Sosyal Medya

Hint Müslümanlarının Babri Mescid feryadı

Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir kararla, asırlardır Hint Müslümanlarının kullandığı ve 1990’larda yıktırılan Babri Camii’nin kalıntıları üzerine Hindu Mabedi inşasına karar verildi ve uygulanmaya konuldu.



Kemal PaÅŸa ile yıllarca önce bir kongrede tanışmıştım. Ä°lk defa yan yana gelmiÅŸ olmamıza ve üçüncü bir dil ile anlaÅŸmamıza raÄŸmen hemen kaynaÅŸtık. Kongrenin ana konusu doÄŸrudan Türkiye deÄŸildi ama aramızda oluÅŸan tabii iÅŸbirliÄŸiyle her oturumda Türkiye’yi konuÅŸtuk.

Yeni arkadaşımın kimliÄŸinden çok, ismi bende merak konusu olmuÅŸtu. Oradan baÅŸladık. Hikâyesine göre, doktor olan büyük babası Balkan SavaÅŸları sırasında gönüllü olarak Osmanlı hizmetine girmiÅŸ; ardından I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunda hizmet etmiÅŸ bir Hintli idi. Ailenin ‘PaÅŸa’ ismi buradan geliyordu. Belki o meçhul PaÅŸa, ülkesine mahzun dönmüÅŸtü. Ama kalbi Türkiye’de ve Türkiye’nin emperyalizme karşı verdiÄŸi mücadelesindeydi. Yani yeni Türkiye de PaÅŸa’nın ve Hint Müslümanlarının gönlündeydi. Nitekim torunun ismi verilirken Kemal adının seçilmesi de bundandı.

Benim bu kiÅŸisel tanıklığım tek deÄŸildir. Hint Müslümanlarının Osmanlı döneminde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluÅŸ aÅŸamasında gösterdikleri fedakârlıklar ve yaptıkları hizmetler pek çok akademik çalışmaya konu olmuÅŸtur.

Bunların öncülerinden biri Azmi Özcan’ın Osmanlı Devleti, Hindistan Müslümanları ve Ä°ngiltere kitabı ise; sonuncusu da Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde Mustafa Göleç nezaretinde, Semanur Ercan’ın, Abdurrahman PeÅŸâveri hakkında tamamladığı tezidir. Bu son çalışma, Kemal PaÅŸa’nın hikâyesinin de en mücessem ÅŸeklidir. EÄŸer Sivas Kongresi’ndeki millî kahramanlarımızın toplu fotoÄŸraflarına bakarsanız, Abdurrahman PeÅŸaverî’yi Mustafa Kemal’in hemen arkasında görürsünüz.

Şimdi bu konuyu niye mi ele aldım?

Uzun zamandır Hint Müslümanlarının sürdürdüÄŸü mücadelelerin geçen hafta aleyhlerinde sonuçlanmasından. Maalesef ne Ä°slâm dünyası ve ne de bunu dillendirmesi gereken Ä°slâm Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı bu konuya ilgi gösterdi. Üstelik Hint Müslümanlarının umut besledikleri bazı kimseler de yanlış beyanlarıyla Hindistan’daki Müslüman karşıtı hareketlere bilmeden prim verdi.

Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir kararla, asırlardır Hint Müslümanlarının kullandığı ve 1990’larda yıktırılan Babri Camii’nin kalıntıları üzerine Hindu Mabedi inÅŸasına karar verildi ve uygulanmaya konuldu.

Hindistan’da her gün 200 milyon Müslümana karşı takınılan tavırlardan ve seküler Hindistan iddiasıyla azınlıkların dini haklarına karşı sürdürülen ayırımcı hareketlerden bağımsız olarak, Babri Camii’nin hikâyesini özetleyeyim:

Caminin inÅŸasına bir Türk hükümdarı olan Babür Åžah zamanında 1529 yılında, Hindistan’ın Ayodhya bölgesinde baÅŸlanmıştır. Cami, Müslümanların satın alıp vakfettiÄŸi bir arazi üzerinde inÅŸa edilip Babür Åžah’ın oÄŸlu Hümayun zamanında ibadete açılmıştır. Yani cami, Hinduların iddia ettiÄŸi gibi Hindu azizlerinden Rama’nın doÄŸduÄŸu yer deÄŸildir. Böyle bir rivayet olsa bile, mekân Müslüman vakfı olarak tüzel kiÅŸilik kazanmıştır. Nitekim Yüksek Mahkeme de bu mekânın Müslümanlara ait olduÄŸunu kabul etmiÅŸ ve bedel olarak baÅŸka bir arazinin tahsisini önermiÅŸtir.

Ä°ngiliz iÅŸgali yıllarında, Müslümanlara karşı uygulanan ayrımcılık yüzünden bu cami hedef haline getirilmiÅŸ ve ana kapısı kırılarak Hinduların içeri girmesine göz yumulmuÅŸtur. Hindistan’ın bağımsızlığından sonra burası da pek çok mescit ve caminin uÄŸradığı hücumlara maruz kalmıştır. Mahkemenin Müslümanların lehinde verdiÄŸi yürütmeyi durdurma kararının aksine, içine Hindu tapınma araçları konulmuÅŸtur. Nitekim Müslüman karşıtlığından beslenen seküler Hint milliyetçiliÄŸi de bu duruma sessiz kalmıştır. Kendisi de radikalizmin kurbanı olan BaÅŸbakan Rajiv Gandi zamanında, Müslümanlara raÄŸmen burada Puja ayini baÅŸlatılmıştır.

Babri Camii, Hinduizmin radikal anti-Ä°slâm lideri LK Advani BJP önderliÄŸinde ve polis nezaretinde 6 Aralık 1992’de tamamen yıkılıp yerle bir edilmiÅŸtir. Bundan sonra baÅŸlayan hukuk mücadelesi uzun sürmüÅŸ, ülke çapında yapılan gösteriler ve hak talepleri sırasında 5000’den fazla masum Müslüman ölmüÅŸtür. Buna raÄŸmen, Hindulara müktesep bir hak doÄŸurmak için mahkeme, yıkıntıların üzerinde yapılan geçici tapınaklarda Puja ayinlerinin devamına izin vermiÅŸtir.

2010’da Allahabad Yüksek Mahkemesi çeliÅŸkili bir karar vererek bugünkü süreci hazırlamıştır. Buna göre mahkeme, Babri Camii’nin mülkiyetinin Müslümanlara ait olduÄŸunu kabul ederken; Ram tapınağının konumunu da benimsemiÅŸtir.

Bu karardan sonra mesele Anayasa Mahkemesi’ne intikal etmiÅŸ ve burada da dokuz yıl bekletilmiÅŸtir. Bu süreçte, Müslümanlara karşı önyargılı ve Hindistan’ı bir Hindu devleti olarak gören BJP’nin, Babri Camii alanında, Ram tapınağı inÅŸa edilmesini sürekli gündemde tutması, davayı yanlış yöne sürüklemiÅŸtir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, çoÄŸunluÄŸun menfaati gerekçesiyle adil olmayan bir karar verip yaklaşık beÅŸ yüz yıldır mülkiyeti Müslümanlarda ve son altmış yıldır iÅŸgal altında olan caminin yerine Ram tapınağı yapılmasına karar vermiÅŸtir.

Bu konuda Hindistan Müslümanları BirliÄŸi camiyi geri alabilmek için çok yönlü bir mücadele baÅŸlatmıştır. Ancak Babri Camii’nin, gerek Hindistan’da sürekli teÅŸvik edilen Müslüman karşıtlığı ve gerekse Cammu ve KeÅŸmir’de yaÅŸanan sorunların gölgesinde kalması; Hint Müslümanlarını tarihî mirasından da yoksun bırakmıştır. Hindistan BaÅŸbakanı Narendra Mondi’nin 5 AÄŸustos’ta Babri Camii kalıntıları üzerine Hindu mabedi için temel atma töreni yapması, Hindistan barışına dökülen benzin olmuÅŸtur. Bu durum, 200 milyon Müslümanı yaralarken karşıtlarını da cesaretlendirmiÅŸtir. Nitekim bir kısım radikal Hindu lideri, Müslümanların diÄŸer mabetlerini de hedef gösteren açıklamalar yapmışlardır.

Son yıllarda dünya yönetiÅŸimine aday olması beklenen Hindistan’daki bu geliÅŸmelerin toplumsal ve dini barışa zarar verdiÄŸi apaçıktır. Bu durum, Hindistan’ı sonu gelmeyen çatışmalara sürükleyeceÄŸi gibi dünyadan kopmasına da neden olacaktır. Temennimiz Hint hükümetinin bir an önce bu tasarruflarından vazgeçip toplumsal barışı öncelemesidir.

Ä°slâm dünyası ve onu temsil eden Ä°slâm Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı bu feryadı duymamış olsa da Hint Müslümanlarının umutları hâlâ diridir.

 

Zekeriya KurÅŸun / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.