Sosyal Medya

Önemli Şahsiyetler

Portre: Gözyaşı, yıkım ve kan dolu iktidarın 20. yılında Beşar Esed

Takvimler 17 Temmuz 2000'i gösterdiğinde iktidarı devralan Beşşar Esed'in ülkesinde demokratikleşme adımları atması bekleniyordu. Fakat oğul Esed, beklentilerin aksine iktidarıyla beraber ülkeye, kan, gözyaşı ve koca bir yıkım getirdi.



Baas Partisi'nin genel baÅŸkanı ve bir önceki baÅŸkan Hafız Esed'in oÄŸlu olan BeÅŸÅŸar Esed, 11 Eylül 1965 tarihinde dünyaya gözlerini açtı.

Åžam Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1988 yılında mezun olduktan sonra, bir süre Suriye ordusunda göz doktoru olarak çalıştıktan sonra, göz hastalıkları alanında eÄŸitimini ilerletmek için 1992 yılında Ä°ngiltere'ye gitti.

Esed ailesi, Suriye toplumunun tahminen %12'lik bir kısmını oluÅŸturan Nusayri azınlığa mensuptur. Abisinin 1994'te yaÅŸamını yitirmesinin sonrasında Esed ailesinin en büyük oÄŸlu olarak Suriye'ye döndü. 2000 yılında üst düzey bankacı Esma Ekras'la evlendi. Aynı yıl babasının ölümüyle boÅŸalan cumhurbaÅŸkanlığı makamına seçildi.

Aslında Hafız Esed baÅŸkanlık için dört oÄŸlunun arasında en uygun adayı büyük oÄŸlu Basil olarak görüyordu ve Basil’i ona göre yetiÅŸtiriyordu. Ancak, 1994 yılında 33 yaşındaki Basil’in Åžam’da geçirdiÄŸi trafik kazası sonucu ölmesi iktidara kimin getirileceÄŸi denklemini temelden deÄŸiÅŸtirdi.

Hafız Esed'in ikinci oÄŸlu BeÅŸÅŸar, ülkeyi yönetmektense “göz hastalıkları” alanında uzmanlaÅŸmayı tercih etmiÅŸti. En küçük kardeÅŸ Mecid ise baÅŸkanlık için uygun bir aday olarak görülmüyordu. Zira depresyonda ve madde bağımlısı olduÄŸuna iliÅŸkin söylentiler vardı. Ancak Mahir’in deÄŸiÅŸken ruh haline bir de gençliÄŸi eklenince, siyasi alanda BeÅŸÅŸar’ın karşısında aday olması söz konusu deÄŸildi. (2009 yılında 43 yaşındaki Mecid nedeni açıklanamayan “kronik bir hastalık” sonucu yaÅŸamını yitirdi.)

DiÄŸer bir aday ise orduda görev yapan Mahir idi ve söylenenlere göre hırslı bir kiÅŸiliÄŸe sahipti.

“Suriye’nin Varisi Olmak – BeÅŸÅŸar’ın Zorlu Sınavı” adlı kitabında Flynt Leverett’in yazdığı üzere bu durum “pek çok sıradan Suriyelinin BeÅŸar’ın doÄŸru kiÅŸi olduÄŸuna inanmasına olanak saÄŸladı”.

Hariri suikastı

Esed’in baÅŸkanlığının ilk yılları, Suriye’nin uluslararası sistem tarafından zorlandığı bir dönemdi. ABD, 2003'teki iÅŸgalinden sonra Amerikan güçleriyle savaÅŸmak üzere Irak'a giden El Kaide üyelerine Åžam'ın destek verdiÄŸini öne sürüyordu.

Eski Lübnan BaÅŸbakanı Refik el-Hariri

Arkasından 2005’te, dönemin Lübnan BaÅŸbakanı Refik Hariri öldürüldü. Gerek Lübnan'da gerekse de dünyada infial yaratan suikasttan Suriye rejimi sorumlu tutuldu. Åžam yönetimi, uluslararası toplumun önemli bir kesiminin baskısına maruz kaldı.

Hariri suikastını incelemekle görevlendirilen BirleÅŸmiÅŸ Milletler AraÅŸtırma Komisyonu, açıkça Suriye rejimini suçladı.

Acemi yöneticilikten diktatörlüÄŸü

BeÅŸÅŸar Esed’in en baÅŸarılı biyografilerinden olan Åžam'ın Yeni Aslanı (The New Lion of Damascus, 2005) kitabını yazan Amerikalı akademisyen David Lesch, Esed'in iktidarda geçirdiÄŸi dönüÅŸümü dramatik ÅŸeklide özetler:

Ä°ktidarının ilk yıllarında reform arayışlarına girmekle birlikte; karar almakta zorlanan, etrafındaki herkesi dinleyen ve kendisini ailesine ispat etmeye çalışan biriydi. Ancak bilhassa 2007’de yapılan referandumda halkın yüzde 97’sinin onayını aldıktan sonra, tam anlamıyla diktatörleÅŸti.

Arap dünyasını sarsan halk ayaklanmaları 2010 sonunda baÅŸladığında Esed, bu isyanların ülkesine uÄŸramayacağından emindi. 31 Ocak 2011’de Amerikan Wall Street Journal gazetesine verdiÄŸi demeçte; Mısır ve Tunus’taki yönetimlerin halklarındaki reform taleplerini görmezden geldiÄŸini ve onlardan kopuk yaÅŸadıklarını, reform yapmak için geç kaldıklarını söyleyip ekliyordu: “Suriye’de istikrar var. Neden? Çünkü halkın inanışlarına gönülden baÄŸlı olmalısınız. Ä°ÅŸin aslı budur. Bu baÄŸ yoksa, kargaÅŸa ortaya çıkar.”

Ä°ç savaÅŸa dönüÅŸen ayaklanma

Bu demeçten kısa bir süre sonra Suriye’de ayaklanma çıktı. Ä°syana katılanlar baÅŸlangıçta Esed’den reform talep ediyorlarsa da onun ÅŸahsını kitleler halinde hedef almıyorlardı. Göstericilere ÅŸiddetle yanıt verilmesi, bu durumu kısa sürede deÄŸiÅŸtirdi. Suriye’deki ayaklanma iç savaÅŸa dönüÅŸtü.

Muhalefete karşı tutumu: ‘’Armut dibine düÅŸer’’

Hafız Esed iktidarının sona ermesi, ülkede demokratik reformlar için umut doÄŸurdu ve yoÄŸun sosyal ve politik tartışmaların yaÅŸandığı "Åžam Baharı" adıyla anılan bir süreci ortaya çıkardı.

Temmuz 2000 tarihinde baÅŸlayan Åžam Baharı, pek çok politik forum ve salonun ortaya çıkması ile ülkenin geleceÄŸinin özgürce tartışıldığı bir ortam doÄŸurdu. Fakat bu siyasi hürriyet ortamı, özgür ve adil seçimler ile politik özgürlük talep eden pek çok aktivistin tutuklanması üzerine AÄŸustos 2001 tarihinde sona erdi.

Esed ailesinin 2011 yılının Mart ayında başlayan ve aylardır devam eden protestolara verdiği bu cevap, uluslararası eleştirilerin hedefi oldu.

10. yıldönümüne yaklaÅŸan Suriye iç savaşında yaÅŸanılan onlarca vahÅŸet ve yıkıma bakınca BeÅŸÅŸar Esed’in ayaklanmalarla baÅŸa çıkma tarzı, 1980’lerde Müslüman KardeÅŸler ile mücadele eden Hafız ve Rıfat kardeÅŸler ile benzerlik göstermesinin de ötesinde adeta ülkeyi yok olma tehlikesinin kıyısına getirdiÄŸi söylenebilir.

Fiilen parçalanmış bir ülke

Suriye'deki iç savaÅŸla birlikte 6 milyondan fazla kiÅŸi ülke içinde yerini deÄŸiÅŸtirdi. En az 8 milyon Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Suriyeli göçmenlerin yaklaşık 4 milyonu Türkiye'de yaşıyor. 1 milyon kiÅŸi ise Lübnan'da. Ürdün, Mısır, Irak, Sudan ve Almanya ise 250 binden fazla göçmene ev sahipliÄŸi yapıyor. Bunun dışında yüz binlerce Suriyeli de dünyanın deÄŸiÅŸik yerlerine dağıldı.

BeÅŸÅŸar Esed, Arap Baharı'nın Mart 2011’de ülkeye sıçramasıyla baÅŸlayan gösteriler ve demokratik talepleri, babası Hafız Esed gibi kanla bastırdı. O tarihten sonra da ülkede kan gövdeyi götürdü. Yurtlarından edilip Türkiye ve çevre ülkelere sığınan milyonlarca Suriyeli, Avrupa’ya mülteci olarak ulaÅŸma umuduyla yollara döküldü. Bunun sonucu olarak Akdeniz adeta mülteciler mezarlığına dönüÅŸtü.

YaÅŸanan yıkımın, iç savaşın, ekonomik krizin ve istikrarsızlığın adeta deÄŸiÅŸmez bir kadere dönüÅŸtüÄŸü Suriye ÅŸu anda fiilen bölünmüÅŸ durumda:

- Rusya ve Ä°ran'ın desteÄŸiyle ülkenin büyük kentlerinde kontrolü ele geçiren rejimin bulunduÄŸu bölge.

- ABD'nin desteÄŸiyle PKK'nın Suriye kolu YPG'nin yönetimi altındaki Kuzey ve DoÄŸu Suriye.

- Ülkenin kuzeydoÄŸusundaki muhalefetin elinde kalan en büyük kara parçası olarak Ä°dlib.

Türkiye ise operasyonlarıyla kendi güneyindeki terör tehdidini azaltmış durumda.

Yok olmuÅŸ bir ülke

Ülkede artık can kayıpları sayılamaz durumda. Suriyeli insan hakları kuruluÅŸlarına göre, 500 binden fazla kiÅŸi hayatını kaybetti. Ölenlerin 100 binden fazlası ise sivil. On binlerce masum çocuk da Suriye iç savaşında can verdi. Aslında Suriye'de yaÅŸanan vahÅŸette hiçbir rakam net deÄŸil. Ülkedeki dramı net ÅŸekilde ortaya koyan da bu… ‘’Hiçbir ÅŸeyin net olmaması’’. Bundan sonraki süreçte de bir diplomatın söylediÄŸi gibi, "Esed rejimi savaşı kazanmış görünüyor ama barışı kazandı mı?"

Son dönemde dünya, Suriye rejiminin eski bir askeri polisi olan Sezar kod adlı kiÅŸinin deÅŸifre ettiÄŸi on binlerce fotoÄŸraf sayesinde BeÅŸÅŸar’ın da tıpkı babası Hafız Esed gibi muhaliflerine yönelik tutuklama ve sistematik iÅŸkence uyguladığına ÅŸahit oldu.

Suriye rejiminde 2,5 yıl adli fotoÄŸrafçı olarak görev yaptığını ve Esed rejiminin uyguladığı insanlık dışı iÅŸkence ve uygulamalara yakından ÅŸahitlik ettiÄŸini vurgulayan askeri polis, rejim hapishanelerinde hala 250 bin küsur Suriyelinin tutuklu bulunduÄŸunu belirtti. Bu tutuklulardan birçoÄŸunun gördüÄŸü iÅŸkenceler ve açlık sebebiyle ölümle burun buruna olduÄŸunu belirten Sezar, baÅŸta ABD olmak üzere uluslararası kurumlardan acilen müdahalede bulunmasını istedi.

BeÅŸÅŸar Esed iç savaÅŸ sırasında, muhalif kesimi bastırmak için Rusya’dan aldığı muazzam askeri ve teknolojik destekle ilk baÅŸlarda kendi aleyhine seyreden savaşın seyrini –kimyasal silah kullanmak pahasına-  kendi lehine deÄŸiÅŸtirmeyi baÅŸarmış olmasına raÄŸmen defaatle uluslararası toplumun gündemine insanlık suçu iÅŸlediÄŸi suçlamasıyla gelmiÅŸtir.

Esed’in geleceÄŸi

17 Temmuz'da iktidarda 20. yılını doldurdan Esed hakkında son dönemde, bilhassa Rusya merkezli düÅŸünce kuruluÅŸlarında iktidarı bırakması gerektiÄŸine dair çok sayıda analiz yayınlanması dikkat çekti. Kremlin'e yakınlığı ile bilinen Rusya'nın en etkili düÅŸünce kuruluÅŸlarından Rusya Dış Ä°liÅŸkiler Konseyi ise, mayıs ayında yayınladığı bir analizde Esed'in gitmesi ve geçiÅŸ hükümeti kurulması için Moskova, Ankara ve Tahran'ın anlaÅŸabileceÄŸini öne sürmüÅŸtü. Suriye Devlet BaÅŸkanı BeÅŸÅŸar Esed, 2021 yılında ülkesinde seçim olacağını ve isteyen herkesin aday olabileceÄŸini söyledi.

Esed, 2014 yılında Suriye'deki seçimlerde iki rakibe karşı yarışmış ve seçimleri uzak ara (yüzde 88 oyla) önde tamamlamıştı.

Rusya basınına konuÅŸan Esed, "Daha önce 2014'teki seçimde üç aday seçime girdik. Åžimdi isteyen herkes aday olabilir. Gelecek seçimlerde birçok aday olacak" diye konuÅŸtu.

Bütün bu söylentilerin ötesinde Esed, görünen o ki 2021 yılında yapılacak olan seçimlerde de aday olacak ve büyük ihtimalle devlet baÅŸkanlığı görevini sürdürecek.

 

Derleyen: Hasan nurhan Çelik / DüÅŸünce Mektebi

 

Yararlanılan Kaynaklar: Wikipedia, Aljazeeranews.com, Middle East Eye, Forbes.com web siteleri

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.