Abdülaziz Tantik'in kaleminden: Mevcut durum analizi…
Follow @dusuncemektebi2
Müslümanlar son üç yüz yıldır hep bir gecikme yaşamaya devam ediyorlar. Halbuki anın vacibi gibi temel bir duruşa sahip olmaları gerekirken…
Ä°çinde bulunduÄŸumuz halin tam bir panoramasını elde etmeden ona yönelik bir çözüm arayışı mümkün deÄŸildir. Maalesef, içinde olduÄŸumuz gerçeklik zemini ile hesaplaÅŸmayı ciddiye almadığımız sürece o gerçeklik zemininin dikte ettiÄŸi bir yaÅŸamı içselleÅŸtirerek onu meÅŸrulaÅŸtıracak bir mantığı oluÅŸturmakta gecikmeyiz. Bugün batı dışı kültürlerde bunu gözlemleyebiliyoruz.
Yeni bir sistem arayışı çok açık...
Bu yeni sistemin neliÄŸi meselesi ile ilgili birden fazla teori olduÄŸu da tartışılıyor. Bunlar komplo olmaktan uzak ciddi teoriler ve siyasal adımlar yanında felsefi ve kültürel adımlar ile birlikte iktisadi adımlarda atılıyor. Yeni arayışın yeni adımlarını takip etmekte zorlanmıyoruz. Devletlerin bir biri ile iliÅŸkilerinde bunu rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Bir olayda birlikte hareket eden devletler bir baÅŸka olayda karşıt bir tutumu göstermekten imtina etmemektedirler. Sayısız örneÄŸi gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Pandemi ile birlikte otoriter bir yapı, hem de devlet otoritesinin dışında kalan bir otorite bütün kültür, inanç gruplarını etkileyerek onların hayatlarını belirlemektedir. Buraya yönelik tepki ise çok cılız, daha çok sessizce kabullenme ön planda… Ä°nançlarına raÄŸmen durum bu…
Yeni sisteme alıştırıldığımız bir dönemi yaşıyoruz, komutlarla iÅŸ görmeyi öÄŸreniyoruz. Çık, çıkıyoruz, otur, oturuyoruz, maske tak takıyoruz, çıkar, çıkarıyoruz, ÅŸehri terk etme, kalıyoruz, izin var, ÅŸehirden çıkabilirsin, çıkıyoruz… Bu alıştırmalar, yeni sistem önümüze sunulduÄŸu andan itibaren ise oluÅŸabilecek muhalif bir tepkisellik meÅŸru bir zemin kazanamadığı için karşıt bir ÅŸey yapma imkânını barındırmayacaktır. Meseleyi doÄŸru anlamanın en önemli noktası ise; teknolojik geliÅŸmelerin yöneldiÄŸi istikameti ve felsefi bakışın bunu besleyen bir sosyolojik ve siyasi zemini oluÅŸturma arayışına dikkat kesilmedir. Hem yapay zekâ teknolojisinin geldiÄŸi seviye, hem de biyolojik araÅŸtırmalarının ve teknolojinin geldiÄŸi seviye devrim yapacak kadar çok güçlü bir atılımı beraberinde taşıyacaktır. Mesele devlet olma veya olmama deÄŸil, insanlara sunulacak ‘aldatıcı bir refah’/taban maaÅŸ gibi verilen sus payına tav olan kitlelerin seyirci konumuna düÅŸürülerek geliÅŸmeleri alkışlamalarını saÄŸlamaktır.
Korona ile ilgili yapılan son açıklamalara dikkat edin; siyasiler, bilim insanları ve kurumlar, neredeyse iki yıl sürebilecek bir olgudan bahsediyorlar. Buna ekim/ kasım gibi ikinci bir dalga beklentisinin varlığı da açıkça dillendiriliyor. Dünya saÄŸlık örgütünün açıklamaları sivil muhalefet dışında ağırlıklı olarak devletler tarafından da kabul görüyor.
Bu geliÅŸmeleri dikkate aldığımızda daha uzun süreler evde zorunlu kalmaların çoÄŸalacağını söylemek kehanet olmayacaktır. Bu pandemi sürecinde baÅŸlayan uzaktan eÄŸitim, daha da geliÅŸerek dijital bir ortama sahip olmaya baÅŸlayarak elit bir sınıfın varlığının mütemmim cüzü olabilecek kıvama ulaÅŸacağı görülüyor. Sivil inisiyatiflerin buna yönelik eylemler gerçekleÅŸtirmeleri beklenen bir ÅŸey; ancak bu eylemler sanki bir adım ileriye taşınmasının adımlarını döÅŸeyecek gibi görünüyor. Son pandemi de cep telefonlara indirilen bir program ile virüslü kiÅŸiler ve nerede olduklarına dair bilgiyi kullananlar oldu. Yarın bunun geliÅŸtirilerek insanlara sunulduÄŸunda ÅŸimdikinden katbekat fazlası ile kabul göreceÄŸini dikkate almakta yarar var.
Özgür olduÄŸumuz savı sadece bir yanılsama, özneliÄŸin tükendiÄŸi bir dünyada özgürlükten bahsetmek mümkün deÄŸil. Camiler için bilim adamlarının karar verici oluÅŸu üzerine yeniden düÅŸünmekte yarar var. Ben özgür isem, niye camide namaz kılamıyorum, beni nefessiz bıraktığı halde maske de maske diyorum ve kullanıyorum, kullanmayana ceza yağıyor. ÇoÄŸaltılabilir. Hatta seçim yaptığımız herhangi bir ÅŸey üzerine ÅŸöyle derinlemesine düÅŸünmeye baÅŸlasak bu seçimi etkileyen unsurlardan hangisinin etkileyici olduÄŸunu kendimiz algılayabiliriz. Yani özgürlük sadece aldatma aracı olmaktan baÅŸka bir seçenek taşımıyor artık!
Nihilizm, yeni dönemin en temel unsuru olacaktır. Çünkü anlam yok olacaktır. Anlam yoksa özne olamaz, varlık kazanamaz. Bu yüzden nihilist insan ise kendisine sunulacak eÄŸlencelere patavatsızca dalarak sistemin kuklası haline dönüÅŸecektir. Bu süreç böyle devam ederse iÅŸsizlik oranları hızla artacak, iÅŸini kaybedenlerin sayısı çoÄŸalacak, ticari iflaslar öne fırlayacak, dram üzerine dramlar yaÅŸacaktır. Öne çıkacak olan ÅŸey dijital dünya ile iliÅŸkili ÅŸeyler olacaktır. Dijital para, dijitalleÅŸmeyi saÄŸlayacak olan yazılım ve buna dayalı programlar vesaire.. Bu alanda da kayıp olan iÅŸ gücünü yerine ikame edecek bir zemin bulunamaz. Geçici olarak belki sigorta gibi aç bırakılmayacak bir vatandaÅŸlık maaşı verilebilir ki bu Amerika ve Avrupa daki eylemlerde dile getirilmeye baÅŸlandı.
Ama insanlığa anlam yükleyecek yegâne kesim olan Müslümanlar ise hala neler olup bittiÄŸi konusunda hiçbir fikre sahip deÄŸiller. Hatta yeni durumu kanıksama konusunda pek istekliler. Samimi Müslümanların ise bilgi eksikliÄŸi taşıdığı gözlenmektedir, bilgili olanları ise reel olanı meÅŸru görmektedir.
Akademi ise daha yenilerde batı felsefe ve kültürünü keÅŸfetmiÅŸ görünüyor. Onların kendilerine gelmesi ise birçok ÅŸeyin vaktinin geçmesi anlamına geleceÄŸi açıktır. Ancak umudu yine de diri tutarak ilahi yardımı ummaktan baÅŸka seçenek yok. Ve farkındalığı olan her müslüman, müslümanca bir bakış ile müslümanca bir yaÅŸamı içselleÅŸtirmesi ve bunun tanıklığını yaparak bir karşı duruÅŸu inÅŸa etmelidir...
Müslümanlar son üç yüz yıldır hep bir gecikme yaÅŸamaya devam ediyorlar. Halbuki anın vacibi gibi temel bir duruÅŸa sahip olmaları gerekirken… Bu yüzden âlim, aydın ve entelektüeller, müslümanca düÅŸünüÅŸün temel dinamiklerinden hareketle yeni bir söz/ yeni bir anlam/ yeni bir sistem inÅŸa ederek davet sorumluluÄŸunu yerine getirmelidir. Daha hiçbir ÅŸey geç deÄŸilken, yarının çok geç olabileceÄŸini de hesaba katarak…
Henüz yorum yapılmamış.