Sosyal Medya

Tercüme Haber

Tercüme Haber: Siyah Amerikalılar ve Filistinliler adaletsizlik yüzünden “nefes alamıyor”

Geçtiğimiz hafta yaşanan iki vahşi olay koronavirüs pandemisinin korkunç iklimine daha fazla üzüntü ekledi. Minneapolis'te siyah bir Amerikan vatandaşı bir polis memuru tarafından öldürüldü. Daha sonra 32 yaşında silahsız ve özel ihtiyaçları olan Filistinli bir erkek, işgal altındaki Doğu Kudüs'te İsrailli bir polis memuru tarafından vurularak öldürüldü.



Gaddarlık ırkçı kuvvetler arasında yaygındır. Bu, ezilen toplulukları adalet adına ayağa kalkmaya ve birleşmeye teşvik etmeli. Şu anda Filistin öncülüğünde Boykot, Tecrit ve Yaptırım (BDS) ve "Siyahi Hayatlar Önemlidir" hareketlerinin sahte demokrasilerin çirkin yüzünü ifşa etmek üzere daha geniş bir platformda yer almak için bir fırsatları var.
 
Her iki hareketin de bu vahşilik karşısındaki mukavemeti, sivil özgürlüklerini önemseyen herkes için ilham verici. Filistinliler onlarca yıldır İsrail işgalinden, yerleşimci sömürgeciliğinden ve ayrımcı rejimden muzdaripler. Amerika'daki siyah topluluklar için de durum farklı değil. Irkçılık açık seçik ya da saklı bir şekilde Amerikan toplumunda her zaman var olmuş fakat her zaman ABD başkanı tarafından desteklenmemiştir.
 
Amerika ve İsrail'i yöneten ırksal üstüncülük, kendi rejimlerine karşı yapılan barışçıl protestolara dahi tahammül edemiyorlar. 2016 yılında, Amerikalı futbol yıldızı Colin Kaepernick ırksal adaletsizliğe, polis şiddetine ve azınlıklara -özellikle Afro Amerikan topluluklarına- karşı sistematik baskıya karşı çıkmak amacıyla maçtan önce milli marş sırasında diz çökmeye karar verdi. Bundan sonra Kaepernick şeytanlaştırıldı ve bu sessiz ama güçlü protestosunu yapmak amacıyla "bir dizinin üstüne çöktüğü" için hain olmakla suçlandı. Bir dizinin üstüne çökmek ırkçılık karşıtı mücadelelerinde siyahi Amerikalıları destekleyenler tarafından tercih edilen bir protesto şekli haline geldi.
 
Benzer bir şekilde, Siyonist Devletin işgal altındaki Filistin topraklarında siviller üzerinde kurduğu süregelen baskı nedeniyle İsrail'i ve İsrail ürünlerini ve hizmetlerini boykot etme çağrısı yapan Filistinliler ve destekçileri de "teröristler" ve "Anti semitistler" olarak şeytanlaştırılıyor. İsrail ve destekçilerinin -özellikle de Washington'dakilerin- bu tür suçlamalarının bireyler ve kurumlar için çok ciddi sonuçları olabiliyor.
 
Yalnızca son 6 yılda, Amerikalı polis memurları 7.666 kişiyi öldürdü. Bunların çoğu ise toplam nüfusun sadece %13'ünü oluşturan siyahlardı. Araştırmaya göre, siyah Amerikalıların polis tarafından öldürülme ihtimalleri beyazlara göre iki buçuk kat daha fazla. George Floyd'un katledilişi kameralarla kaydedildi. Tıpkı 2014 yılında, kollarını boynuna dolayarak kendisini yere yatıran bir polis memuru tarafından acımasızca tutuklanan Eric Garner gibi. Floyd'un son cümlesi "Nefes alamıyorum", tüm dünyada adaletsizlik ve acımasızlığa karşı çıkan protestocuların çığlığı oldu.
 
İsrail, işgal yılları boyunca yüz binlerce silahsız Filistinliyi öldürdü ve yaraladı. Filistinliler, kıyı bölgesinde İsrail ve destekçileri tarafından uygulanan abluka yüzünden "nefes alamıyor". İşgal altındaki Kudüs ve Batı Şeria'da, Filistinliler, topraklarını gasp eden ve onları evlerinden çıkaran illegal yerleşimciler tarafından öldürülüyor ve yaralanıyor. Diğerleri ise sadece Mescid-i Aksa'da namaz kılmak istedikleri için İsrail tarafından hapsediliyor ve sınır dışı ediliyor.
 
Siyahilere karşı Amerikan polisinin suçları ve Filistinlilere karşı İsrailli yerleşimcilerin ve işgal güçlerinin işlediği suçlar, uluslararası toplumun sessizliğiyle onaylandığı için devam etmekte. Bu, ezilen gruplar ve adalet arayışındaki insanlara ortak çıkarlar çerçevesinde güç birliği oluşturmak ve devlet destekli vahşet ve suç faaliyetlerinden dolayı artan tehditle yüzleşmek için daha fazla baskı ve sorumluluk yüklüyor.
 
BDS hareketi, Amerika'daki ve herhangi bir yerdeki polis şiddetine karşı "Siyahi Hayatlar Önemlidir" protestocuları için dayanışma ve desteğini ilan eden bir açıklama yayımladı. 2016'da, "Siyahi Hayatlar Önemlidir", İsrail'i Filistinlilere "soykırım" yapmakla suçlamış ve BDS hareketini desteklemişti. Hareket, ABD'ye bu işgal devletini desteklemeyi sonlandırması için çağrıda bulunduğunda İsrail'i "ayrımcı devlet" olarak tanımlamıştı. 50’den fazla kuruluş tarafından hazırlanan bu açıklama "Siyahi Hayatlar Önemlidir"in vizyonunu oluşturmuştu. Bu, renkli insanlara karşı adaletsizliğin ötesine geçmiş ve ABD yönetiminin İsrail'e askeri desteği gibi birçok konuya değinmişti. ABD'nin, "Filistin halkına karşı yapılan soykırımda suç ortağı" olduğunu deklare etmişti.
 
Beyaz üstünlüğü ideolojisi, ABD'nin ırkçı Başkanı tarafından canlandırılıyor. Trump yönetimi, ırksal ve ekonomik adaletsizliğe karşı harekete geçmek konusunda sınıfta kalırken aynı zamanda ırkçılık karşıtı klişeleri yayımladı. George Floyd'un öldürülmesinden bu yana yaptığı yorumların gösterdiği gibi, Trump'ın Amerika'nın siyah vatandaşlarının ötekileştirilmesine son vermesi pek muhtemel değil.
 
İnsanlar dayanışmayla bir araya geldiklerinde ırkçı politik bir sistemin alt edilebileceğini Güney Afrika'da görmüştük. Filistinliler kararlılık, direniş ve ustalıkla bu acımasız işgale karşı sağlam bir şekilde durdular. Siyahi Hayatlar Önemlidir hareketi ve Filistin özgürlük hareketi, dayanışma ve müşterek insani değerler eylemlerinin merkezinde yer alırsa, birlikte harika şeyler başarabilirler.
 
Müellif: Dr Ahmed Al-Burai / Kaynak: Middleeastmonitor.com 
 
Mütercim: Hilal Çifçi-Düşünce Mektebi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.