Sosyal Medya

Yanılgı Çağı'nın insanları

Başkalarının kandırmalarını bir ihtimal de olsa, geç de olsa fark edebiliyoruz ama kendi yanılgılarımız mutlak doğruların yerini alıyor.



Yanılgı çağının insanlarıyız. Akıntıya kendimizi bırakıvermekle doÄŸru yere gittiÄŸimizi zannediyoruz. Bizi kendimizden daha çok yanıltan yok. BaÅŸkalarının kandırmalarını bir ihtimal de olsa, geç de olsa fark edebiliyoruz ama kendi yanılgılarımız mutlak doÄŸruların yerini alıyor.

Gündelik yaşıyoruz. Gündemin etkisinden kurtulup kendimize ve içinde bulunduÄŸumuz topluma dışarıdan bakamıyoruz. Kabul edelim ki; gereÄŸinden fazla konuÅŸuyoruz, fazla yazıyoruz. Her ÅŸeyi bilmediÄŸimizi bildiÄŸimiz halde, her konuya bir yorumumuz var. Kendi iç dünyamıza bile etki etmeyen bir sözümüzle, bir yazımızla, bir videomuzla dünyanın deÄŸiÅŸeceÄŸini; en azından okuyanların, izleyenlerin kendilerine geleceklerini vehmediyoruz.

KifayetsizliÄŸimizi fark ettirmemek için ÅŸairlerin, ediplerin arkasına saklanıyoruz. “Ben de bir ÅŸey söylemiÅŸ olayım” duygusuyla söylenen ve yazılanların bereketi yok. Arada bir durup kendimize sormamız gerekmez mi? Ä°nsanlara duyurmak için can attığımız ÅŸeylerden geriye hangi düÅŸünce, hangi cümle kaldı? Ben sussam, yazmasam, görünmesem kim hatırlar, kim bekler beni?

Hikmeti ve muhabbeti çoÄŸaltmamız tavsiye edilmiÅŸti bize. Yanlış anladık. Hikmetsiz ve muhabbetiz sözü çoÄŸalttık. Söylediklerimiz ve yazdıklarımız akıntının arasında kaynayıp, kaybolup gidiyor ama hikmet ve edep ehli bir el atsa, bir göz atsa yazdıklarımıza, elinde ne kalır acaba?

ÇaÄŸrılırsa giden, sorulursa cevaplayan, dinlemek için kulak verilirse konuÅŸan insanları daha samimi buluyorum. Parmakla gösterilen olmaya çalışmayan, parmağını gözümüze, sesini kulağımıza sokmaya çalışmayan; cevamiu'l-kelim/az sözle çok mana ifade edeni (s.a.v) kendine örnek almış olanların sözü de sükûtu da altın deÄŸerindedir. Bunların kıymeti bulunduÄŸu yere, konuÅŸtuÄŸu yere göre deÄŸiÅŸmez, azalmaz.

Zamanı ve mekânı aÅŸan talipleri, takipçileri vardır onların. Çünkü söyledikleri de yazdıkları da sadakayı cariye niyetinedir. Sadece sözleri deÄŸil, yaptıkları da hüccet kabul edilir. Söz meclislerinde, hikmet halkalarında ikram olarak sunulur onların cümleleri. Darbı mesellerde onların adı geçer. Zamanı aÅŸan, insanların aşındıramadıkları sözleri ve düÅŸünceleri gelir bulur bizi. Çok konuÅŸup hiçbir ÅŸey söylememektense, az konuÅŸup, hatta susup çok ÅŸey ifade etmeyi tercih ederler. Yakından tanıdıkça daha çok seversiniz onları. Gözünüzde bir kat daha büyürler.

Peki ya özü zayıf, sözü çok/büyük olan meÅŸhurlar, fenomenler böyle midir? Aksine onların çoÄŸunu yakından tanıdıkça hayal kırıklığına uÄŸrarsınız. Kelimelerden ve sözlerden bir maske örmüÅŸlerdir kendilerine. Kalemin, kelamın ve kelimenin asaletinden beslenip, palazlanıp ilgi obez haline gelmiÅŸlerdir. Ä°lgi azaldığında balon söner ve ilk esintide savrulup, unutulup giderler. Çünkü içi bilgi ve hikmetle deÄŸil hava ile doludur.

Kalemi elimize aldığımızda bir daha düÅŸünmeliyiz hangi grupta yer almak isteriz. Bunu düÅŸününce yazmak zorlaşıyor ve bu yazı burada bitiyor.

Müellif: Ä°smail DemirbaÅŸ / Dünyabizim Kültür Portali

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.