Abdülaziz Kıranşal: Dava sahibi gençlere...
Abdülaziz Kıranşal / Milli Gazete
Dava adamı güne baÅŸladığı ilk andan itibaren kilitlendiÄŸi tek hedef, Allah rızasıdır. Dünyalık meÅŸgaleler, basit mazeretler, sonu gelmez günlük iÅŸler, geçici gündemler onu hedefinden saptıramaz. Dava adamının Allah yolunda gayret ve koÅŸuÅŸturmasını görenler, ‘Bu adam deli mi?’ demekten kendini alamazlar. Çünkü onun davası uÄŸrundaki gayreti, adanmışlığı, fedakârlıkları, çektiÄŸi sıkıntılar, ödediÄŸi bedeller sıradan insanlar için akıl kârı deÄŸildir.
Hasan-ı Basri anlatıyor: “Vallahi Bedir ashabından 70 kadarına yetiÅŸtim. EÄŸer siz onları görseydiniz onlara deli derdiniz Onlar da sizin hayırlılarınızı görseler, ‘bunlar, hayır hasenattan nasipleri olmayan insanlar’, ÅŸerlilerinizi görselerdi, ‘Bunlar da ahirete inanmayan insanlar’ derlerdi.” (Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ)
Onlar, Allah Rasûlüne, görenleri hayretler içerisinde bırakacak, derecede baÄŸlıydılar. Bir keresinde Hz. Peygamber (S.A.S.) Cuma günü nasihat etmek için minbere çıkmıştı. Rasûlullah minbere çıkınca oturdu ve halka, “Oturunuz” dedi. Abdullah b. Revâha da (R.A.) o sırada mescide doÄŸru geliyordu. Uzaktan Peygamberin sözünü iÅŸittiÄŸi zaman Benî Ganem semtindeydi. Sokağın ortasında olduÄŸu yere oturdu. Hz. Peygambere (S.A.S.): “Ey Allah’ın Rasûlü! ibn Revaha, senin halka “oturunuz” dediÄŸini duyduktan sonra bulunduÄŸu yerde oturdu” dediler. Hz. Peygamber bunu duyunca tebessüm ederek: “Allah onun kendisine ve Peygamberine olan itaat isteÄŸini artırsın” diye dua etti.
Onlar, davaları söz konusu olduÄŸunda, gözlerini öyle kararttılar ki kimsenin hayal dahi edemeyeceÄŸi iÅŸlere imza attılar. Yemame Savaşı’nda Müslümanlar müÅŸriklerle savaşıyordu. DüÅŸmana hücum ettiler ve onları Müseylemetü’l-Kezzab’ın bahçesine girmeye mecbur ettiler. Bahçe, kale gibi duvarlarla çevriliydi. Ä°çeri girmek mümkün görünmüyordu ve içeride Allah’ın düÅŸmanı Müseyleme de vardı. Sahabenin yiÄŸit davetçilerinden Berâ b. Malik (R.A.): “Ey Müslüman cemaati! Beni duvardan içeri atınız’ dedi. Bu teklif karşısında herkes ÅŸaÅŸkındı ama baÅŸkada bir çare görünmüyordu. Onlar Bera’yı kaldırdılar ve duvarın öbür tarafına attılar. Orada hayatta kalamayacağı tahmin ediliyordu. Bera duvardan içeri düÅŸünce MüÅŸrikler hemen Berâ’ya yetiÅŸti. Fakat Berâ onlardan on dört kiÅŸi öldürdü. Ve kapıyı açtı.”
Davanın delisi olmanın ne demek olduÄŸunu gösteren davetçilerden birisi de, Müslüman olduÄŸu gün Ä°slam’ın ilk ve tek kiÅŸilik mitingini gerçekleÅŸtiren Ebuzer Gıffaridir. (R.A.) Bu yiÄŸit sahabi daha imanın tadını alır almaz: “Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bu kâfirlerin tam ortalarında durarak Müslümanlığımı ilân edeceÄŸim’ dedi ve oradan çıkarak mescide geldi. En yüksek sesiyle; ‘Ben ÅŸehadet ederim ki Allah’tan baÅŸka ilah yok! Ve ÅŸehadet ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir’ dedikten sonra KureyÅŸliler etrafını sardılar. Bayılana kadar vurdular, yere yatırdılar. Abbas gelerek kendisini ona siper etti ve: ‘Âzab olasıcalar! Bilmiyor musunuz ki bu zat Ğıfar kabilesindendir. Åžam’a giden tüccarlarınızın yolu onların arazisinden geçiyor!’ dedi. Ve böylece Ebuzer’i onlardan kurtardı. Ertesi gün Ebuzer baygınlıktan uyanır uyanmaz müÅŸriklerin ortasında aynı sözleri bağırarak tekrar etti. Onlar da onu bir kez daha bayılana kadar dövdüler. Ebuzer üç gün üst üste yılmadan müÅŸriklerin ortasında aynı eylemini gerçekleÅŸtirdi. En sonunda Efendimiz onu kendi kabilesine davetçi olarak gönderdi.” (Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe)
Henüz yorum yapılmamış.