Selahattin E. Çakırgil: Şiardan şuûra.. Ayasofya
Son haftaların, son ayların değil, son 100 yılın en önemli kararlarından birisi, belki de ‘Ayasofya’ konusunda alınan karardır.
Tıpkı, ezelden ebede bütün beÅŸer tarihini dolduran ve insanın sadece sûreten ve ÅŸeklen deÄŸil; sîreten, rûhen ve mânen de yaratılış hedefine göre yaÅŸayabileceÄŸini formülleÅŸtiren ’Lâilâheillallah’ (Allah’tan baÅŸka ilâh yoktur!) ibaresinin bir özgürlük manifestosu halinde tekrarlanması kararıydı bu..
Çünkü, bu mâbed, Hz. Ä°sâ ÅŸeriatinin henüz Hz. Muhammed’in elinden sunulan ÅŸeriatle yenilenmesinden 75 yıl öncelerde, -yani,o zamanki Ä°slâm ÅŸeriatine göre- bir Tevhîd mâbedi olarak inÅŸa olunmuÅŸtu ve 1500 yıl öncelerde, ilahî vahyin yüce bir mâbedi olarak, dünyanın 7 harikasından birisi olarak anılırdı.. Ve kökleri tarihin derinliklerinde olduÄŸu için, asla basit bir antik kalıntı müzesi konumunda deÄŸil, bir ulu mâbed idi. Bu yüzden de, onun mâbed olmaktan çıkarılıp müze yapılması da basit bir iÅŸlem deÄŸil, çok büyük bir karardı.
*
Evet, Aya Sofia..
Yani, ‘Kutlu Bilgi’ ve ‘vahy-i ilâhî’ mâbedi.. Bunun içindir ki, Osmanlı Sultanı 2. Mehmed de, Ä°stanbul’u fethettiÄŸi ve DoÄŸu Roma/ Bizans Ä°mparatorluÄŸu’na da son verip, dünya jeopolitiÄŸinin bu en stratejik noktalarından bir coÄŸrafyaya hâkim olduÄŸunda, kendi inanç deÄŸerlerine göre yeni dünya kurmaya bu mâbedden baÅŸlarken, aslı kutlu olan bu ulu mâbedin isminin ne mânâya geldiÄŸini de gözönünde bulundurarak, o ismi aynen korumuÅŸtu.
Tıpkı, Hz. Ä°brahim zamanından beri Tevhîd inancının, ‘Lâilâheillallah’ dâvasının sembol mâbedi olan Kâbe, daha sonraları asırlarca, bir puthaneye dönüÅŸtürüldüÄŸü halde; Hz. Peygamber (S), kendi doÄŸduÄŸu ÅŸehri, Mekke’yi fethedip, Kâbe’yi, müÅŸriklerin tasallutundan kurtararak putlardan temizleyip, Hz. Ä°brahim zamanındaki statüsüne iade ediÅŸi gibi bir durum..
*
Evet, Fatih Sultan Muhammed, bu yüce ve kutlu mâbedi, Hz. Îsâ aleyhisselam‘ın elinden sunulan ilâhî dinin, -Ä°slâm dininin- o zamanki müminlerinin elinden almamış; tersine, 900 yıl kadar bir puthane halinde kullanılan o mekânı temizleyip, ezelden beri bütün ‘enbiyaullah / ilâhî peygamberler’ eliyle sunulmuÅŸ Ä°slâm ÅŸeriatinin ve Hz. Îsâ’nın gerçek müminlerinin, muvahhidlerin, Tevhîd inancına baÄŸlı olanların da mâbedi statüsüne iade etmiÅŸti.
*
Ve, tekrar belirtmek gerekir ki, Ayasofya’nın 86 yıl önce müzeye dönüÅŸtürülmesi de basit ve her kiÅŸinin yapabileceÄŸi bir iÅŸ deÄŸildi.
Ve, Hristiyan dünyası asırlarca, Ayasofya’yı, 1453 öncesi duruma döndürüp, minarelerini yıkarak, kubbesine yeniden Salib- Haç dikeceklerin hayalini ünlü ressamlarının tablolarında resmetmiÅŸlerdi. Hele de, Rusya Çarlığı, (bizim tarihimizde Hicrî- 1293’de cereyan ettiÄŸinden kısaca ‘93 Harbi’ diye anılan ve Osmanlı’nın ağır yenilgisiyle sonuçlanan 1877-78’deki savaÅŸ öncesinde Ä°stanbul’u, Ortodoks Hristiyanlığın merkezi yapmak hayaliyle çizdikleri haritalarda, Ä°stanbul’a ‘Çargrad / Çar /Sezar/Kayzer Åžehri) adını bile vermiÅŸlerdi. Ama, buna muvaffak olamamışlardı.
*
Ama, o meÅŸ’ûm savaÅŸtan 40 sene sonralarda ise, Ä°stanbul Ä°ngiliz iÅŸgaline düÅŸtüÄŸünde, yine aynı arzular depreÅŸmiÅŸti. Ama, ingiliz emperyalizmi, artık Londra’dan bir Müstemleke Valisi göndermek ÅŸeklindeki eski tip kolonyalizmi/ sömürgeciliÄŸi bırakıp, ‘New colonialism / yeni sömürgecilik’ metoduna geçmiÅŸ ve hedeflerini, iÅŸgal ettiÄŸi yerlerdeki yerli halkın içinden, kalbi, beyni ve yaÅŸayış tarzıyla kendilerine ayarlı kimseler eliyle gerçekleÅŸtirmeye baÅŸlamışlardı.
*
Evet, ÅŸimdi, Ayasofya üzerine ÅŸimdi BaÅŸkan ErdoÄŸan tarafından alınan karar, çok büyük bir karardır ve dünya tarihinde kitlelerin, sadece günlük siyasî söylemlerle deÄŸil, tarihî emeller, inançlar, semboller ve ÅŸiarlarla hareket ettikleri bir gerçektir. Ve daha büyük geleceklere hazırlanmayı gerektirmektedir.
Nitekim, Paris’te yayınlanan ‘Le Point’ isimli haftalık dergi dün kapağında, ‘Libya, Akdeniz, Suriye’ meselelerinin başına Aya Sofya’yı da yazıp, ‘ErdoÄŸan savaşı kapılarımıza getiriyor..’ derken; Amerikan Bloomberg tv. ise, 13 Temmuz günü, ‘ErdoÄŸan, ….’ün Türkiye üzerindeki damgasını siliyor!’ baÅŸlığını atıyordu.
Yani, asıl mesele bu; ‘To be or not to be../ Olmak ya da olmamak..’
Star Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.