Sosyal Medya

Ahmet Taşgetiren'in kaleminden: Bayramı koruyabilmek

Bugün bayram. Ramazan Bayramı. Bayramınız mübarek olsun. Bayram bir sevinç nüvesi, tohumu olarak yaşasın içimizde. Kalplerimizin her türlü güncel vıdı-vıdıdan korunmuş bir yerinde manevi bir sevinç tohumu olarak kalsın. Kalsın ki biz oradan, yüreklerimizi tecrit kalıbına sokan kuşatılmalarımızdan kurtularak yeniden gönlünü tüm evrene açan derya gönüllü insanlar olalım.



Çok bunaldık. Camileri, cumaları, bayram namazlarını bile bir hüzün halesi niteliÄŸine büründüren, bütün insanlığı birbirine dokunamaz hale getiren, her insanda bir virüs varmış duygusuna iten korona tecridi, bizim gelenekleÅŸmiÅŸ ötekileÅŸtirmelerimizle buluÅŸtu, dağılmayı, parçalanmayı baÅŸardık!!! Bir yandan yardımlaÅŸtık, bir yandan parçalandık. 
 
Bayram namazı en sekülerimizin bile çocuÄŸunun elinden tutup camiye götürdüÄŸü bir kalpler buluÅŸması idi. Bayram içimizde bir “Öteki” ile “ÖtekileÅŸtirdiklerimiz” ile buluÅŸma tohumu olarak kalsın ki, oradan birbirine saygıyı, belki sevgiyi yeniden inÅŸa edebilen toplum olalım. 
 
Oruç iklimini yaÅŸamak, Bayram yapabilmek, bir pidenin kokusunu aynı mutlulukla içine çekmek o kadar önemli ki bütün bunları yeniden bulmamız lazım. “Bulmamız” yani onlara kalplerimizi açabilmemiz lazım. Hayır kopuÅŸların, korona tecridi ile alakası yok. Bayramların bile üzerine kapanma ve onu ötekileÅŸtirdiklerimize kapama psikolojisi bizim duygularımızı yontuyor ve yalnızlaÅŸtırıyor. Azalıyoruz. Ä°hsan FazlıoÄŸlu’nun sözünü duymuÅŸ, irkilmiÅŸtim: “Bir insan kafir olsa da sevinsek’ gibi patolojik duygular yaÅŸadığımızı söylüyordu gençlerle yaptığı bir sohbette. Herkes bir baksın içine gerçekten hangi duyguları yaşıyoruz?
 
Kitap fuarında farklı dünyadan birisi islâmî bir kitabı aldığında sevindiÄŸimiz zamanlardan “Bugün siyaseten ya da baÅŸka sebeple kimin üstünü çizsek acaba, kimi ÅŸeytanlaÅŸtırsak” zamanlarına gelmenin anlamı nedir? 
 
Bayram üzerinde düÅŸünürken, Müslümanlığımıza yeniden bakmamız lazım. Evlerimize bakmamız lazım, eÅŸimizle, çocuklarımızla iliÅŸkimize bakmamız lazım. Müslüman bir toplumda “Ailedeki sancı”yı neden konuÅŸtuÄŸumuza, neden daÄŸ gibi boÅŸanma dosyaları yığıldığına, neden “Aile içi ÅŸiddet” gibi bir gündemimizin bulunduÄŸuna bakmamız lazım. Oralarda kaybetmiÅŸiz bayramları. Siyaset birlikte bayram yapamaz hale gelmiÅŸliÄŸimiz üzerinde tepiniyor. Ne garip, kimse de bayramlaşırken bile kalben yakın olamayışın üzerinde kafa yormuyor. 
 
Sahurlardan sonra çocuklarıma “Baba nasihati” baÅŸlığı altında küçük mesajlar gönderdim. Her birinin ayrı evi var, çocukları, torunlarımız var. Yani yeni bir “Yuva” inÅŸa ediyorlar. Ä°stedim ki, küçük kalp örgüleri taşıyayım dünyalarına. Bugüne kadar bizde gördüklerini te’yid çerçevesinde. 
 
DüÅŸünüyorum ki, çocuklarımız etrafa bakıp “Ne bu içinde savrulduÄŸumuz fırtına?” diye sorduklarında en azından tutunacakları, güven duyacakları, tereddütsüz sarılacakları inanç odakları olarak anne-babalar kalsın. Evlatlarımız bize tutunsun, onların çocukları da yarın onlara tutunsun. 
 
PaylaÅŸtığım bir – iki “Baba nasihati” ÅŸöyle: 
 
“Canlarım
 
Allah ile dost olun. O ne güzel dost ne güzel vekildir. Gayretinizi gösterdikten sonra gönül huzuru içinde “Rabbim sana emanet ettim iÅŸimin geleceÄŸini” diyebilirsiniz. O’nun yakınlığını hissedin. Her an sizinle beraber olduÄŸunu size yakın olduÄŸunu çağırdığınızda geleceÄŸini bilin. Ä°ÅŸin sırrı “O bizimle beraberken biz kiminle beraberiz?”in farkında olmak. Allaha dost olmayanlardan uzak olun.
 
Sizleri seviyorum.
 
 “Canlarım
 
Hepimiz bir gün Rabbimizin huzuruna varacağız. Oraya Rabbimizi hoÅŸnut edecek bir ÅŸeylerle gitmek yazım. En baÅŸta kalbi selim. Diri bir kalp. Sonra iyilikler. Bir insanın kalbine sevinç taşımak. Çocuklarımızı Allah yolunun baÄŸlısı olarak yetiÅŸtirmek.
 
 “Can yavrularım
 
Kul haklarının en çok ihlal edildiÄŸi alanlardan birisi baÅŸkaları hakkındaki olumsuz sözlerimizdir. Biliyoruz ki aÄŸzımızdan herhangi bir söz çıktığında onu kaydeden gözlemciler var. BaÅŸkalarının bizim hakkımızda söyledikleriyle hesaplaÅŸacağız bizim baÅŸkaları hakkında söylediklerimiz sebebiyle de. Onun için “ya hayır söyle ya sus” denilmiÅŸtir. Aman can yavrularım hesapta zorlanacağımız sözü aÄŸzımızda hapsedelim. Ahirete söz yükü taşımayalım. “AÄŸzınızdan yanlış bir ÅŸey çıkacaksa anne-babanız için söyleyin ki helalleÅŸmesi kolay olsun” derler. Sözünüzü sakının ne olur.
 
Sizi seviyorum.
 
 Can yavrularım
 
Evlatlarımız bize emanet olarak verildi. Onlar yüreklerimizin sevincidir. Anneler babalar üzerinde hakları vardır. Ä°slam üzere yaratıldılar, Müslümanlıklarını korumak ve beslemek maddi gıda kadar önemlidir. Onlara evlerimizde soluyacakları Ä°slam iklimi hazırlamalıyız. Allah’ı, Rasûlullah’ı, Kuran’ı sevdirmeliyiz. Duayı sevdirmeliyiz. Namazı sevdirmeliyiz. Anne baba olarak böyle bir gündemimiz olmalı. Cami çocuklarımızın hayatına girmeli. Anne baba olarak evlerimizde bayram iklimi oluÅŸturmalıyız. Bayramın dini hüviyetini özellikle gösterebilmeliyiz. Mesela bayram sabahı bayramlaÅŸmalı, bunu çocuklarımıza anlatmalıyız. Evimizin “Müslüman evi” hüviyetini içlerine yerleÅŸtirecek tedbirleri almalıyız. Göreyim sizi anne babanızı geçin bu konuda.
 
Gözlerinizi öpüyorum.
 
Sizleri seviyorum.”
 
Bugün bayram. Çok fazla “Yasak” kelimesi duyduÄŸumuz günlerden geçiyoruz. “Yasak” koyanlar biraz yasak koymaya alışıyor, toplum da adım atarken tereddüt etmeye. Baharı özgür nefes alamadan geçirdik. “Sürü psikolojisi”ni asla içselleÅŸtirmemek lazım. Yönetenlerin de sürü psikolojisi içine girip, yasakçılığı ana mecra olarak görmemeleri lazım. Özgürlük esastır. Ä°nsan onuru özgürlükledir. 
 
Bugün bayram. Sevinç dolsun yurtlara yuvalara… Mazlumların, gariplerin yüreÄŸine Rabbin  Rahmet meltemleri ulaÅŸsın. DoÄŸu Türkistan’dan baÅŸlayıp tüm cihandaki mazlumların yüreÄŸine…
 
PROVOKASYON O KADAR AÇIK KÄ°…
 
Ä°zmir’de cami hoperlöründen “Çav bella” ya da “Yuh” ÅŸarkılarını söyletmek… Provokasyon o kadar açık ki, bunu Türkiye’de siyaset yapan herhangi bir grubun organize etmeyeceÄŸi o kadar açık ki, bunun üzerinden siyaset yapmak, ancak duygularına hitap ettiÄŸiniz kitlenin kolayca tahrik edilebileceÄŸi düÅŸüncesinde olduÄŸunuz ve bu duyguları hoyratça kullandığınız izlenimi verir. Öyle bir kitleyi bulabilir misiniz, bulabilirsiniz, ama o kitleyi de kendinizi de, ama bu arada böylebir istismara asla tevessül etmeyecek olan, etmemesi gereken bir camiayı da ucuz bir ÅŸekilde harcamış olursunuz. Bu basireti bile gösteremeyecek duruma gelindiyse ne kadar hayıflanılsa azdır.  
 
Daha vahim olan ise ÅŸu: Provokatörü ortaya çıkarmıyorsun, ama sonucu kullanıyorsun. Sonuç iÅŸine yarıyor yani. O zaman zımnen destekliyorsun bu olayı. Yaaa, iÅŸin bir de böyle bir boyutu olduÄŸunu düÅŸünür insanlar. 
 
Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.