Sosyal Medya

Tercüme Haber

Tercüme Haber: ABD ve İsrail güdümlü bir rejim: BAE

BAE yöneticilerinin aslında kendi kendilerini kontrol etmediğini, başkaları tarafından kullanıldığını anlamak çok da zor değil. BAE, kaynaklarını yabancı gündemlere hizmet etmeye adamış bir devlettir.



BirleÅŸik Arap Emirlikleri hem alan hem de siyasi nüfuz bakımından küçük olan, nispeten genç bir ülkedir. Bununla birlikte sadece Arap dünyasında deÄŸil, Mali’den Türkiye’ye, Müslüman karşıtı Sırplarla müttefik olduÄŸu Balkanlardan, Hindistan ve Çin’e kadar dünyanın her yerinde Müslümanlara karşı komplo kurabilme yeteneÄŸinde sahiptir.

Peki henüz ellinci yılını bile doldurmayan, birkaç küçük emirlikten oluÅŸan BAE, nasıl bir ülkedir? Hırs ve yayılmacılık politikasıyla mı yönetiliyor? Yoksa BAE, baÅŸkalarının çıkarlarına hizmet etmesi için manipüle mi ediliyor? Kuzey, güney, doÄŸu ve batıya doÄŸru hareket etmesini saÄŸlayan güç ve etkisi nereden geliyor?

BAE yöneticilerinin aslında kendi kendilerini kontrol etmediÄŸini, baÅŸkaları tarafından kullanıldığını anlamak çok da zor deÄŸildir. BAE, aslında kaynaklarını yabancı gündemlere hizmet etmeye adamış bir devlettir. Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın son zamanlarda söylediÄŸi gibi, yalnızca siyasi ve askeri çıkarlarına hizmet etmesi için birkaç ülke tarafından kullanılan bir piyondur. Ve Akar retorik olarak soruyor, bu gruplar kimler; BAE kimler adına hareket ediyor?
Akar, elbette, BAE’nin Siyonistlerin elinde istedikleri zaman ve yerde hareket ettirebilecekleri bir araç olduÄŸunun farkında. Dolayısıyla BAE, Siyonist sömürge varlığı olan Ä°srail’in bir koludur. Bu anlamda bu küçük Körfez Devleti’nin kendisini ayrıştırdığı Arap Dünyasının pahasına da olsa ABD ve onun bölgedeki sömürge projeleri için çalıştığı sonucuna varabiliriz.

ABD DışiÅŸleri Bakanı Mike Pompeo (saÄŸdaki), yeni tip koronavirüs salgını sırasındaki ilk yurtdışı seyahatinin ardından 13 Mayıs 2020’de Batı Kudüs’te Ä°srail BaÅŸbakanı Benjamin Netanyahu (soldaki) ile bir araya geldi.

BAE’nin Arap Baharı devrimlerinin patlak vermesinden sonra böyle bir rol oynadığını fark etmemiz mümkündür. ÇoÄŸumuz onun çorak bir çölden yeÅŸil bir cennete dönüÅŸmesinden etkilendik. Hükümet, geliÅŸmiÅŸ bir altyapı, lüks oteller, üst düzey maÄŸazalar ve insanların hem gözlerini hem de kalplerini büyüleyen etkileyici manzaralarla vadiler ve yapay göller inÅŸa etti. Bunun, bu kadar büyük bir deÄŸiÅŸiklik yapabilen genç bir ülkenin tutkusu olduÄŸunu düÅŸünüp bu tutkuyu takdir ve teÅŸvik ettik. Aynı zamanda tüm Arap ülkelerinde de benzer bir dönüÅŸümün gerçekleÅŸmesini diledik.
Birçok genç maskesi düÅŸene kadar Emirlik’te iÅŸ bulmayı umuyordu. Fakat Arap Baharı’ndan sonra devrimlerini durdurmak için bölgedeki halka karşı BAE tarafından oynanan oyunları, Siyonistlerle iÅŸ birliÄŸi yaparak insanları sırtından bıçakladıklarını, bizi nasıl böldüklerini ve bölgemizi Suriye, Libya ve Yemen’deki kan havuzlarıyla doldurduklarını gördük.

Bu küçük ülke, Arap devrimi rüzgarlarının hızla yayılacağından ve kendi halkına özgürlük, adalet ve doÄŸal zenginliklerin dağılımında eÅŸitliÄŸi deneyimleme fırsatını vereceÄŸinden korkuyordu. Bu, elbette, demokrasinin kendi tahtlarını devirmesi durumunda halkın siyasi hayata katılımına izin vermeyi reddeden iktidardaki aile tarafından gasp edilmektedir.

BAE, Ä°srail’in Mossad’ı ve Amerika’nın CIA’i yardımıyla Arap devrimlerine karşı bir operasyon merkezi kurdu. Washington, 2006 yılında eski DışiÅŸleri Bakanı Condoleezza Rice'ın açıkladığı gibi, halk ayaklanmaları ile ABD'nin yaratıcı kaos planı arasında bir baÄŸlantı kurmaya çalışanların söylediklerinin aksine devrimleri desteklemedi. EÄŸer ABD yönetimi devrimlerden memnun olsaydı, hepsi baÅŸarılı olurdu.

ABD için her ÅŸeyin üstünde olan Siyonist varlıktır. Ä°srail’in Orta DoÄŸu’daki siyasi özgürlük tarafından tehdit edildiÄŸinin gayet farkında. Bu nedenle, özellikle Ä°slami yönelimlere sahip Arap ülkelerinde, demokratik yolları engellemek için derhal uygulanacak planlar mevcuttur. Bu noktada BAE, Arap Baharı devrimlerinin hiçbir ÅŸey baÅŸaramadığından emin olmak için ABD ve Ä°srail ile ortak bir zemin bulmuÅŸtur.

BAE, Suudi Arabistan ile birlikte milyarlarca dolar harcadı. Çünkü ikisi de Arap Baharı ülkelerindeki Ä°slami yönelimlerin yükseliÅŸinden korkuyordu. Bunlardan en önemlisi ise Müslüman KardeÅŸler’di. Abu Dabi ve Riyad, bu hareketi yalnızca kendi emirliklerinde yasaklamakla kalmayı aynı zamanda diktatörleri desteklemek ve uluslararası toplumu Müslüman KardeÅŸler’i terörist olarak sınıflandırmaya ikna etmek için ellerindeki her türlü aracı – silah, para ve medya – kullandılar. Fakat ikincisinde baÅŸarısız oldular, en azından ÅŸimdilik.

Demokrasiye karşı yürütülen bu savaşın son aÅŸaması BAE’nin Tunus’a karşı komplosunda görülüyor. Kuzey Afrika ülkesini istikrarsızlaÅŸtırma giriÅŸimleri, milletvekili Abir Musi ve devrik BaÅŸkan Zeynel Abidin Bin Ali’nin eski rejimine sadık olan bazı partilerin, KardeÅŸlik ile baÄŸlantılı olan Ennahda'nın lideri olan Meclis BaÅŸkanı RaÅŸid GannuÅŸi’yi devirmek için bir kampanya finanse etmesini de içeriyor. Ennahda'nın Tunus'taki en popüler parti olması, BAE gibi antidemokratik güçler için hiçbir ÅŸey ifade etmiyor.

BAE Emiri Muhammed bin Zayid, Mısır'ın darbeci CumhurbaÅŸkanı Abdülfettah Es Sisi'ye Zayid niÅŸanı takarken...

Ancak bu çabalar baÅŸarısız oldu ve Tunus parlamentosu sadece GannuÅŸi’ye güven oyu vermekle kalmadı, aynı zamanda Arap dünyasına demokraside bir ders daha verdi. Tunus kazandı ve komplocular paralarını kaybetti, ancak ülkeyi sabote etmeye çalışmaktan vazgeçmeyecekler; BAE ve müttefikleri Tunus'un Arap dünyası için demokratik bir model olmasını istemiyor.

BAE'nin ilk karşı devrimi, Dr. Muhammed Mursi'nin özgür ve adil seçimleri kazanmasına raÄŸmen, 2013’te ülkenin demokratik olarak seçilen ilk cumhurbaÅŸkanını deviren darbeyi finanse ettiÄŸi Mısır'daydı. BAE, BeÅŸar Esad'ı desteklemek ve asil devrimi ÅŸiddetli bir iç savaÅŸa dönüÅŸtürmek için paralı asker tutmadan önce Mısır'ın yeni demokrasisini gömdü. BAE, Esad’ın ülkeyi ve insanları yok etmesine yardım etti ve büyüleyici bir manzara ve muhteÅŸem mimariyle kutsanmış güzel bir ülkeyi, kan denizlerinde yüzen moloz daÄŸlarına dönüÅŸtürdü.

Bu vahÅŸetler, BAE’nin Suudi liderliÄŸindeki koalisyonun bir parçası olarak 2015 yılında iÅŸgal ettiÄŸi Yemen’e de yayıldı. On binlerce insan öldürüldü ve tüm Yemen toplumu tahrip edildi. Savaşın parçaladığı ülkenin arazisi, güneyi iÅŸgal eden ve yerel yetkililer tarafından kovulmadan önce Somali ve Cibuti'de olduÄŸu gibi limanlarını sahte bahanelerle gasp eden BAE tarafından bölünmüÅŸtü. BAE’nin suça eÄŸilimli hırsı, ABD tarafından iÅŸgal edilen bir limanı ele geçirmeye çalışırken yalnızca “sınırlarınızı bilin” denildiÄŸinde ortaya çıkmıştı.

Hain Halife Hafter’i, Trablus'taki Türkiye destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (GNA) karşısındaki yenilgilerine raÄŸmen, para ve silahlarla destekleyerek Libya'da da aynı ÅŸeyi yapmaya çalıştı. Bu mesele baÅŸlı başına bir makale olmaya layıktır.

Mütercim: Dürdane Tekin
Kaynak: The Middle East Monitor

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.