Mücahit Gültekin'in kaleminden: Gençlik ve değişim meselesi
Follow @dusuncemektebi2
Mücahit Gültekin / Milli Gazete
Bir kaç yıl önce bir STK’nın, binasının bir katını Playstation cafe gibi düzenlediÄŸini gördüm. Çocuklar, gençler içeride oyun oynuyor, daha sonra da sohbete çıkıyorlardı ya da sohbeti dinledikten sonra oynuyorlardı. Dernek, gençleri sohbetlere getirebilmek için pek içlerine sinmese de böyle bir yol düÅŸünmüÅŸ olmalıydı.
Bir arkadaşımız bir kaç yıl önce, bazen kendi çocuÄŸunu sohbetlere getirebilmek için onunla pazarlık yaptığını, “sohbet başına ödül” verdiÄŸini söylemiÅŸti. Bir gönüllü kuruluÅŸ çalışanı ise gençlere yurt beÄŸendiremediklerinden yakınmıştı. Gençlerle çalışan bir diÄŸer kiÅŸi, gençlerin “nasihat” dinlemek istemediÄŸini, onlara ulaÅŸabilmenin giderek zorlaÅŸtığından söz etmiÅŸti. Örnekleri çoÄŸaltmak mümkün.
Bütün bunlar, gençleri “eski kalıplarla” derneklerde, vakıflarda, yurtlarda tutmanın giderek zorlaÅŸtığını gösteriyor. Eskiden, dernekler, yurtlar, vakıflar gibi kapalı mekânların ardında çocuklar “muhafaza” edilebiliyordu. Dışarıyla “temas” sınırlıydı. Ama “dışarıdaki dünya” internetin kablolarıyla bu kapalı mekânlara girmenin yolunu buldu; her çocuk hemen her türlü farklı düÅŸünceye ve tabii ki kötülüklere bir “tık” uzaklıkta. Bundan kaçış yok.
Geçenlerde bir hocanın sohbetini dinledim. Ä°nançsızlık aşılayan kiÅŸi ya da düÅŸüncelerden uzak durmasını öÄŸütlüyordu gençlere. Bu nasihat ne kadar gerçekçi? GerçekçiliÄŸini bir yana bıraksak bile, bu nasihat; bir korkuyu, özgüvensizliÄŸi, hazırlıksızlığı, geri çekilmeyi yansıtmıyor mu? Dahası, böylesi akımlara karşı çocukları ve gençleri hazırlayamamanın bir itirafı deÄŸil mi bu? Çare depremin olmadığı bir yer bulmak mı, yoksa depreme dayanıklı binalar inÅŸa etmek mi? Çocukların/gençlerin zihinsel ve psikolojik saÄŸlamlılığı yoksa “bakmayın”, “görüÅŸmeyin”, “okumayın”, “gitmeyin” diyerek, nereye kadar?
Aslında bu kaygı, doÄŸruları yapmayı öÄŸütleyen ama doÄŸruyla yanlışı ayırt etmeyi öÄŸretmeyen bir yetiÅŸtirme usulünün kaygısıdır. “Dinlemeyin, görüÅŸmeyin, okumayın” uyarılarını yapan kiÅŸiler, yetiÅŸtirdikleri gençlerin konuÅŸmasına, soru sormasına, sorgulamasına, eleÅŸtirmesine izin vermiÅŸ olsalardı muhtemelen böyle bir kaygı duymazlardı. Bilakis, farklı düÅŸünce ve dünyalarla karşılaÅŸmanın onları olgunlaÅŸtıracağını, araÅŸtırmaya yönelteceÄŸini, güçlendireceÄŸini düÅŸünürlerdi.
GençliÄŸe iliÅŸkin yaÅŸadığımız kimi kırılmalar, bir sorgulamayı ve tashihi de beraberinde getirmesi gerekiyor. Acilci çözümlere sığınmadan, gerçekliÄŸi görmezden gelmeden, suçu dışarıya atıp kendimizi rahatlatmadan, nostaljinin tuzaklarına düÅŸmeden çocuklarımızın/gençlerimizin yaÅŸadığı koÅŸullarla yüzleÅŸebilmeliyiz.
***
Sovyetlerin yıkılmasından sonra, 1990’lardan itibaren dünyada küresel ölçekte çok hızlı deÄŸiÅŸimler yaÅŸandı. Bu hızlı deÄŸiÅŸimin geleceÄŸimizi; çocuklarımızı, gençlerimizi nasıl etkileyeceÄŸini anlamak için gerekli zihinsel çabayı harcadığımızı söylemek zor. ÖrneÄŸin o yıllarda internetin tek başına nasıl bir yapısal dönüÅŸüm gerçekleÅŸtireceÄŸini; iletiÅŸime, ekonomiye, hukuka, kültüre, bilgiye, kiÅŸiliÄŸe, kapalı devre yapılara, aileye ne tür etkilerde bulunacağını yeterince tartışmadığımızı söyleyebiliriz. Eskiden sadece ismini duyduÄŸumuz, büyük oranda gizemini koruyan hemen her kiÅŸi ve kurum kamuya açık hale geldi. Bedensel, mekânsal, zamansal gereklilik ortadan kalktı; bu çok önemli bir ÅŸeydi. Bedensel, mekânsal, zamansal gerekliliÄŸin ortadan kalkışı bugün “dijital yerliler” olarak isimlendirilen 1990’ların ortalarında doÄŸmuÅŸ neslin bir düÅŸünceye, bir kuruma, bir lidere, bir kitaba kapatılmasını neredeyse imkânsızlaÅŸtırdı.
“Açık toplum” olarak ifade edilen yeni bir toplumsallaÅŸma biçiminin içinde büyüdü çocuklar. Çocukları/gençleri kendi dünyalarının dışındaki bir dünyaya çağırma zorunluluÄŸu ortadan kalktı; o baÅŸka dünya çocukların/gençlerin ayağına fiber optik kablolarla taşındı. Zumbl, Connected2me, Keek, Thumb gibi sosyal aÄŸlar gençlerin “anonim” ortamlarda “kimliÄŸini gizleyerek” mesaj ve video paylaÅŸmasını mümkün kılıyor; Yozgat’ın Çekerek ilçesindeki bir genç, tecvid dersi dinlerken Snoop Dogg’ın Jamaika seyahatini de Ceb’inden takip edebiliyordu. 1dakikada 38 milyon Whatsapp mesajının gönderildiÄŸi, 266 bin saat Netflix, 4 milyon 300 bin youtube videosunun izlendiÄŸi, Instagram’da 10 saniyede bir yaklaşık 200 bin fotoÄŸrafın paylaşıldığı bir dünyadaydı artık çocuklar. Facebook ve Twitter’ın pabucu çoktan dama atılmıştı bile. Böylesine hızlı akan bir dünyada, “bakmayın”, “görmeyin”, “dinlemeyin” demek, kiÅŸiden, saÄŸanak yaÄŸmurda, ıslanmış yerlere basmadan yürümesini istemek gibi bir ÅŸeydi.
DeÄŸiÅŸim o denli hızlanmıştı ki, takip etmek bile zorlaÅŸtı. Çıktığı zamanlar ortalığı kasıp kavuran Facebook artık orta yaÅŸ ve üstünün kullandığı bir mecra haline geldi. “KuÅŸaklar arası farklılıklar” kavramı anlamını yitirmeye baÅŸladı. Artık kuÅŸak farkları dedeyle torun arasında deÄŸil, aralarında bir kaç yaÅŸ olan kardeÅŸler arasında bile görülebilir hale geldi. Liseye giden kardeÅŸlerini anlamakta zorlandıklarını söyleyen üniversite öÄŸrencilerinin sayısı hiç de az deÄŸil.
***
Çocuklarımız kendi doÄŸdukları zamanın koÅŸullarını yaşıyor; olan ÅŸey bu. Bunu doÄŸrudan bir “sorun/problem” olarak kodlayamayız. Aksine, bu koÅŸullar doÄŸru yönetilebilir, yönlendirilebilirse gençler geçmiÅŸe kıyasla çok daha dinamik, iletiÅŸime ve etkileÅŸime açık; daha üretken, daha eleÅŸtirel ve analitik bakabilen kiÅŸiler olabilir. Bunu deÄŸiÅŸime ayak uydurarak ya da deÄŸiÅŸimin dışında kalarak deÄŸil “deÄŸiÅŸimi yöneterek” yapabiliriz.
Sorunu gençlikte ya da yaÅŸadığımız dünyanın koÅŸullarında görmek doÄŸru deÄŸil. EÄŸer ortada bir sorun varsa, bu, bizimle ilgilidir; bizim bu koÅŸulları öngöremememiz, bu koÅŸulları dikkate alarak yeni mecralar açamamamızla ilgilidir. Sorun, bizim hazırlıksızlığımızdan kaynaklanıyor, içinde yaÅŸadığımız dünyayı anlamamaktan kaynaklanıyor. Anlamadığımız bir dünyaya direnemeyiz. Anlamadığımız bir dünyanın içinde yetiÅŸen çocuklarımızı da anlayamayız. Bu da, dediÄŸim gibi, çocuklarımızın deÄŸil, daha çok bizim sorunumuz.
Henüz yorum yapılmamış.