Yabancı seyyahın gözünden Osmanlı’da Kadir Gecesi
İstanbul, Alexander Van Millingen için ömrünü adadığı büyük keşfin sırlarını saklayan zaman müzesi gibidir. 19. yüzyıl sonlarında Roma, Bizans ve klasik Osmanlı kültürlerini bir arada sergileyebilen bu şehir, aynı zamanda Millingen'e araştırmalarına destek çıkan toplumsal bir çevrenin olanaklarını da sunmuştur. Peki, Millingen'in Constantinople isimli yapıtında "Kadir Gecesi'nden daha etkileyici hiçbir dinsel tören yoktur." dediğini biliyor muydunuz?
ALEXANDER MILLINGEN KÄ°MDÄ°R?
1840 yılında doğan Alexander Van Millingen, zamanında İstanbul'un tanınmış doktorlarından olan İngiliz Julius Van Millingen'in oğludur. Baba Willingen, Yunan Bağımsızlık Ayaklanması'na katılmış, da sonra İstanbul'a yerleşmeye karar vermiştir.
Alexander Van Millingen, öÄŸrenimini Malta-Protestan Koleji, Ä°ngiltere-Blair Lodge Academy ve Ä°skoçya-Edinburgh Üniversitesi'nde tamamlar. Bir süre Cenova'da bağımsız Ä°skoç Kilisesi'nde rahip olarak görev yapar ve Ä°stanbul'a gelir. Atina'daki Ä°ngiliz Arkeoloji Enstitüsü'nde "YakındoÄŸu Arkeoloji" üzerine çalışır. Bizans mimarisi özerine uzmanlaÅŸan Millingen, Encyclopedia Britannica'ya Ä°stanbul'a dair maddeler yazar. 1878 yılından ölümüne kadar Robert Koleji'nde tarih dersleri verir.
Gerek kara tarafı gerekse Marmara Denizi ve Haliç kıyısında bulunan Ä°stanbul'un etrafını çevreleyen surlar hakkında o zamana kadar yapılmamış kapsamlı bir araÅŸtırma yapan Millingen, bazı resim, kroki ve çizimlerle de zenginleÅŸtirdiÄŸi bu araÅŸtırmalarını 1906 yılında Byzantine Constantinople , The Walls of the City and adjoining historical sites ismiyle yayımlar.
Yazarın bir diÄŸer kitabı ise ÅŸehrin tarihçesi, Bizans dönemine ait mimari eserleri ve 20'nci yüzyılın başındaki görüntüsü hakkında bilgi verdiÄŸi Constantinople isimli yapıttır. Bu kitabın ilgi çekici baÅŸka bir yanı da sonuna eklenmiÅŸ ve Warwick Goble isimli bir ressamın Ä°stanbul'un canlı gündelik hayatı, çarşılarını, sokaklarını sulu boyayla resimlediÄŸi tablolarıdır.
Bunların dışında yazar, Ä°stanbul'da hemen hepsi cami ya da mescide dönüÅŸtürülmüÅŸ eski kiliselerden ayakta kalanlar üzerine de bir eser hazırlar (Byzantine Churches in Constantinople, Their history architecture).
Ä°stanbul'un Bizans dönemine ait bilimsel araÅŸtırmalar yapan Millingen kitabında, gördüÄŸü manzarayı, insanları, Müslüman Ä°stanbul'u sadece anlamaya çalışarak, ön yargı ve hamasi duygulardan çok uzakta, anlattığı toplumun yapısına hayranlık ve saygı çerçevesinden bakarak aktarır.
Dünya üzerinde Ramazan ayında, Ayasofya'nın kubbesi altında kutlanan "Kadir Gecesi"nden daha etkileyici hiçbir dinsel ayin yoktur. GeçmiÅŸ günlerindeki gibi, asılı duran yüzlerce yaÄŸ kandilinin loÅŸ ışığı altında, akÅŸam ibadeti için camide toplanan on bin kiÅŸinin kalbi, kutsal ayın yarattığı birlik duygusuyla heyecanla dolar. Aslında bu sessiz yapılan bir ibadettir.
Bu sessizlik bastırılmış duygulara biraz rahatlama saÄŸlayan, bazen ÅŸiddetli bir haykırışla ya da kısa bir ilahiyle bozulsa da bu sessizliÄŸin daha etkileyici bir hal almasına yarar. Ancak huÅŸudan dili tutulmasına karşın kalabalık dinlenemez. Bu duygu zapt edilemeyecek kadar güçlüdür ve bu büyük cemaat aÅŸağı yukarı kalkar, yükselir ve alçalır.
Kıyıya çarpan deniz ya da uzaktan duyulan gök gürültüsüne benzer bir sesle büyük kiliseyi doldurarak ayakları üzerinde doÄŸrulur, yere kadar eÄŸilir, zemine iner, diz çöker, alnını yere yapıştırır. Bu yoÄŸun bir saygı ve baÅŸ eÄŸiÅŸ sahnesidir. Fakat bu öylesine vakur, öylesine sükûnetli, öylesine kontrollüdür ki ibadet edenler vakarlarından asla bir ÅŸey kaybetmezler. En yüceye gösterilen saygıdır bu. Saygının ve öz saygının olaÄŸanüstü bir karışımıdır. Belli tarikat derviÅŸlerinin, örneÄŸin inleyen derviÅŸlerin (Rufailer) uygulamaları dışında, ibadeti sırasında bir Müslüman'ın davranışında, insan doÄŸasının zayıflığından kaynaklanan çok kuvvetli bir duygu ortaya konmaz.
Sadaka verme bir Müslüman'ın yükümlü olduÄŸu önemli görevlerden biridir. Ramazan ve iki bayram dönemi boyunca, fakir komÅŸuları ağırlamak amacıyla zengin tabakanın evlerinde masalar kurulur.
Bol kepçeyle pilav ve sebzeyle haÅŸlanmış etin yanı sıra para hediyesi yahut birkaç parça giysi almak amacıyla dilenci grupları zengin evlerinin civarında toplaşırlar. Åžehrin baÅŸlıca camilerine baÄŸlı vakfedilmiÅŸ imaretlerden caminin softaları ve imamlarıyla birlikte bölgenin fakirlerine her sabah ve haftada bir kez pilav ve zerde verilir.
Sakatların, körlerin, topalların geçiÅŸ ücreti vermeden Haliç üzerindeki köprülerden geçmelerine ve BoÄŸaz'da çalışan buharlı gemilerde ücretsiz yolculuk etmelerine izin verilmiÅŸtir.
Kaynak: Fikriyat
Henüz yorum yapılmamış.