Sosyal Medya

Taha Kılınç: Siyonizm ve İsrail arasındaki derin çatlak

Sıklıkla vurgulamaya çalışıyorum: İsrail ve Siyonist cephe içindeki çatışma ve kavgalar, “İsrail-Filistin çatışması”ndan çok daha şiddetli ve derindir. Ve bu konu, Türkiye’de henüz yeterince çalışılmış ve tahlil edilmiş değildir.



İsrail’in müstakbel Başbakanı David Ben Gurion, İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Histadrut) 27 Aralık 1932 günü Tel Aviv’de düzenlediği toplantıda şu sözleri sarf etmişti: “İşçilerin birliğini dağıtmak, Jabotinsky’nin kendi bulduğu bir şey değil. Revizyonizm’in kurucusu, bu fikri Hitler’in liderliğindeki Alman nasyonalist hareketten almıştır. Hitler’in gazetelerinde de, tıpkı Revizyonistlerin yazdığı gibi, işçiler “Marksist” sıfatıyla karalanıyor. Burada da orada da, işçi sınıfı, ülkenin ve ekonominin düşmanı olarak kötüleniyor.” Eleştirilerini bilâhare daha da yoğunlaştıran Ben Gurion, birkaç ay sonra yaptığı bir başka konuşmada, Jabotinsky’yi “Vladimir Hitler” olarak anıyordu. Ben Gurion’un, Jabotinsky’nin İbranice yeni adı “Zeev”i kullanmak yerine Rusça eski adını telaffuz etmesi de, elbette kasıtlı bir tercihti.

İsrail’in kuruluşuna henüz 15-16 yıl varken patlak veren bu kavga, Siyonist cephe içinde, günümüze kadar devam edecek olan derin bir çatlağın ilk habercisiydi. Ben Gurion’un böyle ağır ifadelerle saldırdığı kişi, “Revizyonist Siyonizm” akımının kurucusu Zeev Jabotinsky idi. Rusya kökenli Jabotinsky, aynı zamanda, Çanakkale’de Osmanlı İmparatorluğu’na karşı İngilizlerin safında savaşa iştirak eden Siyon Katır Bölüğü’nün iki kurucusundan biriydi. (Bu bölüğün hikâyesine, 14 Eylül 2019 tarihli yazımda değinmiştim.) Ürdün Nehri’nin yalnızca batısının değil, doğusunun da Siyonizm’in hedefinde olması gerektiğini savunan Jabotinsky, dönemin önemli Siyonist liderleri Chaim Weizmann (İsrail’in ilk cumhurbaşkanı) ve David Ben Gurion’la kıyasıya bir rekabet içine girmişti.

1923’te kendi ideolojik siyasî hareketi Betar’ı, 1931’de de bizzat kontrol ettiği terör örgütü Irgun’u tesis eden Jabotinsky, Siyonist liderlerin İngiltere’yle olan ilişkilerini de eleştiriyordu. İngilizleri “güvenilmez” bulan Jabotinsky, Filistin topraklarında hiçbir sınır tanımadan ve herhangi bir dış ülkeyi hesaba katmadan, kapsamlı bir saldırı harekâtına girişilmesini istiyordu. David Ben Gurion’un liderliğindeki paramiliter güç Hagana ve ana akım Siyonist kitleyle kıyas edildiğinde mütevazı kalsalar da, Betar ve Irgun saflarına katılan Siyonistler, uzlaşmaz bir cepheye dönüşmüştü. Jabotinsky, bu yönden, Ben Gurion ve diğer Siyonist liderler tarafından “baş belası” olarak görülüyordu.

Zeev Jabotinsky, Betar’ın yaz kampına katılmak için gittiği New York’ta, 4 Ağustos 1940 günü kalp krizinden öldü. Vasiyeti, cenazesinin Kudüs’e defnedilmesi yönündeydi. Ancak David Ben Gurion, elindeki bütün imkânları kullanarak buna engel oldu. Ben Gurion, sekiz yıl sonra İsrail kurulup da yeni devletin ilk başbakanı olduğunda, bu konudaki inadını “devlet politikası” haline getirdi. “Vatanımızın canlı Yahudi’ye ihtiyacı var” diyordu, “Ölü kemiklere değil.” Kendisine yapılan sürekli teklifleri reddederken, birbirinden orijinal cümleler kuruyordu: “Külden doğan bir adamın gideceği yer yine küldür. Nerde öldüyse, orada kalsın!”, “Yurtdışında ölen herkesi İsrail’e mi taşıyacağız? Ölü Yahudi’nin nesine muhtacız?”

Ben Gurion 1963’teki istifasına kadar, Jabotinsky’nin naaşının İsrail’e nakledilmesine bütün gücüyle direndi. Kendisinden sonra başbakanlık koltuğuna oturan Levi Eşkol’ün imza attığı ilk kararnamelerden birinin Jabotinsky’yle ilgili olması, sürpriz değildi. 1964’ün nisanında Jabotinsky’nin cenazesi New York’ta gömülü olduğu mezarlıktan alınarak Kudüs’e getirildi ve devlet töreniyle defnedildi. “İsrail’in kurucu babası” Ben Gurion, ezelî rakibine yönelik bu üst düzey muamele karşısında öfke ve üzüntüden deliye dönmüştü, ama yapacak bir şeyi de yoktu. Cenaze töreni, Jabotinsky’nin varisi Menachem Begin’in göreve başlama merasimi gibiydi. Begin’in ideolojik varisi ise, yıllar sonra Benyamin Netanyahu olacaktı.

Siyonistler içinde, Jabotinsky’yi bile “ılımlı” bulan bir kanat daha vardı. Irgun’un kurulmasından sonra Hagana’dan ayrılarak Jabotinsky’ye biat eden bir grup Siyonist, sonradan onunla da sorun yaşamaya başladı. Derken, Irgun’dan kopan bu ekip, Avraham Stern liderliğinde kendi yer altı örgütlenmesine gitti. Avraham Stern, 12 Şubat 1942’de İngilizler tarafından Tel Aviv’deki hücre evinde öldürüldü. Stern grubunun liderliği, azılı bir Siyonist olan Yitzhak Şamir’in eline geçti. Şamir, 1983-84 ve 1986-1992 arasında İsrail başbakanlığı yapacaktı.

Sıklıkla vurgulamaya çalışıyorum: İsrail ve Siyonist cephe içindeki çatışma ve kavgalar, “İsrail-Filistin çatışması”ndan çok daha şiddetli ve derindir. Ve bu konu, Türkiye’de henüz yeterince çalışılmış ve tahlil edilmiş değildir. 

 

Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.