Sosyal Medya

''Bizim zamanımızda'' diye başlayan kuşak çatışması

Her toplumda ve toplulukta kuşak çatışması yaşanması kaçınılmazdır. Gençler, yaşlıları geri kafalı olmakla; yaşlılarda gençleri dejenere olmakla, gelenek göreneklerden kopmakla suçlarlar. Bu tatlı kapışma böylece sürüp gider.



Her toplumda ve toplulukta kuÅŸak çatışması yaÅŸanması kaçınılmazdır. YaÅŸlılarla gençler arasında deÄŸiÅŸen hayat ÅŸartları ve anlayışları yüzünden çatışmalar, ihtilaflar meydana gelir.

Bunu, aslında ÅŸimdinin yaÅŸlıları kendi zamanlarının yaÅŸlılarıyla da yaÅŸamışlardır, fakat bir zaman çocuk, bir zaman genç olduklarını nedense unuturlar.

Gençler, yaÅŸlıları geri kafalı olmakla; yaÅŸlılarda gençleri dejenere olmakla, gelenek göreneklerden kopmakla suçlarlar. Bu tatlı kapışma böylece sürüp gider.

Bir Arap ÅŸairi ÅŸöyle demiÅŸ: 

KeÅŸke gençliÄŸimle bir gün karşılaÅŸsam da yaÅŸlılığın bana neler ettiÄŸini ona ÅŸikayet etsem.
 

Gençler hayalleriyle; ihtiyarlar hatıralarıyla yaÅŸar. Ä°htiyarlar, hatıralarının verdiÄŸi haz ve nostaljinin etkisiyle gençlerin; tıpkı kendi hatıralarındaki zamanı yaÅŸamaları gerektiÄŸi gibi bir zanna kapılırlar.

Oysa ne güzel söylemiÅŸ Heraklit; “Bir nehirde iki kere yıkanılmaz” diye... Çünkü dün yıkandığın nehir geçti, sende dünkü sen deÄŸilsin...

Nehir yeni yüzüyle bugün senin karşında; sen, dünkü sen deÄŸilsin... Dün bugününü oluÅŸturup yok oldu... Bugün de yarın yok olacak sen üçünün toplamından oluÅŸuyorsun...

O halde, dünü hatırla; bugünü yaÅŸa yarını hayal et. Böylece her gün genç kalırsın...

Kendinden büyükleri anlar; kendinden küçüklere anlayış gösterir, daha doÄŸmamış olanların da dünyasına girmiÅŸ olursun.

Buna her gün yeniden doÄŸmak derler Yunus’un dediÄŸi gibi:

Her gün yeniden doÄŸarız bizden kim usanası.

Tersi bir durumda ne olur bilir misiniz? Hayatına eklemekle mutlu olacağın üç zamanın insanlarından da koparsın.

Evin birlikte yaÅŸadığın; fakat beraber yaÅŸamadığın; yaÅŸayamadığın insanların sorunlu topluluÄŸuna mekân olmaktan öte anlamını yitirir.

Gençler ihtiyarların “bizim zamanımızda” diye baÅŸlayan cümlelerine genellikle, gençlerin deÄŸiÅŸiyle “kıl olurlar”.

Oysa Hz. Ali ne güzel demiÅŸ:

Çocuklarınızı sakın kendiniz gibi yetiÅŸtirmeye kalkışmayın. Çünkü, onlar kendi zamanlarının çocuklarıdır.

Özellikle bizim gibi ülkelerde, savaşın ve kıtlığın içerisinden gelen ya da fakiriÄŸin ezici zahmetinden süzülüp bu güne ulaÅŸan anne ve babalar, çocuklarının yaÅŸama ve tüketme alışkanlıkları karşısında hayrete bazen; bazen de dehÅŸete kapılırlar.

Oysa ÅŸunu çok iyi bilmeliyiz ki her insanın mutlu olma biçimi farklıdır. Bütün insanlara uygulana bilecek bir mutluluk formülü henüz bulunamamıştır.

Hiç unutmam ilk çocuÄŸum, yani kızım altı yaşındayken bir gün arabayla dolaşıyorduk.      

Kızım dedi ki: Baba bana paten alır mısın?

'Hayır', dedim.

'Neden ki?' dedi.

'Çünkü ben senin yaşındayken ayakkabım bile yoktu', dedim

'DoÄŸru', dedi;

'Ama babanın da arabası yoktu.'

DoÄŸru söylemiÅŸti. Gerçekten eÄŸer benim çocukluÄŸumda babamın arabası olsaydı; benim de ayakkabım olacaktı.

Kızımın babasının arabası olması ona bu hakkı veriyordu. Sizi temin ederim ki o günden sonra bir daha çocuklarımla konuÅŸurken “bizim zamanımızda” diye baÅŸlayan bir cümle kurmadım.

Mevlana ne güzel demiÅŸ:
    Her gün yeni bir yerden göçmek ne güzel
    Her gün yeni bir yere konmak ne iyi
    SöylediÄŸimiz her ÅŸey dünde kaldı cancağızım
    Artık yeni yeni ÅŸeyler söylemek lazım.

Çünkü bir bilgenin dediÄŸi gibi “En muhafazakâr kiÅŸi bile elindekini korumak adına  da olsa deÄŸiÅŸmek zorundadır.”

DeÄŸiÅŸerek geliÅŸmek; geliÅŸerek deÄŸiÅŸmek medeniyetleri ileri götürmüÅŸtür.

Nazım’ı dinleyelim:

Ben sadece ölmüÅŸ babamdan ileri doÄŸacak çocuÄŸumdan geriyim ve bu kavganın isimsiz bir neferiyim.

O zaman gelin, hayallerimizi hatıralarımızın önüne koyalım. Göreceksiniz ki yaÅŸlanan sadece yıllardır, insan deÄŸil.

Prof. Dr. Mehmet Çelik / The Independent Türkçe

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.