Akif Emre ArÅŸivinden: Sahi, en son ne zaman?
Follow @dusuncemektebi2
Enson ne zaman bir Hz. Ömer menkıbesi dinledik?
En son ne zaman Dicle'nin kenarında bir kurt kuzuyu kaparsa kendini sorumlu hisseden bir Ömer profili çizdik?
En son ne zaman tenceresinde çakıl taÅŸları kaynatan kimsesiz dul ve çocukları için sırtında yiyecek taşıyan bir örnekliÄŸi rikkatle dinledik?
En son ne zaman “yanlışını kılıcımızla doÄŸrulturuz” sembolizminden cesaret alarak yanlışlara karşı ses verebildik?
Bir zamanlar Hz. Ömer örneklikleriyle umut, merhamet, ahlak, adalet vadeden, buna sahici bir dille sahip çıkan bir siyaset tasavvuru, bir gelecek tahayyülünden elde kalan nedir?
Bu soruyla yüzleÅŸme cesareti göstermek, hem bireysel, hem toplumsal hem de siyasal planda kendimizi sigaya çekebilmek demektir.
Zor zamanlarda dini iddialı retorik hala gündemde. Hala insanlar dinin vadettiklerinin sahici anlamına inanıyor, bunu dillendirenlere güven duyuyor. Söylemin sahipleri içerikteki anlamın iÅŸaret ettiÄŸi hakikati hak etmese bile insanlar, inanmak hatta bunun üzerinden yanılmak istiyor. Din dili üzerinden aldatılmayı bile göze alan bir hakikatlilik talebini önemsemek gerek.
Ne var ki çok zamandır ÅŸekil ÅŸartları itibariyle dini gibi görünen pek çok yapıp ettiklerimizi seküler bir dil üzerinden kuruyoruz. MeÅŸruiyetini, referanslarını modern dünyanın seküler kodları üzerinden inÅŸa ediyor buna dini bir elbise biçmeye çalışıyoruz.
Siyaset, toplumsal sorumluluk, adalet duygusu, yeryüzüne muÅŸtuladığımız merhamet her ne varsa hepsinin elde edilen statüko adına ertelendiÄŸini, hatta unutulduÄŸunu hatırlayan yok gibi. Real politik adına girilen labirentin tuzaklarını, açmazlarını ya edilgen biçimde seyrediyor yahut bir hikmet arıyoruz.
Statükoyu korumak, gözetmek zorunda olanlarla statükoya raÄŸmen eskimeyen, pörsümeyen gerçeÄŸi dillendirmek durumunda olanlar arasında mesafe kapanıyor gittikçe. Asıl çürüme burada baÅŸlıyor. Reel siyasetin içinde olanları kim uyaracak? Uyarı onlar talep ettikçe mi yapılacak yoksa onların tahammül sınırları içinde mi yapılacak?
Modern siyaset düÅŸüncesinde siyasal muhalefeti kültürümüze yabancı bulanlar kendi kültürlerinin gereklerine ne kadar tahammül edebiliyor? Toplumsal çürüme, yozlaÅŸma karşısında ses çıkarmayı modern anlamda anarÅŸizmle itham etmeyi iÅŸlevsel bulanlar karşısında ıslah ediciler emr-i bil maruf yapanlar baÅŸ tacı mı ediliyor?
Siyasal muhalefeti yıkıcılık, deÄŸerlere karşı tahripkarlıkla suçlayanlar kötülükten nehyetme niyetinde olanlara hangi gözle bakıyor?
Åžu hususu unutmayalım, yöneticilerin, önderlerin, toplumsal sorumluluk sahiplerinin de ahiret gününün olduÄŸunu, onların da her insan, her Müslüman gibi hesaba çekileceklerini, hesaba çekilmeden evvel kardeÅŸlerinin ihtarına, uyarısına, ihtiyaçları olduÄŸunu, güç zehirlenmesinin, gafletin, iyi niyetle yapılan hataların karşısında kim bizi uyaracak?
Kim hakikati ihtar edecek?
Bir ÅŸekilde sorumluluk üstlenmiÅŸ Müslümanların gerçekten iyiliÄŸini isteyenler, onları korumak adına yanlışlarına göz yumarak, hataları, sapmaları siyaseten görmezden gelerek susanlar bizzat en büyük kötülüÄŸü yaparlar.. EÄŸer çıkarlarının zedeleneceÄŸi kaygısıyla, toplumsal veya siyasal konumları adına, uyarıcı sesler kısılır, doÄŸruyu iÅŸaret edecek yapılar ortadan kalkarsa hangimizin kendi yanlışlarını görme, düzeltme imkanı olabilir ki?
Bozgunculuk, yıkıcılık ile muhalefetin, hakikati dillendirmenin birbirine karıştığı ortam yaÅŸanıyor. SuskunluÄŸun her ÅŸeyi kabullenme, itirazın ters giden bir ÅŸeylere iÅŸaret etmenin din dahil her tür deÄŸere karşı olmakla suçlandığı seküler bir siyaset dili gittikçe koyulaşıyor.
Tedbirsiz, ilkesiz her ÅŸeye karşı olmak için karşı olan dille hakikat ve hak adına hakikatli bir dille itiraz karıştırılır, yanlışı söylemenin imkanları ortadan kalkarsa her ÅŸeyden önce adalet kaybolur. Reel politik adına susanlar en fazla koruduklarını sandıkları sorumlulara en büyük kötülüÄŸü yaparlar; onların da ahireti var çünkü.
Akif Emre / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.