Abdurrahman Dilipak: Sosyal medyayı yalnızca yasayla kontrol edemezsiniz
Follow @dusuncemektebi2
Öyle “yasa yaparız, ağır cezalar koyarız, herkesi yola getiririz” diye düşünüyorsanız, siz bu işi hiç bilmiyorsunuz demektir.
Daha siz Public Web’i biliyorsunuz. Derin Web’i ne yapacaksınız? Derin devlet gibi bir de Derin Web var, Black Web var. Haberiniz yok muydu yoksa! Orada Mafia da var, terör örgütleri de istihbarat ajanları da. Çok bastırırsanız, herkes legal alandan çıkıp, illegal alana dalar. Bir de Raspberry Pİ’yi kullanmayı öğrendiler mi? Bu sanal alemde dünyanın en hızlı koşucusu diye düşündüğünüz istihbaratçısı, polisi, savcısı, hakimi, bürokratı, siyasetçisi, engelli bir siber koşucunun yakınına bile yaklaşamaz. Yani o ByLock milattan önce idi anlayacağınız!.
Bu işin böyle olacağı belli idi. Herkesin anasına avradına sövüyorlar. Bu yeni bir şey değil ki! Gücünüz yetiyorsa, Black Web, ya da Deep Web denilen web’de olup bitenleri takip edip engelleyin.
Ha, siz Milli Bilgi Merkezini kurup, milli bir süper bilgisayar, işletim sistemi, siber güvenlik, arama motoru, sosyal media örgütlemeliydiniz ama yapmadınız. Bundan sonra yapsanız da bu yapıyı dönüştürmeniz kolay olmayacak. Daha üstün bir ağ geliştirmeniz gerek, ama beyinleriniz iş ve mevzuat yetersizliğinden yurtdışına kaçtı.
Bu saldıranlar, ya psikopat, kriminal risk grubundan birileri, ya da daha yaygın, örgütlü olanı, hani şu “trol” denilen profesyoneller var ya, onlardan. Ve bunlar yapay zekayı da kullanarak, sanal kişilikler oluşturuyor ve bu takımların ürettikleri mesajlar, Avatarlardan oluşan siber ordular eliyle saldırı için kullanıyorlar. Allah rızası için söyler misiniz, Trol denilen siber çetesi olmayan parti var mı? Her ideolojik ve politik toplumun, örgütlü cemaat yapılarının hem saldırı ve hem de savunma için Trolleri var. Profesyonel destek alıyorlar. Gönüllü elemanları var. Bu yapılara çok büyük paralar harcıyorlar. Kim bunlardan vazgeçer. Peki yarın bunlar geçmişte yaptıklarını anlatırlarsa ne olacak. Yüzünüz kızarmayacak mı! Size saldırınca davacı olduklarınıza karşı onurunuzu savunurken söyledikleriniz, yarın sizin beslediğiniz “siber köpek”ler tarafından yapıldığı ortaya çıkarsa ne olacak!
Batıda insan hakları savunucuları basın özgürlüğünden söz ederken “Media kamunun bekçi köpeği” tanımını yaparlar. Kamu yararı söz konusu olduğunda bu köpek ısırabilir anlamına çıkar bu sözden. Peki Sosyal Media’daki adına Trol denilen “Siber köpekler” kimin ve neyin bekçiliğini yapıyor. Yoksa birileri saldırı için mi bunları kullanıyor.
Yasayla baş edemezsiniz. VPN üzerinden herkes istediği siteye girer.
Yabancı sosyal media şirketlerinin burada vergi mükellefi olmaları ya da sorumlu müdür bulundurmaları için öncelikle güçlü bir Big Data hostingi’ne ihtiyacınız var. Siz kendi ihtiyacınız için bile böyle bir şey yapmazken, başkalarından bunu nasıl istersiniz. Bugün sizin atacağınız her adım, yarın sizin ayağınıza dolanıp, önünüze engel çıkarabilir. Bu alanda kaş yapayım derken göz çıkarmak da mümkün. Bu konuda öfkeyle kalkan zararla oturur. Bu işin yasasından önce felsefesi, ahlakı önemli. Def-i mazarrat celbi menafiden evladır. Trol faaliyeti içindeki örgütleri cezalandıracak bir yasa yapın önce. Aslında yeni bir yasaya gerek yok. Zarar varsa ceza da olur. Tehdit, iftira, her şey yargıda içtihadla halledilebilir. Kadına şiddet, hayvana şiddet, haksız şiddet, vahşet, tecavüz, taciz zaten suç değil mi? İyi bir de gelin-kaynana, elti kanunu çıkarın bari oldu olacak.
Bu mantıkla yasa yaparak sorun çözemeyiz. Yasalar efradına cami, ağyarına mani olmalı, insanların korku ve umutlarına cevap vermeli, yasalar arasında uyum olmalı. Toplumun inanç, ahlak, tarih ve geleneklerine, değerlerine aykırı hükümler içermemeli. Onun için, milletin vekilleri, vekalet ettiği milletin unsurlarının nabzını elinde tutmalı. Yok böyle bir şey. Olmuyor ve sonunda olan şey ortada. Türkiye bir yasa çöplüğüne döndü. Türkiye bir HW çöplüğü, SW çöplüğü, Bilgi çöplüğü ve aynı zamanda yasa çöplüğü. Bir hukuk dili oluşturamadık. Bürokrat yasaları büyük ölçüde istediği gibi yorumlar. Anayasa hukuka, yasa anayasaya ve uluslararası sözleşmelere, yönetmelik yasaya, genelge yönetmeliğe aykırı olabiliyor. O zaman biz bu işten ne anladık. Bey, efendi, hacı, hoca, şeyh, bey, efendi demek suç, şapka giymek şart. Ezan hâlâ Türkçe okunması gerekiyor. Sadece Arapça okuma yasağı kaldırıldı. Peki bu yasalara uyan var mı? Yoksa bu yasaları niye değiştirmiyoruz. Çünkü değiştirmesini teklif etmek de yasak. İşte hali pür melalimiz bu. Türkiye’de işler yoluna girecek de mevzuat müsaid değil. Onun için kalkınamıyor, konuşurken kavga ediyoruz. Benzer şeyler söylesek de farklı anlaşılıyor. Ve yiyoruz birbirimizi. Yasa gerek ama önce vakıayı anlayalım. Uluslararası bir denetim mekanizması gerekebilir ve çok güçlü bir altyapı, üstyapı ile ülkeler arası bir blok olarak daha doğru bir yol izleyebiliriz. Zaten yakında emojilerle konuşacağız. Hemen emojilerle küfretmeyi de beceririz. Bir de emoji yasası çıkarın!. Beyne gönderilen bir frekansla beyinde mutluluk hormonu ve bazı uyuşturucularla salgılatacaklar. Bio rezonans yöntemi ile hayvanlarla da konuşacağız, çekirge sürülerini de sokak köpeklerini de yönlendirecekler. Bunun için de bir yasa çıkaralım!?.
Sanırım yasa çıkarmadan önce olayı anlamamız gerek. Hem 5G için kolları sıvayarak, uzayın işgaline dolaylı destek vererek bu işlerin üstesinden gelemezsiniz. Bu akılla, etrafımıza toplanan akıllılarla, bu altyapı ile de aynı şekilde.. Selâm ve dua ile.
Not: Bugün Hilafet’in Osmanlı’ya geçişinin 503.yılı ve biz Ayasofya’yı konuşuyoruz!. Hilafet Miladi 6 Temmuz 1517’de Osmanlı’ya geçmiş, Müslüman toplulukların yaşadığı bugünkü 110 ülkede Halifenin temsilcileri bulunuyordu, daha bir asır öncesine kadar. Tarihte bugün, Emaneti Mukaddese İstanbul’a getirilmiş ve İstanbul, yani Roma’nın merkezi, yani dünyanın sıfır noktası, yani kıbleteyn olan, iki denizin, doğu ile batının buluştuğu şehir Hilafet merkezi olmuştu.
Yeni Akit Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.