Taha Kılınç'ın kaleminden: Mavi Yarasa
Follow @dusuncemektebi2
Taha Kılınç / Yenişafak
Kavurucu sıcak ve yapış yapış nemden bunalan Beyrutlular için, 15 Temmuz 1958 sabahı oldukça farklı baÅŸlamıştı. Havaalanının hemen güneyindeki Halde mevkiine yanaÅŸan gemilerden Amerikan askerlerinin sahile çıkmakta olduÄŸu haberi, kulaktan kulaÄŸa hızlıca yayılmıştı. Kısa zaman içinde, denizi gören kıyı ÅŸeridi binlerce meraklıyla tıka-basa doldu. Gazeteler de fotoÄŸrafçılarını ve muhabirlerini hızlıca Halde’ye yollayarak, ertesi günkü manÅŸetlerinin malzemesini devÅŸirmeye baÅŸlamıştı. Beyrutlular, manzarayı sadece izlemekle yetinmedi. Gençler denize doÄŸru koÅŸarak, askerlerin kolayca karaya ayak basmasına yardımcı oluyor, ekipman ve yüklerini omuzluyordu. 6 bin civarında Amerikan askerinin sahile konuÅŸlanması tamamlanınca, bu defa meraklı halk kitleleri, kadınlı-erkekli gruplar halinde, bu sürpriz yabancıların etrafını sardı. Hepsi de askerlerle sohbet etmeye çalışıyordu. Sonraki günlerde kalabalık öylesine arttı ki, seyyar satıcılar denizin kenarına sabit stantlar kurarak yiyecek-içecek satışına baÅŸladı. Taksiciler, Halde’ye akın eden Beyrutluların taleplerine cevap veremeyecek duruma geldi.
Åžahit olunan komik ve garip manzaraya raÄŸmen (Amerikalılar, direniÅŸle karşılaÅŸacaklarını, hatta silahlı çatışmaların dahi çıkabileceÄŸini hesaplamıştı), o günler “ABD’nin OrtadoÄŸu’ya ilk askerî müdahalesi” unvanıyla tarihe geçecekti. Ve sonraki müdahaleler de, hiç bu kadar “romantik” olmayacaktı. “Mavi Yarasa” kod adıyla düzenlenen “15 Temmuz Müdahalesi”nin arka planında ise, bölgenin çatışmalarla dolu yakın tarihinin tipik bir safhası vardı:
Lübnan’ın Hıristiyan (Mârûnî Katolik) CumhurbaÅŸkanı Kemîl Åžemûn, dolmak üzere olan görev süresini gayri meÅŸru biçimde uzatmaya çalışmak suçlamasıyla karşı karşıyaydı. Muhalefet, Åžemûn’un, -gerekli kanun deÄŸiÅŸikliÄŸini yaptırabilmek için gönlüne göre bir parlamento aritmetiÄŸi oluÅŸturmak üzere- 1957 seçimlerine hile karıştırdığını savunuyordu. Ülke, birden bire Hıristiyan ve Müslüman kamplar arasında ikiye bölünmüÅŸtü. Durzî lider Kemal Cumblat da, Müslümanlarla birlikte hareket ediyordu. Batı yanlısı bir politika izleyen Kemîl Åžemûn’un, 1956 SüveyÅŸ Krizi’nin ardından Ä°ngiltere ve Fransa’yla iliÅŸkileri koparmayı reddetmesi de bir diÄŸer eleÅŸtiri konusuydu. Cemal Abdunnâsır fenomeninin OrtadoÄŸu’da fırtına gibi estiÄŸi o dönemde, Åžemûn, Lübnan kamuoyunun baskısıyla karşı karşıyaydı. Irak’taki Ä°ngiliz destekli monarÅŸinin baÅŸrol oynadığı BaÄŸdat Paktı’nı açıktan onaylayarak Lübnanlı muhaliflerini daha da kızdıran Åžemûn, ülkenin Arap kimliÄŸini aşındırmakla suçlanıyordu.
OrtadoÄŸu’ya asker çıkarmak ve ünlü “Eisenhower Doktrini”ni uygulamak için fırsat kollayan ABD, 1958’in mayısında Lübnan CumhurbaÅŸkanı Åžemûn’a Amerikan müdahalesini nasıl talep edebileceÄŸinin yolunu da göstermiÅŸti. Åžemûn, “Amerikan mülklerinin korunması ve Lübnan’ın bütünlüÄŸünün desteklenmesi”ni rica edecekti. Beyaz Saray, Irak Kralı Ä°kinci Faysal’a da haber göndererek, olası bir müdahale durumunda takviye için, Irak ordu birliklerinin Ürdün sınırına kaydırılmasını istedi. 23 yaşındaki genç kral, Ä°ran sınırındaki birliklere Ürdün tarafına gitmelerini emretti. Irak ordusunun BaÄŸdat’taki komuta kademesi, “Ürdün’e doÄŸru giderken baÅŸkente uÄŸrayan” birliklerin de desteÄŸiyle, 14 Temmuz 1958 sabahı kraliyet idaresini devirecek, Kral Ä°kinci Faysal ve bütün yönetici elit kurÅŸuna dizilecekti. BaÄŸdat’ta Arap milliyetçisi ve Batı karşıtı subayların yönetime el koymasının ertesi günü, “Mavi Yarasa” Beyrut sahillerine konacaktı.
***
Türkiye olarak bizim hain darbe kalkışmasıyla hatırladığımız “15 Temmuz”, OrtadoÄŸu tarihi açısından bir dönüm noktasıydı. Hiçbir ÅŸeyin tesadüfen gerçekleÅŸmediÄŸi ve her ÅŸeyin sebep-sonuç zinciri içinde birbirine baÄŸlı bulunduÄŸu coÄŸrafyamızda, ABD’nin rolünün henüz tam anlamıyla ortaya çıkmadığı (veya belgelenmediÄŸi) darbe teÅŸebbüsü için de “15 Temmuz” tarihinin seçilmiÅŸ olması düÅŸündürücü.
Dönemin ABD DışiÅŸleri Bakanı John Kerry, 3 Temmuz 2013’te Mısır’da askerî darbe gerçekleÅŸtiÄŸi zaman, “Mısır ordusu demokrasiyi inÅŸa ediyor” demiÅŸti. Kerry, “Mısır’ın kaos ve ÅŸiddete sürüklenmesinden endiÅŸe eden milyonlarca kiÅŸinin, ordudan duruma müdahale etmesini istediÄŸini” savunmuÅŸtu. Aynı cümlelerin, 2016’da da dudakların ucunda hazır beklediÄŸini bilmek için, kâhin olmaya gerek yok.
***
Yakın ve uzak tarihi dikkatli bir ÅŸekilde okumak, insana OrtadoÄŸu ve Ä°slâm dünyasında yaÅŸanan hiçbir ÅŸeye ÅŸaşırmamayı öÄŸretiyor. Belli hadiselere karşı, aktörlerin refleksleri hiç deÄŸiÅŸmiyor zira.
Henüz yorum yapılmamış.