Önemli Şahsiyetler
Arabistanlı Lawrence: Casusluğun simgesine dönüşen isim
Kimine göre Çölün Kralı kimilerine göre şehir efsanesi... Lawrence’ın Birinci Dünya Savaşı’ndaki önemi bugün hala tarihçiler arasında tartışma konusudur. Bir kesim Lawrence’ın oynadığı rolün fazla abartıldığı görüşüne sahiptir
Bundan iki bin yıl önce dünyaya yön vermek isteyen bir hükümdarın mutlaka OrtadoÄŸu’ya sahip olması gerekirdi. Ä°ki bin yıl sonra yani günümüzde de dünya siyasetine yön vermek isteyen bir devlet baÅŸkanı için mutlaka ülkesinin OrtadoÄŸu’da söz sahibi olmasını saÄŸlamak zorundadır.
OrtadoÄŸu’nun sınırları ideolojik saiklerle farklı farklı belirtilse de Arabistan çöllerinden Suriye ovalarına, Filistin’den Nil Nehrine hatta çoÄŸu zaman kabul etmesek de Anadolu bozkırına kadar uzanır. Nüfusunun büyük bir kısmı Müslüman olan bu coÄŸrafya, aradan binlerce yıl geçmesine raÄŸmen dünya siyasetinin bugün hala hem belirleyici noktası hem de ilk gününde olduÄŸu gibi ateÅŸten gömlek olma vasfını sürdürüyor. Bugün dünyanın bir ucundan, Çin, ABD, Rusya veya coÄŸrafyanın artık demirbaÅŸlarından olan Ä°ngiltere gibi birçok ülke dünya siyasetindeki etkin konumunu sürdürebilmek için OrtadoÄŸu’ya sıkı sıkıya tutunmuÅŸtur.
Görünen o ki medeniyetler var oldukça bu coÄŸrafya önemini korumaya devam edecek. OrtadoÄŸu yalnızca bilinen bütün semavi dinlerin, efsanelerin veya masalların deÄŸil; ekonominin, siyasetin, enerjinin ve sayısız birçok vasıfla dünya siyasetinin en büyülü coÄŸrafyası konumundadır.
Bir gayrimeÅŸru çocuÄŸun baba sancısı
OrtadoÄŸu’nun bu vasıflarının büyüsü ile büyüyecek ve büyülenecek; sarı saçlı, açık tenli ve mavi gözlü bir çocuk Thomas Edward Lawrence, 16 AÄŸustos 1888 yılında BirleÅŸik Krallık’a baÄŸlı Galler’de dünyaya geldi. Babası Baron Edward Robert Chapman, ilk eÅŸini ve dört kız çocuÄŸunu dadıları olan Sare Maden Junner için terk ederek Dublin’e yerleÅŸti. Lawrence Sare’den dünyaya gelmiÅŸti; ama babasının ilk eÅŸi boÅŸanma taleplerini reddedince Edward Robert soyadını deÄŸiÅŸtirip Lawrence yaptı. Yine de üzerindeki baskıları azaltamayınca babası, Edward Lawrence ve kardeÅŸi Bob’u yanına alarak Sare’yi terk etti.
Bu sancılı boÅŸanma ve soyadı krizi yüzünden Thomas Edward Lawrence statü olarak gayrimeÅŸru duruma düÅŸmüÅŸtür. Babası ile yaÅŸadığı sorunların üstesinden gelemediÄŸi için evden kaçarak orduya katılmıştır. Daha sonra askerden ayrılmak isteyince babası onu ordudan almış ve okuması için desteklemiÅŸtir. Lakin Lawrence parlak bir öÄŸrenci deÄŸildir, girdiÄŸi birçok sınavdan baÅŸarısız olmuÅŸtur. Öte taraftan sıkı bir Kalvinist olan annesinin onu Haçlı Seferleri ve ÅŸövalye hikâyeleri ile büyütmüÅŸ olması Lawrence’ın güçlü bir tarih perspektifine sahip olmasını saÄŸlamıştır. Oxford imtihanlarını baÅŸarıyla verir ve tıpkı Gertrude Bell gibi onun da hem eÄŸitim hem de istihbarat hayatı Oxford’ta tarih okumasıyla baÅŸlayacaktır.
Thomas Edward Lawrence / FotoÄŸraf: wikipedia.org
Oxford’da bir istihbaratçı: David George Hogarth
David George Hogart Ä°ngiliz istihbaratı için kritik bir isimdir. Yalnızca arkeolojik kazı çalışması görüntüsü altında yürüttüÄŸü faaliyetler ile deÄŸil; Lawrence ve Gertrude Bell’i de Ä°ngiliz istihbaratına kazandırması açısından kritik bir isim olarak öne çıkar.
Lawrence, Oxford’ta eÄŸitime baÅŸladığında Ashmolean Müzesi Müdürü olan Hogart, ondaki potansiyeli kısa sürede fark eder. Lawrence’a arkeoloji zevki kazandıran Hogart, OrtadoÄŸu’daki birçok kazı çalışmasında onu yanında götürmüÅŸtür. Lawrence bu çalışmalarda Arap dili, kültürü ve yaÅŸam ÅŸekli hakkında geniÅŸ bir birikim elde etmiÅŸtir. Lawrence, Birinci Dünya Savaşı baÅŸladığında en büyük destekçisi Gertrude Bell ile beraber bu birikimi Kahire ofisinde fazlasıyla sahaya yansıtacaktı.
Büyük savaÅŸ öncesi Osmanlı’nın Arap stratejisi
Sultan Ä°kinci Abdülhamid, iktidarda bulunduÄŸu sürede yalnızca dış politikada deÄŸil, iç siyasette de ciddi bir denge siyaseti izlemiÅŸtir. DoÄŸu’da Ermenileri Kürtler ile dengelerken Balkanlar’da kiliseler arasındaki güç mücadelesini Osmanlı lehine kullanmayı baÅŸarmıştır. Arap coÄŸrafyasında ise aÅŸiretlerin birbiriyle olan rekabetini her zaman dengede tutarak bölgede ciddi bir sorun çıkmamasını saÄŸlamıştır.
1908 yılında Sultan Hamid devrildiÄŸinde Arap coÄŸrafyasında iki önemli fikir de çökmüÅŸtür: Ä°lki Ä°slamcılık düÅŸüncesi, ikincisi Arap aÅŸiretlerini birbirine karşı dengeleme siyaseti. Ä°ttihat ve Terakki Partisi devrimin getirdiÄŸi hürriyet havasında devlet namına dağıttığı ulufe daha sonrasında farklı sorunlara sebep olmuÅŸtur. Ä°ttihatçılar hata yaptığını düÅŸünerek verdiÄŸi sayısız makam, itibar ve hakkı geri almaya kalkması birçok krize neden olmuÅŸtur. Bu krizlerden biri de HaÅŸimi ailesine verilen gücün daha sonrasında elinden alınması teÅŸebbüsü olacaktır.
Sultan Ä°kinci Abdülhamid, bölgede bir ulusçuluk fikrinden ziyade aÅŸiret gücü potansiyelinin daha önemli bir tehdit olduÄŸunu düÅŸünerek HaÅŸimi ailesini uzun süre Ä°stanbul’da misafir etmiÅŸ, bölge dengelerini gözeterek zaman zaman onlara görev vermiÅŸse de çoÄŸunlukla Ä°stanbul dışında faaliyet göstermelerine müsaade etmemiÅŸtir.
Ä°ttihat ve Terraki iktidara geldiÄŸinde yaptığı ilk icraatlardan biri 1908 yılında Åžerif Hüseyin’i Mekke ÅŸerifi olarak tayin etmek olmuÅŸtur. Åžerif Hüseyin ile iliÅŸkilerde yapılan stratejik hataların yanında diÄŸer Arap coÄŸrafyalarında da korkunç yanlışlar yapılmıştır. Türkçe’nin Arap bölgelerinde zorunlu resmi dil ilan edilmesi, bölge deÄŸerlerini yansıtmayan vekillerin meclise sokulması, Arap onurunu rencide edici eylemler ve kabinede evkaf dışında bir nazırlığa Arapların uygun görülmemesi rahatsızlıkları artırıyor devlet ile Araplar arasındaki psikolojik ayrılığı derinleÅŸtiriyordu.
Åžerif Hüseyin ve yolların sonu
Åžerif Ali PaÅŸa’nın oÄŸlu Åžerif Hüseyin 1853 yılında Ä°stanbul’da dünyaya gelmiÅŸti. Sultan Hamid, rütbe-i tenzil olarak Devlet-i Åžura’da kendisine vezir görevi vermiÅŸtir. Bu görevini sürdürdüÄŸü sırada 1908 yılında gerçekleÅŸen Ä°ttihat ve Terakki Darbesi ile Mekke ÅžerifliÄŸine tayin edildi.
Åžerif Hüseyin / FotoÄŸraf: wikipedia.org
Åžerif Hüseyin baÅŸlarda Osmanlı’ya karşı bir isyan fikrine sahip deÄŸildir. Åžerif Hüseyin’in baÅŸlarda böyle bir isteÄŸi de olmamıştır; ama iki hadise fikirlerinin deÄŸiÅŸmesine sebep olacaktır: Ä°lki, demir yolu projeleriyle bölge halkının ciddi bir gelir kaybına uÄŸrayacağı endiÅŸesi, ikincisi de Medine yönetiminin Hicaz yönetiminden ayrılarak doÄŸrudan Dahiliye Nazırlığına baÄŸlanacağı dedikoduları. Bu geliÅŸmeler Åžerif Hüseyin’i tedirgin edecek ve oÄŸlu Abdullah vasıtasıyla Ä°ngilizlerle temas kurmasına sebep olacaktır. Bu temas için gönüllü olan kiÅŸi ise daha önce verilen birçok görevi eline yüzüne bulaÅŸtırmış genç Binbaşı Edward Lawrence’tan baÅŸkası deÄŸildir. Yolların sonu tam olarak bu temas ile baÅŸlayacaktı.
Kimine göre Çölün Kralı kimilerine göre ÅŸehir efsanesi
Thomas Edward Lawrence / FotoÄŸraf: Wikimedia Commons
Lawrence’ın Birinci Dünya Savaşı’ndaki önemi bugün hala tarihçiler arasında tartışma konusudur. Bir kesim Lawrence’ın oynadığı rolün fazla abartıldığı görüÅŸüne sahiptir. Buna delil olarak iki olay örnek verilebilir. Ä°lki ordu namusu içinde en ahlaksız vazifelerden biri olarak görülen bir emrin tevdi edilmesi için Lawrence’ın tercih edilmesidir.
Bu emre göre Lawrence, Medine savunmasını yapan Halil (Kut) PaÅŸa’ya gelerek yüklü miktarda rüÅŸvet teklif eder. Halil PaÅŸa’nın bu teklifi reddetmesi için ciddi bir sebep yok gibidir; savunduÄŸu ÅŸehrin savaÅŸ strateji açısından da ciddi bir ehemmiyeti kalmamıştır. Öte taraftan ÅŸehrin kutsallığı ve Ä°slam Peygamberi Hazreti Muhammed’in kabrinin bulunduÄŸu bir bölgeyi savunmadan düÅŸmana hem de rüÅŸvet karşılığı terk etmenin doÄŸru olmayacağına karar veren Halil PaÅŸa, Lawrence’ın teklifini reddeder. Bundan sonra 147 günlük Kut’lu bir direniÅŸ baÅŸlayacaktır.
Halil Kurt PaÅŸa
Lawrence’ın tarihi öneminin gereÄŸinden fazla abartıldığını savunan görüÅŸe göre verilen bir diÄŸer örnek; savaÅŸ sonrası Araplara Lawrence aracılığıyla verilen hiçbir vaadin gerçekleÅŸmemesidir. Lawrence kendisiyle beraber isyana kalkışan aÅŸiretlere bir millet ve devlet vaadinde bulunurken BirleÅŸik Krallık, Arapları millet bilincine sahip olmayan aÅŸiretler olarak görüyordu. Bu yüzden kontrol altında tutulması zor, tek ve bütün bir Arap Devleti yerine Åžerif Hüseyin ve oÄŸullarına çeÅŸitli emirlikler vererek kontrolü altında tutmayı tercih edecektir. Lawrence’ın bütün protestolarına raÄŸmen bu kararın uygulamaya konulmuÅŸ olması Krallığın onu çok ciddiye almadığı ÅŸeklinde yorumlanabilir.
Lawrence 5 bin Osmanlı askerinin başını koparttırıyor
Bunlar elbette ki Lawrence’ın savaÅŸtaki rolünü yadsımak için yeterli deÄŸildir. Kışkırtılan Arap aÅŸiretlerinin demiryolu üzerinde verdiÄŸi tahribat ve gerilla savaÅŸları Osmanlı’nın bölge ile iletiÅŸimini ciddi zaafa uÄŸratmıştır.
Kut’ül Amare’deki Osmanlı zaferinden sonra Lawrence’ın Eylül 1918 yılında Åžam’da gerçekleÅŸtirdiÄŸi saldırıda Osmanlı ağır bir maÄŸlubiyet almıştır. Bu saldırıda esir alınmaması emrini veren Lawrence, teslim olmuÅŸ yaklaşık 5 bin askerin başının koparılmasına sebep olmuÅŸtur. Lawrence askerlerin esir alınmayacağı emrini verdikten sonra ÅŸu itiraflarda bulunuyor;
Evet, onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahÅŸice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiÅŸtim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahÅŸetten…
Lawrence’ın hatıraları
Lawrence çocukluÄŸundan itibaren Haçlı Seferlerine, ÅŸövalyelik ruhuna ve Orta ÇaÄŸ mimarisine büyük hayranlık duymuÅŸtur. Tezini de Orta ÇaÄŸ mimarisi üzerine hazırlayan Lawrence’ı OrtadoÄŸu’ya getiren temel motivasyon kendisinin de itiraz etmediÄŸi üzere bu Haçlı hayranlığıdır.
SavaÅŸta gösterdiÄŸi yararlılıktan dolayı Albaylık rütbesine kadar yükselen Lawrence daha sonra hatıralarını yazmaya karar verdi. Haçlı estetiÄŸine uygun olarak ismini BilgeliÄŸin Yedi Sütunu (Seven Pillars of Wisdom) verdiÄŸi hatıralarını tamamlamak üzereyken eser esrarengiz bir biçimde ortadan kayboldu. Eserin yazıldığı dönemde henüz OrtadoÄŸu’ya dair birçok meselenin çözüme kavuÅŸturulmamış olması eserin Ä°ngiliz istihbaratı tarafından ortadan kaldırıldığı tartışmalarına sebep oldu.
Lawrence Kral Faysal ile birlikte / FotoÄŸraf: Wikimedia Commons
Lawrence yıllar sonra hatıralarını tekrar kaleme aldığında bu kez maddi imkansızlıklar sebebiyle yayınlayamadı. Bu sebeple önce eserin bir özetini yayınladı. Ancak 1926 yılında eserin tamamını yayınlayabildi.
Ölümü de hayatı kadar gizem dolu oldu
Lawrence için bir sürü lakap kullanılmıştır. Arabistanlı Lawrence, Casuslar Kralı Lawrence vb. Ama bunların içinde en ilginç olanı Lawrence’ın da en övündüÄŸü isim; Shaw’ın OÄŸlu Lawrence’tır.
Casus Lawrence ünlü Ä°ngiliz edebiyatçı Bernard Shaw’a yaptığı bir ziyaret sırasında Shaw’ın odada bulunan diÄŸer misafirleri, Lawrence’ı Shaw’ın oÄŸlu zannederek “Ne kadar da yakışıklı bir oÄŸlun varmış” derler. Baba konusunda oldukça sancılı bir geçmiÅŸi bulunan Lawrence bu yakıştırmadan oldukça memnun olmuÅŸ ve zaman zaman Shaw’ın OÄŸlu Lawrence lakabını hem kullanmış hem de bu isimle övünmüÅŸtür.
George Bernard Shaw / FotoÄŸraf: Wikimedia Commons
Lawrence savaÅŸtan sonra ordudaki görevine hava kuvvetlerinde devam etmiÅŸtir. 13 Mayıs 1935 yılında motorunda seyir halindeyken bazı görgü tanıklarına göre önüne bisiklet süren bir çocuÄŸun bazı tanıklarına göre ise siyah bir arabanın önüne kırması sebebiyle kaza geçirdiÄŸini iddia etmiÅŸti. Lawrence kafatasından ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. New York Times’ın hemen ertesi gün geçtiÄŸi haber kazayı daha da ÅŸaibeli bir hale getirecekti:
Tüm dünyaca Arabistanlı Lawrence olarak bilinen Albay Thomas E. Lawrence’in dün bir motosiklet kazasında yaralandığı ve Bovington Kampı’ndaki bir askeri hastanede ölümün eÅŸiÄŸinde olduÄŸu bildirilmektedir. I. Dünya Savaşı sırasında Arap isyanının kahramanı yolda bir çocuÄŸa çarpmamak için direksiyonu kırarak bir kaza geçirdi. Kazada çocuk yaralanmazken, Lawrence ÅŸuurunu kaybetmiÅŸ bir ÅŸekilde bulundu. Bu durumu onun muhtemelen çok hızlı olduÄŸunu göstermektedir. Kaza, Lawrence’in yaÅŸadığı yer olan Clouds Hill yakınlarında gerçekleÅŸti. Ambulans Lawrence’ı hastaneye götürdükten sonra kafasında bir çatlak olduÄŸu tespit edildi. Akrabalarına haber verildi. Ancak bu sabah iyileÅŸme umudu kalmadığı belirtiliyor. Lawrence’in anne-babası Londra’dan havayoluyla Bavington Kampı’na geldiler. Dünkü kaza, Thomas Hardy’nin yaÅŸadığı yerin yakınlarında meydana geldi. Lawrence saatte 85 mil/hız yapıyordu. Ayrıca Lawrence sık sık 1931’de ölen yaÅŸlı romancı Mr. Hardy’i ziyaret ederdi. Albay Lawrence uzun süren emeklilik hayatından sonra savaÅŸtan sonra bıraktığı aktif hayatına geri dönmeyi planlıyordu. Ayrıca, Ä°ngiliz edebiyatında çoktan yer etmiÅŸ bir yazar olarak daha aktif bir ÅŸekilde edebiyatla ilgilenmeyi düÅŸünüyordu. “Revolt in the desert” kitabından kazandıklarının önemli bir payını askeri yardım kuruluÅŸlarına bağışlayan Lawrence’in yılda 200 ila 300 paund geliri bulunmaktaydı. (New-York Times, 1935: 1)
Öncelikle Lawrence’ın anne babası birlikte gelemezdi, çünkü babası ölmüÅŸ annesi de hemen gelemeyecek kadar uzak bir bölgede, Çin’deydi. Üstelik haberin içeriÄŸinde yaralanmış denilen Lawrence için baÅŸlıkta hayatını kaybettiÄŸi yazılıyordu. Bu haberden sonra Lawrence uzun süre komada kalmasına raÄŸmen baÅŸta Türk medyası olmak üzere neredeyse her gün öldüÄŸüne dair haber yapılıyor, ertesi gün tekzip yayınlanarak hala hayatta olduÄŸu söyleniyordu. Lawrence’ın ölüp ölmediÄŸi tüm dünya medyasında büyük bir muammaya dönüÅŸmüÅŸtü. Ä°lerleyen günlerde Lawrence’ın hayatını kaybettiÄŸi anlaşılacaktı. Daha sonra Lawrence vasiyeti üzerine sade bir törenle gömülmüÅŸtür. Cenazesine Churchill, Irak Kralı Faysal’ın kardeÅŸi Emir Abdullah gibi önemli isimler katılmıştır. Görgü ÅŸahitlerinin tutarsız ifadeleri ölümünü ÅŸaibeli hale getirmiÅŸ, birçok kiÅŸinin Lawrence’ın öldürüldüÄŸünü iddia etmesine sebep olmuÅŸtur.
“Gerçekte ölmeyen Lawrence Ä°talya’da ortaya çıktı” iddiası
Lawrence’ın spekülasyonlarla dolu hayatı ölümünden sonra da sürmüÅŸtür. Bunlardan en ilginci Ä°talya’da bir boÅŸanma davasında ortaya çıkmıştır. Çift eÅŸlilikle mahkemede yargılanan Ernest Harper isimli ÅŸahsın gerçekte kendisinin Ä°ngiliz Casus Edward Lawrence olduÄŸunu iddia etmesi oldu.
Lawrence son derece benzeyen Harper’in gerçekte Lawrence olup olmadığını teyit ettirmek için Ä°ngiltere’den cenazesine katılan yakın dostu Ronald Strorrose davet edildi. Storrose, Lawrence’ın cansız bedenini gördüÄŸünü bu adamın yalnızca Lawrence’a benzediÄŸini o olamayacağını söyledi. Harper ise “Ben Albay Lawrence’ım ve ölene kadar öyle kalacağım” ısrarını sürdürdü.
Lawrence kimine göre yalnızca bir figür kimine göre ise OrtadoÄŸu’da bugün dahi devam eden birçok sorunun mimarıdır. Hayatı da kendisi kadar spekülasyona konu olan Lawrence bugün hala ifrat ve tefrit arasında tartışılmaktadır.
Müellif: Mehmet Mazlum Çelik / Kaynak: The Independent Türkçe
Yararlanılan bazı kaynaklar:
Edward Lawrence, Seven Pillars of Wisdom, Publisher Londra: 1926
MLitt, Lawrence of Arabia: A Romantic Cavalier in Modern Times: 2013
Arap Ä°syanı 1916 – 1918, Recep Boz Temer, Mülkiye Dergisi, Sayı: 272
Ä°slam Ansiklopedisi LAWRENCE, Thomas Edward Maddesi
Taner Bilgin T.Edward Lawrence’ın Ölümünün Basındaki Yansımalarına Dair Bazı Gözlemler, Akademik Bakış Dergisi, Sayı:52, 2015
Kral Abdullah, Biz Osmanlı’ya Neden Ä°syan Ettik, çev. Halit Özkan. Ä°stanbul: Kalasik Yayınları, 2006
Henüz yorum yapılmamış.