en az 154 kiÅŸinin öldüÄŸünü ve 5 binden fazla kiÅŸinin yaralandığını gösterirken, yüzlercesinin de kayıp olduÄŸunu bildiriyor. Beyrut'un dört bir yanındaki binalar hasar gördü; banliyölerdeki balkonlar ve pencereler duvarlar paramparça oldu.

Dün öÄŸleden sonra meydana gelen patlamaların ardından, Lübnan'ın Temsilciler Meclisi BaÅŸkanı ve Amal hareketinin lideri Nabih Berri, ÅŸehirden bahsederken Beyrut’u, ‘’küllerinin içinde çırpınan Anka kuÅŸuna’’ benzeterek, patlamaları Lübnan için ‘’tam bir felaket'' olarak tanımladı.

Pandemi baÅŸlamadan önce, Dünya Bankası 2020'de ülke nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasının yoksulluk sınırının altına itileceÄŸini tahmin etti. Bu yıkıcı patlamalar Lübnan'ın yoksulluÄŸa ve çöküÅŸe doÄŸru iniÅŸini hızlandıracak.

Binlerce baÅŸkent sakini geçim kaynaklarını kaybetti, dükkânlar, ofisler ve araçlar onarılamaz bir ÅŸekilde hasar gördü. 150 bin ila 300 bin kiÅŸi, evleri patlamalarla tahrip edildikten sonra evsiz kaldı. Beyrut valisinin tahminlerine göre, sadece ÅŸehrin fiziki onarımı için 3 ila 5 milyar dolar (2.2 ila 3.8 milyar sterlin) arasında kaynaÄŸa ihtiyaç duyulmakta.

Patlamadan önce dahi devlet, mali olarak topallıyordu ve kaçınılmaz görülen ekonomik çöküÅŸü durdurmak için uluslararası yardıma umutsuzca ihtiyaç duyuyordu.

Ancak uluslararası camiadan beklenen mali yardım gerçekleÅŸemedi. Bunun nedeni, uluslararası yardımın, özellikle de Paris'teki reformlar ve iÅŸ yoluyla kalkınma için Nisan 2018 ekonomik Konferansı'nda (CEDRE) vaat edilen 11 milyar dolarlık (8.3 milyar sterlin) bağışın Lübnan'daki sistem reformuna baÄŸlı olmasıdır.  Sistem reformu gerçekleÅŸmeyince, Fransa’nın ÅŸarta baÄŸladığı bağışta gerçekleÅŸmedi.

Aslında Suudi Arabistan olsun Fransa, hatta Ä°srail dahi çeÅŸitli vesilelerle Lübnan’a mali yardım teklif etmiÅŸlerdi. Muhtemeldir ki, yaÅŸanan bu elim patlama sonrası dış dünyadan tekrar destek gelecektir; fakat bu destek fonlarının sorumlu, ÅŸeffaf ve etkili kullanılacağı konusunda ÅŸüpheler mevcut.

Patlamada, suçu hemen saptırmaya çalışan üst düzey siyasilerin idari kötü yönetiminin de sorumluluÄŸu çok büyük. Geçen yıl ülke çapında 17 Ekim'de devlet destekli yolsuzluÄŸu kınayan protestoların patlak verdiÄŸi ve mali verimliliÄŸin daha da düÅŸük bir olasılık haline geldiÄŸini bu ortamda, patlama sonucu da mali kaynakların efektif kullanılacağını kim garanti edebilir?

YaÅŸananlar, Merkez Bankası'nın kayıpları konusunda yaÅŸanan çıkmaza raÄŸmen, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile kurtarma müzakerelerinin ilerletilmesi yönündeki çaÄŸrıları cesaretlendirecek gibi görünüyor. Ancak IMF müzakerecileri, siyasiler çıkmazı çözemedikçe, çıkmazı uzatarak anlaÅŸma yapmadan önce ekonomik sorunun reformlarla çözülmesi konusunda ısrarcı olmaya devam edebilirler.

Ancak IMF, patlamalar nedeniyle banka kayıplarını göz ardı etmeye ve ne olursa olsun bir kurtarma anlaÅŸması üzerinde anlaÅŸmaya varmak için baskı hissedebilir. O durumda bile, paranın etkili bir ÅŸekilde kullanılacağına dair çok az beklenti veya güven var. Bu arada Lübnan ekonomisi de son dönemde olduÄŸu gibi çökmeye devam edecek.

Patlamalar sadece Beyrut'un dükkânlarını, ofislerini, evlerini ve arabalarını paramparça etmekle kalmadı, aynı zamanda Lübnan'ın en büyük limanını da yok etti. Bu, gıda ihtiyacının yüzde 80’ini ithalatla karşılayan bir ülke için tedarik zincirinin parçalanması anlamına geliyor. Resmi raporlar patlama esnasında limanda çok az tahıl olduÄŸunu iddia etse de, patlamalar limandaki ulusal buÄŸday silosuna da muazzam zarar verdi. Bununla birlikte, deniz yoluyla ithalat ağına haiz bir liman ülkesi için, depolama veya daimi iÅŸleyen bir liman olmadan, gıda güvenliÄŸini nasıl sürdürebileceÄŸi konusunda ciddi endiÅŸeler var.

Güncel durumda gıda tedariki Lübnan'da zaten bir sorundu çünkü ekonomik kriz ithal gıda ve mallar için önemli fiyat artışlarına neden olmuÅŸ ve bu da temel ürünleri bile binlerce sakin için çok pahalı hale getirmiÅŸti. Elbette ki, bundan sonra sorun çok daha kötü bir hal alacak.

BaÅŸka bir sektörü göz önüne aldığımızda, örneÄŸin Lübnan saÄŸlık sektörü çöküÅŸün eÅŸiÄŸinde. Son dönemde giderek artan koronavirüs vakasıyla baÅŸa çıkmakta zorluk yaÅŸayan hastane sistemi, patlamadan sonra meydana gelen ağır yaralanmalarla binlerce insanı tedavi etmek zorunda. Hastaneler, büyük ölçüde tek kullanımlık malzeme ve ekipman ithalatına bağımlı ve ekonomik krizin bir sonucu olarak hizmetlerini aÅŸamalı olarak azaltmak zorunda kalmıştı.

Dün geceki patlama sonrası, ağır hasar görmüÅŸ hastanelerin otoparklarında yaralılara müdahale etmeye çabalayan doktorlar, harabeye dönmüÅŸ hastane binaları önünde bekleÅŸen ağır yaralılar ve ÅŸehrin Acil Servislerinin yetmemesi sonucu 150 mil kuzeydeki Trablus ÅŸehrine yetiÅŸtirilmeye çalışılan kazazede manzaralarıyla dolu trajik bir zaman yaÅŸandı.

Beyrut sakinleri, kayıp sevdiklerini bulmaya yardımcı olmak için online kampanyalar baÅŸlattı ve evlerinin kapılarını, patlama nedeniyle konutları yıkılan insanlara açtı. Toplumsal huzursuzluk, on beÅŸ yıllık bir iç savaÅŸ, Suriye'nin egemenliÄŸi ve ardından Ä°srail'in iÅŸgali ve Lübnan’ın hazin hikâyesi, adeta kronikleÅŸen bir kriz hikâyesine dönüÅŸtü.

Siyasetçilerinin artık yakıcı sorunlarla gerçek anlamda yüzleÅŸmek ve sadece gerekli olan deÄŸil, aynı zamanda uzun süredir acı çeken Lübnan halkının hak ettiÄŸi deÄŸiÅŸiklikleri yapma sorumluluÄŸu var. Gerçekten artık gereÄŸini yapmak yerine kör döÄŸüÅŸüne devam etmeyi göze alamazlar.

*Lauren Lewis tarafından kaleme alınıp, The Middle East Monitor Ajansında yayımlanan bu makale, Hasan Nurhan Çelik tarafından DüÅŸünce Mekttebi için tercüme edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.