Sosyal Medya

Turan Kışlakçı'nın kaleminden: Beyrut'a kıydılar

Ey Beyrut! Adım adım çökerttiler seni. Önce siyasetini vurdular. Siyasi hesaplar uğruna yok ettiler seni. İhmaller, yolsuzluklar ve başarısız hükümetler yok etti ruhunu. Sonra toplumsal düzenini bozdular. Müslümanları, Dürzileri ve Hristiyanları yeni iç savaş ortamına çekmek için kaosa sürüklediler.



Ey Beyrut! Sen nasıl bir ÅŸehirsin ki herkesin gönlüne taht kurmuÅŸ, kalblerini çalmış, sevgilerini cezbetmiÅŸsin. Herkes seni soruyor, seni merak ediyor. Dünyanın her yerinden insanlar arayıp hüzünlerini belirtiyor. Türkiye’nin bütün ÅŸehirlerinden insanlar acısını dile getiriyor. Dünya gibi bütün Türkiye’yi de hüzün kapladı. BaÅŸsaÄŸlığı mesajları yağıyor dört bir yandan. Onları sana iletiyorum ey Beyrut!

Ey Beyrut! Neden insanların kalplerini ve gönüllerini hüzne ve kedere gark ediyorsun. Sen neÅŸenin, tebessümün, barışın ve huzurun diyarı deÄŸil miydin? Herkes seni bunun için sevmiyor muydu? Sendeki canlılık bütün Arap alemine huzur ve barış olarak dönüyordu. Ne oldu sana da felaketlerin ve hüznün ÅŸehrine dönüÅŸtün Ey Beyrut! Nizar Kabbani “Beyrut Sevgilim” adlı ÅŸiirinde de bunu görmüÅŸ ve sana bundan dolayı seslenmiÅŸti:

“Nerden geldi Beyrut

Kasvet sana?

İnceydin, alımlıydın

Nasıl dönüÅŸtü cıvıl cıvıl serçeler

Yarasalar, gece kedilerine.”

Öyle bir patlama yaÅŸadın ki, HiroÅŸima’ya ve 11 Eylül’e benzetildi yaÅŸadıkların. Onlarca kaybın var, binlerce yaralın var Ey yaralı ÅŸehir! Yaralısın, yüreÄŸin paramparça. Neler oldu sana ey Beyrut! Üzerindeki bu kara bulutlar neden bitmez. Tanrı’nın gazabına mı uÄŸradın? Ä°stilacıların hışmına mı uÄŸradın? Yoksa sana nazar mı deÄŸdi, ey Beyrut! Sen bunu hak etmiyorsun. Hak etmiyorsun, ey Beyrut!

Ahh Beyrut! Türkiye’de ve dünyanın her yerinden insanlar üzerine söylenmiÅŸ ÅŸarkıları dinliyor. Feyruz’dan, Marcel Khalife’den, Macide er-Rumi’den dinliyorlar hüzünlü sesini. Nizar Kabbani, Emin Reyhani ve Cibran Halil Cibran’dan Beyrut’u okuyor insanlar… Acıya kalplerini üzerine yazılmış ÅŸiirler ile teskin etmeye çalışıyorlar.

Kadim yüzyıllardan bugüne ticaretin merkeziydin, ey Beyrut! Limanların can damarlarındı senin. Fenikelilerden beri limanların hayat veriyordu bütün Arap alemine. Åžimdi zaten birkaç yıldır çökmüÅŸ ve batmış ekonominin son can damarını da kestiler. Limanların ticaretinin ÅŸah damarıydı. Fenikeliler buradan dünyanın her yerine açılırdı. Arap tacirler, gemilerle buradan ticaret için dünyanın dört yanına dağılıyorlardı. O tacirlerin sana Akdeniz üzerinden döndüklerinde kışın daÄŸlarındaki sedir aÄŸaçları üzerine yaÄŸan beyaz karlardan dolayı “Lebanon... Lebanon” diye ad vermiÅŸlerdi.

Ey Beyrut! Adım adım çökerttiler seni. Önce siyasetini vurdular. Siyasi hesaplar uÄŸruna yok ettiler seni. Ä°hmaller, yolsuzluklar ve baÅŸarısız hükümetler yok etti ruhunu. Sonra toplumsal düzenini bozdular. Müslümanları, Dürzileri ve Hristiyanları yeni iç savaÅŸ ortamına çekmek için kaosa sürüklediler. Aylardır ekonominin üzerine oynadılar ve son liman patlaması ile ekonominin ÅŸah damarını kestiler. 

Ey Beyrut! Artık uyanmalısın. Batılı devletler yıllarca çıkarları için seni budadı. KomÅŸuların seni hep kaosa soktu. Beyaz güvercinlerini vurdular, zeytinlerini elinden aldılar. Seni enkaza çevirmek istiyorlar. Hani nerede senin o büyük entelektüellerin? Hani nerede senin o büyük siyasilerin? Hani nerede senin barış için çalışan büyük tacirlerin? Yoksa seni terk mi ettiler…

Ey Beyrut! Haydin kalk ayaÄŸa! Sen bunu hak etmiyorsun. Çünkü senin saÄŸlığın bütün Arap aleminin saÄŸlığıdır. Senin hastalığın bütün Arap aleminin hastalığıdır. Sykes-Picot ile baÄŸlarını kesmiÅŸlerdi ÅŸimdi de çıkarları için seni kaosun ortasına atıyorlar. Fakat artık uyanma vaktin geldi, ey Beyrut!

 

Ä°stiklal Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.