Faruk Beşer'in kaleminden: İslam'ın bir devleti olur mu?
Follow @dusuncemektebi2
Faruk BeÅŸer / YeniÅŸafak
Devlet nedir? Bir toprak üzerinde bir arada yaÅŸama zorunda olan bir topluluÄŸun kendi hallerinde çatışmadan yaÅŸayıp gitmelerini saÄŸlayan ve onları dışa karşı koruyan bir teÅŸkilattır. Bunu saÄŸlayacak gücünün olması devlet olabilmenin ilk ÅŸartıdır. Demek ki, devletin asıl varlık sebebi insanların kavga etmeden yaÅŸayabilmenin yolunu aramalarıdır. Hakların sahiplerine verilmesi, haksızlık edenlerin cezalandırılması bunun sonucudur.
Devleti oluÅŸturan insanların bütününe vatandaÅŸ, millet, ümmet, tebaa, raiyye, ulus denmesi biraz da insanların ortak deÄŸerleriyle ve inancıyla alakalı tali ve tarihsel bir meseledir.
Ä°slam baÄŸlılarının bir devletinin olmasını istemiÅŸ midir? Ä°slam Allah’ın vahiy ile bildirdikleridir. Sünnet bu vahyin doÄŸru anlaşılıp uygulaması, içtihatlar da yanlış olma ihtimaliyle beraber yine bu vahyin anlaşılmasıdır. Vahyin en somut hali Kuranıkerim’dir. Sünnet de Allah’ın onayladığı ölçüde dolaylı, yani takriri olarak vahiydir.
Kuranıkerim’de hedefiniz bir devlet kurmaktır, bunun için çalışın diyen bir ayeti kerimenin bulunmadığını biliyoruz. Onda devlet/devle kökünden tek bir kelime vardır ‘dûle’, o da tedavülü, el deÄŸiÅŸtirmeyi anlatır. Malın/servetin dağıtılmasını, böylece belli ellerde bir dûle/güç haline gelmemesini ister. Buradan hareketle ‘devlet’, zamanla el deÄŸiÅŸtiren gücü ifade eder. Kuranıkerim’de bir tek defa geçen ‘dûle’ kelimesinden özellikle servette bir temerküzün ki, kapitalizm böyle bir ÅŸeydir, olmaması gerektiÄŸi anlaşılır. Belki yine buradan devlet gücünün de monarÅŸiler gibi tek elde ya da oligarÅŸiler gibi seçkinler elinde tutulmasının sakıncalı olduÄŸunu da anlarız.
BakabildiÄŸim kadarıyla hadislerde de ‘devlet’ kelimesi bugünkü anlamıyla kullanılmaz, Kuranıkerim’deki gibi gücün el deÄŸiÅŸtirmesi anlamında kullanılır. Mesela Buhari’deki bir hadiste Bizans Kralı Heraklius ülkesine gelen Ebu Süfyan’a, peygamber olduÄŸunu söyleyen bu adam ile yaptığınız harpler nasıl sonuçlanır diye sorar. Ebu Süfyan, harplerimiz ‘düvel’dir, yani o bazen kazanır bazen kaybeder ama sonuç hep onun lehine olur der.
Peki, neden ilk Müslümanlara devlet kurma gibi açık bir görev verilmemiÅŸ, bu bir hedef olarak gösterilmemiÅŸtir? Çünkü devlet kurma gaye ve prensip bir hüküm deÄŸildir, bir araçtır. Ä°slam’da asıl olan insanların ÅŸirk bataklığından kurtulup tevhide ulaÅŸmaları, yani Allah’ı hakkıyla bir bilmeleri, O’nu olduÄŸu gibi tanımalarıdır. Resulüllah (sa) daha ilk yıllarda devlet kurmayı bir hedef olarak göstermiÅŸ olsaydı bu sadece diÄŸerlerine bir alternatif arama ve bir dünyevilikten diÄŸerine geçme isteÄŸi anlamına gelirdi. Oysa tek tek insanların önce imanı ve ahlakı sindirmeleri gerekiyordu. Esas olan hukuk deÄŸil ahlaktı. Bunlar olmadıktan sonra devlet sadece ezici bir güç yani dûle olurdu. Bunun için de bütünüyle Mekke Döneminde Resulüllah (sa), bir gün biz de bir devlet kuracağız, yönetimi bu zalimlerden alacağız, dünyaya biz hâkim olacağız anlamında bir ÅŸey söylemedi. Söylediklerinin özeti ‘eslim-teslem’, yani Allah’a teslim ol kurtul demekten ibaretti.
Bugün de mütekamil bir Ä°slam devleti yok. Bizim tek başımıza bunu tesis etme gücümüz de yok. Ama her birerlerimizin Allah’a tam teslim olup kurtulma imkânımız var. Yani devlet kuramıyor olsak da tevhide, ÅŸirkten uzaklaÅŸmaya, Ä°slam ahlakını yaÅŸamaya odaklanmamız halinde biz de Mekke dönemindeki Müslümanlar gibi saÄŸlam birer Müslüman olabiliriz. Sonuçta öyle olan Müslümanlara güçlü bir devlet nasip olduÄŸu gibi bize de olur. O zaman devlet bir hedef deÄŸil, samimiyetimizin bir sonucu, bir mükafatı olur.
Oysa bugün lideri etrafına üç beÅŸ kiÅŸiyi toplamış bazı radikal gruplara bakın, ilk hedef olarak yeni bir devlet kurmaktan da önce mevcudu yıkmanın, sonra bir Ä°slam devleti kurmanın retoriÄŸini yapmakla, düÅŸmanlıkla ömür tüketirler. Onların yıkmalarına yapmalarına karşı olduÄŸumuz için böyle söylemiyoruz, bu yolun çıkmaz sokak olduÄŸunu anlatmak için söylüyoruz. Böyle bir tebliÄŸ ya da davet Resulüllah’ın yoluna uygun olmadığı için bu çabaların boÅŸa gittiÄŸine üzülüyoruz. Böyle bir siyasetle sadece bu insanları ve çabaların kaybetmiÅŸ olmuyoruz, yabancı istihbaratlar bu giriÅŸimleri ustaca kullanıp Müslümanlar arasında nefreti ve çatışmaları körüklüyorlar. Bu hain planların aleti olan bu bilinçsiz grupların samimi olmaları bir ÅŸey deÄŸiÅŸtirmiyor. Yanlış yaptıkları ve ortak Ä°slam aklını kullanmadıkları sürece bu oyunların piyonu olmaktan baÅŸka da çareleri yok.
O halde devletsiz Ä°slam olur mu?
Bunu da gelecek yazımızda görelim.
Henüz yorum yapılmamış.