Nefes alamayan ABD olmasın sakın?
Follow @dusuncemektebi2
Twitter’ın kapatılma tehdidi, artık Çin’den öğrenci kabul etmeyeceğini Trump'ın açıklaması., ve yükselen sistemli ırkçılık...Amerika kendisini besleyen, bugünlere getiren sistemi sert bir şekilde terk ediyor.
Siyah Amerikalı George Floyd’un Minneapolis ÅŸehrinde gözaltına alınırken ölmesinin ardından, Amerika’da sokak protestoları her geçen gün artmaya devam ediyor. YaÄŸmalar, polis merkezlerinin yakılmasına kadar varan olayların ne zaman ve nasıl duracağı da belli deÄŸil. Floyd’un izleyenleri kahreden “nefes alamıyorum” sözü ise, vicdan sahibi her zihnin derinliklerine kazınan bir çırpınış olarak tarihteki silinemez yerini almış oldu.
Koronavirüs salgınından dolayı bir taraftan iç çekiÅŸme ve tartışmalara zirve yaptıran, diÄŸer taraftan Çin ile tansiyonu özellikle yükselten Trump, ÅŸimdi de Floyd’un ölümünün sebep olduÄŸu sorunlarla uÄŸraşıyor. Aslında ektiÄŸini biçiyor. Göreve geldiÄŸi ilk günden beri OrtadoÄŸu ülkelerine vize yasağı koymak, Meksika sınırına duvar örmek gibi uygulamaları hayata geçiren, ötekileÅŸtirmeyi özel strateji haline dönüÅŸtüren Trump’ın hesaplarını, salgın sonrası oluÅŸan ekonomik sıkıntılar bozdu. Güle oynaya 3 Kasım 2020 seçimlerine giderken, Floyd’un ortalığı ayaÄŸa kaldıran ölümü ise diÄŸer sorunların üzerine tuz biber ekti.
Aslında Amerikan tarihi siyahlara uygulanan birçok ırkçı baskı ve zulüm içeren uygulamalarla dolu. Mesela Rosa Parks’ın “Montgomery Otobüs Eylemi” hâlâ zihinlerdeki yerini koruyor. Çok deÄŸil 1950’li yıllarda, Amerika’da siyahların otobüslere aynı kapıdan binmesi bile yasaktı. Ä°lk dört sıra “derisi beyaz” olan yolculara aitti. Bazı koltuklar ise deÄŸiÅŸkendi. Beyaz yolcu varsa öncelik onlarındı. Oysa otobüsleri kullananların çoÄŸunluÄŸu siyahlardı. BoÅŸ olsa da beyazlara ayrılan koltuklara oturmaları mümkün deÄŸildi.
Ä°ÅŸte Rosa Parks bir iÅŸ dönüÅŸünde o deÄŸiÅŸken koltuklardan birisine oturmuÅŸ, ÅŸoförün uyarısına raÄŸmen kalkmakta direnince gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Bu olay önemli siyahî aktivist Martin Luther King’in öne çıktığı ilk geliÅŸme oldu. Rosa Parks olayından sonra ayrımcılığa karşı kurulan organizasyonun başına getirildi ve boykot kararları alınmasını saÄŸladı. Yani “Bir rüyam var” diye literatüre geçen o tarihi konuÅŸmasının temelleri aslında Rosa Parks’ın yaÅŸadığı o olay sonrasında atılmış oldu.
Aynı yıllarda bir baÅŸka siyahî kiÅŸiliÄŸin, sonradan Ä°slam’ı seçerek Müslüman olan Malcolm X’in mücadelesinin zirve yaptığı yıllardı. Malcolm X ilk baÅŸlarda salt beyaz karşıtıydı. O yıllarda Amerikalı seçilmiÅŸ(!) beyazların yaptıkları, bütün siyahların öfkesini beyazlara yöneltmesine sebep oluyordu. Bir hac ziyaretiyle dünyasında farklı pencereler açılan ve hacdaki renklerin harmonisini görünce olması gereken noktaya gelen Malik el Åžahbaz bu zorlu, fikir çileleriyle geçen bir o kadar da onurlu mücadelesini ÅŸehitlikle taçlandırmıştı.
Amerika bütün bu olanlardan ders aldığını göstermek adına Barack Obama, Colin Powell, Condoleezza Rice gibi teni siyah insanları bir ÅŸartla, o da sisteme itaat etme koÅŸuluyla çok önemli görevlere getirdi. Bunlara raÄŸmen Floyd olayında olduÄŸu gibi ölümlerle sonuçlanan olaylar hiç bitmedi. Bir de bu ölümlere sebep olan hiçbir emniyet yetkilisi veya sorumlu kiÅŸi olması gerektiÄŸi ÅŸekliyle cezalandırılmadı. Amerikan devleti onları hep korudu, gözetti. Bazen ceza veriyormuÅŸ gibi yaparak vaziyeti kurtarmayı denedi. Son olayda bile açığa alınan polis memuru, kamuoyu baskısı olmasa tutuklanmayacaktı. Bu baskıya ön ayak olan Twitter’ın Trump tarafından kapatılma tehdidi ise özgürlüklerin beÅŸiÄŸi olduÄŸunu iddia eden Amerika’nın evirildiÄŸi noktayı göstermesi açısından önemliydi.
Bunun yanında Trump artık Çin’den öÄŸrenci kabul etmeyeceklerini açıkladı. Bu sadece Çin ile de sınırlı kalmayabilir. Çünkü Trump ülkesine eÄŸitim için gelen gençleri istihbarat toplamakla suçluyor. Amerika kendisini besleyen, bugünlere getiren sistemi sert bir ÅŸekilde terk ediyor.
Åžurası artık açık ki, Amerikan rüyası artık Amerikan kâbusuna dönüÅŸüyor. Amerika her geçen gün daha fazla içine kapanıyor. Bu durumu ilânihaye sürdürebilmeleri mümkün deÄŸil.
DiÄŸer taraftan Amerika ve Trump bir süre sonra bu geriye gidiÅŸi durdurmak için sonuçları kendileri dâhil herkes için ağır olacak, savaÅŸ gibi ölümcül kararları bile alabilirler. Bu da -Allah korusun- 1929 Krizi, Büyük Buhran sonrası yaÅŸanan Ä°kinci Dünya Savaşı gibi bir yıkımı da beraberinde getirebilir.
Yani iÅŸin özü, Amerika sadece siyahlardan deÄŸil artık gölgesinden bile korkuyor. Nefessiz kalan sadece Floyd deÄŸil, eÄŸer yanlışta ısrar etmeye devam ederlerse bütün bir Amerika olacak gibi görünüyor.
Mustafa Kaya / Milli Gazete
Henüz yorum yapılmamış.