Sosyal Medya

Yasin Aktay: Nüzul sırası bakımından Kur'an ve sünneti tekrara indirgemek

23 yıl boyunca doğuşuyla gelişimiyle, Medine’de bir siyasi güç oluşuyla, savaşıyla, barışıyla, fetihleriyle ve ailesiyle, ekonomisiyle, eğitimiyle, ibadetiyle, sosyolojisiyle teşekkül eden bir toplumsal hayatla iç içe, diyalog halinde nazil olmuş bir Kitaptır Kur’an. Sünnete tabi olmak bir tekrar mıdır?



Kur’an ayı olarak idrak etmemiz gereken Ramazan ayında bir Müslüman öznelliÄŸinin merkezi ve kaynağı olarak Kur’an hakkında düÅŸünmeye, bilmeye devam edelim diyerek kaldığımız yerden devam edelim.
 
23 yıl boyunca doÄŸuÅŸuyla geliÅŸimiyle, Medine’de bir siyasi güç oluÅŸuyla, savaşıyla, barışıyla, fetihleriyle ve ailesiyle, ekonomisiyle, eÄŸitimiyle, ibadetiyle, sosyolojisiyle teÅŸekkül eden bir toplumsal hayatla iç içe, diyalog halinde nazil olmuÅŸ bir Kitaptır Kur’an. KuÅŸkusuz canlı hayatla olan bu diyalogu metnin tarihselciliÄŸiyle ilgili düÅŸünceleri cezbediyor. Daha önce de söylediÄŸimiz gibi, metnin belli olaylara cevap olan boyutu onun olumsallığı fikrini de akla getirmiÅŸtir. Yani bazı ayetlerin iniÅŸine yol açan hadiseler yaÅŸanmamış olsa o ayet inmeyecekti veya baÅŸka olaylar olsa, peygambere baÅŸka sorular sorulsa metnin içeriÄŸi de baÅŸka türlü olacakmış gibi.
 
Tabi bu düÅŸünce, her ÅŸeyden önce 23 yıl boyunca yaÅŸanan her hadise üzerine bir ayet inmemiÅŸ olduÄŸunu ıskalıyor. Öbür türlü elbette çok daha hacimli bir kitapla karşı karşıya kalırdık.
 
Ä°kincisi, ayet ve surelerin çoÄŸu herhangi bir olay veya soruyla iliÅŸkilendirilemiyor. Bunların da çoÄŸunun sadece iniÅŸ tarihi ve ortamı hakkında bazı bilgiler vardır, esbap diye nitelenebilecek bir olay veya soru yok.
 
Üçüncüsü, aslında Kur’an’ın bu diyalojik niteliÄŸinin onu tarihsel kıldığına dair varsayım çok naif ve basit bir anlayıştır. Evrenselin tam da tarihsel hadiselerin içinde içkin tabiatını görmemiÅŸ oluyor. Esasen klasikleÅŸmiÅŸ, bugün için bile bize bir ÅŸeyler söyleyen bütün nitelikli metinlerin böylesine diyalojik bir üslupla yazılmış olduÄŸunu burada hatırlayabiliriz. Mesela Platon’un Socrates’e isnad ettiÄŸi meÅŸhur diyaloglarının eski Yunan hakkında önemli tarihsel bilgiler veriyor olduÄŸu doÄŸrudur, ancak o metinler gücünü büyük ölçüde bu diyalojik tarzından almaktadır. Diyalog sadece metnin yazılış yönteminden kaynaklanmıyor, felsefenin muhatap olunan insanlarla olan etkileÅŸimiyle ortaya konulmasından da kaynaklanıyor. Socrates’e soruları soran çoÄŸu kez tam da okuyucunun aklına geleni sormuÅŸ oluyordur. Orada metin, okuyucunun da hemen içine dahil olduÄŸu bir diyalog ÅŸeklinde ilerler ve tabi sorulan soru ne kadar basit ve özel olsa da verilen cevaplarla bir bütün olarak insanlık durumuna ait evrensel bir örnek olaya dönüÅŸüyor.
 
Kur’an’ın bu diyalojik yapısının onu, modern anlamda, sistematik bir kitap olmaktan uzaklaÅŸtırdığı bile söylenmiÅŸtir. Hatta bazı Ä°slam modernistleri bu sistematik eksikliÄŸini bile eski zaman kitaplarına uygun olarak kitabın tarihselliÄŸinin göstergesi gibi almışlardır. Sistematik eksikliÄŸinin iÅŸareti, konular arasındaki rastgele gibi görünen, konudan konuya atlayan geçiÅŸler ve sure büyüklükleri arasındaki farklar.
 
Tabi bir hayat kitabı olan Kur’an’ın, hayatın kendisinde var olan bu konu dağınıklığına, içiçeliÄŸine, dalgalılığına en mükemmel karşılığı böylece en güçlü biçimde veriyor olduÄŸunu görmek gerekiyordur. Ä°nsan salt akıldan ibaret deÄŸil ki, ona salt akılla hitap edilsin. Akıl dediÄŸimiz ÅŸey de bir salt akıl deÄŸil, duygularla içiçe bir meleke. Yarattığını en iyi bilenin ona en iyi hitap edecek sözü de söyleyeceÄŸine güven duymak kuÅŸkusuz inanmanın en temel koÅŸulu. Can kulağıyla dinlediÄŸinde insan, aklına da duygularına da hitap edeni, bunları birbirinden ayırt etmeye ihtiyacı olmaksızın, bunu aklına bile getirmeksizin alıyor alacağını.
 
Bu sistematik eksikliÄŸi algısının bir kısmı da Kur’an’ın iniÅŸ kronolojisiyle ilgilidir. Malum, Kur’an bir Mushaf olarak indiÄŸi sıraya göre düzenlenmemiÅŸtir. Hatta ilk inen sureler kitabın son cüzünde yer alır. En son inen sure veya ayetler ise baÅŸa alınmıştır. KuÅŸkusuz iyi irdelendiÄŸinde bunda bir mantık bulmak mümkündür ve zaten müfessirler bunun mantığını mushafın bu ÅŸekilde tertip edilmiÅŸ olmasındaki hikmet diyerek uzun uzun anlatmaya çalışmışlardır. Tabi her hikmet açıklamasının sonunda “Allah daha iyisini bilir” ihtiyatını da elden bırakmadan.
 
Bu açıklamalara karşılık, Kur’an’ı iniÅŸ sırasına göre tespit edip bir de böyle okumayı teklif eden yaklaşımlar da oluyor. Öncelikle Kur’an ilimleri çerçevesinde Kur’an hakkındaki her bilginin titizlikle derlenip kaydedilmiÅŸ olduÄŸunu ve böyle bir sorunun cevabının da bir ÅŸekilde bir kenara konulmuÅŸ olduÄŸunu kaydetmek gerekiyor. Yani Kur’an ayetlerinin nüzul sırası da, Mushaftaki tertib farkının kaynağı ve hikmetleri üzerinde de epeyce durulmuÅŸtur. Ancak modern dönemde Kur’an’ın iniÅŸ sırasına göre yeniden okunmasına ayrı bir raÄŸbetin olduÄŸunu görebiliyoruz. KuÅŸkusuz bu raÄŸbetin nedenleri üzerine de düÅŸünmek gerekiyor.
 
Böyle bir okumanın Peygamber’in siretini doÄŸrudan vahy kaynaklı olarak daha iyi anlamaya yardımcı olabileceÄŸi de söyleniyor. Yani Peygamberin hayatını Kur’an üzerinden takip edip tescil etme arzusu. Böylece siyere karışmış olabilecek yanlış rivayetlerin ayıklanması veya belli bir düzene kavuÅŸturulması saÄŸlanacaktır. Hadislere karşı kuÅŸkuculuÄŸun artması oranında güçlenen bir yaklaşım olduÄŸunda kuÅŸku yok. Tabii ki tartışılır.
 
Bir baÅŸka neden de neticede bir Ä°slam topluluÄŸunun doÄŸuÅŸ tecrübesini bugün daha iyi anlamak ve hatta en otantik ÅŸekliyle tekrarlayabilmek için bunun daha uygun olabileceÄŸi düÅŸünülüyor. DoÄŸuÅŸ anını anlamaya çalışma çabası elbette anlaşılabilir ancak “tekrarlama” arzusu karşısında durmak gerekiyor. Neyi tekrarlıyoruz, nasıl tekrarlıyoruz? Sünnete tabi olmak bir tekrar mıdır? Bir tecrübe aynı ÅŸekilde baÅŸkaları tarafından nasıl tekrarlanır?
 
Tam da bu tekrarlama, yani ilk Müslüman topluluÄŸunun doÄŸuÅŸ tecrübesini aynen yeniden yaÅŸamak üzere böyle bir Kur’an okuması arayışının, Kur’an’ın neden iniÅŸ sırasına göre tertip edilmemiÅŸ olduÄŸunu açıkladığını düÅŸünüyorum.
 
Nasıl mı? Demek ki devam edeceğiz.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.