Sosyal Medya

Yasin Aktay: Ayasofya kararıyla Türkiye'nin dünyaya verdiği mesaj

Ayasofya kararı vesilesiyle Türkiye’nin ve Müslümanların dünyaya söyleyeceği çok şey var. Bugünün acımasız, adaletsiz dünyasına Müslümanların taşıyacağı bir merhamet ve adalet var. Ama söylenecek şeylerin bir kısmı tam da sözümona Müslüman dünyaya söylenecektir.



Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması beklendiÄŸi gibi sadece Türkiye’de deÄŸil bütün dünyada bir anda bir çok tartışmayı hareketlendirmiÅŸ oldu. Elbette bu adımın bazı kesimlerde bazı duyguları harekete geçirip veryansın edecekleri beklenen bir ÅŸeydi.

Ayasofya sanki dün kiliseyken bugün camiye dönüÅŸtürülmüÅŸ gibi ortalığı velveleye vermeye çalışanların, bunu Müslümanların baÄŸnazlığının, Hıristiyanlara zulmünün bir ifadesi olarak görmeleri veya göstermeye çalışmaları ÅŸaşılacak bir ÅŸey deÄŸil. OrtadoÄŸu’daki bütün savaÅŸlarda bugün batılıların silahlarıyla, müdahaleleri ve komplolarıyla katledilenlerin tamamı Müslümanken, “terörist” yaftasına, “hoÅŸgörüden yoksun baÄŸnazlar” yaftasına maruz bırakılanların yine Müslümanlar olmasına alıştık nasılsa. Bütün ikiyüzlülüÄŸüyle bizi, dünyayı bu çeliÅŸkiye alıştıran Batılı propagandanın ilk anda Ayasofya ile ilgili gerçekliÄŸi baÅŸka türlü algılaması veya karşılaması da beklenmezdi.

Ancak bu adımı atmakla kilidi açılan bir Pandora kutusu da var. Tam da bu kararın verildiÄŸi akÅŸam saat 20:53’te yaptığı konuÅŸmada CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın ifade ettiÄŸi gibi, bu adımın atılması, yani “Ayasofya’nın diriliÅŸi, Türk Milleti, Müslümanlar ve tüm insanlık olarak dünyaya söyleyecek yeni sözlerimiz olduÄŸunun ifadesidir.”

O konuÅŸmanın tamamı gerçek bir Müslüman insan hakları, özgürlükler ve diriliÅŸ manifestosu gibiydi. Ancak “Ayasofya neyin ifadesidir?” sorusuna verilecek cevaplar arasında hepsi birbirinden anlamlı cevaplar arasında en can alıcı olanı buydu bana göre.

Ayasofya adımının sadece atılmasının bile dünyada yol açtığı tartışmalar, bu vesileyle ortaya çıkmaya baÅŸlayan ve dünyanın gözlerine, dikkatlerine sunulan tarihsel veriler ve gerçekler, bu sözün ne anlama geldiÄŸini çok iyi ÅŸerh ediyor.

Ayasofya kararı üzerinden bütün dünya kendi ideolojik gafleti içinde yüzerken bir anda tarihte Müslüman dünyanın kiliselere, havralara, Budist ve Hindu tapınaklarına, bu arada o mabetlerde ibadet eden, o mabetlerin ait olduÄŸu dinlere inanan insanlara nasıl davranmış olduÄŸunu öÄŸrenmeye baÅŸladı. Bunu bilip öÄŸrendikçe batılı dünyanın buna mukabil baÅŸka dinden olan insanlara tarih boyunca nasıl davranmış olduÄŸunu görme fırsatı buldu, buluyor veya bulacak. Ayasofya üzerine tartışmalar yoÄŸunlaÅŸtıkça bu karşılaÅŸtırmalı medeniyet ve inanç tarihi çok daha fazla gündeme gelmekte, bütün verileriyle, çarpıcı örnekleriyle, tarihiyle, davranış kalıplarıyla, ve bütün bu örnek ve verilerin köklendiÄŸi inancın mahiyeti sorgulanmaya baÅŸlanacak.

Mesela Müslümanların Ayasofya’yı camiye çevirmeleri tamam da, hangi halden kiliseye çevirmiÅŸler? SavaÅŸla kazanılmış ve fethedilmiÅŸ Ä°stanbul’da Ayasofya’nın dışında kalan kiliselere ne yapılmış? O kiliselere devam etmek isteyen, ibadetlerini yapmak isteyen Hıristiyan halklara ne yapılmış? Ayasofya tam da bu Müslüman fetih pratiÄŸine dikkat çekmiÅŸ olacaktır ve bugüne dair insanlığa en çarpıcı evrensel mesajları verecektir.

Ayasofya tarihte kalmış, kalması gereken bir hesabın bugün görülmesi meselesi deÄŸildir. Ä°çinde bugüne ve bütün insanlığa yararı olacak, olumlu anlamda ışık tutacak deÄŸerlerin ihya edilmesi meselesidir.

Dünya barışına, çoÄŸulculuÄŸa, çok kültürlülüÄŸe, ırk, din, dil, renk ayrımı yapılmaksızın insan çeÅŸitliliÄŸine saygı duyarak, bunu bir hukuka baÄŸlayabilmenin imkânını göstermektedir.

Esasen Ayasofya, Ä°stanbul fethedildiÄŸi dönemde bile faal halde bir kiliseden camiye çevrilmiÅŸ deÄŸil. Zaten Fatih’in harap halde, cemaatinden yoksun bulmuÅŸken, tamir edip, adeta yeniden inÅŸa ederek cami kıldığı bir eserdir. Daha önce Katolik baskınlarıyla tahrip edilmiÅŸ olan Ayasofya bakımsızlıktan neredeyse yıkılmak üzereydi. Fatih’in Ayasofya’yı yeniden ihya ederek cami kıldığını herkesin bilmesi lazım.

Buna raÄŸmen elbette faal cemaati olan bir kilisenin camiye dönüÅŸtürülmesinin Ä°slami bir uygulama olmadığını bu vesileyle bile herkes neredeyse ezberlemiÅŸ oluyor.

Ä°ÅŸte tam da bu, bugün Türkiye’nin ve bütün Müslümanların dünyaya söyleyebileceÄŸi net bir sözüdür.

Türkiye’ye bundan dolayı maÄŸduriyet rollerine yatan Yunanistan’da çok deÄŸil sadece yüz yıl öncesine kadar yüzlerce cami vardı. Ayasofya adımı sayesinde herkes sormak durumunda kalıyor: O camilerin yerlerinde ne var ÅŸimdi? Söyleyelim, tamamı ya yakıldı, yıkıldı veya kiliseye çevrildi, zorla, cemaatleri soykırıma tabi tutularak veya sürülerek. Böyle bir uygulama, çok ÅŸükür hiçbir Ä°slam toplumunun tarihinde bulunamaz. Bugün Atina’da bir tane bile cami olmamasının taşıdığı anlamı Ayasofya kararı ifÅŸa ediyor.

Yanlış anlaşılmasın, bu ifÅŸa dolayısıyla bir rövanÅŸist hazza prim verdiÄŸimiz zannedilmesin. Aksine bu vesileyle Müslümanlar ve Türkiye olarak bizim dünyaya söyleyecek sözümüzün altını çizen bir ifÅŸadan bahsediyoruz.

Ayasofya kararı vesilesiyle Müslümanların Kudüs’ün önce Hz. Ömer, sonra Selahaddin Eyyubi tarafından fethedilmesi esnasında ortaya konulan engin Müslüman hoÅŸgörüsü ve adaleti gündeme geliyor.

Aynı Kudüs’te Müslümanların öncesinde ve Haçlı iÅŸgalleri döneminde yaÅŸananlar ister istemez karşılaÅŸtırılarak bilinecek. Ä°nsanlar bugünün acımasız, merhametsiz, ırkçılıktan gözü dönmüÅŸ ama aynı ölçüde de merhameti arayan dünyasında bu örnekleri gözleri parlayarak, yürekleri titreyerek okuyacaklardır.

Ayasofya kararı vesilesiyle Türkiye’nin ve Müslümanların dünyaya söyleyeceÄŸi çok ÅŸey var. Bugünün acımasız, adaletsiz dünyasına Müslümanların taşıyacağı bir merhamet ve adalet var. Ama söylenecek ÅŸeylerin bir kısmı tam da sözümona Müslüman dünyaya söylenecektir.

Ayasofya kararı bugün kendi kendini yiyen Müslüman dünyaya ne söyler, onu da bir sonraki yazıda söyleyelim.

 

YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.