Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Amerika ve Çin arasındaki çatışma kaçınılmaz mı?

Son iki hafta içinde, ABD Başkanı Donald Trump, Çin’i Amerika ve dünyada Koronavirus (COViD-19) yayılmasından sorumlu tutuyor. İki ülke arasında ki gerginlik, ABD’nin, Pekin ile tüm bağlarını kesmekle tehdit etme noktasına kadar vardı.



Bu durum, Amerika içinde veya dışında pek çok uzman ve analistleri, iki büyük ülke arasındaki bir çatışma olasılığı hakkında tahminler yürütmeye ve spekülasyonlar yapmaya sevk etti. Ä°ÅŸin aslı, Washington ve Pekin arasındaki gerginlik Koronavirus salgınının ortaya çıkması ve yayılmasından yıllar önce baÅŸladı.
 
ABD’nin Çin’in Ekonomik, Askeri ve teknolojik alanlarda ki yükseliÅŸinden dolayı duyduÄŸu korku, bugünün meselesi deÄŸildir. Özellikle eski ABD BaÅŸkanı George W. Bush'un son döneminden bu yana, en az on yıl öncesinden, bu konuda uyarılarda bulunmaya baÅŸlamıştı. O zamanlar, bazıları ABD'nin Pasifik'e yönelik dış politikasında stratejik bir deÄŸiÅŸime ihtiyaç duyduÄŸundan bahsetmiÅŸti.
 
Eski ABD BaÅŸkanı Barack Obama'nın yönetimi ve DışiÅŸleri Bakanı Hillary Clinton, O dönemde Çin’in tırmanışını kontrol altına almak amacıyla, Pasifik ülkeleriyle, özellikle Japonya, Filipinler, Endonezya ve Avustralya gibi Çin'i çevreleyen ülkelerle ticari, ekonomik ve stratejik ortaklıkların güçlendirilmesine dayanan "Pasifik Ekseni" olarak bilinen bir stratejiye dayanıyorlardı. Bundan dolayı Obama bölgeye verdiÄŸi önemden dolayı "Pasifik BaÅŸkanı" olarak isimlendiriliyordu.
 
Pekin, ABD’nin bu hamlelerini, kendisinin toprak egemenliÄŸine, dolaylı olarak yaptığı bir saldırı ve küresel nüfuzu üzerinde ekonomik, ticari ve askeri etkinliÄŸini sınırlama giriÅŸimi olarak gördü. Bu nedenle Kuzey Kore ve Rusya gibi bölgesel müttefikleri ve ortakları ile iliÅŸkilerini yoÄŸunlaÅŸtırıp, Orta DoÄŸu, Afrika, Avrupa ve Latin Amerika'daki küresel ekonomik nüfuzunu geniÅŸletmeye baÅŸladı.
 
Bu durum,  Çin ekonomisinin son on yılda beklenmedik bir ÅŸekilde yükseliÅŸine katkıda bulunmuÅŸ ve ABD ekonomisinden sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline getirmiÅŸti. Çin’in dünya ekonomisinde birkaç yıl içinde ABD’nin muadili olması hatta daha iyi performans göstermesi bekleniyor. Bu olgu, muhtemelen iki ülke arasındaki mevcut gerginliÄŸin ardındaki nedenlerden biridir.
 
Ancak iki ülke arasında ki gerginlik, Trump'ın dört yıl önce iktidara gelmesinden bu yana önemli ölçüde arttı. Ta ki bu çatışma, dört ay önce aÅŸamalı bir ticaret anlaÅŸmasının imzalanmasıyla sona eren ve Çin'in önümüzdeki iki yıl içinde 200 milyar dolarlık ABD’ den yapacağı ithalatın özellikle tarım ürünleri ithal edeceÄŸi anlaÅŸmaya kadar dinmedi.
 
Ocak ayı ortasında Beyaz Saray'da imzalanan bu anlaÅŸmaya raÄŸmen, Trump son iki ay içerisinde birkaç nedenden ötürü Çin ile olan iliÅŸkileri kızıştırmaya devam ediyor.
 
Birinci neden; Amerika BirleÅŸik Devletleri tarihindeki en büyük saÄŸlık ve insani felakete neden olan, Åžimdiye kadar yaklaşık bir buçuk milyon insana bulaÅŸan ve Åžu ana kadar Amerika’da 88.000 kiÅŸinin ölümüne neden olan, Korona salgının yarattığı kaos karşısında, Trump bu salgınla baÅŸa çıkmak konusundaki baÅŸarısızlığını dış sebeplere baÄŸlamaya çalışmasıdır. 
 
Salgın aynı zamanda ABD ekonomisin de ağır ekonomik kayıplara neden oldu, yaklaşık 35 milyon kiÅŸi son iki ay içinde iÅŸlerini kaybetti. Bu yüzden Trump, Hükümetinin üzerinden suçlamaları kaldırmak için Çin’i virüsün yayılmasından sorumlu tutmaya çalışıyor.
 
Ä°kinci neden; Trump, Korona salgınını Çin'e baskı yapmak için kullanıyor ve Çin’in ekonomik büyümesini yavaÅŸlatmak için ÅŸantajda bulunarak, Çin’i ekonomik ve ticari alanda taviz vermeye zorluyor.
 
Üçüncü neden; Amerikalı seçmeni memnun etmeye çalışıyor. Özellikle de Çiftçi kesimini. önümüzdeki iki yıl içinde 50 milyar dolarlık ziraat ürünlerini ithal etmesi gereken Çin’in ithalatını arttırması için baskı politikası uyguluyor.
 
Bu çiftçiler, önümüzdeki Kasım ayında yapılacak baÅŸkanlık seçimlerinde ikinci bir baÅŸkanlık dönemini kazanmak isteyen Trump için önemli bir oy potansiyeli oluÅŸturuyor. Bu yüzden Trump, Çin'in ekonomik yükseliÅŸini durdurmak için kamuoyunu kışkırtarak, Korona salgını nedeniyle dünya çapında yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesinden sorumlu olmakla suçluyor.
 
Bir iÅŸadamı olarak Trump, ABD'nin Çin'e olan ekonomik ve ticari bağımlığının, ABD'nin zararına ve Çin’in lehine olduÄŸunu biliyor. O yüzden Trump’ın iktidara geldiÄŸinden beri planı, Çin ile olan ekonomik iliÅŸkileri, ülkesinin çıkarına kademeli olarak koparmak ve bu bağımlılığı azaltmaktır.
 
Trump, Amerikan Åžirketlerinin Çin de yaptıkları yaklaşık 14 milyar dolarlık yatırımlarını, oradan çıkartarak, ABD, Filipin ve Vietnam gibi ülkelere yapmalarına teÅŸvik etmeye baÅŸladı. Ayrıca, ABD federal kurumları son haftalarda Amerikan emeklilik fonlarını Çin piyasasından çekmeye baÅŸladı. Bu teÅŸviki gelecekte diÄŸer kuruluÅŸlar da izleyebilir.
 
Çin kesinlikle ABD ile ekonomik ya da ticari bir çatışmaya girmek istemiyor, sadece bu tür bir çatışmanın stratejik ve belki de askeri bir çatışmaya getirebileceÄŸinden deÄŸil, aynı zamanda Amerika ile olan güçlü ekonomik çıkarlarından duyduÄŸu endiÅŸeden dolayı da bu gerginliÄŸin artmasını istemiyor.
 
Amerikan pazarı, yaklaşık yarım trilyon dolar deÄŸerindeki Çin ürünleri için en büyük Pazar durumundadır. Ve Çin'in dış ticaretinin % 17'sini oluÅŸturmaktadır. Bu nedenle; Ä°ki ülke arasında bir çatışma yaÅŸanması ihtimali zor görünüyor. Gerçeklemesi en olası ÅŸey, Pekin’in Trump'ı yatıştırmak ve susturmak için bazı ekonomik ve ticari imtiyazlar teklif etmesi olacaktır. Bu durum, Trump’ın ikinci kez baÅŸkanlık seçimini kazanmasını garanti edebilir.
 
Müellif: Hasan Kanat / Genç Osman Camii EÄŸitim Ve Hizmet Vakfı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.