Sosyal Medya

Mustafa Kutlu: Modern Hayatın Cenderesinde Uzlet-Ülfet Dengesi

Edebî eserlerde dile getirilen yalnızlık, sıkıntı; günlük hayatta da karşımıza çıkıyor. Mahalle yıkıldı, sokak ortadan kalktı. Hepimiz apartıman denilen sefer taslarına tıkıldık. Kimse kimsenin kapısını çalmıyor.



Modern hayatın cenderesi hangimizi sıkmıyor ki? Beton yığınlarına dönmüÅŸ ÅŸehirler, geçim sıkıntısı, tüketim toplumu, kalabalık, ÅŸiddet, trafik, bürokrasi, havanın-suyun kirlenmesi, tabiattan kopuk yaÅŸamanın stresi, saymakla bitmeyecek hastalıklar, güven bunalımı, hemen herkesin içinde “kaçıp gitme” duygusu uyandırmaktadır.
 
Ben de yıllarca içinden duru soÄŸuk suların geçtiÄŸi serin ve küçük bir köyde bir bahçe kurmak hayali ile avundum. Sonunda rahmetli Mehmet Çınarlı’nın dediÄŸi gibi “gerçek hayali aÅŸtı”. Açıkçası yaÅŸ geçti, bahçeyi kuramayacağım kafama dank etti. Bahçeyi kuramadık bari kitabını yazalım diyerek Beyhude Ömrüm’ü kaleme aldım.
 
Uzlet, bir köÅŸeye çekilip toplumdan, insanlardan uzak, yalnız başına yaÅŸamak demek. Bunun karşıtı ülfet. Yani insanlarla birlikte olma, alışma, dostluk, arkadaÅŸlık, iyi geçinme.
 
Yahya Kemal bir ÅŸiirinde:
 
Ülfet belalı ÅŸey, fakat uzlet sıkıntılı
 
Bilmem nasıl geçirmeliyim son on beÅŸ yılı
 
diyor.
 
O da bizim gibi iki cami arasında bînamaz kalmış anlaşılan. Diyelim ki gemileri yaktı, ıssız bir yere göçü yıktı. Aslında bu da pek matah bir ÅŸey deÄŸil. Kaçtığınız unsurlar artık küçük bir köye döndüÄŸü söylenen dünyamızda sizinle beraber gelmektedir. Deniz kıyısında, daÄŸ yollarında dolaşırken bir naylon poÅŸet, bir kola kapağı, kırılmış bira ÅŸiÅŸeleri, bir gazete sayfası, o sayfada henüz gözünüze çarpan SSK primleri, kredi kartı borçları, Türkiye’nin BOP politikası falan önünüzü keser, kutsal zenginliÄŸi yırtıp geçer.
 
“Yalnızlık Allah’a mahsustur.” Müslüman halkımız buna inanır; tek başına ve sürekli yalnız yaÅŸayanların pek de saÄŸlıklı olmadığına hükmeder.
 
Peki, o zaman bilhassa tasavvufta önemli yeri olan “uzlet”i nasıl yorumlamalıyız. Üstad KuÅŸeyrî bu konuda ÅŸunları söylüyor:
 
“Halvet, saffet ehlinin sıfatı; uzlet vuslat ehlinin emaresidir. BaÅŸlangıç halinde bulunan bir müridin hemcinslerinden ayrı yaÅŸaması, bir süre sonra üns mertebesine gelince halvet halinde bulunması ÅŸarttır. Uzleti tercih eden kiÅŸi için hak olan ÅŸey, halktan ayrı yaÅŸamaktan maksat insanların kendi ÅŸerrinden selâmatte bulunmalarına inanmasıdır. Nefsini hor ve hakir gören mütevazı, kendisini herhangi bir kimseden üstün gören kibirli olur.”
 
Uzletin de bir âdabı vardır (Yani mesele kır, çiçek, böcek, bahçe vb. deÄŸil). Evvela ÅŸeytanın ÅŸerrinden bizi muhafaza edecek ÅŸer’i ilimleri öÄŸrenmek, ilmi ile amel etmek. Sonra zahiren halk ile birlikte iken, sırren onlardan ayrı kalmak.
 
Hz. Peygamber’in Hira maÄŸarasına çekilmesi uzlet hâlidir. Velilerin cümlesinin hayatında böyle bir dönem bulunur. Bu, herhalde kiÅŸinin kendini bilmesi, nefsiyle hesaplaÅŸması için baÅŸvurulan bir usûldür.
 
Åžuayb b. Harb Kûfe’de bulunan Malik b. Mesud’un yanına varmış: “Evinde tek başına oturmaktan sıkılmıyor musun?” diye sormuÅŸ. Malik b. Mesud “Allah ile beraber olup da sıkılan kimse görmedim” demiÅŸ. Ebû Yakup Sûsi “Tek başına yaÅŸamaya (uzlete) güçlü olanlardan baÅŸkasının takati yetmez. Bizim gibiler için halkla beraber bulunmak daha iyi ve faydalıdır” demiÅŸ.
 
Sûsi’nin izahı tam bana göre. Uzlet’i istiyorum ama nerede bende dayanacak güç.
 
Cüneyd-i BaÄŸdadî ise, herhalde günümüze yetiÅŸmiÅŸ, halimizi görmüÅŸ ve ÅŸu sözleri söylemiÅŸtir: “Bir kimse din bakımından selamette, beden ve kalp yönünden rahatta olmak isterse halktan ayrılıp uzlete çekilsin. Çünkü ÅŸu zaman halktan sıkılacak zamandır.”
 
Edebî eserlerde dile getirilen yalnızlık, sıkıntı; günlük hayatta da karşımıza çıkıyor. Mahalle yıkıldı, sokak ortadan kalktı. Hepimiz apartıman denilen sefer taslarına tıkıldık. Kimse kimsenin kapısını çalmıyor.
 
Acaba öyle mi?
 
Sanmıyorum. Varsa bir kusur kendimizde aramalıyız. Kibirden geçip mütevazı olmalıyız. Biriyle karşılaşınca önce biz selam verip, biz elimizi uzatmalıyız. Halkımızın gerçek samimiyet, merhamet, sevgi, ÅŸefkat, ünsiyet karşısında yüreÄŸinin yumuÅŸak olduÄŸuna inanıyorum (Onun ÅŸikâyeti sürekli aldatılmaktan). Uzleti halkın arasında yaÅŸamalıyız. Onların derdi ile dertlenmeli, sevinçlerine ortak olmalıyız. Bizler bir ormanın aÄŸaçlarıyız. Dallarımız birbirine deÄŸmeli.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.