Önemli Şahsiyetler
Cemal Paşa suikastı: Aydınlatılmamış bir cinayet dosyası
Cemal Paşa 21 Temmuz 1922 yılında Tiflis’te 2 yaveri ile beraber sokak ortasında kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. Onu kimin, neden öldürdüğü asla ortaya çıkartılamadı. Cemal Paşa günahı ve sevabıyla her daim tartışmaların odağında olan bir isimdi
Adana’da büyük bir katliama uÄŸrayan Ermenilere merhamet eli, Åžam’da Araplara karşı gökten inmiÅŸ bir lanete dönüÅŸebilen Cemal PaÅŸa’nın ne yapacağını kestirmek her daim oldukça güçtü.
Çölün ortasında elinde kırbaç, jilet gibi pantolon ve gömleÄŸi ile düÅŸmanlarını dahi kendisine hayran bıraktıracak bir asalet ile göz kamaÅŸtırıyordu.
Falih Rıfkı Atay, yakından tanıma fırsatı bulduÄŸu Cemal PaÅŸa’yı tüm bilinmezliÄŸiyle tasvir edecekti:
Suriye’de derler ki eÄŸer Cemal PaÅŸa birisiyle görüÅŸtüÄŸü zaman burnunu kaşırsa sürgün düÅŸünüyor, sakalını karıştırırsa affedip etmemeyi düÅŸünüyor demektir. Yalnız bıyık burkmasından korkunuz. O zaman bu görüÅŸmenin ölüme kadar yolu vardır.
(Falih Rıfkı Atay - Zeytindağı)
Ölümü de tıpkı kendisi gibi bilinmezlerle dolu oldu. 21 Temmuz 1922 yılında Tiflis sokaklarında vurulup kanlar içerisinde yatarken kimse bu cinayeti sahiplenmeyecekti.
Ä°ttihat ve Terakki’nin eÅŸitler arasındaki üçüncü lideri Cemal PaÅŸa, kanlı bir suikast sonucu öldürüldü.
Talat PaÅŸa kadar zeki, Enver PaÅŸa gibi inançlı bir kiÅŸi deÄŸildi; ama ülkesine olan sevgisi her ÅŸeyin önündeydi.
Öyle ki ölümü Ankara’yı, hatta bizzat Mustafa Kemal’i dahi, büyük bir üzüntüye sevk eden belki de tek Ä°ttihatçı lider Cemal PaÅŸa’ydı.
Cemal PaÅŸa’nın yükseliÅŸi ve düÅŸüÅŸü
6 Mayıs 1872 yılında Ä°stanbul’un Çengelköy semtinde dünyaya gelen Cemal, parlak zekası sayesinde önce Kuleli Askeri Ä°dadisi hemen ardından da Mektep-i Harbiye-i Åžahaneye kaydolmayı baÅŸardı.
Askerlik hayatında ise Selanik bölgesindeki müfettiÅŸlik vazifesi pek çok yerde önemli ismi tanımasını saÄŸlarken eÅŸkıya peÅŸinde gösterdiÄŸi cesaretle de güvenilir bir asker olduÄŸunu ispat etmiÅŸti.
Cemal PaÅŸa, ‘Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne katılması ile Ä°ttihat ve Terakki içerisinde hızla yükselmeye baÅŸlayacaktı.
Onun hayatındaki dönüm noktası ise 31 Mart Vakası sonrası Hareket Ordusu ile Ä°stanbul’a beraber girmesi oldu.
Ä°ttihatçılar, Ä°stanbul’u kontrol altına aldıktan sonra oluÅŸturdukları Divan-ı Harb-i Örfi (Mahkeme) üyelerinden birisi de Cemal PaÅŸa’ydı.
Cemal PaÅŸa’ya verilen görevlerin içerisinde en önemlisi ise Adana’ya vali olarak gönderilmesi oldu.
MeÅŸrutiyetle gelen bahar havasını bir anda tersine çeviren olayların başında “Adana Olayları” geliyordu. Bölgede yaÅŸayan Ermeniler, Adana’da bağımsız bir devlet kurmak için harekete geçmiÅŸ; ama bu teÅŸebbüs büyük katliamlarla sonuçlanmıştı.
Hem Ermenilerden hem de Türklerden binlerce masum insan bu isyan neticesinde hayatını kaybetmiÅŸti.
Cemal PaÅŸa, bölgeye vardığında ÅŸahit olduklarını hatıralarında ÅŸöyle nakledecekti:
Adana’da, Tarsus’ta, Hamidiye’de, Misis’te, Erzin’de, Dörtyol’da, Azizli’de hülasa Ermenilerin çokluk olduÄŸu her yerde öyle müthiÅŸ katliamlar baÅŸlamıştı ki, bunları tafsilatını okumak, insanı cidden nefretlere düçar eder.
(Cemal Paşa - Hatıralar)
Cemal PaÅŸa, birçok kesim tarafından zalimane bir yönetici olarak görülse de Adana’daki maÄŸdur Ermenilerin ve isyanda zarar gören Türk ailelerin yaralarını kısa sürede sarmasına büyük katkı sundu.
Cemal PaÅŸa, karşılaÅŸtığı yürek burkan insan manzaralarını ve siyasi ihtirasların meydana getirdiÄŸi yıkımı hükümete ÅŸöyle bildirecekti:
Dünyanın her köÅŸesinde samimi bir teessür bulmuÅŸ olan Adana fecia-yı ahiresi, ÅŸehri büyük bir kısmayla sahipsiz, birçok aileleri meskensiz, hamisiz, servetsiz bırakmıştır. Çadır altında hükümetten bir nasib-i istirahat bekleyen aileler, kucağındaki yetimin yeis-i istikbali ile gözlerinde siyah bir zill-i endiÅŸe titreyen sakat valideler, kendisini aÄŸuÅŸ-ı ÅŸefakat-i ebeveyninden ayıran sevk-i mukadderata karşı boynunu bükerek, aczin medar-ı teselliyati olan gözyaÅŸlarından baÅŸka, tadil-i hüsran ve ziya edecek vasıtaları olmayan ve bikes çocuklar.
Yirminci asır medeniyetinin ÅŸu parlak devr-i terakkisiyle istihfaf ediyor. Zannedilen bir kurun-ı vustâ faciası teÅŸkil ediyordu. Memleket o kadar harab, felaketzedeganın hali o kadar acıklı, periÅŸan olan ailelerin enkazı o kadar feci ki, gözyaÅŸlarını zaptederek bakabilmek için insandan baÅŸka bir zi-hayat olmak lazımdır.
Ä°ÅŸte bu sahne-i fecianın enkaz-ı tarumarı üzerinde zayiat-ı maziyeyi sür’atle telafi edebilecek bir hükümet, ÅŸefik ve rahim, faal ve muktedir, genç ve cesur bir Adana Hükümeti tesis edildi.
Cemal PaÅŸa, büyük bir isyan ile yıkılan Adana’yı kısa sürede ayaÄŸa kaldırmayı baÅŸardı. Su kuyuları, liyakat sahibi memurlar ve güçlü jandarma sistemiyle Adana’nın süper valisi konumuna gelmiÅŸti.
Adana’da böylesi müÅŸfik bir yönetim sergileyen Cemal PaÅŸa’nın BaÄŸdat ValiliÄŸi görevi sırasında takındığı sert mizacı, hatta ÅŸedit denilebilecek yapısıyla bölgede korkunun mücessem simgesine dönüÅŸecek ve Arap hafızasında Türk imajını menfi anlamda sarsacak kadar etkili bir figür olacaktı.
Fransa’nın yanında savaÅŸa girilmesini istedi
1914 yılında Bahriye Nazırlığına atanan süper Vali Cemal PaÅŸa, göreve geldiÄŸinde enerjisini büyük oranda Osmanlı’nın Fransa yanında savaÅŸa girmesi üzerine harcadı; ancak bu giriÅŸimlerden sonuç alamadı.
Osmanlı’yı resmen savaÅŸa sokan Sivastopol Saldırısı gerçekleÅŸtiÄŸinde Bahriye Bakanı Cemal PaÅŸa olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde PaÅŸa’nın savaşı kaçınılmaz gördüÄŸü ama son saate kadar Almanları son seçenek olarak gördüÄŸü aÅŸikârdı.
SavaÅŸ baÅŸladıktan sonra Mısır’a yapılacak harekâtın başına da Cemal PaÅŸa getirilmiÅŸ, bu da onun hükümet içerisindeki konumunu perçinlemiÅŸti.
Üstelik Gazze Muharebelerindeki baÅŸarısından dolayı “Murassa Osmani NiÅŸanı” payesine layık görülen Cemal PaÅŸa, Kudüs’ün düÅŸmesini engelleyemeyen komutan olarak tarihe geçti.
Cemal PaÅŸa, ülkesine olan baÄŸlılığına raÄŸmen Enver ve Talat PaÅŸalar ile birlikte 1 Kasım 1918 gecesi bir Alman zırhlısıyla önce Odesa Limanı’na oradan da Berlin’e kaçacaktı.
Cemal PaÅŸa'nın yurt dışına kaçış haberi, Ä°kdam gazetesi / FotoÄŸraf: Wikipedia
Afgan isyanı ve Anadolu Mücadelesine katkıları
Cemal PaÅŸa, önce Berlin ardından da Münih’e geçmiÅŸti. Almanya’dan Ä°sviçre’ye geçen paÅŸa, Davos’ta bir süre inzivaya çekildi; ama gençliÄŸinden beri hareketli bir yaÅŸamı olan Cemal PaÅŸa daha fazla dayanamayarak Afganistan’da Ä°ngilizlere karşı bir ihtilal tertiplemek için harekete geçti.
Cemal PaÅŸa Almanya'da / FotoÄŸraf: biyografya.com
Rusların da desteÄŸini arkasına almayı baÅŸaran Cemal PaÅŸa, 14 Eylül 1920’de Afganistan Emiri Amanullah Han’dan aldığı davet üzerine Afganistan’a geçti.
Hareketli Valilik yıllarının verdiÄŸi tecrübeyi burada da kullanmayı baÅŸaran Cemal PaÅŸa, kısa sürede Afganistan’da harp okulu, tercüme ofisleri ve hastaneler gibi birçok önemli kuruluÅŸu hayata kazandırdı.;
Cemal PaÅŸa ve yaverleri
Tüm bu hamlelerinin amacı Ä°ngilizleri Afganistan’da meydana gelecek bir isyanla tehdit etmek suretiyle Ä°ngilizlerin Anadolu’daki mütecavizine bir son vermekti.
Bu hamleler Ä°ngilizleri ciddi bir endiÅŸeye sevk etmeyi baÅŸarmıştı. Cemal PaÅŸa için ÅŸimdi sırada Mustafa Kemal ve Ankara ile arayı düzeltmek vardı.
Bu yüzden Mustafa Kemal’e mektuplar yazan Cemal PaÅŸa, hem nedamet getiriyordu hem de Mustafa Kemal’in emrinde olduÄŸunu bildiriyordu.
Mustafa Kemal Atatürk de Cemal PaÅŸa’yı kazanmak istiyordu; ama Enver PaÅŸa ile arasına keskin hatlarla bir set çekmesini istiyordu.
Cemal Paşa​​​​​​​ ile Ali Fuat Paşa / Fotoğraf: Pinterest
Hatta Ali Fuat PaÅŸa’ya Cemal PaÅŸa’nın Enver Bey ile olan tüm münasebetini kesmesi ricasını ilettirmiÅŸ, Cemal PaÅŸa bu teklifi memnuniyetle kabul etmiÅŸti.
Mustafa Kemal, Cemal PaÅŸa’ya doÄŸrudan kaleme aldığı mektubunda Afganistan’daki samimi gayretlerini överken Enver PaÅŸa konusundaki uyarılarını bu kez açıkça isim zikrederek yapacaktı:
Evvela, Türkiye halkının idare ve akide ÅŸekillerinde inayet-i hak ile gelmiÅŸ olan inkılabın mahiyetini ehemmiyetle tetkik ediniz. Saniyen, memleket ve millet nazarında iade-i mevki ve itibar için sakin ve mütevekkil ve herhalde acelesiz müspet ve maddi mesai sarfetmek zarureti vardır.
Bu takdirde sizi seven dostlarınız sizin için çalışmak zeminine malik olabilirler. Aksi takdirde isminizi yadetmekten bile içtinap edebilirler. Salisen, Ef’al ve harekâtınzda isabet için behemahal Ankara’nın sık sık talimat ve nesayihine ihtiyaç zaruridir.
Enver’in sözü ile hareketin ve hatta her hangi bir noktada onunla teÅŸrik-i mesainin mucib-i nikbet ve vahamet olduÄŸunda hala tereddüde mahal yoktur. Sizin mazideki en büyük hatanız, aÄŸleb-i ihtimal vicdanınıza muhalif olarak onların içinde kalıp kendi inisiyatifinizi terk etmiÅŸ olmanızdır.
Mustafa Kemal, bu sözlerle Cemal PaÅŸa’ya kibarca geçmiÅŸte Enver PaÅŸa’nın arkasından giderek hata yaptığını; eÄŸer bu defa aynı yanlışı tekrarlamazsa Ankara Hükümeti’nin Afganistan’da giriÅŸtiÄŸi mücadeleyi destekleyeceÄŸini ima ediyordu.
Cemal Paşa, Mustafa Kemal Paşa ve Enver Paşa aynı karede
Cemal PaÅŸa, cevaben yazdığı mektubunda geçmiÅŸte körü körüne Enver ve Talat PaÅŸaların peÅŸinden gittiÄŸi iddialarını kabul etmek istemese de Mustafa Kemal’e tam baÄŸlılığını ÅŸu sözlerle bildirecekti:
Fakat hülasaten ve sarahaten ÅŸunu tekrar edeyim ki, siz sulh-i milliyi istihsal edinceye kadar bütün kudret ve mevcudiyetimle sizinle beraber çalışacağım. Sizin mevkiinizi zaafa uÄŸratacak her teÅŸebbüsü telin edeceÄŸim. Bütün teÅŸebbüsat-ı hariciyemde sizden mülhem olarak her teÅŸkilatımı sizin bir ÅŸubeniz addedeceÄŸim.
Hülasa sulh imza edilinceye kadar, sizden ayrılmayacağım. Sulhun imzasın müteakip memlekete gelerek evvela kendimi temizleyeceÄŸim. Yani eski arkadaÅŸlarım sayesinde ÅŸahsıma sürülen lekeleri kökünden tathire çalışacağım ve mesai esnasında sizden de azami muavenet talep edeceÄŸim.
Ondan sonra sizinle uzun uzadıysa görüÅŸerek siyasi kanaatlerimle siyasi kanaatleriniz arasında tevafuk-ı tam görürsek sizinle beraber sonuna kadar çalışacağım. EÄŸer kanaatlerimizde ihtilaf görürsek yine hayatımın sonuna kadar size dost kalmak ÅŸartıyla bir suret-i tesviye bulacağım.
Ä°ÅŸte azizim hiç tebeddül etmesi imkân olmayan bir hatt-ı hareket. Bundan sonra size her ne yazarsam, her ne söylersem sanki hep sizin muvaffakiyetinizi temin emeli olduÄŸuna itimat ediniz.
Ölümü ve yankıları
Mustafa Kemal’e yazdığı mektupta açıkça kendisini Enver PaÅŸa’nın kötü mirasından kurtarmaya çalışacağını bildiren Cemal PaÅŸa, Enver PaÅŸa’nın Ruslara savaÅŸ ilan etmesinden kısa bir süre sonra kimliÄŸi belirsiz kiÅŸilerce vurularak öldürüldü.
Enver PaÅŸa’nın Ruslara karşı daÄŸa çıkmasından kısa bir süre sonra Rus istihbaratı ÇEKA, Cemal PaÅŸa’dan olayla bir ilgisi olmadığına dair beyanatta bulunmasını istedi.
İngilizlere karşı Rus desteğini kaybetmek istemeyen Cemal Paşa, bu isteği derhal yerine getirdi.
Oysa Ruslar, Cemal PaÅŸa’ya olan güvenini bir kez yitirmiÅŸti ve onun tüm çabasını görmezden geliyorlardı.
Rusları yeniden kazanmak isteyen Cemal PaÅŸa, Mustafa Kemal’den destek talep ederek Cemal PaÅŸa’nın Enver’e deÄŸil, kendisine çalıştığını bildirdiÄŸi bir telgraf istedi.
Tiflis’te Mustafa Kemal’in telgrafını beklediÄŸi sırada elim hadise gerçekleÅŸtirildi. Halil PaÅŸa, Tiflis’te bulunan Cemal PaÅŸa’ya Ermenilerin kendisini öldüreceÄŸini bildirdiÄŸinde, bu iddiaya gülerek ÅŸöyle dedi:
Amma yaptın HalilciÄŸim, beni niye öldürmeye kalksınlar, sonra benim Suriye’de Ermenilere yaptığım yardım herkesin bildiÄŸi ÅŸeylerdir. Neden olsun bu.
Bu çoÄŸunlukla “Cinayeti Ermeniler iÅŸledi” tezini savunanların ileri sürdüÄŸü bir görüÅŸ olarak benimsenmektedir.
Bir baÅŸka iddia, cinayeti Rusların iÅŸlediÄŸi yönündeydi. Enver PaÅŸa sonrası Ä°ttihatçı liderlere olan güveni sarsılan Rus istihbaratı, sınırları içerisinde bir giriÅŸime daha mahal vermeden Cemal PaÅŸa’yı ortadan kaldırmaya karar verdi.
Bir farklı görüÅŸe göre ise, cinayetin arkasında Ä°ngilizler bulunuyordu. Cemal PaÅŸa’nın Afganistan’daki zararlı faaliyetleri Ä°ngilizleri harekete geçirmiÅŸti.
Tüm iddialara raÄŸmen Ermeniler dahil hiç kimse bu cinayetin sorumluluÄŸunu üzerine almak istemiyordu.
Bu cinayet Ankara’da da geniÅŸ yankı bulmuÅŸ, Mustafa Kemal doÄŸrudan beyanat vermemiÅŸse de kendisine yakın gazeteciler bu cinayeti lanetlemiÅŸlerdi.
Hatta Ankara, yayın baÅŸkanlığını bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı Hâkimiyet-i Milliye gazetesi bu cinayeti en sert biçimde eleÅŸtiren yayın olacaktı:
Bu elim haberin maalesef kati surette tahakkuk etmiÅŸ olmasıyla Cemal PaÅŸa’nın da Türk düÅŸmanlarının kurÅŸununa hedef olduÄŸu anlaşılmıştır. Cemal PaÅŸa ÅŸu veya bu ölçü ile ölçebileceÄŸimiz Cemal PaÅŸa olduÄŸu için deÄŸil, çok milliyetperver bir Türk olduÄŸu için, Cemal PaÅŸa ÅŸu veya bu adamın kini, intikamı için deÄŸil, Türklük içinde yetiÅŸmiÅŸ, büyümüÅŸ ve iÅŸ görmüÅŸ bir zevat olduÄŸu için öldürülmüÅŸtür.
Bugün kendisine yönelen hain ve cani eller, TürklüÄŸün ve TürklüÄŸün bu azim cidali içine kendisini atmış olan kıymetli vücutları, bu vücutları yetiÅŸtiren ve ortaya çıkaran bütün ÅŸu aziz toprakları paramparça etmek isteyen hain ve cani ellerdir.
Gerçi ÅŸimdi bu cani eller hariçte, topraklarımızın haricinde çalışmaktadırlar. Fakat cinayetlerini içimize kadar sokamamaları, yüzlerini buraya çeviremediklerinden deÄŸil, karşılarında aslan gibi kükreyen süngülülerimizin kalplerine koyduÄŸu korkudandır.
Fakat bu kadar alçak cinayet levhaları düzenler, Türkün sabır ve tahammülünün taÅŸabileceÄŸini de unutmamalıdır. Türk milleti bu cinayetlerin nasıl ve ne surette yapıldığını, hangi alçak dimaÄŸlar mahsulü olduÄŸunu pekâlâ bilmektedir.
Hüseyin Cahit Yalçın da köÅŸesinden bu cinayete büyük bir tepki göstermiÅŸ, yurt dışında Türk büyüklerine yönelik saldırıların yalnızca Ä°ttihatçılara münhasır bir sorun olmadığına dikkat çekmiÅŸti:
Birkaç günden beri Cemal PaÅŸa’nın ÅŸahadetine dair bir ÅŸayia olan elim haberin teyit etmesi Türk milletini yeni bir matem karşısında bırakmıştır. Cemal PaÅŸa, MeÅŸrutiyet’in baÅŸlangıcından Mütareke Dönemi’ne kadar memleketin siyasi hayatında faal bir mevki tutmuÅŸ olduÄŸu için isminin etrafında birçok gürültüler olmasını, birtakım ihtiras fırtınaları kopmasını tabii görmelidir.
Cemal PaÅŸa’nın birçok noksanları, kusurları hatta verilecek hesabı olabilir. Fakat Cemal PaÅŸa bütün bunları Türk milletine karşı borçludur. Hiçbir yabancı kurÅŸunun onu öldürmeye hakkı yoktur. Türk milleti bu cinayeti ancak nefret, kin ve gayz ile karşılayabilir.
Fransa’dan yüz elli kiÅŸiyi çekip alınız, Fransa kalmaz diye b ir söz vardır. Ä°ÅŸte hem gafil, hem cani olan b ir heyet, bu sözü Türklere tatbik etmeye kalkışmıştır. Hâlbuki Türklerde bir Talat’ın, bir Cemal’in elinden düÅŸecek milliyet ve istiklal sancağını derhal kaparak aynı mücadele yoluna atılacak yüzlerce Talat ve Cemal yetiÅŸecektir.
Cemal PaÅŸa 21 Temmuz 1922 yılında Tiflis’te 2 yaveri ile beraber sokak ortasında kimliÄŸi belirsiz kiÅŸilerce öldürüldü. Onu kimin, neden öldürdüÄŸü asla ortaya çıkartılamadı.
Cemal PaÅŸa, günahı ve sevabıyla her daim tartışmaların odağında olan bir isimdi. Ermeniler onu 'müÅŸfik bir Türk Vali' olarak hatırlarken, Araplar kendisini her daim 'zalim bir Türk yönetici' olarak yâd etmektedir.
Cemal PaÅŸa, öldüÄŸü son ana kadar tıpkı Enver PaÅŸa gibi bir gün ülkesine dönme hayaliyle yaÅŸadı; ama o da tıpkı Enver ve Talat PaÅŸa gibi bir tabutun içerisinde vatanına dönebilecekti.
Müellif: Mehmet Mazlum Çelik/ Kaynak: The Independent Türkçe
Henüz yorum yapılmamış.