Sosyal Medya

Abdurrahman Dilipak: Mabetlerin bizi terk ettiği bir Bayram

Biz mi mabedleri terk ettik, yoksa mabedlerimiz mi bizi terk etti bilmiyorum!



..Ve Ramazan bayramına eriştik. Mücrim halimizle ve utangaç bir şekilde Allah'tan af dileyelim.
 
Ne Kadir gecesinde, ne de bayram namazında bir araya gelemedik. İnşallah dualarımızda buluşuruz.
 
Bir biyolojik savaşın etkisinden kurtulmak için sığınağa girer gibi evlerimize kapandık. Evlerimiz açık cezaevlerine döndü. Daha doğrusu “Ev hapsine mahkum edildik”.
 
Biz mi mabedleri terk ettik, yoksa mabedlerimiz mi bizi terk etti bilmiyorum!
 
Ramazan Bayramımızı tebrik ederken, dileğim orucumuzun, zekatımızın, fitremizin, tevbelerimizin dualarımızın kabul edilmesi ve Ramazan ayından dirilmiş, arınmış olarak çıkmamız. Yani Ramazan'ın bizi mübarek kılması.
 
Bir bayramdan çıkıyoruz ötekisine gireceğiz. Haziran geçecek Temmuz sonunda Kurban Bayramı var. Belki camilere gidip geleceğiz, Cuma’ya gideceğiz sosyal mesafeyi koruyarak ama Hac yolu bu Hac mevsiminde kapalı olacak. Kurban nasıl olacak bilmiyorum. Her sene dünyanın birçok ülkesinde kurban keserdik, bu sene o yollar da kapalı, tıpkı Ramazan iftarları, sokak iftarlarına kapıların kapandığı gibi. Sıla-i rahim için de yollar kapalı.
 
Onun için ben 2020’ye yeni bir “Senetül Hüzün” diyorum. Bayramlarımız onun için bu sene daha hüzünlü geçecek.
 
Bakalım kurban kesebilecek miyiz?
 
Bakalım toplumun bu hüznüne neşe katacak bir adım atılıp, Ayasofya’nın minarelerinden ezan sesleri yükselecek mi? Öte yandan; yeni bir cami daha açılsa ne yazar eğer camilerimiz boş kalıyorsa. Kalplerimiz de “Allah’ın evi” değil mi? Kalbimizde ve beynimizde “ezan sesi” yankılanıyor mu?
 
Bizim de beynimiz ve kalbimizin kapılarını Allah'a açmamız gerekiyor. Bakın bunda hiçbir yasal engel yok. Gözümüzdeki perde, kulaklarımızdaki pas ve kalbimizdeki engeller kalkarsa, aklımız çalışmaya başlarsa, Ayasofya çok daha kolay bir şekilde açılır o zaman.
 
Birkaç yıldır, bayram namazlarını büyük şehirlerde açık alanlarda, sahra mescidlerinde kılmaya başlamıştık. Bu sene ona da ara veriyoruz. İnşallah daha sonra daha büyük bir azim kararlılık ve cemaatle yeniden ihya ederiz bu güzel geleneği.
 
Ramazan bitti ama, öyle anlaşılıyor ki, daha bir süre, evde daha fazla zaman geçireceğiz. Keşke bu zamanı okuyarak değerlendirebilsek.. İmani hakikatlerle, vahiyle yüzleşebilsek..
 
Ramazan bitiyor, Şevval ayına giriyoruz. Şevval ayında, Peygamberimizden gelen bir hadis rivayetine dayanılarak 6 gün daha oruç tutulur. Bütün ayı oruçla geçirenler de var. Şevval ayında önemli olaylar da oldu İslam tarihinde. Benî Kaynukā’ Gazvesi (2/624), Uhud Gazvesi (3/625),  Hendek Gazvesi (5/627), Huneyn Gazvesi (8/630),  Tâif Gazvesi (8/630) gibi. Bir rivayete göre Hz. Peygamber’in oğlu İbrâhim de bu ayda vefat etti.
 
“Şevval” Sözlükte ’kalkmak, yükselmek; kaldırmak’ anlamlarındaki ’şevl’ kökünden türeyen ve Recep, Şaban, Ramazan, Muharrem, Rebii, Sefer gibi insan adı olarak da kullanılan bir kelimedir. Daha çok kız ismi olarak kullanılır. Hicri ayların 8 tanesi insanlar tarafından “isim” olarak kullanılmıştır. Şevval, Kamerî yılın Ramazan’dan sonra ve Zilkade’den önce gelen onuncu ayının adıdır.
 
Evet, Ramazan ayı Kur’an ayıdır. O ayda nazil olmaya başladı. Onun için Ramazan en çok Kur’an-ı Kerim okunan aydır. Hatimler yapılır. Evet şimdi onun manasına vakıf olalım ve Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşayalım, O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olalım. Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir çünkü.
 
Ben bu Ramazan'da, bir yandan Kur’an-ı Kerim'i okurken bir yandan da dua üzerinde çalıştım. İnşallah Şevval’de, kurbandan önce kitabım çıkar. Bilinen bir dua kitabı formatında olmayacak bu kitap. Yahudi ve Hristiyanların, diğer inanç mensuplarının dualarını incelemedim. Farklı, ilginç bir kitap çıktı ortaya. Ayet, “Dualarınız olmasaydı ne işe yarardınız ki” der. Ama Resulullah da “Kabul olmayan duadan Allah'a sığınırım” der. En çok yapılan ibadet gibi görülen duayı ne kadar iyi biliyoruz. Doğru bildiğimizden emin değilim. “Dua ile istenen bela” diye bir şey de var biliyorsunuz.
 
Daha çok dua etmeliyiz, Allah’ın kitabında öğrettiği gibi, Peygamberlerin yaptığı gibi.
 
Ey din gününün sahibi, Rahman ve Rahim olan Allah’ım, yalnız Senden yardım diler ve yalnız Sana sığınırız. Sen bizim İlahımız ve Rabbimizsin. Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, sırat-ı müstakim üzre ayaklarımızı sabit kıl. Hak’da toplanmamızı nasib et. Bizim ellerimizle zalimleri cezalandır ve mazlumlara yardım et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Amin. Selam ve dua ile.
 
Yeni Akit

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.