Türkiye, Pakistan ve Malezya üçlü işbirliğinin beraberinde getirdiği fırsat ve zorluklar
Türkiye, Malezya ve Pakistan işbirliği İslam dünyasında bir model oluşturabilme kapasitesine sahip olmasının yanı sıra sürdürülebilirliği sağlamaya yönelik dinamiklere de sahip.
2019 yılının Mart ayında Cidde’de gerçekleÅŸtirilen Türkiye-Malezya-Pakistan Üçlü DışiÅŸleri Bakanları toplantısında ülkeler arasındaki iÅŸbirliÄŸi sürecine iliÅŸkin söylem düzeyinde giriÅŸimler gözlendi. Temmuz ayının sonuna doÄŸru Türkiye ziyaretine gelen Malezya BaÅŸbakanı Mahathir Muhammed’in “Üç ülke iÅŸbirliÄŸi yaparak Ä°slam medeniyetini yeniden ayaklandırabiliriz” çaÄŸrısıyla da bu sürece iliÅŸkin geliÅŸmeler ivme kazandı. Söz konusu iÅŸbirliÄŸi sürecinin somut bir yansıması olarak da Malezya’da Kuala Lumpur Zirvesi düzenlendi.
Türkiye, Malezya ve Pakistan öncülüÄŸünde Ä°slam medeniyetini yeniden ayaklandırma söylemi üzerine ÅŸekillenen iÅŸbirliÄŸi süreci, Ä°slam dünyasında ilgi gördü. Bu durumun Ä°slam dünyası dışında da yansımaları olduÄŸu söylenebilir. Amerikan ve Ä°srail basınında da konuya iliÅŸkin deÄŸerlendirmeler yer aldı. The Hill isimli Amerikan gazetesinde yer alan, ABD’nin Orta DoÄŸu’daki müttefiklerinin deÄŸiÅŸimi konusunu ele alan bir yazıda, bu üçlü iÅŸbirliÄŸine ve bölgede güç dengesinin deÄŸiÅŸtiÄŸine dikkat çekiliyordu. Bu deÄŸerlendirmede temel alınan Jerusalem Post gazetesindeki bir yazıda ise, Türkiye, Malezya, Pakistan ve Katar’ın yeni bir ittifak kurduÄŸu belirtiliyordu.
Esasen Türkiye, Malezya ve Pakistan iÅŸbirliÄŸi süreci, Kuala Lumpur Zirvesi öncesinde Katar’ın baÅŸkenti Doha’da resmi olmayan ve bakanlar düzeyinde gerçekleÅŸen toplantıya Katar, Endonezya ve Ä°ran’ın da katılmasıyla dikkatleri daha çok üzerine çekmeye baÅŸladı. Kuala Lumpur Zirvesi öncesi, zirve toplantısının düzenlenmemesi konusunda bazı ülkelerin çeÅŸitli giriÅŸimler yaptığı görüldü.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, Malezya BaÅŸbakanı Mahathir Muhammed’i arayarak bu zirvenin Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı (Ä°Ä°T) çatısı altında toplanması gerektiÄŸini belirtti. BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın zirveye katılmaması konusunda Pakistan’la görüÅŸmeleri basına yansıdı. Suudi Arabistan ve BAE’nin bu adımları sonucu Pakistan BaÅŸbakanı Ä°mran Han son anda zirveye katılmama kararı aldı. Endonezya, Doha’daki resmi olmayan zirvede yer alarak, Kuala Lumpur Zirvesi’ne katılma yönünde adım atarken, son geliÅŸmelerin Endonezya’yı da etkilediÄŸi görüldü. Zirveye devlet baÅŸkanı düzeyinde katılması beklenen Endonezya, katılımı önce devlet baÅŸkan yardımcısı düzeyine düÅŸürürken, nihai olarak bu düzeyde katılım da gerçekleÅŸmedi ve daha düÅŸük bir düzeyde katılım göstermekle yetindi. DiÄŸer taraftan zirve öncesi yaÅŸanan sıcak geliÅŸmeler Türkiye, Malezya, Katar ve Ä°ran’ın katılım düzeyinde herhangi bir deÄŸiÅŸikliÄŸe veya etkiye neden olmadı.
Ä°ÅŸbirliÄŸi sürecinin temelleri ve karşılaşılan güçlükler
Türkiye, Malezya ve Pakistan iÅŸbirliÄŸinin oluÅŸum ve geliÅŸim sürecinde üç ülkenin bu sürecin sürdürülebilirliÄŸi bakımından bazı avantajları olduÄŸu görüldü. Bu avantajların başında üç ülke arasında tarihten gelen ciddi sorunlarının olmaması yer alıyor. Ayrıca üç ülke de seçimle iÅŸ başına gelinen cumhuriyetçi bir anlayışla yönetiliyor. Bu cumhuriyetçi anlayış halktan gelen toplumsal desteÄŸin yansıtılabilmesi açısından önem arz ediyor. Böylelikle üç ülkenin de Ä°slam medeniyetinin yeniden ayaklandırılması anlamında toplumsal tabandan destek buldukları söylenebilir. Bu toplumsal destek, Ä°slam dünyasının kanayan yaraları Filistin, KeÅŸmir ve Arakan konularında bu üç ülkenin ortak bir politika geliÅŸtirebilmesine de zemin oluÅŸturuyor. Ayrıca ekonomik model olarak da bu ülkelerin diÄŸer çoÄŸu Ä°slam ülkelerine nispetle üretime dayalı bir ekonomiye sahip oldukları söylenebilir. Bu çerçevede Pakistan gibi bir ülkenin zirveye katılım sorunuyla karşılaÅŸmasını özellikle ele almak gerekiyor.
Öncelikle üçlü iÅŸbirliÄŸi süreci Doha’daki toplantıda hızlı bir geniÅŸleme görüntüsü vererek tepkileri üzerine çekti. Ayrıca Suudi Arabistan ve BAE’nin Orta DoÄŸu’da ciddi bir rekabet içinde olduÄŸu ve gerilimler yaÅŸadığı Katar ve Ä°ran’ın fotoÄŸraf karesine girmesi bu süreçte karşılaşılan en büyük güçlüÄŸü ortaya çıkardı. Bu sorunun ortaya çıkması öngörülebilirdi. Bu iÅŸbirliÄŸi giriÅŸiminden rahatsız olan çevrelerin, iÅŸbirliÄŸi yapan ülkelerin iç ve dış dinamiklerinde etkili olmaya çalışabileceÄŸi, iÅŸbirliÄŸinin sonuçsuz kalacağına iliÅŸkin caydırıcı eleÅŸtirilerin gelebileceÄŸi, sürece katılarak iÅŸbirliÄŸini akamete uÄŸratmak isteyenlerin olabileceÄŸi öngörülmüÅŸtü. SomutlaÅŸtırmak gerekirse; Ä°ran’ın sürece dahil olmak istemesi Ä°ran’ın son dönemde karşılaÅŸtığı siyasi güçlüklere karşı bir arayış niteliÄŸinde görülebilir. DiÄŸer üç ülke arasında pek çok noktada gözlemlenen ortak anlayış ve uyum Ä°ran için mevcut deÄŸildi. Çünkü Ä°ran’ın, Ä°slam dünyasının yaÅŸadığı sorunların çözümüne destek olmak bir yana sorunları derinleÅŸtiren bir aktör olarak yer aldığı pek çok sorun bulunmaktaydı. Ayrıca iÅŸbirliÄŸi yapan ülkeler arasında sorun alanları oluÅŸturmaya veya sorun olabilecek konuları gündeme getirmeye yönelik giriÅŸimlerin olabileceÄŸi de ortadaydı. Pakistan’ın ekonomik bakımdan Körfez ülkeleriyle yoÄŸun iliÅŸkileri de iÅŸbirliÄŸi sürecine iliÅŸkin Pakistan’ın karşılaÅŸtığı bir güçlük olarak deÄŸerlendirilebilir.
Gelinen noktada Türkiye, Malezya ve Pakistan arasında geliÅŸen iÅŸbirliÄŸi bazı güçlüklerle karşılaÅŸmış olsa da bu güçlüklere raÄŸmen bu iÅŸbirliÄŸi sürecinin sürdürülmek istendiÄŸi söylenebilir. Zaten tüm engellemelere raÄŸmen gerçekleÅŸtirilen Kuala Lumpur Zirvesi, zirvede yer alan ülkeler tarafından Ä°slam dünyasında çözüm odaklı bir baÅŸlangıç zirvesi olarak deÄŸerlendirildi. Hatta Kuala Lumpur Zirvesi’nde karşı karşıya gelinen sorunlar iyi analiz edilirse, bu iÅŸbirliÄŸi sürecinin güçlenerek devam etmesi mümkün olabilir. Elbette ki Pakistan’ın zirveye katılmama yönünde son anda aldığı karar, iÅŸbirliÄŸi sürecinin zorluÄŸunu göstermiÅŸtir. Fakat bu ülkelerin bu sürecin hiçbir sorunla karşılaÅŸmadan kolaylıkla devam edeceÄŸini umdukları da söylenemez. Bu nedenlerle Türkiye ve Malezya’nın, Pakistan’ın zirveye katılımını engelleyen konularda Pakistan’a destek vererek Pakistan’ın bu engelini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapması önemli görünüyor.
Bu açıdan Türkiye CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın Pakistan ziyaretinde iki ülke arasındaki iliÅŸkilerin derinleÅŸerek geliÅŸmesi yönünde adımlar atıldığı görüldü. Ayrıca bu iÅŸbirliÄŸi sürecinde gündeme gelen DiriliÅŸ ErtuÄŸrul dizisinin Pakistan’da Urduca yayın yapmaya baÅŸlaması da zirve konusunun iki ülke arasındaki iliÅŸkilere olumsuz bir yansıması olmadığının göstergeleri arasında sıralanabilir. Benzer ÅŸekilde Malezya ile Pakistan arasında otomobil üretimi üzerinden ortak anlaÅŸmaların yapılması iÅŸbirliÄŸinin sürdürülmek istendiÄŸine iliÅŸkin geliÅŸmeler olarak gösterilebilir. Bu geliÅŸmeler Türkiye, Malezya ve Pakistan arasındaki iÅŸbirliÄŸinin geliÅŸtirilmesine yönelik ekonomik kalkınma, kültürel ve tarihsel ortaklık baÄŸlamında çabaların devam ettiÄŸi ÅŸeklinde deÄŸerlendirilebilir.
Ä°ÅŸbirliÄŸi süreci model oluÅŸturabilir mi?
Türkiye, Malezya ve Pakistan öncülüÄŸünde baÅŸlayan ve Kuala Lumpur Zirvesi öncesinde geniÅŸleme eÄŸilimi gösteren ancak zirve toplantısında katılım krizi yaÅŸayan iÅŸbirliÄŸi iki eksene ayrılabilir. Bunlardan biri Türkiye, Malezya ve Pakistan’ın oluÅŸturduÄŸu ana eksen. DiÄŸeri ise, bu ana eksen ile ortak hedefler ve çözüm arayışları konusunda uyum saÄŸlamaya eÄŸilimli çevre eksendir. Åžu ana kadar yaÅŸanan geliÅŸmeler ve üç ülkenin ortak paydada buluÅŸtuÄŸu konular bu iÅŸbirliÄŸinin sürdürülebilirliÄŸinin ana eksenin birliÄŸine ve bütünlüÄŸüne baÄŸlı olduÄŸuna iÅŸaret ediyor. Ana eksenin birbiriyle benzer özellikleri oldukça fazla olduÄŸu için ve aralarında hayati sorunlar bulunmadığı için uyum içinde hareket etmesi, çözüm üretmesi ve geleceÄŸe dönük olması daha muhtemel. Ancak bu ana eksen saÄŸlam bir zemine oturtulmadan çevre eksenden katılımların olması bu iÅŸbirliÄŸi sürecinin karşılaÅŸtığı zorlukları artıracaktır. Çünkü ana eksende olan ülkeler cumhuriyetçi bir anlayışa sahip, Ä°slam dünyasının geneline hitap edebilecek bir hüviyette, Ä°slam dünyasının sorunlarının çözümünde benzer bakış açıları olan, kapasiteleri ve geliÅŸmiÅŸlikleri bakımından birbirlerinin eksiklerini tamamlamaya açık bir yapıda ülkeler olarak öne çıkıyorlar. Yani Türkiye, Malezya ve Pakistan, çeÅŸitli zorluklarla karşılaşılacak olsa da ortak özellikleri, bakış açıları ve uyumları bakımından Ä°slam dünyasında model bir iÅŸbirliÄŸi geliÅŸtirebilirler.
Çevre eksen ülkelere ayrı ayrı bakmak gerekirse mevcut ÅŸartlarda bu modele en çok uyum saÄŸlama eÄŸilimi gösteren ülke Katar olarak öne çıkıyor. Çünkü Katar tüm bu ülkelerle uyumlu politikalar sergileyebilme kapasitesine sahip ve bu ülkelerden herhangi biriyle ciddi bir siyasi anlaÅŸmazlık yaÅŸamış deÄŸil. Ayrıca Katar’ın bu iÅŸbirliÄŸine sermaye ve yatırımlar açısından ciddi katkı verme potansiyeli bulunuyor. DiÄŸer taraftan Katar’ın ana eksendeki ülkelerden temel olarak iki farkı var. Biri nüfus bakımından diÄŸerlerine göre epey küçük kalması, diÄŸeri de yönetim biçimi olarak farklılaÅŸması. Ancak bu farklılıklar ÅŸimdiye kadar aşılması zor sorunların ortaya çıkabileceÄŸine iliÅŸkin bir izlenim vermemiÅŸtir.
Endonezya’nın olası bir siyasi bloklaÅŸma tehlikesine karşı tarafsızlık ilkesine yaslandığı ve bu anlamda bir tarafta konumlanmak istemediÄŸi düÅŸünülebilir. Ayrıca Endonezya Devlet BaÅŸkan Yardımcısı Ma’ruf Amin’in konuyla ilgili herhangi bir gündem olmamasına raÄŸmen halifelik sistemine iliÅŸkin söylemlerinden hareketle Endonezya’nın bu iÅŸbirliÄŸi sürecine Ä°slam dünyası odaklı olmaktan ziyade stratejik baktığı deÄŸerlendirilebilir. Yani Endonezya, devlet yönetimi olarak ÅŸu aÅŸamada üç ülkenin gösterdiÄŸi uyumu göstermekte zorlanıyor denilebilir. Bu çerçevede Endonezya’nın yönetim kadrosu olarak henüz ana eksendeki ülkeler gibi bütünlük içinde bir bakışa sahip olmadığı, ana eksendeki ülkelerin ortak hedefleri konusunda kendi cephesinde oluÅŸan belirsizlikleri henüz gideremediÄŸi söylenebilir.
Ä°ran ise bu iÅŸbirliÄŸi sürecine en son eklemlenmesi gereken ülke olarak görünmekte. Çünkü ana eksendeki ülkelerin Ä°slam dünyasının karşılaÅŸtığı sorunlara karşı gösterdiÄŸi hassasiyeti Ä°ran’ın gösteremediÄŸi görülüyor. Ayrıca bazı önemli konularda ve siyasal olarak ana eksendeki ülkelerle rekabet içine girmesi muhtemel alanlar bulunuyor. Daha da önemlisi Suudi Arabistan’la gergin iliÅŸkileri bakımından ana eksen ülkelerin bütünlüÄŸüyle uyum saÄŸlamakta güçlük çekiyor. GeliÅŸtirilmek istenen iÅŸbirliÄŸini siyasi bir zemine çekerek istenmedik tartışmaların yaÅŸanmasında öne çıkan bir ülke olarak beliriyor. Ä°ran’ın hem çeÅŸitli görüÅŸ farklılıkları hem de siyasal bloklaÅŸma eleÅŸtirileri nedeniyle kısa vadede iÅŸbirliÄŸinde öne çıkması, iÅŸbirliÄŸinin sürdürülebilirliÄŸi açısından ciddi tehditlerle karşılaşılmasına neden oluyor. Bu durum, “Ä°ran bu süreçten dışlanıyor” ÅŸeklinde deÄŸil, Ä°ran’ın bu sürece doÄŸru zaman ve zeminde katılım göstermesi gerektiÄŸi ÅŸeklinde düÅŸünülmeli.
Netice itibarıyla Türkiye, Malezya ve Pakistan iÅŸbirliÄŸi Ä°slam dünyasında bir model oluÅŸturabilme kapasitesine sahip olmasının yanı sıra sürdürülebilirliÄŸi saÄŸlamaya yönelik dinamiklere de sahip. Ancak süreç içinde karşılaşılan güçlükler, atılacak adımların oldukça hassas bir ÅŸekilde atılması ve iyi bir planlama yapılması gerektiÄŸini gösteriyor. Ana eksen olarak belirtilen ülkelerin bu iÅŸbirliÄŸi sürecini geleceÄŸe taşıma imkanları olduÄŸu gibi ciddi güçlüklerle karşılaÅŸtığı ve karşılaÅŸacağı açık. Ä°ÅŸbirliÄŸinin geniÅŸleme odaklı olması konuyu siyasal bir zemine çekmek isteyenlere fırsatlar sunuyor ve iÅŸbirliÄŸi sürecini zorlaÅŸtırıyor. Ä°ÅŸbirliÄŸi süreci öncelikle ana eksenin ortaya koyduÄŸu çözüm odaklı bakış, karşılıklı iÅŸbirliÄŸi ile kalkınma ve ortak hareket etme eÄŸilimiyle sürdürülmeli, zaman içinde ana eksen ile uyum saÄŸlayabilme kapasitesine göre çevre eksenden ülkeler ana eksene eklemlenmeli. Bu anlamda ÅŸu ana kadar bu iÅŸbirliÄŸi sürecinde henüz adı anılmamış ülkelerin de çevre eksen ülkelere dahil olabileceÄŸi unutulmamalı. Türkiye, Malezya ve Pakistan iÅŸbirliÄŸinin geliÅŸime açık olduÄŸu kadar sorunlarla da karşılaÅŸmasının muhtemel olduÄŸu söylenebilir. Bu nedenle üç ülkenin muhtemel sorunları çözmekte kararlılık göstermesi, iÅŸbirliÄŸinin geleceÄŸinin belirleyicisi olacaktır.
Analiz: Mustafa Öztop (Marmara Üniversitesi OrtadoÄŸu Siyasi Tarihi ve Uluslararası Ä°liÅŸkiler Anabilim Dalı’nda doktora öÄŸrencisi)
Kaynak: Anadolu Ajansı
Henüz yorum yapılmamış.