Sosyal Medya

Mehmet AktaÅŸ: Hele de gardaÅŸ...

Yunus’un deyişiyle insanoğlu "Bir dem gelir İsa gibi ölmüşleri diri kılar. Bir dem girer kibr evine Fir’avn ile Haman olur."



Al çantanı Ä°zzet gidiyoruz. ÖÄŸleye yetiÅŸirsek sofrada bize de yer açarlar. Ahmet Abi Urfalıdır; bunlar her ÅŸeyden geçer damak zevkinden vazgeçmezler. At sırtında sefere de çıksalar bu öncelik deÄŸiÅŸmez. Nereye gitseler çiÄŸ köfte leÄŸeni her an ellerinin altındadır. Ä°nÅŸallah trafiÄŸe takılmazsak biz de bugün aÄŸzımıza lâyık bir yemek yemiÅŸ oluruz.
 
Sabah daha dükkanlarını açarken baÅŸlar bunların muhabbetleri “Eee emmoÄŸlu anlat bakalım, akÅŸam ne yediniz?” Bizim Egeliler gibi ot yiyecek halleri yok herhalde; emmoÄŸlu çiÄŸ köfteden baÅŸlayıp tek tek sıralar yediklerini ve en sonunda iftihar ve tevazu karışımı bir tebessümle "Elinin artığı olsun, yengen bir tepsi de şıllıkî yapmıştı" der dükkanlarına geçerler.
 
KuÅŸluk vakti ÅŸöyle hafiften gerinerek kapı önünde tekrar boy gösterir bizimkiler. Bu sefer karşı komÅŸu seslenir "Hele de gardaÅŸ, öÄŸleye ne yiyek?" Ä°ÅŸyerinde yapılacak en kolay yemek çömlek kebabıdır. Kasap Celal'den alınan kuzu eti önce güzelce çömleÄŸe yerleÅŸtirilir. Biber, soÄŸan, patlıcan, sarımsak, domates etin üstüne dizilir, üzerine baharatları ve tuzu da ilave ettikten sonra gönder fırına piÅŸsin.
 
Urfalılara iki ÅŸeyi beÄŸendirmek zordur derler; bunlardan biri mûsikî diÄŸeri ise yemektir. Ahmet Abi de “Gazelhan ve kebapçıların dışında bizden kolay kolay ÅŸan ÅŸöhret sahibi adam çıkmaz” diyor. HoÅŸ, çıksa neye yarar ki; ÅŸan ÅŸöhret bu dünyalara yarasa da öbür dünyalara yaramayacağı ortada. Osmanlı zamanında sarayda divan katipliÄŸi de yapan bir tek ÅŸair Nâbî çıkmış fakat bırakırlar mı; iki hamlede itibar yerle bir.
 
Bir gün padiÅŸah Nâbî'ye “Haber sal ailene, gelsinler tanışalım” diyor. Anne baba yanlarına küçük oÄŸullarını da alıp payitahta geliyorlar. Yol yorgunluÄŸunu attıktan sonra Nâbî bunları alıp padiÅŸahın huzuruna çıkarıyor. Hasbihal esnasında padiÅŸah önünde duran meyve tabağından bir tane elma alıp utangaçlığını anasının eteÄŸiyle gizlemeye çalışan ufaklığa uzatıyor. O da elmayı alır almaz hart diye ısırıp yemeye baÅŸlıyor. Çok görmemek lazım çocuk bu, edebi adabı ne bilsin.
 
Huzurdan ayrıldıktan sonra ÅŸair Nâbî kardeÅŸini kenara çekip “He babam bak, öyle olmaz. PadiÅŸah sana bir ÅŸey verdiÄŸinde hürmetle alır öpüp başına koyarsın, sonra da usulca koynuna sokar dışarı çıkınca yersin” diyor. Çocuk belleÄŸi unutur mu hiç; aÄŸabeyin tembihi kafaya kazınıyor.
 
Bunlar sarayda birkaç gün daha geçirdikten sonra veda için padiÅŸahın huzuruna tekrar çıkıyorlar. Mutfak sorumlusu kilercibaşının az önce getirdiÄŸi yemek tepsisi de padiÅŸahın önündedir. Ürkek bakışlı çocuk padiÅŸahın hoÅŸuna gitmiÅŸ olmalı ki, tepsideki kızarmış pilicin bir budunu koparıp çocuÄŸa uzatıyor. Ufaklık artık iÅŸi öÄŸrendi ya; budu önce hürmetle öpüp başına koyuyor, sonra da gayet nazik bir hareketle koynuna sokuyor.
 
Bir ikindi sonrası ÅŸalvarlı poÅŸulu aÄŸalarla HaÅŸimiye Meydanı'nda hasır iskemleye oturup mırra içtiÄŸimiz gün anlamıştım Urfalıların muhabbet ehli insanlar olduÄŸunu. GeçmiÅŸ yıllarda karayolu ile hacca gidenlerin Urfa ve misafirperverlikle ilgili hafızalarında saklı mutlaka bir hikayeleri vardır. SaÄŸ olsunlar, var olsunlar.
 
Altında merkeple o meydandan 1938'de Hicret Tekstil olarak dedenin baÅŸlattığı yolculuk bugün torunları Ahmet Küçük aÄŸabeyimiz ve üç kardeÅŸiyle Osmanbey’de Rayatex ismiyle devam ediyor. Yarınlar ne getirir, takdir nedir Allah bilir. Bu dünyada ne malın bir garantisi var, ne de imanın. Yunus’un deyiÅŸiyle insanoÄŸlu "Bir dem gelir Ä°sa gibi ölmüÅŸleri diri kılar. Bir dem girer kibr evine Fir’avn ile Haman olur."
 
Bizler Ahmet aÄŸabeyimizin ÅŸahsında Ä°GÄ°AD üyesi ve diÄŸer bütün kardeÅŸlerimize Allah’a ve kullara mahcubiyetten uzak, sırat-ı müstakîm üzere geçen hayır ve bereket dolu uzun ömürler diliyoruz. Selam, hidayete tâbi olanların üzerine olsun.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.